24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Puşkin’den ‘Ruslan ve Ludmilla’ Bir masalşiir Ruslan ve Ludmila, Puşkin’in yazdığı ilk büyük eseri. Yirmi bir yaşında yazdığı bu şiirmasalda büyükannesi ve dadısının anlattığı masalları kaynak almasıyla birlikte, onlardan dinlediği halk şarkılarından etkilendiği de ortada. İthaf, altı şarkı ve epilogdan oluşan bir masalşiir Ruslan ve Ludmila. Mizah, ironi, kahramanlık, hüzün, neşe, insan ve doğa hakkında çıplak gözle yapılan gerçekçi belirlemeler, fantastik hikâyeler, o döneme dek Rus edebiyatında benzeri yer almamış cinsellik içeren anlatımlarla notalanmış bir uzun ezgi. Ë Nurduran DUMAN izin için gönlümün sultanları/ güzelleri, sizin için sadece/ yazdım güvenilir elimle/ evvel zaman masalları/ fısıltısı anında geveze geçmişin/ ve altın boş vakitlerimde/ kabul edin bu neşeli dizelerimi!” Aleksandr Sergeyeviç Puşkin ilk büyük eseri olan Ruslan ve Ludmila’yı bu dizelerle açar. Döneminde özgürlükçü, taşlayan, cesur dizeleriyle şiirini ilk kez dilden dile ulaştıran, Rus edebiyat tarihinde de şiiri elden ele dolaştırılan ve dizelerinin hemen herkesin ilgilenebildiği bir coşku olmasını sağlayan Puşkin, kimilerine göre Rus Edebiyatı’nın kurucusudur da. yazım süreci paylaşıma açık olabilir ve fakat yazdıkları tartışmaya açık değil: “Boş yere gölgelere gizlendiniz/ huzurlu, mutlu dostlar için/ şiirlerim benim/ kaçmadınız siz/ kıskançlığından öfkeli gözlerin/ silik eleştirmen şimdi Ludmila’dan yana/ meşum bir soru yöneltti bana/ Ruslan’ın can yoldaşını niye/ kocasını alaya alırcasına/ anıyorum hem kız hem prenses diye/ iyi niyetli okuyucum burada/ görüyorsun kinin kara izini/ söyle Zoilos, söyle hain/ nasıl yanıt vereyim peki?/ utan zavallı, hadi selametle!” Zoilos, 34. yüzyıllar arasında yaşamış keskin dilli bir eleştirmen. Puşkin, birçok yerde Yunan mitolojisi başta olmak üzere pek çok edebi metine, kültür sanat eserine, tarihi kişiliğe göndermeler yaparak, metinlerarası ve disiplinlerarası ilişkiler kuruyor. Bu kısa alıntıdan da anlaşılacağı gibi şair kitap boyunca ilmiklerde “seslenmeler” kullanıyor. Kendine, okura, eleştirmene, sevdiği sevmediği kişilere, bazen bir ressama sesleniyor, bazen de bir şaire: “Bağışla beni Orpheus’u kuzeyin/ bu eğlenceli hikâyemde/ şimdi peşinden uçup gittiğim/ ve kaprisli esin perimin lirini de/ bu güzel yalanla açığa vurduğum için” diyerek, Rus şairi Jukovski’ye seslenip “şiir derdi”ni açıyor. “Benhazin gerçeğin şairi neden/ mec “S OKURA AÇILAN YARATIM SÜRECİ Puşkin, yazdıklarının alışılmış olana karşıtlığı ve günahkârlığı içerdiğini kendi de söyler; daha kitabın en başında, yukarıdaki dizelerin devamında: “Kimseden bir övgü beklemeden/ tatlı bir umutla mutluyum şimdi/ belki de genç bir kız aşk titremesiyle/ bakacak diye gizli gizli/ benim günahkâr şiirlerime.” Okuru, özellikle de genç kızları, en baştan uyararak “benden günah gitti” mi demek ister bilinmez ama yarattığı şeyden oldukça memnun olduğu, ne yaptığını çok iyi bildiği, şiir boyunca zaman zaman yazma süreci hakkındaki düşüncelerine yer verdiği de görülüyor. Şair, yazdığı şiirin içinde bir an geliyor bir yer seçiyor kendine ve şiirin yaratım sürecini okura açıyor. Birkaç koldan ilerleyen hikâye için ilmik işlevi görüyor ayrıca bu anlar. Sürece ortak eden ilmiklerin birinde ise anlaşılıyor ki şairin burum gelecek kuşaklar için/ kusuru ve kini ortaya çıkarmaya/ ve gizli oyunlarını ihanetin/ içten şarkılarda açığa vurmaya?” dizelerinde ise gerçekçiliğin şairin yüklenmeyi seçtiği bir sorumluluk olduğunu görebiliriz. Bazen de hararetle anlatılan bir şeyin ortasında şair aniden önünüze çıkıp bunun sadece bir masal olduğunu hatırlatıyor, “yabancılaştırma” etkisi yaratıyor: “Yeter, bana lazım değil neyse ki/ betimlemek büyüleyici bir evi/ Şehrazat beni bu konuda/ uyaralı uzun zaman oldu, bu görkemli teremde neşe olur mu/ içinde sevgiliyi göremedikten sonra!” Metnin ‘itirafçı şiir” özellikleri taşıyan tarafına ise Puşkin’in hiç hoşlanmadığı yakınlarından biriyle Ludmila’yı karşılaştırdığı şu dizeleri örnek gösterebiliriz: “Söyleyin kıyaslanabilir mi/ acımasız Delfira ile?/ büyülemek için gözleri, yürekleri/ birinekader yetenek bağışladı/ gülümsemesi ve konuşması/ içimde doğuruyor aşk ateşi/ öbürü ise etekli hafif bir süvari/ ona bıyık ve mahmuz verin yeter!/ mutludur akşamüzerleri/ ıssız bir köşede prensesimi bekleyen/ ve ona yüreğimin sevgilisi diyen/ ama inanın, daha bir mutludur, Delfira’dan köşe bucak kaçan/ ve hatta onunla hiç tanışmayan.” BİR SAVAŞ MEYDANI SAHNESİ Şiirin anlattığı duruma göre yer yer kaba halk diliyle yazan, yalınlığı tercih eden, o dönemin Rus şiirine aykırı uyaklar kullanan Puşkin’in ilk poemasıdır Ruslan ve Ludmila. Canlı, coşkulu, hayat dolu. Duru bir söylem ve güçlü bir kararlılıkla hissettirilen, bazen monolog ve diyaloglarla gösterilen hayatın eğlenceli tarafı. Şairin üçüncü şarkıda sadece birkaç dizeyle, hiçbir ayrıntıyı atlamadan (atlıyor bile olabilir) tariflediğini düşündüren eski bir savaş meydanında geçen bir filmden çıkıp gel miş. Ya masalın kötü kahramanı Cüce Çernomor’un Ludmila’yı kapattığı bahçe? İtalyan şair Torquato Tasso’nun “Kurtarılmış Kudüs” şiirindeki büyücü Armida’nın ya da Kral Süleyman’ın ya da Kırım Prensi’ninkinden de güzel bu bahçenin sesleri hangi senfoniden? Hışırdayan meşelikler, öten Çin bülbülleri, titreşen dallar, fışkıran fıskiyeler, şen şırıltılar, yuvarlanıp çağıldayan şelaleler, derelerin kıvrıla döne giden dalgaları, çiçeklerin nefes alışı. Peki, ya şu sesi işittirmekten çok gördüren dizeler?: “Ansızın bir ok vınlaması/ ve çığlık, ve kişneme, ve yelme çınlaması/ ve ıssız tarlada toynak sesleri/ ‘dur!’ diye gürledi bir ses gök gürültüsü gibi/ etrafına bakındı/ boş ovada/ mızrağını kaldırmış ıslık çala çala...” Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Kiev’de yaşayan bir genç adam varmış, Ruslan. Kiev Prensi Vladimir’in en yiğit şövalyelerinden biri. Masal, Prens’in kızı Ludmila ile Ruslan’ın düğün gecesinde Ludmila’nın düğün yatağından büyücü Çernomor tarafından kaçırılmasıyla başlıyor. Damadını karısını koruyamamakla suçlayan Prens’in, kızını geri getirenle evlendireceğini vaat etmesiyle heveslenen şövalyeler Rodgay, Farlaf, Hazar Hanı Ratmir ve Ruslan’ın yola çıkmasıyla gelişiyor. Bir aşk hikâyesinin örgüsü içinde kahramanlarını bazen fantastik olan bazen olmayan olaylara karıştıran şiir, tarihe, savaşa ve barışa, zorbalığa ve özgürlüğe, doğaya, insanlık hallerine değiniyor. İroni ve mizaha da başvurarak insan doğasının yücelikleri kadar zaaf ve zayıflıklarını da kolayca, açıklıkla göstermeyi işi bilmiş. Her bir karakter üzerinden. Bereketli Kiev tarlalarının sınırlarını kılıcıyla ayıran cesur savaşçı, Ludmila’nın asık yüzlü vurgunu Rodgay, Ludmila’yı aramak yerine, Ruslan’ın peşine düşüyor önce, örneğin, kin ve hasetle. Farlaf küstah, yaygaracı bir adam, şölenlerde kimsenin baş edemediği ama kılıç söz konusu olunca ürküp kaçıyor. Hazar Hanı Ratmir ise tutkulu düşüncelerle dolu, masalın sonunda kendine başka bir hikâye biçiyor. Şair, Ludmila’yı seviyor ama sevdiği kahramanının bile insanlık halleriyle alay etmekten kaçınmıyor bazen, tutsak Ludmila’yı izlerken bakın neler anlatıyor: “İçin için ağlamaya başladı/ ama acı ve özlemle bel bağladığı/ camdan ayırmıyordu bakışlarını/ ve genç kızın geliverdi aklına/ kaprisli düşüncelerin heyecanıyla/ Çernomor’un şapkasını denemek/ derin bir sessizlik, etrafta kimse yok/ kızı kimseler görmeyecek/ on yedi yaşındaki bir kıza da/ Hangi şapka yakışmayacak/ kim istemez ki şık giyinmeyi!” Puşkin sadece Rus karakterlerden oluşan bir masal yazmamış, Hazar Hanı, Finli ak sakallı ihtiyar ve hatta “Kesik Baş’a duyduğu sevgi okura da geçiyor. Şiirde bazı yer ve kişiler tarihi kaynaklara dayanıyor. Vladimir 9801015 yıllarında bir zamanlar başkent olan Kiev’in prensiymiş; Ruslan, Rus hikâyelerinde geçen Yeruslan Lazarevich’ten alıntılanmış olmalı. Tarihle masalın, somutla soyut dünyanın, gerçek olanla fantastik olanın şenlikli bir harmanı diyebiliriz, Puşkin’in bu şiirbilimsel, söylemsel ve edebi pek çok özellik barındırırken bunu kolayca yapan armağanına. Kayhan Yükseler’in “şiirin havası”nı okura saran çeviri diline dikkat. ? Ruslan ve Ludmila/ Aleksandr Sergeyeviç Puşkin/ Çeviren: Kayhan Yükseler/ Yapı Kredi Yayınları/ 104 s. SAYFA 9 Tarihle masalın, somutla soyut dünyanın, gerçek olanla fantastik olanın şenlikli bir harmanı diyebiliriz, Puşkin’in bu yapıtına. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1084
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle