Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ üzere, meslektaşları ve demokratik bir ülke özlemi içindeki yığınlar davanın peşini hiç bırakmadı. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladıkları fezlekede 48 polisin yargılanması istendi. Sadece 6 polis az bir ceza alarak mahkum oldu. Göktepe ailesinin AİHM’e yaptığı başvuru halen sonuçlanmadı. 21 Ekim 1999 günü sabah evinin önünde uğradığı bombalı suikast sonucu yitirdik Ahmet Taner Kışlalı’yı. Yazısını Cumhuriyet gazetesine faksladıktan sonra, İletişim Fakültesi’nde vereceği “Cumhuriyet” dersine gitmek üzere evinden çıkan Kışlalı, otomobiline yöneldiği sırada ön camının önünde gazete kâğıdına sarılı bir paket gördü. Paketi aldı ve... Suikastın İBDAC adına üstlenildiği açıklandı. Okur ve yurttaşlar Cumhuriyet gazetesine gönderdikleri fakslar ve telefonlarda suikastı kınadılar. Siyasiler ise sadece “üzgün”dü! Cumhuriyet gazetesi 22 Ekim günü “Hedef Cumhuriyet” manşetiyle çıktı. Dinci basının tavrı ise malumdu: Akit gazetesi 13 Mayıs 1999 tarihli sayısında, fotoğrafının üzerine çarpılar koyarak “Yuh pişkin zorba”, “Zorba Kemalist gemi azıya aldı” başlıkları attı. Kaplancıların yayın organı “Ümmeti Muhammed” gazetesi ise “Bir Kemalist kâfir daha ortadan kalktı” diye yazıyordu. 2000’de, UMUT operasyonu çerçevesinde yürütülen soruşturmada, aralarında Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ile Bahriye Üçok suikastlarına katılan TevhidSelam örgütünün çok sayıda üyesi yakalandı. UMUT davasında, Kışlalı suikastına katılanlardan “Tekin” kod adlı Ferhat Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan, “anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs” suçundan idama çarptırıldı. Sonra cezalar ömür boyu ağır hapse çevrildi. Özmen’in hazırladığı bombayı Yüksel’in gözcülüğünde Aytufan araca yerleştirdi ve Çeçenistan’a gitmeye hazırlanırken Sapanca’da yakalandı. Özmen ile Yüksel’in suikasta birlikte katıldıklarını söyledikleri Oğuz Demir ise hâlâ yakalanamadı. inceleterek, ünlü Beykoz operasyonunun altyapısını hazırladı ve lideri Hüseyin Velioğlu’nun 17 Ocak 2000’de düzenlenen operasyonda öldürülmesini sağladı. Okkan katledilmeden kısa süre önce, 15 Ocak 2001’de 26 tetikçinin de adını açıkladı. Okkan suikastı bağlantılı toplam 5 ayrı dava görüldü ve davaların çoğu 2007’de sonuçlandı. Davalardan yalnızca birinde, 3 sanığın eylem ile bağlantısı tespit edilirken geri kalan dört davada yargılanan 11 sanığın olaya ilişkin bir bağlantısının olmadığına vurgu yapıldı. Okkan ve 5 meslektaşı, 25 bin yurttaşın katıldığı görkemli bir törenle Diyarbakır’dan uğurlandı. Kentte ilk kez bir emniyet mensubu için halk sokaklara döküldü. Yıllardır terör örgütlerinin baskılarıyla kepenk kapatan yurttaşlar bu kez kendi özgür iradeleriyle kepenklerini indirdiler, siyah bayraklar astılar. Okkan’ın memleketi Hendek’teki cenaze törenine de binlerce kişi katıldı. HABLEMİTOĞLU’NUN ARAŞTIRMASI Kitabın bu cildine konu olan son isim Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Necip Hablemitoğlu. Adı ilk olarak, eski DGM savcısı Nuh Mete Yüksel’in Nur cemaati lideri Fethullah Gülen hakkında açtığı davayla gündeme gelmişti Hablemitoğlu’nun. Yüksel, davayı açtıktan sonra Hablemitoğlu’nun kaleme aldığı ve Ağustos 2000’de Yeni Hayat adlı dergide yayımlanan “Etki Ajanları, Nüfuz Casusları ve Fethullahçılar” adlı makaleyi fark edince kendisiyle temasa geçmişti. Yüksel, Hablemitoğlu’nun araştırması ve verdiği bilgilere dayanak alarak Gülen hakkında ek iddianame de düzenlemişti. Bu arada, Hablemitoğlu, Emniyet’teki “Fethullah Gülen yanlısı yapılanmaya” ilişkin bir kitap hazırlamıştı ancak hiçbir yayınevi bu kitabı basmaya yanaşmadı. Nuh Mete Yüksel ise bir kadınla ilişkisini ortaya koyduğunu iddia eden kasetin kamuoyuna deşifre edilmesinin ardından, HSYK kararıyla, Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na atanarak davadan el çektirildi. 18 Aralık 2002’de akşam evinin önünde silahlı saldırıya uğradı Hablemitoğlu. 9 milimetrelik silahla başına iki el ateş edilerek öldürüldü. Saldırgan ya da saldırganlar ise karanlıktan yararlanarak kaçtı. Komşuları ve eşi cinayet günü sabah saatlerinde gümüş renkli Fiat Brava marka bir aracın içinde dini müzik dinleyen bazı kişiler gördüklerini söyledi. Hatta ifadeler doğrultusunda robot resim bile çizildi. Ama hiçbir işe yaramadı, faili meçhul cinayet sayıldı. Hablemitoğlu Alman vakıflarının Türkiye’de yasal olmayan çalışmalar yaptığını, etnik ve mezhepsel ayrılıkları körüklediğini de öne sürüyordu. Söz konusu vakıfların gelir kaynaklarının yüzde 90’ından fazlasının Alman devletince karşılandığını savunuyordu. İçişleri Bakanlığı, ailesine 40 milyar lira tazminat ödemeye mahkum oldu. CHP, olayın üçüncü yılında Meclis araştırması açılmasını istedi. Yeni siyasi cinayetlerin önlenebilmesi için Meclis araştırması istenen önerge kabul edilmedi. Evet bizim için öldüler!.. Asıl teşekkürü laik demokratik cumhuriyeti yeniden iktidara geçirdiğimizde etmiş olacağız. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Neden Öldürüldüler?Kurşunlar Hepimize/ Orhan Tüleylioğlu/ um:ag Vakfı Yayınları/ 264 s. SAYFA 5 DİYARBAKIR MÜDÜRÜNE AĞLIYOR 24 Ocak 2001’de yola kurulan pusu sonucu şehit edildi Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan. Okkan’la birlikte özel kalem görevlisi Mehmet Kamalı, emniyet müdürünün korumaları Sabri Gün, Mehmet Sepetçi, Atilla Durmuş ve Selahattin Baysoy da şehit düştü. Diyarbakır’da geniş çaplı operasyon başlatıldı. Özellikle Bağlar ve Şehitlik ile Suriçi semtlerinde yüzlerce kişi gözaltına alındı. Saldırganların sayısı 15 olarak kesinleştirildi. Hizbullah’ın kullandığı bilinen silahlardan Makarov’un olay yerinde “imza” amacıyla bırakıldığı bildirildi. İstanbul Beykoz’da, Diyarbakır’da ve Batman’da ele geçen dokümanlar ve kasetleri inceledikten sonra Mumcu ve Kışlalı’nın katilinin Hizbullah olduğunu düşünen Okkan, Hizbullah’la kıyasıya mücadele etmişti. Bu bağlamda 2000 yılı öncesi ve sonrasında Okkan’ın yönettiği, 250 noktaya yönelik operasyonlarda 462 örgüt mensubu yakalandı, 122’si tutuklandı. Okkan’ın şehit edildiği gün bile Diyarbakır DGM’ye 10 Hizbullah militanı çıkarılmıştı. Hizbullah’ın “İlim Kanadı”nı çökerten Okkan, örgütün 800 sayfa belgesini CUMHURİYET KİTAP SAYI 1039