Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sir Thomas Malory’den ‘Kral Arthur, Merlin ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri’ Ortaçağdan günümüze gelen hikâye Kral Arthur’un, Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin ve Merlin’in öyküleri ortaçağ boyunca defalarca anlatılır ve çoğu da yazarları bilinmeyen kitaplar halinde İngiltere ve Fransa’da elden ele dolaşır. Hatta bu öykülerdeki kimi şövalyelerin serüvenleri, Alman edebiyatının da kaynak metinlerini oluşturur. 14691470 tarihlerinde, hayatı hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmediğimiz Sir Thomas Malory adlı bir İngiliz şövalyesi bütün bu Arthur öykülerinden yararlanarak, İngiliz edebiyatının ilk başyapıtı olan Morte d’Arthur’u yazar. Kral Arthur, Merlin ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri, tüm bunları kapsayan bir yapıt. renkler katıyordu. Güçlü şövalyeler de katılıyordu yapılan yürüyüşlere parlak zırhları, ucu püsküllü mızrakları ve kollarında her an fırlayıp avını vurmaya hazır şahinleriyle. Gün boyu müzik çalınıyor, genç kızlar ve delikanlılar şarkı söyleyerek dans ediyor, masalcılar kralı öven ya da eski kahramanlarla ilgili masallar anlatıyordu. Delikanlılar güçlerini güreşerek gösteriyor, kızlarla oğlanlar zarafetlerini dans ederek sergiliyordu.” AKIL HOCASI MERLİN... Peki, çocuğu olmayan Kral Uther’den, bebeğin doğar doğmaz büyütülmek üzere Sir Hector’a teslim edilmesi sözünü alarak, Arthur’un doğmasını sağlayan, ayrıca ilk kılıcının kırıldığı Pellinore ile vuruşması esnasında onun yaşamını kurtaran ve ölünceye dek kralını koruyup kollayan Merlin’e büyücü deyip geçmek doğru mudur? Gizli öğretilere, derinlikli görüşlere sahip bu büyücü, Arthur ve şövalyelerinin aileleriyle birlikte hep beraber yaşayacağı ve ülkeyi özenle yöneteceği sarayın en önemli bölümünün Yuvarlak Masa’nın bulunduğu toplantı salonu olsun istemiştir: “Salonun dış duvarlarına birbirinden güzel heykeller dizilmişti. Heykellerin en alt sırasında insanları canavarca öldüren yabanıl yaratıklar dizilmişti. İkinci sırada, yabanıl hayvanları öldüren insanların heykelleri vardı. Üçüncü sırada, barışsever, iyi insanlar olan savaşçılar sıralanmıştı. Dördüncü sırada, kanatları çıkmakta olan insanlar bulunuyordu. Hepsinin en üstünde ise Arthur’un kanatlı bir heykeli yer alıyordu. Merlin, ilk sırada, insanın içindeki kötülüklerin başlangıçta çok yoğun olduğu bir dönemi, ikinci sırada, insanların kendi içlerindeki kötülüğü yok etmeye başladıklarını, zamanla, üçüncü sırada gösterildiği gibi, iyi, barışçı ve onurlu insanlara dönüştüklerini ve sonunda iyi yürekli Kral Arthur’un etkisi ve bilge yardımcılarının yardımıyla, insanların melekler kadar kusursuzlaştıklarını anlatmak istemişti bu heykellerle.” Merlin, Kral Arthur’un öğretmeni, akıl hocası, danışmanı, koruyucusu... Zamanı gelince saraydan ayrılıp kralından uzakta ölmesini de bilmiştir. İdeal bir kent, ideal bir yaşama ve yönetim düzenine ev sahipliği yapan saray, adil ve güçlü bir kral, krala bağlı kahramanlıkta üstlerine yok şövalyeler, onların iyi kalpli ve diğer tüm kadınlardan daha güzel eşleri... İyinin ve kötünün, haksızlığa karşı duranla açgözlünün savaştığı öykülere bakıldığında yüzlerce yılda hiçbir şeyin değişmediğini görebiliyoruz. Özellikle günümüzün küreselleşerek düşüncede, duyguda hatta arzuda tektipleşen tüketim dünyasındaki değerler ile ne çok benzeşiyor yüzlerce yıllık efsanelerdeki değerler. Güç ve güzellik en önde gelen değerlendirme ölçüleri. Bilgin Adalı zorlu ve karmaşık bir efsaneyi özellikle genç okura derli toplu ve akılda kalacak şekilde sunmayı amaçlamış, ne de iyi etmiş. Keşke bir de “kadın, hanım, genç kız vb.” sözcüklerin yerine “bayan” sözcüğünü kullanmayı yeğlemeseydi... Kral Arthur, Merlin ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri, Batı dünyasının sanat eserlerinde ve eğlence ürünlerinde yer almaya devam edecek gibi görünüyor. ? Kral Arthur, Merlin ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri/ Sir Thomas Malory/ Çeviren ve Uyarlayan: Bilgin Adalı/ Yapı Kredi Yayınları/ 132 s. Ë Makbule SEZER ral Arthur. Ne çok roman, öykü, şiir okuduk bu kralın hikâyelerinden esintiler içeren. Çok sayıda öykü ise kraldan bağımsız kahramanların, onun Yuvarlak Masa Şövalyeleri ve büyücüsü Merlin’in başından geçenleri konu alarak gelip çıktı karşımıza. Kral Arthur, Merlin ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin konu edildiği bu ürün ve eserler o kadar geniş bir alan ve zamana yayılmış ki şu soru insanı ucu açık bir meraka sürükler: Meraklı okurun bunların hepsine ulaşması mümkün müdür? K GALLER’DEKİ EFSANE Arthur’un adına ilk kez 6. yüzyılda Kelt halk şiirinde rastlanır ama günümüze kadar pek çok sanat eseri ve eğlence ürünüyle dallanıp budaklanarak gelen hakkındaki öykülerdir. Özellikle öykülerin günümüzde bile Galler’deki sözlü edebiyatın içinde üretilerek çoğaldığı düşünülür. Öykü türü dışında görsel iş olarak çok cazip bir Britanya mitolojisi kahramanı olan Arthur ve onunla birlikte cazibe merkezi olan kılıcı, kenti, büyücüsü ve sadık şövalyeleri ekranlara ve beyazperdeye pek çok kez taşındı. Şöyle bir düşünülünce bunlar arasında ilk akla gelenler Knights of the Round Table (1953), The Sword in the Stone (1963), Camelot (1964), Lancelot du Lac (1974), Monty Python and the Holy Grail (1975), Entaku no Kishi Monogatari Moero Arthur (19791980), Excalibur (1981), First Knight (1995), The Mists of Avalon (2001), King Arthur (2004), The Last Legion (2007). Şimdilerde bile Merlin diye bir dizi, ilgilisinin televizyon ekranlarında boy gösteriyor. Ortaçağda Fransa ve İngiltere’de ağızdan ağza aktarılmış, elden ele dolaştırılmış olan öykülerin bazılarında yer alan bazı şövalyeler ise Alman edebiyatının kaynak metinlerini oluşturur. Sir Thomas Malory 14691470 tarihlerinde Arthur ile ilgili tüm metinleri toplayıp kaynak olarak almış ve İngiliz edebiyatının ilk başyapıtlarından biri olan Morte d’Arthur’u yazmıştır. Hakkında pek fazla bir şey bilinmeyen Malory için kimileri kitabını hapishanede yazan bir tutuklu olduğunu, kimileri ise adını gizleyen bir soylu olduğunu iddia etmiş. İngiltere’nin Galler bölgesinde yüzlerce yıl anlatılan Gal dilindeki öyküleri SAYFA 22 toplayıp kitaplaştırmasıyla, öncelikle İngiliz edebiyatına ve sonra da günümüz Batı sanat ve eğlence dünyasına yaptığı katkı tartışılmaz. Morte d’Arthur (Kral Arthur’un Ölümü), Galler’de Sir Thomas Malory hâlâ anlatılan, daha önce de dediğim gibi belki de çoğaltılan hikâyelerden oluşan bin sayfalık bir metin. Dağınık bir zaman düzlemine sahip bu upuzun öyküde, birbirinin içine geçmiş olaylar, bitti sanılan ama başka bir yerde yeniden ortaya çıkan hikâyeler, sonra olması gerektiği halde önce oluverenler söz konusu. Editör William Caxton’un elden geçirip toparladığı metnin çevirisi 2004 yılında Sel Yayıncılık tarafından Mîna Urgan çevirisiyle basıldı. Yapı Kredi Yayınları’ndan Kral Arthur, Merlin ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri adıyla çıkan kitabın çevirmeni ve dahası gençler için uyarlayanı Bilgin Adalı, o çevirinin sadece araştırmacılar tarafından okunabileceğine inandığını söylüyor. “Kusurum varsa, bağışlana” diyen Adalı, kitabı uyarlama sürecinde benimsediği yolları şöyle açıklıyor: “Kimi yerde özgün metinlere sadık kaldım. Kimi yerde, gereksiz gördüğüm ayrıntıları atladım. Kimi kez de zaman dizimine uyması için öykülerin yerlerini değiştirdim. Öykülerdeki kimi tutarsızlıkları, zaman sıçramalarını vb. öykünün tadını bozmadan elimden geldiğince toparlamaya çalıştım.” ÜTOPİK YÖNETİM ÖNERİSİ Kitapta yer alan on yedi öyküde, Arthur’un doğumu ve kral oluşu, kılıcı Excalibur’a sahip olması, kendi kadar ünlü kenti Camelot’u kuruşu, krallığındaki soyluları bir çatıda toplayıp Yuvarlak Masa Şövalyeleri düzenini oluşturması, Prenses Guinevere ile evlenişi, yaptığı savaşlar, Merlin’in ölümü, Lancelot ve Gareth gibi en önemli şövalyelerinin maceraları ve kendi ölümü belli bir kronolojik sırayla ilerliyor. Hikâyemiz Arthur’un taşa saplanmış, kimselerin sökemediği bir kılıcı kolayca çekip çıkarmasıyla başlar. Aslında Arthur bu kılıçla sadece bir silaha değil savaşta ve barışta örnek kral olarak bilineceği bir krallığa sahip olur. Bazıları Arthur’un taştan sökerek sahip olduğu kılıcın Excalibur olduğunu sanarak yanılır. Excalibur, Arthur’un taştan çıkardığı kılıcının, onurlu şövalye Pellinore ile yaptığı vuruşma esnasında kırılması sonrasında edindiği kılıçtır. Göl Perisi’nin, bir gün istediği ne olursa olsun gerçekleştireceğine dair söz vermesi karşılığında, kendisine verdiği kılıç. Bu kılıcın asıl özelliği kınındadır, çünkü Arthur bu kını üstünde taşıdığı sürece yaralansa da kan kaybetmeyecektir. Arthur, kral olarak taç giymiş olmasına rağmen, onu kral olarak görmeyen soylularla savaşır, kendisine bağlı soylulardan emin olur, ülkesindeki karışıklıkları sonlandırır. Merlin’den Camelot’ta bir tepeye görkemli bir saray yapmasını ister. Bu sarayda oluşturduğu Yuvarlak Masa Şövalyeleri düzeni günümüz için de bir ütopik yönetim önerisi alternatifi sayılabilir. Yuvarlak Masa’ya oturan kral dahil herkes eşittir ve ilkeleri “insanlara iyi davranmak”, “onların hakkını gözetmek”, “savaştıkları birisi kendilerinden aman dilerse onu bağışlamak”, “kötülük ve para kazanma amacıyla savaşmamak”tır. Görevleri barış ve savaş dönemlerinde krala danışmanlık yapmak olan bu şövalyeler bu ilkeler için ant içmiştir. Zaman zaman yanlışları, haksızlıkları düzeltip yasaların uygulanması için ülkeye dağılırlar. Öykülerde başta Kral Arthur’un en sevdiği şövalyesi Sir Lancelot olmak üzere, Gareth, Geraint gibi şövalyeler sık sık saray dışına çıkıp maceradan maceraya koşmaktalar. Camelot ise herkesin elbirliğiyle güzel bir kent yapmak için çaba gösterdiği bir yer. Sokakları çiçekler, bayraklar ile rengârenk: “Soylular, renkli giysiler giymiş silahtarlar, yeşil giysili okçular, renkli giysileriyle hizmetMerlin, Kral Arthur’un öğkârlar, kentin retmeni, akıl hocası, danışrenklerine yeni manı, koruyucusu... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1081