Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Orhan Tüleylioğlu’ndan, ‘Neden Öldürüldüler? Kurşunlar Hepimize’ Bizler için öldüler!.. Orhan Tüleylioğlu, “Neden Öldürüldüler?” adlı araştırma dizisinin dördüncü kitabı Neden Öldürüldüler?Kurşunlar Hepimize‘de; yakın tarihimizde aydın, yazar ve gazetecilere yönelik gerçekleşen katliamların içyüzünü gözler önüne sermeye devam ediyor. Onat Kutlar, Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okkan ve Necip Hablemitoğlu cinayetlerinin arka planını ortaya koyuyor. Ë Gamze AKDEMİR 0 Aralık 1994 günü eşi Filiz Kutlar ile evlilik yıldönümünü kutlamak ve dostlarıyla buluşmak üzere, saat 18.30’da gittiği The Marmara Oteli’nin girişindeki Opera Pastanesi’nde (Cafe Marmara) bir paltonun cebine bırakılan bombanın patlamasıyla ağır yaralanan ve 11 Ocak 1995’te yaşam mücadelesini yitiren Onat Kutlar’la başlıyor dördüncü kitap. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın yönetim kurulu üyesiydi, Cumhuriyet gazetesi yazarıydı, şairdi, sinema adamıydı, aydındı Onat Kutlar. Tüleylioğlu’nun da imlediği gibi daha güzel bir dünya için mücadele etmişti. Sadece öykünün, şiirin, düzyazının, sinemanın değil, sevginin, hoşgörünün, duyarlılıkların da ustasıydı. Bilimsel düşünceye, aydınlığa inanan büyük bir kültür insanıydı. Yani suçu büyüktü! Teröristlerin çarpık zihniyle “imha edilmesi” bu nedenle şarttı. TÜRK TURİZMİNİ BALTALAMAK İÇİN! Kitapta da yer verildiği gibi Kutlar, olaydan bir süre önce kaleme aldığı “Herkesin Kaybettiği Tek Oyun” başlıklı yazısında terör konusunda şunları söylüyordu: “…Terörün anlamı ve kapsamı, onu kullanana göre değişmez. Giyotinin bıçağı, kutsal kralı, vatansever ve bozulmaz Robespierre’i, hayalci ozan Chenier’yi, serseri San Culotte’lardan birini ya da hain İsviçreliyi aynı umursamazlıkla keser. Tıpkı Güneydoğu Anadolu’da şiddetin gencecik askerleri, küçük çocukları ve Kürt gençlerini aynı umursamazlıkla yok ettiği gibi. Herkesin birden kaybettiği tek oyundur terör. Hiçbir kutsal amaç, hiçbir ideoloji, hiçbir hak, hiçbir öfke, hiçbir yetki doğrulamaz öldürmeyi. Kralın ve soyluların gaddar köpekleri kadar, halkın temsilcileri, dağlılar da düşünmelidirler bunu. Günlerdir çıkıp İstanbul’un sessiz ve eski sokaklarında dolaşmak istiyorum. Ama çıkamıyorum. Nereye yürüsem ayağıma kan bulaşıyor. Terör içindeyim.” SAYFA 4 3 Kutlar’ın tedaviye alındığı Amerikan Hastanesi’nde omuriliğine saplanan cam parçaları nedeniyle felç olup ölümle pençeleştiği saatlere dönüyoruz derken... Aynı saatlerde gazeteleri arayan bir kişi, saldırıyı İslami Büyükdoğu Akıncıları Cephesi (İBDAC) örgütü adına üstlenir. İstanbul Emniyeti yetkilileri, bir süre sonra olayın şeriatçı terör örgütü İBDAC tarafından gerçekleştirildiği konusunda ne kesin bir kanıtın ne de görgü tanığının olduğunu, terör örgütü PKK olasılığı üzerinde durduklarını açıklar. Taraf dergisinde şeriatçı terör örgütü İBDAC, olaydan birkaç gün sonra Cumhuriyet gazetesine ve aydınlara yönelik tehditlerini sürdürür. Kutlar’ın tedavi gördüğü hastaneye hiçbir güvenlik engeliyle karşılaşmadan girebilen militanlar, Taraf aracılığıyla Kutlar’ı ziyarete gidenlerin isimlerini de yayımlayıp ölümle tehdit ederler. Tüm bu gelişmelere rağmen polis ola yın üzerine gitmez, sadece savcıların verdiği toplatma kararı nedeniyle derginin imtiyaz sahibi ve sorumlu yazıişleri müdürü Abdullah Kiracı tutuklanır. Polis PKK’ye yönelik olarak düzenlenen bir operasyonda yakalanan 20 kişinin Kutlar’ın ölümüne neden olan bombalama olayını gerçekleştirdiğini belirtir. Evet olay, terör örgütü PKK’nin bazı eylemleriyle birleştirilecektir. Yargılama aşamasında savcılığın mütalaasında, sanıklardan Deniz Demir, Hicran Kaya, Abdülcelil Kaçmaz ve Hasan Kızılkaya için ölüm cezası istenir. Çok sayıda bombalama eylemini terör örgütü PKK adına gerçekleştirdikleri iddiasıyla yargılanan yirmi sanıktan dördü, 2003’te müebbet hapse çarptırılır, 2’si beraat eder, 12’sinin cezaları ise ertelenir. 26 Şubat 2003 tarihli kararın gerekçesinde sanık Deniz Demir ve Gülşen Özdemir’in The Marmara Oteli’ne “Türk turizmini baltalamak için bomba koymayı kararlaştırdıkları” belirtilir. “Türk turizmini baltalamak için”... 2004’te Yargıtay, Onat Kutlar ile Yasemin Cebenoyan’ı öldüren bombalı saldırının da dahil çok sayıda eylemi terör örgütü PKK/Kongra Gel adına gerçekleştirdikleri iddiasıyla yargılanan 20 sanık hakkında verilen kararı bozar. Dava 25 Nisan 2007’de sonuçlanır. Tüleylioğlu’nun dikkat çektiği önemli bir kesişme 14 Ocak günü Kutlar’ın cenazesinin kaldırıldığı sıralarda gerçekleşen bir olaydır. Aynı saatlerde Başbakan Tansu Çiller İstanbul’da, Emniyet Müdürü Necdet Menzir’e “başarılarından ötürü” plaket vermektedir. GAZETECİYE ÖZEL MUAMELE! Kitaba adını veren “Neden Öldürüldüler?” sorusunu en yakıcı biçimde sordurtan bir diğer acı olay da gazeteci Metin Göktepe’nin hunharca öldürülmesidir. 8 Ocak 1996 günü, Ümraniye E Tipi Cezaevi’nde meydana gelen olaylarda yaşamını yitiren Orhan Özen ile Rıza Boybaş’ın Alibeyköy’de yapılan cenaze törenine, “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek gitmişti Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe. Sarı Basın Kartı olmadığı gerekçesiyle ilçeye sokulmamış, gazeteci dürtüsüyle ısrar etmişti. Bunun üzerine yüzlerce insanla birlikte gözaltına alınarak Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürülmüştü. Ertesi sabah açıklama yapan Eyüp Nöbetçi Savcısı Erol Canözkan, Göktepe’nin öldüğünü ve cesedinin Adli Tıp’ta olduğunu söyledi. Savcıya göre, Göktepe gözaltına alınmıştı ancak akşam üzeri serbest bırakılmış sonra da Eyüp’te bir çay bahçesinde otururken fenalaşarak sandalyeden düşüp ölmüştü! Geçici otopsi raporunda ise, ölüm nedeni “kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve doku içi kanama” olarak belirlenecek, daha sonra da Göktepe’nin çay bahçesinde değil, stadyumda ölü bulunduğu ortaya çıkacaktı. Evrensel gazetesi, 10 Ocak Çarşamba günü, “Metin katledildi, susmayacağız!” manşetiyle çıktı. Tüm haberlere Metin Göktepe imzası atıldı. Başta ¥ annesi Fadime Göktepe olmak Tüleylioğlu’nun dikkat çektiği önemli bir kesişme ise 14 Ocak günü Kutlar’ın cenazesinin kaldırıldığı sıralarda Tansu Çiller’in İstanbul’da, Emniyet Müdürü Necdet Menzir’e “başarılarından ötürü” plaket vermesidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1039