Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kemal Kurdaş kitabı ‘Hayatım Mücadeleyle Geçti’ Hayatım Mücadeleyle Geçti, Kemal Kurdaş’ın yaşamındaki çabaları ve tanıklıklarını anlatıyor. Kurdaş’ın kitabı bir yaşam öyküsü. Özyaşam öyküsü değil ama. Ülkenin yaşam öyküsü. Çünkü kişisel hiçbir değinme yok kitabında birkaç has arkadaşından söz etmesi dışında. Ë Necdet ADABAĞ itap okumak mutlaka bir dizgeye göre yapılmalı. Kitap rasgele okunmaz. Belirli bir sıralaması olmalı. Örneğin, okunacak ilk kitaplar klasik yazarlardan olmalı. Daha sonra modern klasikler ve ardından çağdaş yazarlar gelmeli. Hasan Âli Yücel, bakanlığı sırasında Tercüme Bürosu’nu kurmuştu. Doğu’nun ve Batı’nın klasik yapıtlarını dilimize kazandırmak istemiş ve başarmıştı. Bizim yaşlarda çoğu insanın kitaplıklarında bu kitaplar baş köşedeydi. Oradaki amaç hümanizmacı bir yaklaşımdı. Tıpkı Batı’da olduğu gibi. Batı hümanizmaya klasik yapıtları kendi dillerine çevirmekle ulaşmıştı. O anlayışı kendi dünyalarına taşımak anlamına geliyordu zaten. Klasiklerden aldıkları klasik dünyanın yaşam biçimiydi. Sanatta, yazında laik düşünce biçimiydi. Ünlü İtalyan şair ve yazar G.Leopardi, “Biz yazı yazmayı klasiklerden öğrendik” derken önlerinde öykünebilecekleri birilerinin olduğunu anıştırmak istemişti. Okumak da öyle. rildiğinde belki de aynı izlekleri işlemiş TOPLUMUN yazarların biçem farklılıklarını yakalaDÖNÜŞTÜRÜLÜŞÜNÜN BELGESİ mak fırsatı verir size. Bu karşılaştırma Kemal Kurdaş’ın kitabı bir yaşam öybiçem ya da anlatım farklılıkları olarak küsü. Özyaşam öyküsü değil ama. Ülkesize yansır. İlginç olan ayrıca olay örgünin yaşam öyküsü. Çünkü kişisel hiçbir sündeki gelişim süreci boyunca aynı izdeğinme yok kitabında birkaç has arkaleğe hangi açılardan baktıklarını saptadaşından söz etmesi dışında. Kemal makta yatar. Belirli bir okuma alışkanlıKurdaş bana göre bu kitabının özünü ğı edinmiş kişiler için kimi zaman rastCumhuriyet Türkiyesi’nin başlangıç yıllantıların yeri ve zamanı yoktur. Bir larında, ilk yirmi yedi yılında Cumhurirastlantı sonucu bir kitabı almış okuyet’in yaptıklarına yaslamış ve ardından muş olabilirsiniz ya da sizi o kitaba çaCHP dönemiyle Demokrat Parti döğıran birtakım ortamlar ya da nedenler nemlerinin kıyaslamasına ayırmış. O yılgibi. lar kitaba çıkış noktası olduğu gibi, buBen Kemal Kurdaş’ın Hayatım Mücagüne dek olan, toplum olarak, yaşandeleyle Geçti kitabını, yazarın yaşamını mışlıklarımız o yılların ışığında değermerak ettiğim için okuduğumu söylerlendirilmiş. Bir başka deyişle, Kemal sem yanlış bir şey söylemiş olmam, Kurdaş’ın seksen yıllık, özellikle ekonoumarım. Doğal olarak insanlar merak mik süreci değerlendirirken göz önünde ettiği konularda yazılmış kitaplar da tuttuğu değer yargıları, Cumhuriyet’in o okur ve okumalı. Ancak ODTÜ ve Ankara Oran ormanlarının yaratıcısı olarak bildiğim Kemal Kurdaş’ın yaşamını öğrenmek ve bilmek gereğinin kaçınılmaz olduğunu Oran ormanlarında yaptığım sabah yürüyüşlerimde düşünmüştüm. Ben Kemal Kurdaş’ın Siyasal Bilgiler mezunu olarak zamanında maliye müfettişliği yaptığını bilmezdim. Bir kurucu rektör olarak bir akademisyen olduğunu düşünürdüm. İlginçtir, üniversite enflasyonu yaşadığıKemal Kurdaş, Oran ormanlarından ötürü Ağa Han ödülünü kazanmıştır. Ne ki 50 mızdan mıdır nedir, Kurbin dolarlık para ödülünü almayan Kurdaş’ın yaşamı benim dikdaş şu gerekçeyi ileri sürmüştür: “Biz bu ormanı devletin arazisine, devletin parakatimi ODTÜ’den çok, gisıyla, öğrencilerin, hocaların, personelin derek yok ettiğimiz oremeğiyle yaptık.” Sonunda 40 bin dolar manlarımızdan ötürü olaüniversiteye, 10 bin dolar da kendisine verilmiş ama Kemal Kurdaş o parayı da cak, Oran ormanından dağıtmış. Sonsöz: “Türkiye bu özgeci, ötürü çekti. Düşünüyorum yurtsever ve yiğit adama hak ettiği ilgiyi da bu orman olmasaydı acaba göstermiş midir” diye sormak geliyor içimden, ne ki heybugün burada gene beton hat, yanıtım olumlu olamıyor. yığınları olacak ve çirkin çirkin yapılar yükselecekti. Bu orman yirmi yedi yıllık ekonomik siyasaları. sunduğu huzurlu ortamla değil yalnızca, Saptamaları çok önemli. O kıt kanaat o ormanda gezenlere vereceği derslerle dönemlerde ülkenin sanayileşmeye verde öğretici olmalı. O ormanı oluşturan diği önemin altını çizen Kurdaş, Atainsanın yaşamı bizlere örnek olmalı diye türk ve ondan sonra gelenlerin devlet düşünüyorum. eliyle oluşturduğu kalkınmışlık hamlesiKitabın başlığında yazılı olduğu gibi nin 1950’den sonra nasıl çökertildiğini Kemal Kurdaş’ın yaşamı mücadeleyle ve kamuya sunulmuş toplum çıkarına geçmiş bir yaşam. Ben bu yazımda bu olanakların nasıl çarçur edildiğinin bir yaşamdan kesitler sunmaya çalışacağım. belgesi bu kitap. Yoksa kitabı yazınsal açıdan bir değerDP, Cumhuriyetin ilk yirmiyedi yıllık lendirmeye koymam söz konusu değil. dönemini “kayıp” yıllar olarak nitelemiş. Söyleşi üzerine kurulu bir kitap. Söyleşi Kurdaş o döneme ilişkin rakamlar verir: olması yazarın düşüncelerini didikle“Düşünün,1924’te Türkiye’nin sıfır dömek açısından daha verimli bence. Kenviz rezervi var; harpten yeni çıkmışız. disi yazmış olsaydı belki de bu denli ayLozan’da İsmet Paşa iyi dayanmış ama rıntıya girmek gereğini duymayacaktı. Osmanlı borçlarını yine de bize yükleAyrıntı deyip geçmeyelim çünkü her aymişler. Yeni kurulan cumhuriyetin daha rıntıda yaşananlara ışık tutacak ipuçları başlangıçta 100 milyon doların üstünde yakalamak olanaklı. Bir tür özet olacak borcu var Osmanlı’dan dolayı, fakat bir benimki. Kitap okumak yerine “özet” dolar bile döviz rezervi yok. 1950’de okumayı kendilerine alışkanlık edinmiş Menderes iktidara geldiğinde, Türkikimi devlet adamlarımıza okuduklarınye’nin 450 milyon doların üzerinde döda okurlarsa eğer bir şeyler kazandırır viz rezervi ve altını, buna karşılık da 100 diye umudumuzu saklarken tüm insanmilyon dolar dolayında bir dış borcu lığa adanmış bu yaşamın gençlere de yol vardı.” Bu, şu demek oluyordu: Yirmi göstermek yolunda yararı olur düşünceyedi yılda CHP iktidarı hiç borç almasini taşıyorum. dan kalkınma hamlesini gerçekleştirmiş, ardından kasasına 450 milyon dolar rezerv ve altın koymuştur. Kurdaş başka rakamlar da veriyor Cumhuriyet dönemine ilişkin “15 senenin, yani Mustafa Kemal döneminin yıllık kalkınma hızı üst üste yüzde 9’dur. İsmet İnönü’nün döneminde bu kalkınma hızı (…) yüzde 6 civarındadır.” Gene Cumhuriyet döneminin ilk 15 yılında “kümülatif enflasyon oranı yüzde 18, yani yıllık olarak yüzde 1’in belirgin biçimde altında” olmuştur”, diyor Kemal Kurdaş. Bir başka ilginç saptaması da Menderes’in “her mahallede bir milyoner” yaratmak tasarımıyla ilgili. Menderes’in ekonomi siyasalarına sürekli karşı çıkan Kurdaş sonunda yurtdışına çıkmayı yeğler ama Menderes onu engellemeye çalışır. Kaçış gizlice olur. Kurdaş’ın düşüncesi “liberasyona hoop diye atlanmaz” idi. Maliye müfettişliği, Hazine Genel Müdür Yardımcılığı, Maliye Bakanlığı gibi çok önemli bürokratik kariyer ve IMF’de yıllar süren görevin ardından ODTÜ’nün kurucu rektörlüğü Kemal Kurdaş’ın yaşamında dönüm noktalarıdır. Çok başarılı bir insan olarak ileride Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden biri olacak ODTÜ’yü kurmak için görevlendirilmiş, kendisi akademisyen olmadığı halde. O mücadelesine girmeyeceğim. Ne ki üniversitenin inşaatına başlamadan ormanı oluşturmaya başlamış ve soranlara da “öğrencilerim dersliklerin pencerelerinden baktıklarında orman görsünler düşüncesiyle bunu yaptım” demiş. Bugün ODTÜ yerleşkesinden ve ormandan yol geçirmeye kalkan Melih Gökçek zihniyetine karşı zamanında önlem alınmış olduğunun altını çizen Kurdaş şöyle diyor kitabında: “Ama bütün bu münakaşa (yol) bitmiştir, devlet 2008 sonunda bir kanun çıkarmıştır. 27 Temmuz 2008 günkü 5793 sayılı kanunun 14’üncü maddesi ile 3194 sayılı kanunun 11’inci maddesine ‘Hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ağaçlandırılmak üzere izin verilen taşınmazlardan projesine uygun olarak ağaçlandırılanlar, imar planı kararıyla başka bir amaca ayrılamaz’ fıkrası eklenmiştir.” Kurdaş’a göre, bu yasa bağlamında Oran ormanı orman olarak kalacak ve “gözlerimize beton dolmayacak”tır. Kemal Kurdaş, Oran ormanlarından ötürü Ağa Han ödülünü kazanmıştır. Ne ki 50 bin dolarlık para ödülünü almayan Kurdaş şu gerekçeyi ileri sürmüştür: “Biz bu ormanı devletin arazisine, devletin parasıyla, öğrencilerin, hocaların, personelin emeğiyle yaptık.” Sonunda 40 bin dolar üniversiteye, 10 bin dolar da kendisine verilmiş ama Kemal Kurdaş o parayı da dağıtmış. Sonsöz: “Türkiye bu özgeci, yurtsever ve yiğit adama hak ettiği ilgiyi acaba göstermiş midir” diye sormak geliyor içimden, ne ki heyhat, yanıtım olumlu olamıyor. ? Kemal Kurdaş:“Hayatım Mücadeleyle Geçti”/ Yayıma Hazırlayan: Şengül Kılıç Hristidis/ İş Bankası Kültür Yayınları/ 414 s. K MERAK EDİLEN YAŞAM Okumanın da yolu klasik yazarlardan başlayarak olmalı. Çünkü yazın bir süreç. Bu sürecin başlangıç noktası da klasik yazarlar. Bir başka deyişle, imgelem dünyasının genişliğinin söz konusu olduğu, yanılsama ve düşlere dayalı bir dünyanın varsıllığının mutlak varlığından söz edildiği bir dünya bu dünya. Buna dayalı olarak yaratıcılığa ivme kazandıran olanakların bolluğu. Ardından edebiyattan keyif alma sanatının yer ettiği bir duruş biçimi. Bu yazdıklarımız, okumaya ilk başlayanlar için salık verebileceğimiz bir yol. Ne ki okuma alışkanlığını kendine bir yaşam biçimi olarak gören kişiler için de bir dizge söz konusu olmalı. Rasgele okumanın insana pek bir şey kazandırmayacağı ortada. Örneğin, bir yazarın birkaç kitabını arka arkaya okumak insana o yazarla ilgili daha derinliğine düşünmek fırsatı ve kitapları arasında en azından bir karşılaştırma ya da kıyaslama olanağı verir. Bu da o yazarın tipik özelliklerini yakalama fırsatı tanır. Aynı şey, aynı türden kitapları peş peşe okumakla da yapılabilir. Çok da keyifli olduğunu düşünüyorum. Aynı tür ancak farklı kişilikler sunan farklı yazarların kafanızda ve yüreğinizde bıraktıkları izlenimler karşılaştırılarak bir araya getiSAYFA 14 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1086