04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Esra Odman’ın yeni öykü kitabı Göründüğü Gibi Değil Göründüğü Gibi Değil, Esra Odman’ın ikinci öykü kitabı. On beş öyküden oluşan kitapta, kadın duyarlılığı ön planda. Yazar, görsel anlatıma dayalı, açık bir edebiyat dilini tercih ediyor. Ë Mehmet Sadık KIRIMLI undan dört yıl önceydi sanıyorum; 2006 yılı Kasım’ıydı. Söke Edebiyat günlerinin coşkulu ve güzel anlarını, çağrılı olan diğer yazar ve şair dostlarla tamamlayıp yakın bir kafeteryada kendi aramızda söyleşiyorduk. Yan masada, anne kız olduklarını daha sonra öğrendiğimiz iki hanım oturmuş bizleri izliyorlardı. Kaymakam ve belediye başkanı da bizlere katılınca söz dönüp dolaşıp rahmetle andığımız, Türk edebiyatında yazdığı birbirinden güzel öykü ve romanlarıyla adını ölümsüzleştiren Samim Kocagöz ustaya gelmişti. Ertesi gün de, her yıl onun adına ödül konarak yapılan öykü yarışmasını kazananlara ödülleri verilecekti. Edebiyat günlerinin sorumluluğunu her yıl başarıyla sürdüren şair ve yazar Talat Avcı dostumuz, söz alarak: “Aramızda Samim Kocagöz ustamızın öykü yarışmasını birincilikle kazanan yarışmacımız var, lütfen Esra Odman Hanım’dan yarışmaya katıldığı öyküsünü okumasını rica ediyorum” dedi. Yan masadaki hanımlardan genç olanı, heyecanla ayağa kalkıp titreyen parmakları arasında zorlukla tuttuğu kâğıtlardan bir ikisini bulup çıkardı ve “Tek Gecelikti” adlı öyküsünü okumaya başladı. Hepimiz dikkatle onu izliyorduk. Çok güzel bir öyküydü okuduğu. O anda, gerekli özeni gösterirse eğer, başarı merdivenlerini rahatlıkla çıkabilecek bir öykücünün varlığıyla tanışıyordum. Daha sonra öğrendim ki; bu genç öykü yazarı hanım, birkaç ödül daha almış. Demek ki mayasında, öykü yazarlığının zor ve dikenli yollarında onu başarıya götürecek yetenek ve gücü de varmış, o genç hanımın. da olumsuz yargıya varır. O nedenledir ki öykü, toplumda inandırıcılığıyla herkesin ilgisini çekmiş bir yazın dalıdır. Bu yazıyı yazmaya başladığım anda birden, kadın öykücülerimizden Füruzan geliverdi usuma. Onun öykücülüğünde en belirgin özellik, öyküyü okuyup da bitirdikten sonra kahramanların, sözlerinden çok görünüşleri, davranışları, bir şeye karşı tutkuları, vazgeçemedikleri alışkanlıklarıyla belleklerde capcanlı kalmaları, asla unutulmamalarıydı. Füruzan’daki bu özellik, duygu yoğunluğunu uç noktalara taşıyıp okuru, kolayca etki altına alabilme başarısını gösterdiği içindir ki, sevilen bir öykü yazarı olabilme yolunu açmıştır ona. Ben, Esra Odman’ın öykülerinde de aynı izleği görüyor gibiyim. Odman’ın, daha önceki kitabı Gölgesi Bedenim’de yazdığı öyküler de güzeldi. Ama bu kitabında, duygulardan çok içinde yaşadığı hayatın, deyim yerindeyse acı ve tatlı yanlarını sorgulayan, olayları çelişkiler yumağından çıkarıp yalın ve çarpıcı bir dille, rafine ederek anlatmaya çalışıyor olması, öykülerine ayrı bir tat katmış. Öyküde “aydınlanma anı” diye bir kavram vardır. Bu genelde, öykünün omurgasını oluşturur. Sözgelimi, yazar eğer, o anı doğru bir biçimde saptayıp uygularsa öykü, kendi yolunu bulup gidebildiği yere kadar gider ya da gitmez geriye döner. Esra Odman’ın öykülerinde de bu özellik var. Omurgayı iyi kuruyor. Örneğin: “Vergi Dairesi” adlı öyküsünde kadının, kendisini yıllar önce terk eden sevgilisiyle karşılaştıkları an, onun yalan dolu sözlerini, kendi içsel düşünceleriyle yoğururken, o çelişkili anlardan kurtulma başarısını göstermesi, öyküye apayrı bir anlam katmış. Çünkü okurun o kadar garip ölçüleri vardır ki; bir an, kadının zayıf yanlarını değerlendirmesini iyi bilen adamın, başarıya ulaşacağını sandığı anda kadına acımayı beklerken, kadının kendini toparlaması, öykünün içtenliğine bağlı bir olay olarak çıkmakta karşımıza. İşte bu ikilemi yaratmak bana göre, öykünün omurgasındaki sağlamlığı gösteriyor. ÖYKÜ DEYİNCE... B macıksız, yalın ve inandırıcı bir dildir bu! Bizde de Sait Faik’tir hiç kuşkusuz öykü ustası. Onun savruk dili de, ayrı bir tat katar öyküsüne. Belleğimizde hâlâ tazeliğini koruyan bir öykü yazarımızdır o. Sadece Sait Faik değildir, Türk edebiyatında öykü ustası. Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Oktay Akbal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Kemal Tahir, Aziz Nesin, Salim Şengil, Tarık Buğra, Orhan Hançerlioğlu, Naim Tirali, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Haldun Taner, Necati Cumalı, Sabahattin Kudret Aksal gibi değerleri de unutmamak gerekir. ÖYKÜLERİN DOĞALLIĞI Esra Odman’ın öykülerinin en belirgin özelliği doğallık... USTALIĞA GİDEN YOL Esra Odman bu kez de, Göründüğü Gibi Değil adlı ikinci öykü kitabıyla, yeniden çıkma başarısını gösteriyordu okurunun karşısına, “Bakın ben yine varım” diyerek. Bu da, gelecekte ustalığa giden yolun ilk basamağına adım atma çabasının da habercisi oluyordu, biz öykü okurlarına. Her zaman söylediğim gibi öykü yazmak, kolay gibi görünse de, aslında yazın sanatının şiirden sonra en zor uğraşlarından biridir. Çünkü: “Yazın sanatının temel taşlarından biridir öykü; genelde hayatın nesnel bir aynasıdır, demek daha doğru olur. Biz insanlar, o aynanın içinde arayıp bulmaya çalışırız kendimizi.” Yalnız burada önemli olan yazarın inandırıcılığıdır; onun içtenliği ya da öykü kahramanlarının sahteciliği değil. Çünkü okur, bu ayrımı çabuk sezinler ve yazar hakkında olumlu ya SAYFA 6 Öykü deyince, ne yalan söyleyeyim usuma A. Çehov gelir, her zaman. Onun öykü ve roman diline hayranımdır. Aynı dili Dostoyevski ve Balzac’ın romanlarında da görürsünüz. Okunması rahat, görselliği içeren ve gerçekliğe rahatlıkla yaklaşabilen, sürükleyici bir kurguya oturtulmuştur, onların öyküleri. Genelde, insanı büyüleyen bir anlatım ustalığı vardır onlarda. Öykülerini ya da romanlarını okurken kendinizi sergilenen olayların içinde buluverirsiniz hemen. Yap Kuşkusuz hiç kimse, ne bir Sait Faik olabilir, ne de A. Çehov. Ama, şurası bir gerçek ki, son yıllarda yetenekli genç yazarlar, ortaya öyle güzel yapıtlar koyma başarısını gösterdiler ki, onları alkışlamamak mümkün değil. Değerli yazar Mehmet Güler, Odman’ın ilk kitabı için yazdığı önsözünde, onun öykücülüğünü tanımlarken şöyle der: “‘Öz’, vazgeçilmez çıkış noktasıdır Esra Odman için. Ama öykünün tümü değildir. Onu has öykücü katına çıkaran asıl ‘biçim’dir. Hemen hemen hiçbir öyküsü dümdüz kurulmamıştır. Bilinç akımı (flash beck) denilen yönteme mutlak başvurulur. Öykü kırılarak, geriye dönerek, katmanlaşarak, ama sonuçta varsıllaşıp boyutlanarak yol alır.” Yukarıda da değindiğim gibi, Odman’ın başarısı, öyküde omurgayı iyi kuruyor olmasına bağlıdır. Öykülerinde, kadın duyarlığı ön plandadır, daha çok. Odman’da, kapalı imgeler kullanmaz O. Henry gibi ürünlerinde, görsel anlatıma dayalı, daha çok içsel seslerle geçmişi yaşadığı güne taşımaktadır; bunu yaparken gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmez. Doğallık onun öykülerinin en belirgin özelliğidir. Yeri geldiğinde şiirsel imgelerini de, rahatlıkla kullanır. Örneğin: “Avuçlarım Yanıyor” öyküsünde olduğu gibi: “Yüzündeki gülümseme aynada asılı kaldı. Gözlerinin rengini aldı tüm duvarlarım. Ellerinin iziyle dolu bedenim. Gölgen ise çıkış kapısı nın köşesinde öylece duruyor sensiz. Yalnızlık çekiyor ruhum. Bir sevgiliyi, bir aşkı arar gibiyim. Halatlar kopuk, engin denizlere açıldı gemiler. Sen o gemilerin birinde...” diyerek. Sanıyorum Esra Odman, öykülerinde hem yaşıyor, hem yazıyor. Çünkü, “Benim Hikâyem” adlı öyküsünde, gerekli ipuçlarını veriyor bu konuda. Sait Faik’in, “Yazmasam ölecektim” dediği gibi. Esra Odman öyküsünde insanı sonuna dek sürükleyen bir özellik var; belki dil yapısındaki rahatlıktan da olabilir bu ama bana kalırsa, öyküsünü yazdığı insanları iyi gözlemliyor olmasındandır. Tıpkı, kitaba adını veren “Göründüğü Gibi Değil” adlı öyküsünde olduğu gibi: “Halil ve arkadaşları, eşkıyaları sabaha karşı buldular. Hepsi de ateşin etrafında toplanmış hem içiyor hem de sohbet ediyorlardı. Kız, gecenin içinde toprağa inmiş ay gibi parlıyordu. Üstü başı hırpalanmıştı ama, yüzü... Halil kızın yüzünde sevgilisi Güssüm’ün yüzünü gördü. Hemen bir plan yapıp eşkıyaların üstüne saldırdılar. Elebaşı olan Mahmut bir yolunu bulup ellerinden kurtuldu. Kız da kurtulmuştu. Sabah babası, anası, kardeşleri sevinç içindeydi, bir tek kız; bildiği bir gerçeğin utancıyla başı önünde öylece duruyordu. Ertesi gün, evin samanlığından gelen silah sesiyle ailesi dahil, tüm kasabalı öfke içindeydi. Kaymakam ise bunları görmezden geliyor, evindeki rahatlığı içinde her gece rütbeli Yunan askerleriyle ziyafetler verip, dağdaki eşkıyanın kaçakçılıktan kazandığı paradan payını alıp sefasını sürüyordu…” Esra Odman’ın Göründüğü Gibi Değil adlı kitabını severek okudum. Dilerim aynı tadı sizler de alırsınız. ? Göründüğü Gibi Değil/ Esra Odman/ İlya Yayınevi/ 112 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1016
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle