Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İzel Rozental’den: ‘Moda Sevgilim’ İzel Rozental, Moda Sevgilim’de bize geniş bir zamana yayılan bir Moda hikâyesi anlatıyor. Rozental’in Moda’yı uzaktan görüp hakkında hayaller kurduğu çocukluk yaşlarından bugüne dek hayatının önemli anlarında yolunun nasıl olup da Moda’yla kesiştiğine ilişkin anılar, anekdotlar ve fotoğraflar var kitapta. Ë Behçet ÇELİK itabı okurken İzel Rozental’in hayatının önemli sayılacak pek çok kavşağını hep Moda’da dönmüş olduğunu görüyoruz. Moda’da doğmamış belki, ama Moda’da okumuş, orada âşık olmuş ve sonrasında da Modalı olmuş. Doğma büyüme Modalı olmamanın bir de faydasını görmüş İzel Rozental; böylelikle Moda’yı dışarıdan da görüp tanımış, bu sayede Moda’nın ve Modalı olmanın dışarıdan nasıl algılandığını da öğrenmiş. Eğlenceli bir ‘Moda seferi’yle başlıyor kitap. Denizden yapılan bu ilk gençlik seferinde Rozental ve arkadaşlarının amacı, Moda’yı tam olarak fethetmek değil, sadece dönemin popüler dergileri sayesinden haberdar olup çok merak ettikleri Moda’daki kadınlar plajına sızmak. Birkaç arkadaşıyla birlikte Caddebostan’dan atladıkları bir sandalla çıktıkları bu Moda seferini Rozental oldukça mizahi bir dille anlatıyor. Mizah kitaplarından alıştığımız, kendiyle de alay etmekten hiç sakınmayan dalgacı üslubu, anlattığı olayın ‘macera’ yanıyla birleşince heyecanla okunan bir hikâye çıkıyor karşımıza. Bunun “Nerede o eski Moda azizim” kederi olduğu sanılmasın. Kent kitaplarında sıklıkla görürüz; yıllar içerisinde yaşanan olumsuz değişimlerin anlatıldığı sayfalarda böylesi bir kip hâkimdir çoğu zaman. İzel Rozental, Moda’yı aktardıkları arasında bir hayli olumsuz değişim hikâyeleri bulunsa da bu tonda anlatmıyor, ama Moda’yla, Modalılarla ya da Modalılıkla ilgili neyi imlese, söz ister istemez başka bir kederli konuya gelip çatıyor. Nasıl gelmesin? Şu an dünyanın başka yerlerinde yaşayan pek çok ‘Modalı’ var. Çoğu da isteyerek ayrılmış değil Moda’dan, gitmek zorunda kalmış. Bu ayrılık hikâyelerinden ilkiyle Rozental yukarıda sözünü ettiğim ‘Moda Kadınlar Plajı Fethi’ sırasında karşılaşıyoruz. Rozental ve arkadaşları bu sefere çıkmadan önce gerçekleştirdikleri keşif sırasında, Moda’dan ayrılmak zorunda kalan bir yaşıtlarıyla tanışıyor. ‘Moda seferi’nin anlatıldığı ilk bölümünde ismi Lukas olan bu Rum delikanlısının hikâyesini ucundan bir parça öğreniyoruz. Kitabın bir sonraki bölümündeyse Lukas’ın hikâyesini daha ayrıntılı olarak anlatılıyor. Önce bizi alıp 3040 yıl sonrasına götürüyor Rozental. Lukas’ın yıllar sonra bir iş gezisi nedeniyle Moda’yı ziyaret ettiği zamana. Peşinden Lukas’ın hatırladıklarıyla yeniden 1955 yılının o karanlık iki gününe, 6 ve 7 Eylül günlerine dönüyoruz. Ufak bir çocuk olan Lukas açısından o günler başka bir nedenle de unutulmaz. Rozental da daha çok bunun hikâyesini anlatır ama Lukas’ın hatırladıkları arasında o küçücük yaşında aile bireylerinde ve mahallelilerde sezdiği tuhaf korku da bulunur. Evden çıkıp Mühürdar’a inmek zorunda oldukları için o tuhaf korkunun dışarıda neleri değiştirdiğini de bir parça görmüştür Lukas. “Her yer cam kırıkları ve tahta parçalarıyla doluydu. Bütün evlerin perdeleri kapalıydı ama pencerelerin önüne bayraklar asılmıştı. Yol boyunca çok garip ve ürkütücü bir görüntü vardı.” Lukas’ın hikâyesindeki kurgunun benzerini kitabın öbür bölümlerinde de görmek mümkün. “Moda’da İlk Aşk” başlıklı bölümde adı geçen “Bıyık Veli”yi bir sonraki “Taksi” bölümünde yakından tanıyoruz. Aynı biçimde “Koço” başlıklı bölümde şöyle bir görünen Daryo Bey’e Rozental daha sonra bir bölüm ayırmış kitabında. Gerek Bıyık Veli’nin gerekse Daryo Bey’in hikâyelerinin Moda’yla, Modalılıkla yakın bir ilişkisi var. Öte yandan Moda’dan bağımsız olarak da oldukça ilgi çekici kişiler bunlar. Rozental’ın yalın bir anlatım ve ince bir mizahla anlattığı bu hikâyeler insanla yaşadığı yer arasındaki karşılıklı ilişkinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor: “İnsan yaşadığı yere benzer” diyen Edip Cansever’e hak vermemek mümkün değil. İzel Rozental’in Moda Sevgilim’de anlattığı insanlar ve hikâyeleri yaşadıkları yerden yalıtılmış değil, bu hikâyelerin kiminin fonu, kiminin ‘karakter oyuncusu’ Moda. İzel Rozental, farklı yaş gruplarındaki ve farklı sosyal katmandaki insanların Moda’yı anlatırken başvurdukları referans mekânların aynılığına dikkat çektikten sonra, “Bu mekânlar dile gelse anlatacak pek çok öyküleri olurdu şüphesiz” diye ekliyor. Ne var ki mekânların, binaların dile gelmeleri imkânsız, ama oralarda yaşayanların hikâyeleri var dile getirilebilecek. Rozental da böyle yapmış Moda Sevgilim’de. Moda Sevgilim/ İzel Rozental/ Heyamola Yayınları/ 200 s. SAYFA 11 K CUMHURİYET KİTAP SAYI 1039