05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Prof. Tankut Öktem’in kızı Oylum Öktem İşözen, Heykeltıraş Babam adını verdiği, babasının ünlü heykellerinin resimlerinin de içine yerleştirildiği kitabında, değişik yönleriyle büyük ustayı anlatıyor. Ë Cüneyt AKALIN “Tankut Öktem Hoca en iyi Atatürk heykeli yapan yontucudur. Benim gönlüm öyle istiyordu ki Türkiye’nin dört bir yanındaki o çirkin, korkunç, orantısız Atatürk heykelleri çıksın yerlerine Tankut Hoca’nın Atatürk heykelleri gelsin.” Prof. Türkan Saylan Bir büyük Cumhuriyet öyküsü Yontucuyu kâğıda dökmek... leri inanılmazdır, Vatan Sana Minnettardır heykelindeki 253 bin şehit için yapılan heykel” (s. 86) Hadi, ben de lafa gireyim. Hepsi güzel ama en güzeli Kocatepe’deki anıt bence. Onu ne Leonardo ne Rodin... ancak Feride ruhlu veteriner ananın oğlu Tankut yapabilirdi. Oylum heykelin adını “düşünen Atatürk” olarak ifade etmiş; gerçekten de öyle mi? Öyle ise değiştirilmesini Zonguldak Maden İşçileri Anıtı öneriyorum. O heykelin adı “Türk tarihinin kırılma Oylum ve Tankut Öktem... noktası” olmalı. Heykel (Oylum yazmıyor ama aile mutlaka engel çıkarıyortam da bunu anlatıyor; balar, gericiler yakTevfik Fikret hayranı olmalı!) idealist sit bir düşünme anı değil maya kalkıyor bir memur ailesinin özenle yetiştirdiği o. Gazi Paşa Türk tarihini ama maya tutuTankut’un renkli yaşam serüveni dosırtına vurmuş, koca bir yor. Atölye ğumla başlıyor. Taşrada çırpınan (tipik milleti Kocatepe’den AfKumla ile özdeşbir Feride!) veteriner annesi oğlunu işyon Ovası’nın da ötesine, başında ahırda doğuruyor. Tek dişli be leşiyor. Askere çağdaş uygarlığa taşımaya giden gençler, beği uğursuzluk sayan komşular genç çabalıyor. kÜlkenin, dünTankut Öktem anneye öldürülmesini telkin ederken, yanın dört bir yanından Bulvarı’ndan hurafeleri reddeden anababa bebeğe anılarla, tanıklıklarla bir korna çalarak uluyan kurt anlamında “Tankut” adını büyük ustanın dünyasını geçip ustaya el takıyorlar. Edirne Lisesi, Pertevniyal anlatan “Heykeltıraş Basallayarak vatan Lisesi derken Öktem biraz da sezgileTankut Öktem’in “Sevgi” adlı bronz eseri bam” yarım kalmış bir görevlerine doğSeul Olimpiyat Merkezi girişinde... Cumhuriyet öyküsüdür. riyle Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nun ru yola çıkıyorlar. yolunu buluyor. Evlilik, çoluk çocuk fiEbediyete kadar yaşayacak Oylum atölyeyi ve Tankut Öktem’in lan... Öğrencilerle ve heykellerle iç içe Cumhuriyet’in ilk sayfaları... çalışma tarzını şöyle anlatıyor: geçen bir olgunluk dönemi yavaş yavaş Kitap bir anılar demeti mi, erken ge“Hayatta hiçbir şeyi ciddiye almayan demleniyor. Belli bir arayıştan sonra len ölüme sitem mi, bir isyan çığlığı mı, anıtsal heykeller peşpeşe geliyor. İlk bü babam iş heykele gelince konsantrasbabayla dertleşme mi, yoksa cehaletin yon, titizlik ve aylarca süren bir sabrı yük heykeli Fatih heykeli (hangisi acakol gezdiği bir ortamda, bir büyük sabirleştirirdi.” ba) ikincisi ise 1974 Kıbrıs Savaşı’ndan natçıyı milyonlarca yurttaşa tanıtma çaO koca koca heykeller başka nasıl bisonra Gazi Magosa’da yaptığı heykel. bası mı? Aslında hepsi birden, kitapta ter? Tankut Öktem kabına sığamayan bihepsinden bir parça bulabiliyor okur. ? Aile, ölümünün ardından Tankut ri, heykelleri ise dağlarla bayırlarla boy Öktem’in izini sürmek üzere Türkiye’yi ölçüşen boylarda. Gemlik Kumla’daki Heykeltıraş Babam/ Oylum Öktem dolaşıyor. “Babamın Çanakkale heykelatölyeyi kuruyor, yöneticilerimiz çok İsözen/ Hayykitap, Haziran 2009/ 183 s. rof. Tankut Öktem’i, 5 Aralık 2007’de yitirdik. Uzun, karanlık bir kış gecesinde acı bir trafik kazasında aramızdan ayrılan Prof. Tankut Öktem, Türkiye’de çığır açmış, dünyada sayılan bir büyük sanatçıydı. Tankut Öktem rahmetli Prof. Türkan Saylan’ın da işaret ettiği gibi, Atatürk heykellerinin tartışmasız en büyük ustasıydı. Aslında, Atatürk’le sınırlamak eksik kalıyor; O Zonguldaklı maden işçisini, şehit Mehmetçik’i, Nâzım’ı, Kuvayi Milliye kadınlarını, kısacası bu ülkenin insanlarını anlatan bir büyük öykücüydü. Kızı Oylum Öktem İşözen, Heykeltıraş Babam adını verdiği, babasının ünlü heykellerinin resimlerinin de içine yerleştirildiği kitabında değişik yönleriyle büyük ustayı anlatıyor. P BİR CUMHURİYET ÇOCUĞU Tankut Öktem’in yaşamöyküsünün başları aslında bir Cumhuriyet aydınının öyküsüdür, bu öyküler üç aşağı beş yukarı birbirine benzer. Aydınlanmacı Muallâ Tetik’in yeni öyküleri Muallâ Tetik’in ikinci öykü kitabı Ezgili Düşler adıyla yayımlandı. Ezgili Düşler’de yazar alışılmışın dışında bir öykü anlatımı gerçekleştirmiş. Ë Ahmet ÖZDEMİR şşak, Hüzzam, Hisarbuselik, Saba, Hicazkâr, Hicaz, Nihavent ve Rast gibi müzik makamlarının adlarını taşıyan bölümlerde on yedi öykü yer alıyor Muallâ Tetik’in Ezgili Düşleri‘nde. Bunların dışında Yol Düşleri, Sıla Düşleri, Fal Düşleri, Fakülte Düşleri, Köy Düşleri ve Türkülü Düşler olmak üzere bölümler oluşturmuş ve bazı bölümlere birden çok öykü eklemiş. Mualla Tetik’in şairlik niteliği “Ezgili Düşler” içindeki öykülere yansımış. Yalın, akıcı ve şiirsel bir anlatımı var. Aynı zamanda ressam olan yazarın anlatımındaki betimlemeler, bir ressam perspektifini yansıtıyor. Öykülerin temalarını ezgiler ve makamları çağrıştırıyor ki, hem denenen tür, hem içerik, Mualla Tetik’in müzisyen yönüyle müsemma bir durum Ezgili Düşler oluşturuyor. Öykülerde anılan şarkılar, okuyanları bir nostalji iklimine ulaştırıyor. Kitabın tanıtım yazısı da müzik ve insan ruhunun ilişkisi üzerine. Ezgili Düşler’in Kitap kapağının arkasındaki şu satırlar içeriği ve yazarının okuyucuya vermek istediği mesajı özetler nitelikte: “Günümüz tıbbında önemli yeri olan psikoterapi, telkin temeline dayanır. UzMuallâ Tetik U manlar, kendi kendimize yapabileceğimiz telkinlerin başarısının, düşünebilme ve hayal edebilme gücümüz ile orantılı olduğunu, ileri sürüyor. Şarkılar, aşkı, tutkuyu, ölümü, ayrılığı, hasreti, yalnızlığı, ihaneti, zulmü; hasılı insana ilişkin aklınıza gelen her tür duyguyu anlatıyorlar. Dinleyenleri zaman ötesine götürebiliyor, bilinçlerde gidipgelmeler yaşatıyor. Ezgili Düşler içerisinde yer alan bir öyküde sözü edildiği gibi, şimdi kendinize bir iyilik yapın. Birkaç dakika için dışarıda akıp giden hayatı bir kenara bırakın. Gözlerinizi kapatın ve güzel bir şarkı dinleyin. Bu şarkının çağrıştırdığı bir öykünün içine kendinizi bırakın. Türlü ön yargıların tutsağı olmuşluğumuzun bir nedeni de, ruhumuzun gıdası şarkılara ve duygulara yabancı kalmamız değil mi? Hayattan hiçbir şekilde tat alamadığımızdan yakınmak yerine, şarkılar dan kendimize bir öykü biçip biçmediğimizi sorgulamamız gerekmez mi? Çağımızın insanları gibi zaman fukarası mısınız? Hiç olmazsa Mualla Tetik’in Ezgili Düşler’i içindeki bir öykünün kanatlarına tutunun. O öykünün kahramanları ile empati yapın, onların duyumsadığı bir ezgiyi siz de duyumsamaya çalışın, tüy gibi hafiflediğinizi hissedeceksiniz.” Çorum’da doğan Muallâ Tetik, Kız Enstitüsü, Öğretmen Okulu ve Anadolu Üniversitesi önlisans eğitimini tamamladı. Çorum ve İstanbul’da öğretmenlik, yöneticilik yaptı. Emekli olduktan sonra özel dershane, sanat galerileri, dernek ve vakıf yönetimlerinde görev yaptı. Öğrencilik yıllarından itibaren yazın hayatının içinde bulundu. Öykü ve şiir dallarında çeşitli ödüller aldı. Ayrıca resim ve müzik alanlarında çalışmalarını sürdürüyor. İstanbul, Bodrum ve Ayvalık’ta kişisel sergiler açtı. Birçok karma sergilere resim ve ebrularıyla katıldı. Sevgi Dürümü ve Bırak Kalbin Bende Kalsın adlı şiir kitaplarının dışında Bulutlar Gizli Ağladı adlı öykü kitabı bulunuyordu. ? Ezgili Düşler/ Muallâ Tetik/ Öyküler/ Avcıol Basın Yayın/ İstanbul/ 2009/ 213 s. SAYFA 19 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1016
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle