Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Mustafa Ever’den “...’ İle Okumak Eleştiri de edebiyata dahil Kitap, okumanın nasıl bir edebi serüvene dönüşeceğini gösteren metinler toplamı. Son dönemde özellikle Semih Gümüş’ün çabalarıyla öne çıkan “eleştirinin kendi üzerine düşünebilmesi” bağlamında Mustafa Ever’in kitabı, çağdaş bir eleştirel bilinçle okuru donatırken, genç akademisyenler için de önemli bir atölye çalışması niteliği taşıyor. Ë Celâl SOYCAN ağdaş edebiyat eleştirisinin, eleştiri nesnesi üzerinden kurulmuş bir üstmetin olduğunu biliyoruz. Yapıtın biçimselliğini bir olanağa çeviren eleştiri, anlama, yorumlama, çözümleme düzeylerinde yayıldığı yapıttan kendine dönerken zenginleşmiştir. Kuramın kılgıya doğru gerildiği bu sürecin dili maddileştirmesi ve yapıtı yeni okuma biçimlerine açması, onu doğrudan edebiyatın bir parçası kılar. Yöntemin, kuramın ve kavramın ötesine davranan eleştirel metin, her adımda kendini de sınayacağı bir yapı kurar ve kendi gerçeğini orada işaretler. Yapıtın çağrısıyla beliren yöntem, yapıtın/ yazarın niyetiyle de etkileşerek, onları açarak ve aşarak, bir okur niyetinden ibaret olan eleştirel metne dağılır. Sonuçta, bir okuma biçimi olarak yapıtın yaratılma sürecine eklenir ve elbette başka çağrılar için başka sesleri geride bırakarak yapıttan ayrılır. Bizde edebiyat eleştirisi geleneği, “somut” gerçekliğin yapıtla/ yapıtta doğrulanmasına dönük çalıştığı için nesnesini dondurur, çünkü kendisi donuk bir okumadır. Yapıtı izler, kendine doğru gerer ve elindeki anahtarla içine girmeyi dener. Yapıtın kendi gerçeğine değil, eleştirmenin gerçeğine dayalı ve kısmen edebiyat dışı ölçütlere göre yapıtı yargılar ve kesin hüküm verir. Okuru da aynı sabit okuma içinden yönlendirir. Oysa kültürel bir dolayımı öngören çağdaş eleştiri, daha baştan yapıtın gerçeğinin kaygan bir olgu olduğunu, okuma biçiminin de bu kayganlığı katladığını bilir ve zaten dilin kendisiyle de belalı bir ilişki içindedir. Psikolojik süreçleri dilsele bağlayan Lacan’dan haberlidir; Ben’in Öteki’yle ilişkisi içinden belirdiğini bilir; yani hakikati yalıtmaz, metinsel göndergelere açıktır. İnsanî, toplumsal bütün bağlamları gözetir. Yapıtın yazınsallığında beliren iktidar çeperini deler, onun örttüğü anlam düzeylerine sarkar. Yapıtın da, kendi metinselliğinin de aşkınlaşmasına izin vermez; diyalojiktir, demokratiktir. Yüzey yapıdaki biçimlenişten (sentaks) derin yapıya (semantik) yönelerek nesnesindeki bütünlüğü sınar. Sonuçta, geleneksel öznel ya da izlenimci eleştiriyi aşan bir eleştiri kurumundan, bütün tarihsel, psikodinamik, sosyal ve siyasal dolayımı yoklayan postyapısal eleştiriden söz ediyoruz. lu’nun romanları üzerine özgün eleştirileriyle adını duyuran Mustafa Ever, yukarda kısaca altını çizmeye çalıştığım çağdaş bir zihinsel içinden kurduğu metinlerini bir kitapta topladı : “ …” İle Okumak . “Romanlar İçin Eleştirel Denemeler” alt başlığıyla yayımlanan bu ilk yapıtına Ever, üçü Mehmet Eroğlu’nun romanları üzerine olan beş çalışmasını almış. Oluşum, Varlık, Mesele ve kendi çıkardığı DoğuBatı dergilerindeki çözümlemelerinden de tanıdığımız Mustafa Ever’in kitaptaki bütün çalışmaları, önsözdeki önermesini doğrular nitelikte: “Her roman, okuma biçimine ilişkin talebini kendi yapısında taşır. Eleştirmene düşen görev, bunu karşılamak üzere bir keşif ve yorum çalışmasına girmektir.” Yazarın birden fazla odağı, örneğin psikodinamik, yapısökümcü, yapısalcı ya da tarihsel okuma biçimlerini gerektiğinde iç içe kullanarak kurduğu metinler, temelde bir anlamlandırma kaygısını taşıyor. Bu çabanın, derin yapıyı çözümlemeye dönük olduğu kuşkusuz. Mustafa Ever’in asıl yakınlık duyduğu okuma biçimi psikodinamik; düşünsel referansları ise Freud’dan Lacan’a, Zizek’ten Saffet Murat Tura’ya geniş bir halka oluşturuyor. Öncelikle de dikkatli bir yapısöküm için romanın bütün ilmeklerine el atıyor. Bu konuda diyalogların gerisine sarkarak yeni anlam alanları kuruyor. Yazarın “eleştirmen, içinde dolaştığı yapıtın ontolojisini öncelikle belirlemek durumundadır. Bu da ancak yapıyı sökerek, demek ki fenomenolojik bir yöntemle yapılabilir. Yorum, bu temel üzerinde yükselecektir” saptaması, çağdaş eleştirinin de önünü açan bir ön kabul. Dil, arzu, tereddüt, ketlenme, düş, kendilik, varlık, aşk ve ölüm gibi kavşaklarda yoğun bir edebiyat tadıyla dolaşırken, örneğin Lacan’cıl Dil ya da Hakikat sorunu içinden yazarın ve yapıtın niyetini çatıştırıyor, buradan da okura hınzır seçenekler sunuyor. “Yorumlama, özü itibariyle mutlak bir tamamlanmışlığa ulaşamaz ve başka yorumlara yol açacak unsurlar taşır” diyerek de, eleştirel metnin kendi üzerine kapanmaması gerektiğine işaret ediyor. ger, örter, ketler ve simgeselden kaçarak geri döneni adlandırmak üzere bekler. Eleştirel metnin hazzı da buradan beslenir; kendisiyle yapıt arasındaki oynak gerilim bütünüyle dilseldir. Edebiyatın bir göstergeler toplamından ibaret olmadığı bilinci, eleştiriyi de içerir. Yapıtın gereksindiği kuramsal tabana ve yönteme yerleşen eleştiri, öteki metinlerle, olanaklarla ve olasılıklarla etkileşime girer; yapıtın kabuğundan içeriye yönelmek isteyen has edebiyat okuruna işaretler bırakır. Eleştiri neye yarar? Edward Said şöyle yanıtlıyor: “Sanat hakkında yargılarda bulunmayı sağlayacak değerleri yaratmaya başlamaktır. Eleştirmenler sanatın yargılanmasında ve kavranmasında kullanılacak değerler yaratmakla kalmaz, aynı zamanda sanat ve yazının anlamlı olmasını sağlayan süreçleri ve fiili koşulları kendi yazıları içinde cisimleştirirler.” “…” İle Okumak, böyle bir eleştirinin olanakları içinden, okumanın nasıl bir edebî serüvene dönüşeceğini gösteren metinler topla Ç mı. Son dönemde özellikle Semih Gümüş’ün çabalarıyla öne çıkan “eleştirinin kendi üzerine düşünebilmesi” bağlamında Mustafa Ever’in bu kitabı, hemen her düzeyde çağdaş bir eleştirel bilinçle okuru donatırken, genç akademisyenler için de önemli bir atölye çalışması niteliğinde. Amerikalı eleştirmen Stanley Fish, “okumayla, metnin anlamı değil, onun bana ‘ne yaptığını’ deneyimlerim” derken, böyle bir donanımı kasteder. Ever ise, çağdaş eleştirinin tam da bu nedenle bir edebiyat çalışması olduğunu kanıtlar. Hem Mehmet Eroğlu romanlarını bir de bu perspektiften okumak isteyen okur, hem de çağdaş bir eleştiri çalışmasına doğrudan tanıklık etmek isteyen edebiyatseverler açısından örneğine sık rastlamadığımız bir yapıt karşısındayız. ? “...” İle Okumak/ Mustafa Ever/ Martı Kitabevi/ 152 s. EVER’İN ÇABASI Bizde böyle bir eleştiri için kuramsal ve kılgısal çabalar çok eskilere dayanmasa da, Hüseyin Cöntürk’ten Semih Gümüş’e dolanan bir hatta, kendi üzerine de düşünerek zenginleşen bir çağdaş eleştiri kurumunun varlığı yadsınamaz. Yaygınlığı ve belirleyici etkisi henüz sınırlı da olsa, bu eleştiri anlayışı metinseldir, yaratıcı veya yazınsal bir çabadır ve edebiyatın içindedir. Son yıllarda, özellikle Mehmet Eroğ DİL, HAKİKAT VE ELEŞTİRİ Öyle ya; her hakikat sonuçta özneldir ve öznenin hikâyesine, dil kapasitesine, arzularına, bilinç/ yaşantı içeriğine, “ Gerçek”le ilişkisine / mesafesine dair sayısız bileşenden oluşmuyor mu? Mustafa Ever tam da bunun altını çizmek üzere: “Öznenin bakış açısındaki epistemolojik kayma, her zaman nesnenin kendisindeki ontolojik kaymayı yansıtır” diyor. Çağdaş eleştiriyi yaratıcı yazının içine taşıyan da bu farkındalıktır. Yapıtı kendi niyetiyle örtmeyen, onu kendine doğru çekiştirerek değil ama ona doğru yürüyerek mesafe kuran, eleştiri nesnesinin dilden kaçırdığı anlam düzeylerinin peşinde bir eleştiri, çeşitli katmanlarda soluyan sesleri açarak, yapıtın tamamlamamışlığını bir olanağa çevirir; kendisi de tamamlanmak üzere bu eksiğe yerleşir. Bilir ki dil indirSAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1016