04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA Ë Mavisel YENER lman yazar Cornelia Funke’nin Hayalet Avcıları dizisi on dört dile çevrilmiş, yalnızca Almanya’da 550 bin adet olmak üzere dünyada bir milyona yakın okura ulaşmış. Türkiye’de Mavibulut Yayınları’nın yayımladığı kitabı merak etmek için pek çok nedenim vardı doğrusu. Ama bunlardan en önemlisi Funke’nin kaleme aldığı Mürekkep Yürek’in (Arkadaş Yayınları2005) hayranı olmamdı. Yazarın, Hırsızlar Kralı adlı kitabının peşine Mürekkep Yürek’ten sonra düşmüştüm… Hayalet AvcılarıKilerde Kim Var adlı romanda ilkin Tom ile tanışıyoruz. “Her şey, şu her şeyin ters gittiği günlerden birinde” başlıyor. Tom yatağından kalkar kalkmaz sevgili gıcık kız kardeşinin düğümlediği pantolon paçalarını çözmekle uğraşıyor. Sonra uykulu uykulu banyoya gidiyor, diş macunu yerine annesinin yüz kremini fırçasına sıkıyor. Mutfakta ise onu bekleyen bir dolap kapağı var. “Gümmm…” Tom başını fena halde vuruyor. Bu kadar terslik bir güne yeter mi dersiniz? Üstelik daha kahvaltı bile edilmemişken. Aslına bakarsanız Tom’un hayatında böyle berbat günler pek fazla. Bu berbat günlerin tek ortak özelliği ise Tom dışında herkesin çok eğlenmesi. Böyle günlerde yapmak istediği tek şey, odasına sığınıp yorganını başının üstüne çekmek. Bu defa da öyle yapmak için odasına gidiyor ama ne olduysa o anda oluyor ve annesi kilere kadar inip bir şişe portakal suyu alması için ona sesleniyor. Tom ve ailesi apartmanda yaşıyor. Her apartman dairesinin, bodrum katında kendine ait bir kileri var. Tom kilerden korkuyor ve annesi de bunu bal gibi biliyor. Tom’a göre, en ürkütücü, en karanlık ve en örümcekli kiler onlarınki. Karanlığın içinde karşısına çıkabilecek başka şeyler şöyle dursun, sırf örümcekleri düşünmek bile Tom’un tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Tom’a sorarsanız apartmanın kapıcısı Homur Asıksurat çocuklardan nefret ettiği için en korkunç kileri onlara vermiş. Apartmanda Tom ve kardeşi Lola’dan başka çocuk yaşamadığını düşünürsek, Tom’un bu savına hak verebiliriz! Rutubet kokulu koyu karanlık kilerin ampulü patlayıp da Tom kapıyı yanlışlıkla kapatıverince içeride öylece kala kalıyor. İşte o zaman olanlar oluyor ve Tom çevresini saran karanlığın içindeki garip görüntüyü fark ediyor. “Tuhaf bakan yeşil gözler, saçak saçak yoluk saçlar ve edepsiz bir sırıtış.”(s,13) Tom dehşet içinde kalıyor, yapış yapış yerlere ayakkabılarının sabitlenmesi onu daha da korkutuyor. Hızla ayaklarını ayakkabılarından sıyırıyor, yalınayak kapıya atılıyor. Korkudan tir tir titreyen parmaklarıyla kapının kolunu güçlükle buluyor ve kendini dışarı atabilmeyi başarıyor. Olanları anlattığında evdeki kimse ona inanmıyor. Onun söylediklerini ciddiye alan tek kişi var: Büyükannesi. Tom’un korkularını fark eden büyükanne hayaletlerden pek anlamadığı A Funke’den Hayalet Avcıları nı ama bu konunun uzmanı olan bir arkadaşının varlığını anlatıyor. Tom’a onun adresini veriyor. Tom hemen harekete geçip büyükannesinin tanıdığı “Kimyon İnceruh”a gidiyor. Kimyon İnceruh, Tom’un anlattıklarını dinliyor ve ona OKAHA’lardan söz ediyor. Yani Orta Karar Hayaletlerden. Onlardan kurtulmanın yolları konusunda önemli ipuçları veriyor. “Küçük hayaletlere karşı en iyi silahlardan biri müziktir,” demişti Kimyon İnceruh. “Ama tabii müzik seçimin doğru olmalı. Genellikle Mozart’ı öneririm. Mozart OKAHA’larda her zaman işe yarar.”(s,37) Kitabın bundan sonrası daha da eğlenceli. Çünkü Tom, kilerdeki hayaletle arkadaş olabilmeyi, ondan korkmamayı başarıyor ama ortada ciddi bir sorun var. Kilerdeki hayaletin iç burkan bir öyküsüne tanık oluyoruz. Bu öyküden ve sonra olanlardan söz edip de kitabın tadını kaçırmayacağım. Hayalet Avcıları dizisinin Kilerde Kim Var? alt başlıklı kitabının sonuna eklenmiş “Bir Hayaletle Karşılaştığınızda”, “Her Tür Hayalete Karşı Önleyici Tedbirler”, “Hayalet Türleri, İlgili Kurumlar, AraçGereç Listesi” başlıklı bölümler, kitabın fantastik özüne uygun düşen, okumayı eğlenceli kılan şirin, komik bölümler. Hayalet Avcıları’nın dikkate değer bir özelliği de gerçekle gerçek üstü arasındaki gelgitleri başarıyla vermesi. Korkularla başa çıkma yöntemleri çocuk okura sezdirilirken onların ilgisini uyanık tutabilecek yöntemlere başvurulmuş. Bir yetişkin Hayalet Avcıları’nı yüzeysel olarak okuduğunda ya da yalnızca kapağına takılıp kaldığında çocuğuna “kafanı doldurma böyle şeylerle” diyebilir. Oysa dikkatli bir okumada, yazarın metni pedagojik ve toplumbilimsel süzgeçlerden geçirerek yoğurduğunu söylemek olası. Ama bu yaklaşımı öylesine başarıyla yapmış ki, kimi yetişkin (çocuk okurlara güvenim sonsuz) gerçekten de hayaletlerin anlatıldığını sanıp çocuklarını bu “tür” kitaplardan uzak tutma girişiminde bulunabilir! Fatih Erdoğan’ın çevirdiği iki kitap daha buluştu okurlarla bugünlerde. Sarah Jane’in yazdığı Afrika Macerası ve Ay Macerası. Yedi yaş üstü okurlar için hazırlanmış bu eğlenceli kitaplarda Sarah Jane adında küçük bir kızla tanışacağız. Sarah Jane, annesi, babası ve Fido adındaki küçük köpeğiyle yaşıyor. Sarah çok komik bir kız. Bir gün Afrika’da, bir gün Çin’de, bir gün çatı katındaki eski sandığın içinde, başka bir gün de kimbilir hangi hayalin peşinde nerede? Sarah Ay’a da gitmiş. İnanmadınız mı? Roketle aya giderken kuzey kutbuna indiğine de inanmazsınız siz şimdi! Fatih Erdoğan yüreğini ve beynini katarak yoğuruyor çevirilerini, onun Türkçeleştirdiği kitapları okumak ayrı bir keyif veriyor doğrusu. Robotlaşmış, ruh katılmamış bir çeviri değil onunkisi. Hayalet Avcıları, Kilerde Kim Var? Fatih Erdoğan tarafından Almanca aslından çevrilerek Türkçeye kazandırılmış. Kitabın su gibi akıp giden dilinin mimarına yani Fatih Erdoğan’a Türkiye’de yeni başlayan bu diziyle ilgili merak ettiklerimi ve çocuklar için kitap çevirisini sordum. İşte sorularım ve Erdoğan’ın yanıtları: Sevgili Fatih Erdoğan, Funke Almanya’da ve dünyada çok satan bir yazar, Hayalet Avcıları’nı çocuklar neden sevdi? Aslında belki şunu sormalıyım önce, Hayalet Avcıları’nı Türkçeye kazandırmayı istemenizde özel bir neden var mıydı? Çocuklarla yakın ilişkide olan hepimiz biliriz ki çocuklar kitap türleri içinde en çok korkuyu seviyorlar. İşin aslı şu ki, doğrusu korkuyu değil de yoğun duygulanmayı ve coşkunlukları seviyorlar, yani deliler gibi gülmeye de bayılıyorlar, gözlerini dolduran hüzünlülükte bir filmden de çok etkileniyorlar. Korku, bu duygular içinde en “sert” olanı, en çabuk hissedileni, en etkileyici olanı. Bu yüzden korku türü daha önde. hele hele hayalet, vampir, zombi, vb. türü hayal gücünü körükleyen kurgu kahramanlar onları çabuk sarıyor. Funke’nin “Hayalet Avcıları” aslında tam da aradıkları kitaplar olmayabilir çünkü okur olarak onları korkutmaktan çok, korku duygusunu evcilleştiren bir yanı var. Bu kitapları seçmemizin ardındaki neden bu kitapların korku türünü işlemesinden çok, sağlam bir yapıya sahip olması ve okuma lezzetini verecek olduğuna inanmamız. Funke bu kitabı yazarken, bazı eğitimcilerin çocukların kafasına hayalet gibi fikirler sokmaya çalıştığını eleştirmesinden çekinmemiş midir? Fantastik yapıtların kaderidir bu çünkü... Evet. Eminim çekindiği şeyler olmuştur ve bütün dünyada da böyle yaklaşımlar oluyor zaten. Bu biraz çocukları tanımamaktan, biraz da edebiyatın ne olduğunu bilmemekten geliyor. Edebiyat algılaması ve zevki gelişmemiş toplumlarda çokça rastlanan bir hödüklük bu. Sanıyorlar ki fantezi bu dünyaya Harry Potter’larla geldi. Yahu hiç mi bir Anadolu masalı anlatanınız olmadı size? Gerçekten de bu Harry Potturlar turnusol kâğıdı işlevi gördü. Hayal kurmaktan, kurgulamaktan bu kadar korkan bir toplum nasıl da en basit kurgulara inanıp duruyor aslında. Çocuklar bal gibi biliyor Harry Potter’In da, cadıların da, vampirlerin de KURGU olduğunu ama gel de yetişkinlere anlat. Diyor ya küçük prens “büyükler hiçbir şeyi kendiliklerinden anlamıyorlar. Onlara hep bir şeyleri açıklamak zorunda olmak ne sıkıcı biz çocuklar için...” Çeviriyi mükemmel bulduğumu söylemeliyim. CD gibi yabancı sözcükler için bulunan Türkçe çözümler çok hoş. Nasıl ki çocuklar için yazmak farklı bir duyarlık gerektiriyorsa, çocuklar için kitap çevirmek de böyle bir duyarlık gerektiriyor mu? Yalnızca çocuk kitapları çeviren çevirmenler hayal etsem çok mu uç noktalara gitmiş olurum? Bilmem? Bir an için çocukları bir yana bırakarak düşünelim: Gazetelerdeki köşe yazarlarını okurken yaşadığım bir şey; bir yazarı, diyelim Murat Belge’yi okurkenki ben ile diyelim Hasan Bülent Kahraman’ı okurkenki ben aynı olmuyoruz. Bu iki yazarı okurken ben de kendimi farkında olmadan o yazara göre hazırlıyor, kim bilir belki de beynimin o yazarın kendini ifade etme, kavramları cümlelere dökme tarzına uyarlıyorumdur gazeteyi elime alırken. Kitabı çevirirken de, tıpkı çocuklara yazarken olduğu gibi, belki çevirmen kendini (dilini, söyleyiş tarzını, ifade ediş biçimlerini) karşısında onu dinlemeye hazırlanan bir çocuğa göre ayarlıyordur. Böyle bakınca uzun yıllardır çocuklara yazan biri olarak, onlara kitap çevirirken ek bir çaba harcamam gerekmiyor, kendim yazıyormuşum gibi çeviriyorum. Belki bu bir yanıt olabilir. Hayalet Avcıları dizisi kaç kitap? Diğerleri ne zaman çalacak kapımızı? Dört kitap. İkincisi bu ay, ötekiler de sonbahara çıkacak.? www.maviselyener.com *Hayalet Avcıları, Cornelia Funke, Çeviren: Fatih Erdoğan, Mavibulut Yayınları, 180s, 2010,8+ *Sarah Jane’in Afrika Macerası, Jill Atabay, Çeviren: Fatih Erdoğan, Mavibulut Yayınları, 88s, 2010,7+ *Sarah Jane’in Ay Macerası, Jill Atabay, Çeviren: Fatih Erdoğan, Mavibulut Yayınları, 88 s, 2010, 7+ SAYFA 28 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1063
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle