22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Jean Austen’dan ‘Northanger Manastırı’ Kadınlık ve Masumiyet Jane Austen’ın 179798 yıllarında yazdığı ancak ölümünden bir yıl sonra 1818’de yayımlanan romanı Northanger Manastırı, iddiasız ve pek de büyük bir servet sahibi olmayan genç Catherine Morland’ın ailesinden uzakta geçirdiği Bath tatilinde sosyal yaşamın girift ilişkileri ve aşkla tanışmasının hikâyesini anlatıyor. la gibi bu tekdüze hayatın kendine özgü heyecanlarına ihtiyacı vardır. Bu nedenle de romanı aynı anda ihanet ve dostlukla sarmalanmış karmaşık ve hesaplı ilişkiler ağıyla örülmüştür. Bir de tabii entrikalar açısından vazgeçilmez olan bir kötüler dünyası da romanın gidişatını etkilemek üzere en başından kurulmuştur. ANLATILARI FEMİNİST Mİ? Aslında Austen’ın anlatılarının feminist olup olmadığı tartışmaları da burada düğümlenir. Northanger Manastırı’ndaki Isabella karakteri gibi kötü kadınlar nedeniyle, dillere pelesenk olmuş bir kadın dayanışması hayali bir türlü gerçekleşmez. Catherine’in olanca içtenliğine ve sevgisine rağmen Isabella ona ihanet edebilmiştir. Oysa bir de iyi kadınlar vardır ve de onlara atfedilen bir masumiyet. Catherine’in masumiyeti ve acılara katlanacak olgunlukta bir kadın olduğu roman boyunca okurun da kafasına kazınır: “Tüm dünyanın gözleri önünde küçük düşürülmek, özünde tertemiz ve yaptıkları itibarıyla tamamen masumken itibarının lekelenmesi ve düştüğü kötü durumun esas kaynağının bir başkasının yaptığı kötülük olması, bir kadın kahramanın hayatına özgü durumlardan biridir, bu durum karşısında metanet göstermek ise kişiliğinin gözlerde yücelmesini sağlayacak olan özellik! Catherine’de de bu metanet mevcuttu, acı çekti ama dudaklarından en ufak bir sızlanma ifadesi dökülmedi.” Ancak romanın sonunda iyiler mutlaka kazanacaktır ve sabır taşı çatlayana kadar beklemeyi görev edinen çilekeş ve iyi kadınlar evlilikle “ödüllendirilirken” Isabella gibi kötülerin akıbeti ise belli olmayacaktır. Romana bu tarafıyla ve bugünden bakıldığında Austen’ın feminist bir okumasını yapmak mümkün olamayabilir. Ancak AusAusten’ın romanlarının otobiyografik bir yanı olduğu iddiasının yanı sıra yazara dair yürütülen en klasik tartışmalardan birisi de onun yapıtlarının feminist olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tereddüdüdür. Yanda Genç Austen... Ë Müge KARAHAN ane Austen, ülkemizde daha çok Aşk ve Gurur adıyla anılan kitabıyla hatırlanır. Kitabın Gurur ve Önyargı çevirisiyle yayımlanmış versiyonları olsa da filmi vesilesiyle ve daha dikkat çekici bir isim olması dolayısıyla Aşk ve Gurur, daha çok tercih edilir hale gelmiştir. Ancak Austen külliyatı bundan ibaret değil: Emma, Mansfield Parkı ve Akıl ve Tutku olarak bildiğimiz ancak başka isimlerle de çevrilmiş olan “Sense and Sensibility” ve kısa süre önce tekrar basılan İkna, yazarın klasikleşmiş kitapları. Özgün adı “Northanger Abbey” olan bu son kitapsa ancak bizler için gün yüzüne çıkıyor denebilir. Northanger Manastırı adıyla Tuba Parlak tarafından dilimize çevrilen yapıt, Austen külliyatını tamamlamak üzere raflarda yerini aldı. Kitap, Austen’ın daha önceki romanlarını andırır biçimde bir genç kadını merkeze alarak, aşk, ihanet, hayal kırıklığı ve tutkular bağlamında kadınların hayatlarına odaklanıyor. Austen’ın romanlarının otobiyografik bir yanı olduğu iddiasının yanı sıra yazara dair yürütülen en klasik tartışmalardan birisi de onun yapıtlarının feminist olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tereddüdüdür. Northanger Manastırı da Austen üzerine yürütülen tartışmaları taşıyacak özelliklere sahip bir roman. Öncelikle yazarın okuyucuyla konuşur hatta ona danışır tarzı, romanın otobiyografik tınısını okurun duyacağı bir tondan vermektedir. Romanın ilk cümlesinin derinlerinden gelen bir sestir bu. Otobiyografi tınısını verense Austen’ın romanına bir açıklama yaparak başlamış olmasıdır: “Catherine Morland’ı küçüklüğünde gören hiç kimse onun bir kahraman olmak üzere doğduğunu düşünemezdi. Hayattaki konumu, anne ve babasının karakteri, kendi kişiliği ve mizacı, hepsi aynı derecede onun aleyhineydi. (…) Catherine hayatının büyük bir kısmında fazlasıyla sıradandı.” On beşinden sonra oldukça güzel bir genç kız olan Catherine, hayatının olağanüstü ya da büyülü hiçbir yanı olmamasına rağmen Austen’ın bir romanına konu olmuştur. Yazarın, bu durumu okur karşısında netleştirmek istemesi ve sıradan bir hayat süren, ‘kendi halindeki’ kadınların yaşadıklarına odaklanması, kendi hayatının da buna benzer bir biçimde akmasıyla ilişkilendirilebilir. Austen’ın da tıpkı Catherine gibi ve romanın diğer karakteri Isabel J ten’ın anlattıklarının bundan ibaret olmadığının farkına varmak ve onun üslubunun yarattığı farklılığı teslim etmek gerekir. İşte bu noktada “bugünü” unutup Kadınlar Dile Düşünce adlı derleme kitapta Deniz Tarba Ceylan’ın, Austen üzerine yazdığı yazıya bakarsak, yazarın kendi döneminde kadınlık ve kadınlar adına ne ifade ettiğini daha yalın ve yansız bir bakışla değerlendirebiliriz. Ceylan durumu şöyle özetler: “Bireyleri adeta boğan bu kapalı ortamda Austen’ı ilginç kılan, romanlarında tüm bu olguları yansıtırken koruduğu örtülü ve dengeli bir alaycılıkla renklenen eleştirel ve nesnel bakış açısıdır. Bir yandan günün kurgusal ve yazınsal gereklerini yerine getirirken (örneğin tüm iyileri evlilikle ödüllendirip âsileri kınar ve cezalandırırken), bir yandan da gösterişli, resmi, adeta iştah kapatan ölçüde tanıdık sofradan ağzımızda farklı bir tatla ve tanımlamakta zorlandığımız bir ferahlık hissiyle kalkmamızı sağlar. Bu yönüyle de ‘kadın yazar’ olarak çağdaşlarından farklı sesini, hem geleneği temsil edip hem de yaratıcı ve dönüştürücü bir yenilik taşımasına borçlu olduğunu söyleyebiliriz.” KALIPLARI YIKMAK Tarba’nın yazısında da bahsi geçen ironisiyle Austen, bazı kalıpları kabul lenmek yerine ince üslubuyla yıkmaktadır aslında. Northanger Manastırı’nda kadının okurluğuyla, okuduklarıyla dalga geçen erkek aslında tam da bir kabullenişle, kadın kahraman Catherine’in kabullenişiyle alt edilmiştir. Austen, erkeğin zekâsı(sız)lığıyla dalga geçmekte ve erkeğin kendine kalkan yaptığı kibirden duvarı yıkamasa bile en azından ifşa etmektedir. Catherine ve onunla flört etmek üzere girişimde bulunan Bay Thorpe arasındaki diyalog, bunun güzel bir örneğidir: “ …(Catherine) uzun süredir aklını en çok meşgul eden soruyu sormak suretiyle, bir cesaret konuyu değiştirmeye teşebbüs etti: ‘Udolpho’yu okudunuz mu Bay Thorpe?’ ‘Udolpho mu? Aman Tanrım, yoo hayır! Ben asla roman okumam, yapacak başka işlerim var.’ Catherine küçük düşmüş ve utanmıştı…” Austen’ın kitabı Northanger Manastırı, kadın için en iyisi olduğuna inanılan o bildik mutlu sonla biter ancak yazarın soru işaretleri vardır: “Henry ve Catherine evlendiler, çanlar çaldı ve herkesin yüzü güldü; bu evlilik onların tanıştığı ilk günden on iki ay sonra gerçekleşmiş olduğu halde, generalin haksız müdahalesinin mutluluklarına gölge düşürmekten ziyade, birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlayarak ve aralarındaki sevgiyi güçlendirerek buna katkıda bulunduğuna inanıyorum ve bu eserin amacının ebeveyn zorbalığını teşvik etmek mi yoksa evlatların itaatsizliğini ödüllendirmek mi olduğu kararını verme işini yetkili kişilere bırakıyorum.” Sonuç olarak Jane Austen, Virginia Woolf gibi kendine ait bir oda yerine iyi bir evlilik hayal etmiş olabilir ya da Edith Wharton’ın ortaya koyduğu gibi kadınların sıkıntılarının ve de güçlü kadın portrelerinin uzağına düşüp masumiyeti aramaya ya da korumaya niyetlenmiş olabilir. Ancak, ne Austen’ı ne de onun kadın kahramanlarını çağın beklentilerini, gerektirdiklerini alaşağı edemedikleri için yargılayamayız. Jane Austen, 1800’lü yıllarda bir kadın olarak yazmaya koyulduğu ve de kadın yaşamalarını anlattığı için ve de bir sonraki kuşağın önünü açıp kadınların yazmasını mümkün kıldığı ve kadınların kendi gereksinimlerini görebilmelerine örneğin Woolf’un kendine ait bir odaya ihtiyaç duymasına ön ayak olduğu için ve de kadın yaşamlarını anlattığı için bugün hâlâ alkışı ve okunmayı hak etmektedir. ? Northanger Manastırı/ Jane Austen/ Çeviren: Tuba Parlak/ Turkuvaz Yayınları/ 255s. SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1017
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle