Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
te uyum içinde yaşadığı doğal bir park gibi. Kırmızı ağaçlarla kaplı adada ve gölün çevresinde dolaşırken devekuşları ile karşılaşınca sizi şaşırtmayacak kadar doğal bir yer. Hafta sonunda ailelerin ve sevgililerin buluşma yeri olması da adanın ününe ün katıyor. Hatta adada çevrilen bir film ile (Winter Sonata) Nami Adası uluslararası üne bile kavuşmuş. Adanın sahibi Min Byeong yaşlanınca adanın yönetimini oğluna bırakmış. Bir eğitim derneğinin yöneticileri arasında olan oğlu Nami Adası ile özel olarak ilgileniyor. Ada, Seoul’un çok yakınında olmasına rağmen şehir yaşamından uzak kalabilmeyi başarmış. Yapılar doğaya zarar vermiyor. İnsanlar doğaya saygılı. Adada yaşamak için gerekli olan her şey orada üretiliyor. Kore’de çocuk kitapları yayıncılığını Min Byeong’un başlatmış olması da adanın bugünkü haliyle örtüşen bir tesadüf aslında. Ada, insanların düşlerinin gerçekleşmesine hizmet ettiği ilk günden beri hayallerin ve umutların yeşerdiği bir yer olma özelliğini hâlâ sürdürüyor. Bu farklılığı ile ada, (kültürel) bağımsızlığını çoktan ilan etmiş bile. Sembolik olarak ilan edilen bu bağımsızlığı destekleyen her detay önceden düşünülmüş. Milli marşı, bayrağı, mühürü, pullları, pasaportu ile gerçekten başka bir ülke gibi Naminara Cumhuriyeti. Nami Adası’na aslında bir kitap cumhuriyeti de denilebilir. Belki de IBBY’nin düşlerini gerçekleştirdiği en güzel yerlerden biri de demek yanlış olmaz. Kore IBBY’nin başkanı Kang Woohyun da hayallerini Nami Adası’na taşıyanlardan. 2001 yılından beri adayı fantezi adasına dönüştürme yönünde çalışıyor. Dünyaca ünlü bir çizer ve grafiker olan Kang Woohyun’un düşlerinden biri de NamBook Kitap Festivaliymiş. Adada gerçekleştirilen çocuk ve gençlik kitapları festivali her yıl bu düşün parçası olmak isteyenlerin katkısı ile büyümeye devam ediyor. Nami Adası yönetimi, İspanya’da gerçekleşen 32. IBBY kongresinde, bundan sonra başka bir düşün gerçeklemesine de destek olacağını ilan etti. 2010 yılı ve sonrasında, IBBY Andersen Ödülleri’nin de ana destekçisi artık Nami Adası olacak. Ben adaya ilk kez 2007 yılında, NamBook Uluslararası Çocuk Kitapları Festivali açılışına, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği’ni temsilen katılmıştım. 2009 yılında adaya ikinci kez davet edildiğimde Bay Kang beni ve diğer katılımcıları yepyeni bir düşle karşılamıştı. Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerginliğin azalmasına ve dünya barışına katkı sağlamak amacıyla bir barış öyküleri derlemesi yapmayı düşünüyordu. Bu öyle bir kitap olmalıydı ki içinde her ülkenin sesi ve rengi yer almalıydı; öyküler ve resimler hem yerel hem de ulusal barışa yönelik yapıtlar olarak tasarlanmalı ve projeye katılan bütün ülkelerin dillerine de çevrilerek bütün dünya çocuklarına ulaşabilmeliydi. 2009 Eylül’ünde uluslararası bir organizasyon komitesi oluşturuldu. 18 ülkenin katılımıyla fikir toplantıları yapıldı. Ben de bu toplantılarda uluslararası komite üyesi olarak görev aldım. Düşlerimizin temeli sağlamlaşıp ayakları yere basar basmaz IBBY’ye üye olan bütün ülkelere çağrı yaptık. İki ay gibi kısa bir süre içinde 22 ülkenin yazarlarının ve çizerlerinin katkısıyla “Peace Story” resimli kitabı ortaya çıktı. Yazar Aysel Gürmen ve çizer Betül Sayın’ın yapıtları ile biz de Peace Story derlemesinde yer alan 22 ülkeden biriyiz. Kitapta yer alan öykülerin her biri barışın farklı yüzüne dokunuyor. Savaş, terör, barış kültürü, uyum, benzerlikler, farklılıklar vb konular yerel ve evrensel motiflerle işlenmiş. Savaşı birebir/doğrudan yaşamamış ülkelerin yapıtlarıyla, savaşın taa içindeyken üretilmiş ülkelerin yapıtlarını aynı ve bir o kadar da farklı tonlarda okuyabilme zenginliğini de sunuyor “Peace Story” kitabı. Sanatçı duyarlılığı her ne kadar ortak beklentilerde buluşabilse de barışı hem sözcük hem de yaşantı olarak çoktan unutan ülkelerin sesleri kitaptan daha bir başka yükseliyor sanki. Yaratma sürecinde yaşanılanların anlatıldığı bir panelde konuşmacı olan yazar Aysel Gürmen ve diğer birkaç sanatçının da söylediklerinden anladık ki barış öyküsü yazmak ve resimlemek sanatçılara da iyi gelmiş. Yaratma süreci ve sonrası, sanatçılara katarsis, vefa borcu, umut vb artık hangi duyguyu getirmişse belli ki bu duygu hem öyküleri okuyacak çocukları hem de üretenleri dönüştürecek bir şey olmuş. Yani, “Peace Story” projesi için farklı heyecanları içinde barındıran bir çalışma oldu diyebiliriz. Kitapla ilk buluşma ve ona dokunma heyecanımız yetmezmiş gibi Nami Adası bir de bizi kitapta yer alan öykülerin büyük boy panolara yapılmış tıpkı basımlarıyla karşılamaz mı! Bo yumuzdan büyük resimli kitap sayfalarını kırmızı yapraklı ağaçlarla dolu ormanın içinde ilerlerken okuma zevki ve heyecanı sevincimizi ikiye katladı. Eylül ayı zalimliğine devam ederek NamBook adasına başka heyecanlar da getirdi. Çünkü kitaba katkı sunan bütün yazarlar ve çizerler hem festival açılışını yapmak, hem de kitabın tanıtımına ve galasına katılmak için Nami Adası’nda buluşup birbirleriyle tanışma olanağı da buldular. Bu kadar sanatçı bir araya gelince rahat durur mu? Ziyaretçilerin özgürce dolaşabildiği, kitaplara dokunabildiği, orman içinde dolaşırken kitapları inceleme fırsatı bulabildiği bu festivalde çocuklara ve ebeveynlere yönelik etkinlikler de yapıldı. Atölye çalışmaları, öykü okuma saatleri, sanat çalışmaları, paneller, sergiler, yarışmalar, konserler... Nami Adası, otel odalarında ve orman kulübelerinde televizyon yerine kitaplığın olduğu, teknolojiye bu kadar yakınken onun dışında kalabilmeyi başaran büyülü bir yer. Bir ağacın arkasında ya da göl kıyısında, adanın hemen hemen her yerinde (umumi tuvaletlerinde bile) karşınıza çıkıveren kitaplıklarla ayaklı bir kütüphane gibi ada. Çevre bilinci kazandırmak için çocuklarla bu amaca yönelik çeşitli çalışmalar yapan EcoSchool’a, bir mumya müzesine ve bir müzik okuluna da ev sahipliği yapıyor Nami Adası. Amfi tiyatrosu ve masalsı binaları ile, gerçekleşmiş bir ütopya Naminara Cumhuriyeti. Hayal ettiğiniz her şeyin gerçeğe dönüşebileceğini görebileceğiniz bir “yokülke” burası. Doğru ellerin ve doğru düşlerin birleşmesinin neler yaratabileceğinin somut bir örneği... Yazımın başında bahsettiğim “akademik hayalgücü” yoksunluğumuzun ve yoksulluğumuzun yarattığı kırgınlık ve hayal kırıklığı duygusu böylesi yerlerin ve zeminlerin varlığı, yani başka bir dünyanın mümkün olabileceği umudu ile neyse ki biraz olsun hafifliyor... “Umut, fakirin ekmeği”... “Peace Book” kitabı ve NamBook Uluslararası Çocuk Kitapları Festivali hk. Bkz: www.nambook.org ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1084 SAYFA 25