08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SİHİRLİ KONUK Houshang Moradi Kermani ocuk edebiyatı alanındaki yapıtlarıyla dünyanın tanıdığı; 2010 yılında üçüncü kez İsveç Astrid Lindgren Ödülü’ne aday gösterilen; UNICEF Çocuk Özel Ödülü, Hans Christian Andersen Jüri Özel Ödülü (1992), Uluslararası Çocuk Kitapları KuruluIBBY Onur Plaketi (1982 ve 1984) dahil pek çok kez ödüllendirilen yazar Houshang Moradi Kermani geçtiğimiz günlerde ikinci kez Türkiye’ye geldi. Çocuk edebiyatı alanında Samed Behrengi’den sonra ülkesinde adından en fazla söz ettiren yazar olarak tanınan Kermani, İstanbul’da yirmi okulda yüzlerce ilköğretim öğrencisiyle buluştu. Muzaffer Samur bizim için Kermani’ye sordu... Çocukların ve çocuklar için yazmanın sizce anlamı ve önemi nedir? Nasıl bir çocuğun beslenmeye, giyinmeye, korunmaya ihtiyacı varsa, hayat eğitimine de, kurgulardan zevk almaya da ihtiyacı vardır. Ders kitaplarında mevcut olmayan bu ihtiyaçları biz, hikâyelerde, romanlarda, kurgularda onlara vermeye çalışıyoruz. Çocuk edebiyatı ders kitaplarına destek olarak çocukların zihinlerini iyimserliğe ve iyilikten zevk almaya doğru gelişmelerinde yardım ediyor. Ben, çocuklara ve ilkgençlik çağındakilere yönelik edebiyatın yetersiz kaldığını düşünüyorum. Milli Eğitim Bakanlıkları’nın belirlediği ders kitapları, bütün kesimlere hitap ediyor; kendini herkesi memnun etmeye mecbur hissediyor ve buna yönelik bir çerçeve içinde işlev görüyor. Ama müfredatta bulunmayan noktaları, ders kitaplarındaki o boşlukları ancak, ders kitaplarının haricinde bulunan şiir, hikâye gibi edebi türdeki eseler dolduruyor ve okumayı çok zevkli bir şekle büründürüyor. Ders kitapları, çocuklara özgürce düşünmeyi, konuşmayı, davranmayı öğretmiyor. Bunları, çocuklara yönelik edebi eserler yapıyor. Hatta bazen, yazar olabileceklerini bile vurguluyor! Ayrıca, dertlerini, sorunlarını resmi kanallardan değil de daha serbest bir dille anlatmalarını sağlıyor. İstanbul’da bulunduğum sırada da karşılaştığım bir husus bu: Bazı öğretmenlere göre, Mecit’in Maceraları kitabımdaki Mecit karakteri öğrencileri, çocukları haylazlığa sevk ediyormuş! Halbuki Mecit, öğrencilere ve çocuklara yönelik olarak, hayal güçlerini ve yeteneklerini özgürce kullanma, böylece de aynı özgürlük içinde yazma, çizme ve yeteneklerini değerlendirme mesajları vermektedir. Çocukların ve gençlerin düşüncelerini, yeteneklerini, hayal güçlerini kontrol altına almak, belirli bir doğrultuda yönlendirmek, onlara kendi doğallıklarını kaybettirecektir. Mecit’in yaptığı haylazlıkları belirli süzgeçlerden geçirerek resmileştirmek de, Mecit’in Maceraları’nın, Mecit karakterinin ve Mecit hikâyelerinin güzelliklerini yok edecektir. Dolayısıyla ben, bu çeşit yaklaşımlara karşıyım. Ders kitaplarında çocuklara çok resmi bir şekilde, belirli kalıplar çerçevesinde dersler dayatılmaktadır. Bu durumda çocuk edebiyatı, çok esnek bir biçimde, bu dayatmaların ve resmi süzgeçlerin yanından geçebilir; içinden geçmek zorunda değildir! Peki, İran’da çocuk olmak ve İran’da yazar olmak nasıl bir haldir? Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Aslında İran’da çocuk olmak, biraz İran’ın hangi bölgesine ait çocuk olmak istediğinize göre değişir. Çünkü malum, bir ortamda yetişen çocuk diğer ortamda yetişen çocuktan farklı olabiliyor. Mezhep faklılıkları da, bu farklılaşmada etkin bir rol oynar. Yani, İran’ın bir bölgesinde yazar olmak isteyen bir çocuk ile diğer bir bölge Ç Ë Muzaffer SAMUR Houshang Moradi Kermani sinde yazar olmak isteyen çocuğun yazarlık istekleri bile farklı olabilir. Ama öte yandan çocuk, dünyanın her yerinde çocuktur ve ben bölge, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin yazıyorum. Ben, uçarken evlere bakan güvercinler gibiyim; istediğim zaman yukarıdan aşağıya süzülür, istediğim çatıya konarım. Gerek dünya gerekse İran ölçeğinde, sizi etkileyen, mihenk taşınız olan yazarlarınız veya kitaplarınız var mı? Uzun yıllar boyunca, zamanımın büyük bölümünü okumakla geçirdim. Çehov’un da, Aziz Nesin’in de, İranlı yazar Chubak’ın da eserlerini okudum; onlardan yararlandım. Ama ben asıl, halk edebiyatını çok seviyorum. İran’la ilgili hikâyeleri, destanları seviyorum. “Kendimi borçlu gördüğüm şu kişiye...” diyemiyorum; çünkü tek bir kişiye değil, pek çok kişiye borçluyum ve benim en büyük öğretmenlerim ninem ile dedemdi. Onların bana anlattıkları hikâyeleri hiç unutmadım. Andersen Ödülü töreni sırasında, benden 5 dakikada bir hikâye anlatmamı istediler. Ben de, ninemin zamanından bir hikâye anlattım(*). O hikâye, çok beğenildi ve birçok dile çevrildi. Şimdi izninizle, kısaca bu hikâyeyi aktarayım. Yalnız, öksüz bir kız çocuğu kimsesiz olduğu için, geceleri kuşlar, ağaçlar, daha doğrusu gördüğü her şey hakkında şiirler, masallar kurar ama bunları kimselere anlatamazmış. Zamanla, yüreği bu masallar ve şiirleri kaldıramayacak kadar güçsüz düşmüş. Bir gün köye gezgin bir büyücü gelmiş ve kızın dolu yüreğini görünce, ona hamurdan bebekler yapıp pişirmesini ve gönlündekileri bu bebeklere anlatmasını öğütlemiş. Kız, büyücünün dediğini yapmış ve gönlündeki masalları, şiirleri pişirdiği bebeklere anlatmış. O bebekler de kızın rüyasında canlanıp o masal ve şiirleri köy köy dolaşıp anlatmaya başlamış. Ben bu hikâyemin sonunda herkese, “Küçük kızın pişmiş bebekleri, size doğru geliyor. Masallar anlatan, şiirler okuyan bu bebekleri siz de bağrınıza basın!” demiştim. Aynı sözleri şimdi de söylüyorum ve çok iyi biliyorum ki, çıkmazlarla karşılaştığımda beni hep ninemin ve dedemin o hikâyeleri kurtarmıştır. “En güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür…” diyor bir şiirinde Nâzım Hikmet. Bu çerçevede, sizin en güzel eseriniz (sözünüz) nedir, hangisidir? Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Aslında Süleyman peygamberin dediği gibi, güneşin altında söylenmemiş söz yoktur. Biz sadece farklı kalıplara sokarız. İran, köklü bir edebiyat kültürüne ve birikime sahip bir ülke. İran edebiyatı ve İran çocuk edebiyatı konusundaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Bu konuya doğrudan giriş yapmam biraz imkânsız. Çünkü tam olarak görüş sahibi olduğumu düşünmüyorum. Belki, birçok dil bilen kişiler bu konuyla ilgili yorumlar yapabilir, fikirlerini beyan edebilir. Ancak ben bunu yapacak durumda değilim. İran’ın çocuk edebiyatı hakkında bir tek şey söyleyebilirim: İran’da çocuk edebiyatına ilgi, İran edebiyatına göre daha çok. Türkiye’de ise bu durum, tam tersi sanırım. İkinci kez Türkiye’desiniz. İlk gelişinizle bu gelişiniz arasında ne gibi farklılıklar, farklılaşmalar gözlemlediniz? Bu farklılığı şöyle anlatmak isterim: İlk gelişimde birinci yaşında olan çocuk, bu sene ikinci yaşındadır. Geçen sene geldiğimde farklı karşılandım, ama bu sene çok daha farklı! Kayıtlarda da görülebileceği gibi, bu sene çocuklar bana daha çok sarılıyor ve ben de çok büyük bir mutluluk du yuyorum. Geçen seneki çocuk büyümüş, yürümeye başlamış! Bu ilginin, Kelime Yayınları’nın gayretlerinin sonucu olduğunu düşünüyorum. Eğer bir futbolcu olsaydım, buradaki bir takıma transfer olsaydım, tanınmam için bir gol atmam yeterdi ya da şarkıcı olsaydım çocuklar beni çabucak tanırdı belki. Fakat bir yazar için tanınmak, uzun bir süre gerektiriyor. Şöhret tabii ki önemli değil benim için ama yazdıklarımdan ötürü çok sıcak karşılandım. Söyleşi yaptığım okullardan birinde öğretmenlerden biri şöyle dedi: “Geçen bayram tatilimi sizin kitaplarınızla geçirdim ve kendimi çok mutlu hissettim.” Bu sözler beni de çok çok mutlu etti. Hakikaten, kaleme alınan bir eser, kendinden iz bırakan bir eser, ellerden kaybolsa bile, zihinlerden kaybolmuyormuş demek ki! Siz, İran’ın, eserleri başka dile en çok çevrilen çağdaş yazarısınız. Kitaplarınız, İngilizce, Almanca, Fransızca, Korece, Çince, Felemenkçe, Yunanca, İspanyolca ve son olarak da Türkçe dahil olmak üzere, pek çok dile çevrildi; pek çok uluslararası ödül aldınız. Türkiye’de, “Reçel Kavanozu”, “Ayın On Dördü Gibi” ve “Mecit’in Maceraları” kitaplarınızla (biraz geç de olsa) tanınıyorsunuz. Özellikle Türkiye’ye bu gelişinizde, çocuk ve genç okurlarınızla hem edebiyat alanında hem de fiziksel olarak “kucaklaştığınızı” biliyoruz. Uluslararası bir yazar olarak, size dünyada gösterilen ilgi ile Türkiye’de gösterilen ilgiyi karşılaştırır mısınız? İstanbul’da gördüğüm ilgiden, Türk çocuklarının ilgisinden ve halkın sıcaklığından bahsetmenin sonu yok!. Abartı değil bu… Mesela, bir örnek vereyim. Bir okul toplantısında, benim hikâyelerimle ilgili olarak öğrencilerden sorular geldikten sonra, bir öğretmen (Türkçe Bölüm Başkanı), “Çocuklar, dikkat ettiniz mi, Kermani konuşurken “yavaş yavaş” ve “şişe” sözcüklerini kullandı,” dedi. Ortak kullandığımız pek çok sözcük var. Bu da bizim ne kadar yakın olduğumuzu gösterir. Almanya’dayken, Almanların bana ve benim Almanlara, birbirimize bakışımız ve davranışımız çok farklı idi. Ben burada, sokaklarda dolaşırken kendimi yabancı hissetmiyorum. Yaptığım esprileri Türk çocuklarının anladıklarını hissediyorum. Benim kitaplarımı başka dillere çevirenler, beni Türk çocuklarının anladığı gibi çevirmişler midir, bilemiyorum. Dilerim bu güzel komşuluğumuz hep devam eder. Geçen sene geldiğimde, Mimar Sinan Koleji’ndeki ziyaretimde, benim için fidanlar dikmişlerdi. Henüz onları göremedim ama sanırım onlar da büyümüşlerdir. Bütün bunlar, benim de hikâyelerimle Türkiye’de kök salmaya başladığımı düşündürüyor bana. Sizinle yapılan röportajlarda size sorulmasını istediğiniz ama sorulmayan bir soru ya da sorular var mı? Size neyin sorulmasını isterdiniz? Tahmin ettiğim bütün soruları çocuklar bana sormuşlardı. Ama geçen gün hiç aklıma gelmeyen bir soruyla karşılaştım! Cam neden yapılmıştır, diye soruldu; bir ilkokul öğrencisi tarafından. Son olarak, ayrıca söylemek istedikleriniz… İstanbul’da sokakların çok dik, çok yokuşlu olduğunu söyleyebilirim. Kendimi bazen uçakta ve bir türbülanstaymış gibi hissediyorum. (*) Kermani’nin 1992’de, Hans Christian Andersen Jüri Özel Ödülü’nü alırken yaptığı konuşmayı, Kelime Yayınları tarafından yayımlanan, “Mecit’in Maceraları 2 Okul Günleri” kitabının “Yazardan” isimli giriş yazısı içinde bulabilirsiniz. Nilay Yılmaz İstanbul Bilgi Üniversitesi İnönü Cad. No: 28 Kuştepe/ İstanbul Tel: 0216 381 17 50 www.nilayyilmaz.com [email protected] CUMHURİYET KİTAP SAYI 1086 SAYFA 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle