27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 16 EKİM CUMARTESİ ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER frodisyas… Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli antik kentlerinden biri… Adının yazılı olduğu yol levhasının önünden kim bilir kaç kez geçtim. Her seferinde, birkaçı ayakta kalmış sütunla, yarısı toprağa gömülü sütun başından, üç beş kırık dökük araç gereçten başka bir şeyin bulunmadığı küçük bir ören yeri hayal etmişim. Ne bilgisizlik! Afrodit Tapınağı, odeonu, agorasıyla, Hadrian hamamlarıyla, tiyatrosuyla, saray ve stadyumu ile görkemli bir kentin kalıntıları orada bizi beklermiş de biz kendi varsıllığımızdan habersiz yanından yamacından geçip gidermişiz. Afrodisyas’ı bu yaşıma kadar görmemiş, bilmiyor olmaktan utanırken kendime haksızlık etmek de istemiyorum doğrusu. Üzerinde yaşadığımız toprakların geçmişini bilmiyoruz; evet ama, öğrenmemiz de istenmiyor zaten. Allianoi’nin baraj suları altında kalmasına tepki gösteren Tarkan’a, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu: “Sanatçı arkadaş sanatıyla ilgilensin, herkesin bir ihtisası vardır. Herkes bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur” dememiş miydi? Bunlar, bilmediğimiz konular olarak kalsın isteniyor. Bildiğimiz zaman ya korumaya kalkarsak, ya “haşmetlu”ların işlerine engel olmaya yeltenirsek… Aydın Çine’de de Anadolu’da Romalılardan kalan tek köprü çakılla örtülmekteymiş. Kim biliyor? Büyük olasılıkla o yörede yaşayan insanlar bile o köprünün öneminin farkında değil. Cengiz Bektaş anlatmasa Aydın’ın Karacasu ilçesine; yani o köprünün bu kadar yakınına gelmiş olduğumuz halde bizim de haberimiz olmayacaktı. Haberimiz oldu da ne yapabiliyoruz? Hiçbir şey. Afrodisyas’ta bir stadyum var örneğin; son ana kadar görmüyorsunuz, tepeye doğru bir adım, bir adım daha… Aa! Birden ayaklarınızın dibine seriliyor. “Ululuk duygusu” yaratmak için böyle planlanmış. Cengiz Bektaş’tan öğrendik bunu da. Uzunluğu 262, genişliği 50 metre. Stadyumu çevreleyen sıralara 30 bin kişi oturabiliyormuş. Stadyum 30 bin kişilikse kentte kaç kişi yaşamaktaymış acaba? Ya Afrodisyas Müzesi’ndeki heykellerin güzelliği… Kentin 1 kilometre kuzeyinde, içinde ışık yanıyormuş gibi görünen şeffaf mermerlerin çıktığı bir mermer ocağı varmış; Afrodisyas’ta da bu mermerlerin nasıl işleneceğini öğreten bir heykel okulu. Bu heykeller o okuldan yetişen A lerin eseri. Belediyesi Karacasu’yu, “Derinin, demirin, hamurun, çamurun, mermerin hayat bulduğu ilçe” diye tanımlıyor. Festivaller yapıyor; Afrodisyas Sanat dergisiyle birlikte edebiyat günleri düzenliyor; ama bu günlere “Nâzım Buluşması” alt başlığını koyduğu için İlçe Milli Eğitim’den destek alamıyor. Yirmiden fazla yazar ve şair şu anda burada; ama yüksekokulu da olan bir ilçede birbirimize konuşuyoruz. Fena mı oluyor? Yok. Yıllardır görmediğimiz dostlarla, arkadaşlarla buluşuyoruz; yalnızca adını bildiğimiz edebiyatçılarla tanışıyoruz. İyi oluyor; ama öğrenciler nerede? Gençler, çocuklar, anneleri, babaları… Kimse yok. Oysa Nâzım’dan şiir okumayan ne Emine Hanım kaldı ne de Tayyip Bey. Nâzım Hikmet adı hâlâ mı bu kadar korkutuyor MEB yetkililerini? Karacasu’dan getirdiğim kitapların bir bölümünü yanıma alırsam giderken gelirken yolda okuyabilirim belki. Osman Şahin’in bütün öykülerinin 4. kitabı “Kolları Bağlı Doğan” (Can Yayınları) var benimle yolculuk edecek kitaplar arasında. Tahsin Şimşek’in “aforizma” yerine kullandığı sözcükle “dikinesözler”i topladığı kitabı “Şiire ‘Yüklü’ Halk Bahçesi” (Afrodisyas Sanat Yayınları), Yine aynı yayınevinden Mehmet Genç’in şiirleri: “Şiir Tanıktır Aşka” ve Cumhuriyet Kitapları arasında yayımlanan “Şahmaranı Yutmak”, Zehra Ünüvar’ın öykü kitabı. Perşembe, cuma, cumartesi, üç günde dört kitap… Okuyabilir miyim? Bilmem, denerim. 20 EKİM ÇARŞAMBA Teoman Arcak zarif mektubunda şöyle demiş: “Dilimizin güzel ve doğru kullanılması yönündeki uyarı yazılarınızı zevkle okuyor; hemen hepsine katılıyorum. Sesli harflerin, uzatılarak veya inceltilerek okunmaları gerektiğinde, KISA ÜST ÇİZGİ ve ŞAPKA indislerinin yeniden kullanıma girmesinden yanayım. Lütfen bu konuya da ilgilerinizi bekliyor, saygılar sunuyorum.” Zaten anlaşılmıştır; ama Arcak’ın iletisinde geçen “indis” sözcüğü, “bir harfin üzerine konan işaret” anlamına geliyor. Şapka da denen şu düzeltme işaretinin (^) kullanımına gereken özenin gösterilmediğinin hep farkındayız. Bu yüzden “hâlâ”lar hep “hala” oluyor; “kâr”lar “kar”a karışıyor. Bu işareti kullananlar, kullanımdan kalktığını sananların yanında küçük bir azınlık oluşturmakta. Oysa “halahâlâ, karkâr, adetâdet” gibi kimi sözcükleri, bu işareti kullanmadan birbirinden ayırmak olası değil. K ve g’den sonra gelen ve ince okunması gereken a’ların ve u’ların üzerine de bu işareti koymazsak “mekân, yadigâr, kâğıt, hikâye, meskun” gibi sözcükleri doğru okutamayız. Peki, inceltme amacıyla kullandığımız işaret, aynı zamanda uzatma için de kullanılabilir mi? Sözgelimi “katil” sözcüğünü böyle değil de “kâtil” diye yazarsak okuyana ne söylemiş olacağız? İlk hecenin, “kâğıt” sözcüğünün ilk hecesi gibi ince okunması gerektiğini mi; yoksa a’nın uzatılarak “kaatil” diye söylenmesi gerektiğini mi? Hem uzatma hem inceltme için aynı işaretin kullanılması sakıncalı olur. Pek kimse kullanmasa da ince okunması gereken seslere şapka ile çare bulundu diyelim; uzun okunması gereken sesler için ne yapılabilir? Teoman Arcak’ın dediği kısa üst çizgi kullanmak önerilse… O durumda da umutsuzum ben. Düzeltme işareti dediğimiz şapkayı koymak için büyük harf tuşu basılı tutulurken “^” işaretinin bulunduğu 3 tuşuna basmak yeterliyken, bu bile zor geliyorsa “ekle” menüsünden “simge”ye ulaşmak, oradan üstü kısa çizgili harfi seçip yazıya yerleştirmek üşenmeden yapılabilecek bir iş gibi görünmüyor. ? 18 EKİM PAZARTESİ Mehmet Özyıldız, “benimle, seninle” sözcüklerine değindiğim ve “‘Benimle, seninle’ sözcüklerini yanlış bulup doğrularının ‘benle, senle’ olduğunu sananlar bile var.” dediğim günlükte, bu sözcüklerin sonunda, biraz değişmiş olsa da korunması gereken ekler olduğunu söylediğim için konuyu biraz daha açmamı istiyor. Bu sözcüklerin sonunda, ilgi eki dediğimiz “ın, in; nın, nin” eki var aslında. Ad tamlaması kurarken “Ayşenin dayısı” dendiği gibi, Eski Türkçede “ben sen” sözcüklerine de bu ek getirilerek “benin ceketi” deniyor. “Ceket” tamlananına getirilen birinci kişi iyelik eki “im”in etkisiyle ilk sözcüğe de bu ek getirilmeye başlanınca “benin” sözcüğü “benim” biçimini alıyor. Özyıldız’ın sorduğu “Benimle, seninle” sözcüklerinin sonundaki “la, le” ise “ile” sözcüğünün ekleşmiş biçimi. Alper Kurt’un sorduğu, “‘Ben dün at bindim.’ demek mi, yoksa ‘Dün ata bindim.’ demek mi doğrudur? ‘O, geçen gün bisiklet sürdü.’ mü, yoksa “O, dün bisikleti sürdü.” demek mi doğru?” sorusuyla çok karşılaştım. Yanıtı nerede arayacağımı bilmiyorum. Bana öyle geliyor ki gündelik konuşmada “ata binmek” olan eylem, spor amacıyla yapıldığında “at binmek” oluyor. Aynı durum bisiklet için de geçerli olabilir. 19 EKİM SALI Bu hafta perşembe günü de Gaziantep’e gideceğim. feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru, yeni çıkan bir şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiir kitabından bir şiir alıntısı ve şairin adı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “V/6” ve “Y/35” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 1 F 2 I 3 A 4 I 5 G 6 11 D 12 D 13 E 14 D 15 V 7 E 8 I 9 B 10 E B 16 H 17 I 18 A 19 A 1 46 51 20 B 21 G 22 I 23 E 24 B 25 E 26 B 27 C 28 E 29 E G. İçinde hiçbir cisim bulunmayan uzay, boşluk. 30 B 31 F 32 E 33 J 34 A 35 41 D 42 B 43 D 44 H 45 B Y 36 E 37 I 38 E 39 B 40 H 21 54 80 76 5 H. Kıraç’ın söylediği bir şarkı. 46 F 47 I 48 C 49 A 50 J 44 40 79 16 73 51 F 52 J 53 B 54 G 55 D 56 E 57 A 58 C 59 A 60 I I. Vatan Şairi. E Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Attila İlhan’ın bir inceleme, deneme kitabı. 61 B 62 E 63 I 64 B 65 J 66 B 67 A 68 E 69 E 70 E 71 63 4 17 47 8 72 E 73 H 74 I 75 B 76 G 77 J 78 E 79 H 80 G 81 J 82 E 37 74 60 22 2 3 57 19 67 34 31 18 49 59 J. İçine yağ konularak, ucundki fitil sayesinde ışık elde edilen kandil. B. “... ... Yurdun” (Alan Paton’un bir romanı). 48 27 43 58 70 68 82 62 10 71 81 65 52 77 50 33 39 45 26 20 D. “... Gordon” (silahından “Zap!” diye çıkan, bilimkurgu türündeki çizgi roman kahramanı). 36 56 72 13 53 29 42 75 9 16 66 30 24 11 14 41 55 12 23 32 28 78 25 64 38 7 69 C. “Mutlu Olmak İçin” adlı şarkısıyla tanınan müzik grubu. E. İzzet Yasar’ın öykü kitabı. F. “...i mürekkeb” (Birleşik ad). 1080. sayının çözümü: A. İSMET AY, B. REGGAE, C. FAKE, D. AĞZI ÇİÇEKLİ ADAM, E. NUR BULURUM, F. YURTTAŞ KANE, G. ICIĞI, H. LUCKY LUKE, I. DOĞABİLİMCİ, J. IRMAK, K. ZENC. Şiir: “gideceğim kimse anlamadan bir şey uzun yolculuklara çıkacağım yetecek ufukta bıraktığın çizgiler” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1081 SAYFA 51
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle