19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

K skiden tiyatro oyuncuları turneye “kol”lar halinde çıkarmış İstanbul’dan… Ya bizim yazındaki kollarımız ne yapar dersiniz? Onlar da “kol”lar halinde mi çıkar? Şairler, öykücüler, oyun yazarları, romancılar, denemeciler, eleştirmenler, sonra masalcılar… Bunlar da kollar halinde çıkmıyor mu çeşitli etkinliklere? Özellikle öyküye bakarak söylersem, yazarları kadın, erkek diye ayırmak da olası görünüyor bana… Neden derseniz, gittiğim her öykü etkinliğinde erkeklerden çok kadınlarla karşılaşıyorum da ondan… Kadınların gerek verimleyici gerekse alımlayıcı anlamında damga vurduğunu gözleyebiliyorum bu tür etkinliklere… Demek yazınımızda görece bir kadın öykücüler kolundan söz edilebilir o halde… Böyle olunca üşenmedim, kitaplığımda en azından birer öykü kitabıyla kendilerine yer bulmuş kadın öykücülerimizi sıralamaya çabaladım… Bakın kimler kimler girdi listeye: itaplar Adası M. SADIK ASLANKARA Yazınımızda kadın öykücüler kolu... Demek ki cumhuriyet, kadına kişilik haklarını geliştirme olanağı sağlamakla kalmadı, bu alanlarda anıtlaştırdı da onu… Ne ki öyküye özgülenen bu yazıda “kadın sanatçı” söyleyişinin yerine “kadın yazar” olgusunu getirelim biz… İlkin kadın yazarla erkek yazarın üretimi üzerinde biraz durmak gerekiyor… Biz biliyoruz ki bilim, sanat, felsefe vb. alanlarda üretim, kendi koşullarının belirleyiciliği yönünde gerçekleştirilebilir ancak. Kadın ya da erkek için bilim, felsefe, sanat yapmanın cinsiyetle ilgili bağlayıcı yanları olamaz elbette. Ne var ki kadının erkek algısına, kafa yapısına, erkeğin de kadın algısıyla kafa yapısına uymayacağı söylenebilir kolayca. Bu çerçevede kadınlarla erkeklerin verimlediği yazınsal ürünlerin, yapıtların birbirinden ayrılacağı da öngörülebilir kolayca. Yıllar önce Adam Sanat’ta yapıtlara yansıyan cinsellikle ilgili anlatımların, yazarların cinsiyetlerine göre nasıl ayrıldıklarını örneklerle göstermiştim. Bugün de pek çok öyküde, romanda yazarın kadın erkek oluşuna göre, metnin değişimini gözleyebiliyorum kolayca. Bundan ötürü, bir bölük yazarın, yazarları kadınerkek diyerek ayırmanın ayrımcı yaklaşım olacağı yönündeki düşüncesine katılamıyorum bir türlü. Sözgelimi Ayfer Tunç, bu konuda şöyle diyor: “’Kadın yazar’ tanımına karşı çıkmak, bence cinsiyetçi yaklaşıma hayır demenin en temel ifadelerinden biridir. (…) Bir yazarın cinsiyeti yazdıklarının değerini ne artırır, ne azaltır. Dolayısıyla bir yazara kadın diye vurgu yapmak cinsiyet ayrımcılığının ta kendisidir bence.” (Fulya BayraktarSofya Kurban söyleşisi; Lacivert, EylülEkim 2009) Ayfer Tunç böyle söylese de, ülkemizde bir “Kadın Yazarlar Derneği” (KYD) bile var… Yukarıda adlarını andığım yazarlardan bir bölüğünün de yer aldığı derneğin üye sayısı şimdilik otuz dört. (www.kadinyazarlardernegi.org.tr) Sonra “kadın öykücüler” gözüyle derlenen seçkilerde öyküleriyle yer alan kadın yazarlarımıza ne diyeceğiz? Tunç’un dile getirişi doğrultusunda yazarın yazdıkları ile cinsiyeti arasında “estetik değer” bağlamında bir ayırım yapılamaz elbette. Kaldı ki yazınsal yapıtın yazına özgü kurallara, koşullara göre üretileceği açık. Ancak cinsel kimliğin, yazarın verimleyeceği metinden bağımsız olamayacağı, metnin bu yönde içkinlik taşıyacağı da bir olgu. Türkiye’nin yazarlarını, bu ülkede yetişmiş, bu ülkenin değerleriyle biçimlendirilmiş kadından, erkekten ayırmanın olanağı var mı? Elbette yazarlarımız, toplumumuzdaki geleneksel kadınerkek tipolojisinin çok dışında; ama bambaşka oldukları da savlanabilir mi peki bunların? Öyle ya, bu yazarlarımızı da içinde yaşadığımız toplumun anne babaları yetiştirmiyor mu? KADIN YAZARLARIN ÖYKÜDEKİ ÖNCÜLÜĞÜ... Kendi payıma yalnız öyküde değil, şiir, roman, oyun öteki yazınsal türlerde de yazınsal verimin kadınla erkeğe göre farklı biçimlendiği kanısındayım. Hatta bu yönde, eleştiriye de uzanmış, “Dişil Eleştiri” başlığı altında bir yazı bile kaleme almıştım “Kitaplar Adası”nda… Ne var ki, andığım yazıda Eleştirinin Odağında (Ürün, 2007) başlıklı kitabına değindiğim Çiğdem Ülker’in alındığını sezdim sonradan. Aradım telefonla Ülker’i, evet kırgındı… Oysa ben, yazılarında sorular üretmeye çabalayan biriyim. Hadi aykırılığını geçeyim, sıra içi sorular bile üretmeyecekse bir yazı, ne diye kaleme alınsın ki? Çiğdem Ülker, söz konusu yazıma bir yazıyla “yanıt verildiği”ni söyledi bu arada… Herhalde Lacivert’teki yazıyı imliyordu değerli eleştirmenimiz. Okudum elbette. Bir yazı, savdır bir ölçüde, ona yanıt verilebilir elbette, buna da karşı sav diyelim, ama bireşimi ille okur yapacaktır artık… Yoksa tefrika gibi iki yazar arasında gidip gelen yazışmalara öteden beri karşıyım… Okur, izleyici, dinleyici, seyirci, kısaca alımlayıcının anlağına güvenmekten başka çare mi var? Kanımı koruyorum… Öyle sanıyorum ki yazarlar verim süreçlerinde cinsel kimliklerinden tam anlamıyla kopamıyor… Nedime Köşgeroğlu, ciddi verim örneği olarak önümüzde duran Sıkıştırılmış Alanlardan Yaratıcı Yaşamlara Kadın (Anfora, 2008 ?) başlıklı yapıtıyla doğrusu ya bu konuda yolumuza ışık düşürüyor denebilir… Kitap, her ne kadar yaratıcı bağlamda yazarlıkla yazmak sorunsalına bakışta saltık anlamda geçmişten günümüze getirilen kuramsal yaklaşımlarla, bunların dizgesel çerçevesiyle yetiniyorsa da, okul temelinde öne sürülen bu görüşler, ufkumuzu genişletiyor yine de. Nitekim Coşkun Halıcı, Nebahat Özerdoğan, Ayşe Ünlüce ile birlikte editöryazar olarak Nedime Köşgeroğlu’nun da katıldığı yazar grubunun verimlediği Şiddet Çıkmazında Kadın (Anfora [Yayınevi,kitap yayın tarihini nereye koyuyor acaba?]) adlı kitabı da buna eklediğimizde, şiddet çıkmazındaki kadının fotoğrafı, biraz daha belirginlik kazanıyor… Bu noktadan kalkarsak, yaşamında erkek şiddetiyle karşılaşmamış tek bir kadın yazar gösterebilir misiniz bana? Kadın yazar, yaratıcılığını erkeğin baskıcı varlığına karşı, hem de onun tüm şiddetine direnerek ortaya koymuyor mu? Bunun ne anlama geldiğini bir kadın gibi algılayabilmesi olası mı erkeğin? Milliyetin, sınıfın, dinin, törenin, bunların gizli açık organizasyonu olarak devletin şiddetini elbet erkek de yaşıyor, ama kadın bütün bunlara ek olarak erkeğe verdiği desteğin, ona payandalığın yanında erkek şiddetini de yaşıyor… Bunun nasıl kahredici bir durum olduğu görmezden gelinebilir mi? Üstelik bunun kadın yazarlar tarafından çok daha sancılı bir içselleştirmeyle yaşanacağı ortada… ÖYKÜDE “KADINDAN YANA YAZAR” OLMAK... İşte tam bu noktada yazınımızda kadın varlıkla en çok örtüşmüş tür olarak öykü belirgin biçimde öne çıkıyor… Neden öykü? Öyle ya şiir, roman, oyun vb. yerine kadın yazarlarımızın öyküyü yeğleyişinin bir nedeni olmalı… Bana sorarsanız bu yazarlarımızın kadın varlık olarak kendilerini somutlayışları ile türün kapsanık dil yapısına dayanışından ötürü kendi içine dönüklüğü, imgesel ya da anlamsal açıdan kendini koyma, dayatma olanaklarına sahip oluşu bu yazınsal türle kadın varlığın birebir örtüşmesinde büyük rol oynuyor sanki. Öyleyse kadın yazarlarımız, bir yazınsal tür olarak öyküyü, süreç içinde dişil hale getirirken, erkek yazarları da bu yönde dönüştürüyor denebilir enikonu… Nitekim öykü kaleme alan erkek yazarların neredeyse tamamına yakını, verimlerinde kendilerini kadından yana, adeta kadın duyarlığında birer yazar olarak koyuyor görebildiğimce… Bakın romana; erkek yazarlar, çok daha erkekçe tutum sergiler yapıtlarında… Gecikmeyle de olsa yazınımızın emekçileri olarak kadın yazarlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum… Ama “kadından yana” bir yazar olarak erkeklerimizi de kutluyorum efendim… Özellikle başarılarında gizliden gizliye kadın desteği bulunan erkek yazarlarımızı… Daha çok da arkalarındaki kadınları…? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1047 E AB: Süheyla Acar, Nilüfer Açıkalın, Adalet Ağaoğlu, Aytül Akal, Sultan Su Akar, Meliha Akay, Betül Akdoğan, Ferda İzbudak Akıncı, Zeynep Aliye, Ulviye Alpay, Nilüfer Altunkaya, Zeynep Ankara, İnci Aral, Muhsine Arda, Erendiz Atasü, Ayça Atçı, Nurten Ay, Lütfiye Aydın, Gönül Hürriyet Aydın, Sezer Ateş Ayvaz, Emine M.Azboz, Selçuk Baran, Nalan Barbarosoğlu, Oya Baydar, Tansu Bele, Nurhayat Bezgin, Gülderen Bilgili, Sibel Bilgili, Ayhan Bozfırat, Mine Timur Bragner, Nevra Bucak, Sevim Burak. CÇD: Peride Celal, Gülsüm Cengiz, Ayfer Coşkun, Gönül Çatalcalı, Jaklin Çelik, Perihan Çelik, Elif Çınar, Feride Çiçekoğlu, Gülten Dayıoğlu, Yeşim Dorman, Nursel Duruel. EFG; Seyhan Ecer, Vicdan Efe, Gülseren Engin, Nazlı Eray, Leylâ Erbil, Halide Eşber, Yeşim Eyüboğlu, Şükran Farımaz, Serap Gökalp, Handan Gökçek, Deniz Günal, Müyesser Güner, Fatma Gürel, Ferzan Gürel, Asuman Ercan, Aslı Erdoğan, Füruzan, Serpil Gülgun, İnci Gürbüzatik, Melisa Gürpınar, Nedret Güvenç. HIİ: Müge İplikçi, Şebnem İşigüzel. JKL: Karin Karakaşlı, Nursen Karas, Sema Kaygusuz, Emel Kayın, Gönül Kıvılcım, Ayşe Kilimci, Hatice Oya Kuzgun, Pınar Kür, Ayla Kutlu, Zerrin Koç, Sevgi Soylu Koyuncu, Ayşe Kulin, Esengül Kutkan… MN: İlkay Noylan, Nurcihan, Nezihe Meriç, Seviye Merih. OÖ: Esma Ocak, Münevver Oğan, Esra Odman, Leyla Ruhan Okyay, Zeynep Oral, Bilge Öngöre, Nesrin Özyaycı, Aysel Özakın, İlknur Özdemir, Sevgi Özel, Işıl Özgentürk, Gönül Özgül, Tezer Özlü, Nafize Öztok, Mucize Özünal. PR: Puna Pamir, Tanseli Polikar, Kevser Ruhi. SŞT: Jale Sancak, Ayşe Sarısayın, Sevgi Soysal, Suzan Samancı, Gül Abus Semerci, Leyla Serpil, Aslı Solakoğlu, Deniz Spatar, Aylin Süer, Ayşe Şule Süzük, Elif Şafak, Seray Şahiner, Birnur Şener, Funda Şimşek, Gülay Talaslı, Perihan Taylan, Zehra Tırıl, Semra Topal, Nemika Tuğcu, Ayfer Tunç, Asuman Tümer, Sibel K.Türker. UÜ: Fatma Semiha Uçuk, A.Didem Uslu, Tomris Uyar, Buket Uzuner, Zehra Ünüvar. VYZ: Saliha Yadigâr, Ayşe Çekiç Yamaç, Yasemin Yazıcı, Mavisel Yener, Şiir Erkök Yılmaz, Özlem N.Yılmaz, Şükran Yücel. Dilimizde öykü kitabı yayımlayan yüz otuzun üzerinde kadın öykücüyü bir çırpıda sıralayabiliyorsak eğer, bunun üzerinde ciddi biçimde durmamız gerekmez mi? Listenin bu kadarla sınırlı kalacağı sanılmamalı ayrıca… Bilemem nice kadın öykücümüzü atladığımı bu arada… Kitabı bende bulunmadığı ya da gözümden kaçtığı için… Kaldı ki bu saydıklarım kitaplı öykücüler. Henüz kitap yayımlamamış kadın öykücüler de var yüzlerce. Bunları da eklediğimizde sayının binin altına düşmeyeceği kesinlenebilir. Bir “kadın yazarlar sözlüğü” hazırlansa konu uzmanlarınca yeridir herhalde. Söylememiş olmayayım bunu. “KADIN YAZAR”A DÖNÜK YAKLAŞIMLAR... Siz bu ölçüde kadın romancıya, şaire rastlıyor musunuz yazınımızda? Eğer böyle düşünüyorsanız, alın elinize kalemi, başlayın sıralamaya… Diyeceğim, kadının yazınımızı, en çok onurlandırdığı tür öykü… Bu arada oyun yazarlığında da ciddi bir gelişme gözlediğimi belirteyim… Çocuk yazınından hiç söz etmeyeceğim, çünkü o alanda zaten kadın yazarlarımız çekiyor başı… Tiyatroyla sinema oyunculuğunda, müzikte, resimde kadınlar nicedir çok önemli bir erke olarak duruyor zaten. Bu arada sinema yönetmenliğinde, öte yandan belgesel sinemayla kısa filmcilikte de ciddi patlamalara yol açtığını söyleyebiliriz kadının… SAYFA 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle