Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK SİHİRLİ DEĞNEK ‘Umut fakirin ekmeği “N Ë Nilay YILMAZ isan ayı zalimdir” diyerek baharı selamlar T.S. Eliot. Yağmurlarıyla, umutları ve getirdikleriyle zalimdir gerçekten Nisan ayı… Ama bence en az onun kadar zalim olan başka bir ay da eylüldür. Yazdan arta kalan sıcaklar, doğanın değişen renkleri, yeni eğitim dönemi telaşı içindeki öğrenciler, veliler, eğitmenler ve üst üste gelen kongreler, sempozyumlar... Hemen hemen bütün kongreler eylül ve nisan aylarında yapılır. Kim bilir belki sonbaharı ve baharı selamlama toplantılarıdır bunlar. Belki de doğayla birlikte bir yenilenme, dönüşme, değişme isteğidir... Her zamanki gibi bu eylül de yoğun geçti, ulusal ve uluslararası pek çok platformda kongreler yapıldı. Bilirsiniz, kongreler bilimsel toplantılardır. Bu tür zeminlerde bilimsel düşünceyle çerçevelenmiş ve yapılandırılmış çalışmalar paylaşılır, yeni bakışlar kazanılır, var olanlar sorgulanır, yeni heyecanlarla eve dönülür. Ne var ki Türkiye’deki pek çok kongreden eve sıkılarak dönersiniz. Zaten bilinen şeylerin farklı cümlelerle allanıp pullanıp yeni bir şeymiş gibi sunulmasını hayretle izlersiniz. Konuşmacının, çalışmasını sunarken konuyu nasıl olup da kendini anlatmaya ve övmeye getirdiğine şahit olur, aslında anlatılan çalışmanın bilimsellikten çok uzak ölçütlerde gerçekleştirildiğini, “ben yaptım, oldu” denilerek size sunulduğunu, zaten aslında size de değil, akademik “puan” kazanmak için yazılmış olduğunu fark edersiniz. Akademik çalışmaların akademisyenleri yüceltip onlara akademik kazanımlar getirmesi, başka çalışmalar yapmaları için onları güdülemesi elbette güzeldir. Tabii bilim yapmak gerçek amaçlarıysa... Konuşmacının amacının ne olduğunu ona soru sorulduğunda anlarsınız. Verdiği yanıt sizi tatmin ederse sorun yoktur. Ama sorular çoğunlukla gerek çalışmanın ölçmedeğerlendirme ölçütlerine göre yapılandırılmamış, gerekse son dakika yazıldığı için üzerine derinlemesine düşünülmemiş olmasından ya yanıtlanamaz ya da başka yanıtlarla geçiştirilir. Kısaca diyebiliriz ki, iş çoğunlukla puan toplayarak akademik unvan kazanmak, bunun için her yerde sunum yapmak, kongre katılımcılarını ve platformunu umursamadan her çalışmayı bilimsel bir çalışma gibi sunmak kongrelerde sıklıkla rastlanan ciddi bir sorundur. Ne yazık ki pek çok alanda olduğu gibi akademik camiada da nicelik nitelikten önde gitmektedir. Bundan rahatsız olur ve her kongre sonrasında kendinizi “bir daha kongreye gitmeyeceğim” derken bulursunuz. Aradan zaman geçer, bir kongre teması daha sizi heyecanlandırır, belki bu kez farklı bir şeyler duyarım umuduyla ona da gider ve yine hayal kırıklığına uğrarsınız. Bilimsel düşünme yoksulluğumuz ve yoksunluğumuz başka bir yazının konusu olduğundan bununla ilgili söylenebilecekleri şimdilik bu noktada kesiyorum. Uzun lafın kısası, Türkiye’deki pek çok kongre ortamında hemen hemen aynı şeylerin yaşandığını söyleyebiliriz. Şüphesiz, yurtdışı kongrelerinde de buna benzer tavırlarla karşılaşabilirsiniz, ancak oradaki durum genelde akademik ortamdakilerin kitlesel yetersizliği değil bireyin akademik yetersizliğinden kaynaklanır. Yani uluslararası zeminlerde akademik çalışmaların niteliği daha çok sorgulanır. Oralardaki araştırmacılar, göreli olarak bizim akademisyenlerden daha özgürdür, pek çok şeyi eleştirebilir, suya sabuna dokunan çalışmalar yaparak katılımcıyı pek çok soru işaretiyle eve gönderebilirler. Konuşmacıların kendilerinden söz etmeleri, belki üsluplarından belki de gerçekten iyi bir işin altına imzalarını atmış olmalarından olsa gerek sizi rahatsız da etmez. Çünkü ortada övgüyü ve saygıyı hak etmiş bir çalışma vardır. İşte IBBY kongreleri de bu tür nitelikli çalışmalarla buluşabileceğiniz zeminlerden biridir. Açılımı, Çocuk ve Gençlik Kitapları Uluslararası Kurulu olan IBBY (International Board on Books for Young People) ulusal, bölgesel ve uluslararası alanlarda çalışan 80’e yakın ülkenin üyeAndersen Ödül Töreni lerinden oluşan bir sivil toplum örgütü yani çocukları ve kitapları bir araya getirmeye çalışan, yazarların, çizerlerin, kütüphanecilerin, editörlerin ve yayınevlerinin uluslararası zeminde buluştuğu bir çatıdır. IBBY’nin 50 yıllık geçmişi boyunca yaptığı işler saymakla bitmez. İki yılda bir farklı ülkelerde düzenlenen uluslararası IBBY Kongresi; bir yazara, çizere ve çevirmene çocuk yazınına katkılarından dolayı iki yılda bir verilen çocuk yazınının Nobel ödülü sayılan Andersen Ödülü; ulusal ve uluslararası okuma projelerine verilen ödülleri; çalıştaylar, konferanslar, ulusal toplantılar, yarışmalar... 32. IBBY kongresi de eylülde gerçekleştirilen buluşmalardan biriydi. İspanya’nın Santiago de Compestela şehrinde bir araya gelen çocuk ve gençlik edebiyatına gönül verenler yine suya sabuya dokunan bir tema altında buluştular: “Azınlıkların Gücü”. 56 ülkeden, yaklaşık 650 katılımcıyla gerçekleşen kongrede “azınlık” teması pek çok açıdan ele alındı. Göçmenlik, toplumsal cinsiyet, engelliler, küreselleşme ve azınlıklar, azınlık dilleri ve edebiyatları, sözlü edebiyat, kültürel görünmezlik, azınlıklara yönelik çalışan yayıncılık sektörü ve pek çok edebi türün ve alanda (şiir, roman, çizgi roman, görsel tasarım vb) yaşanan sorunlar/öneriler, alandaki iyi örnekler ve okuma projeleri... Kongreye Türkiye’den katılım diğer ülkelere oranla azdı. Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gülçin Alpöge, yazar Ayfer Gürdal Ünal, Can Yayınları’ndan Samiye Öz, Can Öz ve bir de ben. Kongre boyunca, bizi heyecanlandıran pek çok şey yaşadık, gördük ve dinledik. Bunlardan biri de Prof. Dr. Gülçin Alpöge’nin IBBY genel kurul toplantısında Yönetim Kurulu’na seçilmesiydi. 50 yıllık geçmişi olan IBBY yönetimine ilk kez Türkiye’den birinin yer alması hepimizi onurlandırdı, umutlandırdı. İki yılda bir düzenlenen Uluslararası IBBY kongresinde, yaşayan bir yazara ve çizere, bütün yapıtlarıyla çocuk ve gençlik edebiyatına verdikleri kalıcı ve önemli katkılarından dolayı Andersen adına bir “ödül” veriliyor. “Küçük Nobel Ödülü” olarak da adlandırılan Hans Christian Ödülü, Danimarka Kraliçesi II. Margrethe’in fikriyle 1956 yılında verilmeye başlanmış. IBBY ulusal temsilcilerinin kendi ülkelerinden gösterdikleri yazar ve çizer adayları çeşitli ülkelerin temsilcilerinden oluşan “Andersen Jürisi” tarafından değerlendiriliyor ve ödül IBBY kongresinde sahiplerine veriliyor. 2010 Hans Christian Andersen Ödülü’ne 55 aday gösterilmişti. Türkiye adayı yazar Muzaffer İzgü ve illüstratör Can Göknil idi. 2010 Andersen Ödülü İngiliz yazar David Almond ve Alman illüstratör Jutta Bauer’e verildi. Hans Christian Ödülü’nü alan yazarlardan birçoğuna yabancı değiliz. Aralarında kitapları dilimize çevrilmiş olan yazarlar da var. Bugüne kadar Andersen Ödülü’nü alan yazarlar: 1956Eleanor Farjeon (İngiltere), 1958Astrid Lindgren (İsveç), 1960Erich Kästner (Almanya), 1962Meindert DeJong (ABD), 1964René Guillot (Fransa), 1966Tove Jansson (Finlandiya), Gülçin Alpöge 1968–James Krüss (Almanya)Jose Maria SanchezSilva (İspanya), 1970–Gianni Rodari (İtalya), 1972Scott O’Dell (A.B.D), 1974 Maria Gripe (İsveç), 1976Cecil Bødker (Danimarka), 1978Paula Fox (A.B.D), 1980Bohumil Riha (Çekoslavakya), 1982Lygia Bojunga Nunes (Brezilya), 1984Christine Nöstlinger (Avusturya), 1986Patricia Wrightson (Avustralya), 1988Annie M. G. Schmidt (Hollanda), 1990Tormod Haugen (Norveç), 1992Virginia Hamilton (A.B.D), 1994Michio Mado (Japonya), 1996Uri Orlev (İsrail), 1988 Katherine Paterson (A.B.D), 2000Ana Maria Machado (Brezilya), 2002 Aidan Chambers (İngiltere), 2004 Martin Waddell (Ireland), 2006 Margaret Mahy (Yeni Zelanda), 2008 (İsviçre) Jürg Suchubiger ve 2010 (İngiltere) David Almond. Suya sabuna dokunan konularda yapılmış/yapılmakta olan çalışmaları dinlemek, sorunlara yönelik çözüm önerilerinin bir parçası olmak adına IBBY kongrelerinin diğer çocuk edebiyatı kongreleri içinde farklı bir öneme ve değere sahip olduğunu düşünüyorum. Türkiye’den akademisyenlerin bu tür çalışmalar içinde yer almamaları anlamak zor (Bu durumu maddi imkânsızlıklara bağlamak gerçekçi olmaz çünkü akademisyenler yurtdışı sunumları için maddi teşvik alabiliyorlar). Üstelik akademik çalışma yapmak için temaya uygun oldukça fazla ürüne/malzemeye/soruna/örneklem grubuna sahip olan topraklarda yaşıyor olduğumuzu ve “açılım” sürecindeki şu günlerde bu tür konularda çalışma yapanları destekleyecek pek çok STK’nin de var olduğunu düşünürsek, teması “Azınlıkların Gücü” olan bir kongreye dinleyici ya da bildiri sunan kişi olarak katılmama hali sanırım ancak varolmanın dayanılmaz “hafifliği” olarak açıklanabilir. Kim bilir belki de 33. IBBY kongresine hem nicelik hem de nitelik açısından güzel çalışmalarla katılabiliriz. 2326 Ağustos 2012’de Londra’da gerçekleşecek olan kongrenin teması “Sınırları Geçmek: Çeviri ve Göçmenlik”. (Bkz: www.ibby.org.uk/congress2012) * David Almond ile Andersen Ödülü ve kitapları hakkında yapılan söyleşiyi dinlemek için (İngilizce) Bkz: www.applejuiceradio.com * Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) IBBY’nin Türkiye resmi temsilcisi olarak çalışmalarını sürdürüyor. * Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği için Bkz: www.cgyd.org IBBY hakkında bilgi için Bkz: http://www.ibby.org/ Barış Öyküleri Derlemesi / “Peace Story” (IBBY Kore) Nami Adası hayallerin ve düşlerin gerçekleştiği yerlerden biri. Nami, Seoul’e 2 saatlik uzaklıkta, Cheongpyeong baraj gölü üzerinde yer alan, yarım ay şeklinde 400 bin metrekarelik bir adacık. Ada 50 yıl önce ressam Min Byeong tarafından satın alınmış. Adaya hayran olan ve dünyadan kaçıp uzaklaşmak için sık sık buraya gelen Min Byeong adayı satın alarak hayalindeki dünyayı burada oluşturmuş. Hem adanın doğal güzelliğini korumaya, hem de artık fazla rastlanmayan ağaçları burada yetiştirmeye gönül veren Byeong bunu başarmış. Nami adası gerçekten Uzakdoğu’nun bitki örtüsünün varlığını sürdürdüğü, hayvanların insanlarla birlik Nilay Yılmaz İstanbul Bilgi Üniversitesi İnönü Cad. No: 28 Kuştepe/ İstanbul Tel: 0216 381 17 50 www.nilayyilmaz.com sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1084