09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T “B ir kampanya başlatalım; bu yabancılaşmaya dur diyelim.” önerime okurlarımın birçoğunun katıldığına inanıyorum; ama bir kişi ses verdi: Fazile Sümter. Fazile Hanım, kampanyayı başlatmış bile. İnkılap Kitabevi’ne İranlı bir yazarın adını niye İngilizce alfabe kullanarak yazdıklarını sormuş. Başka bir yayınevine Japon bir yazarın adını niye Türkçe alfabeye göre yazmadıklarını sormak için telefon açmış. “Sizin yazılarınızın verdiği heyecanla,” diyor Fazile Hanım . “Yazılarınız bize bir avuç takıntılılar olmadığımız konusunda güç veriyor.” diyor. Asıl güç alan benim. Okurlarımdan, Türkçeye güvenenlerden, kendi diline sahip çıkanlardan. Fazile Hanım’ın anlattığı asıl öykü şöyle: Fazile Sümter, bir vantilatör satın alıyor ve daha koliyi açarken “Colour: Siyah” yazısını görüyor. “Eğer ‘renk’ yerine ‘colour’ yazılıyorsa ürünün hedef kitlesi Türkler değil de yabancılar olmalı.” diye düşünmeye başlıyor. Ancak ‘colour’un karşısında yazan da ‘siyah’. Yoksa bu ürünün hedef kitlesi Türkler mi? Ürün, nerede ve kime satılmak üzere üretilmiş acaba? Derken koli üzerindeki başka bir yazıya gözü takılıyor: VANTILATOR. “Çok garip,” diye düşünüyor Fazile Hanım. “Oysa ürün görünüş ve işlev olarak tıpkı bir VANTİLATÖR’e benziyor.” Dilimize çoktan girip yerleşmiş “vantilatör”ün Türkçe kökenli bir sözcük olmadığını biliyoruz; ama VANTILATOR nece? Hangi dilde böyle yazılıyor sözcük? Kaldı ki firma yetkilileri ihraç edildiği için böyle yazıldığını söyleyeceklerse Fazile Hanım’ın bu bahane hakkında da diyecekleri var: “Sorarım size bugüne kadar hangi kolinin, kutunun üzerinde ‘Filips’, ‘Soni’, ‘Vestinghaus’, ‘Kolgeyt’, ‘Cansın’ vs. vs. yazılarını gördünüz de adamlara güzellik olsun diye yazım kurallarını değiştirmeye kalkıyorsunuz? Elbette TRT’nin bazı dangalak sunucuları İngilizce sunumlarında zaman zaman ‘ti ar ti’ demek aymazlığını gösteriyorlar; ama dünya yüzeyinde bir kez bile duyulmuş mudur ‘si en en’ değil de ‘ce ne ne’ diyen bir sunucu?” Kutunun ön yüzüne bakmayı sürdürüyor Fazile Hanım. O ne? “Danısma: 0258 251 51 51” yazıyor. “Danısma” nedir? Büyük harflerle yazarken İngilizcede büyük İ yok diye bizim İ’lerimizin I diye; ş yok diye bütün ş’lerin s diye yazılmasına alıştık; ama küçük harflerle yazılan “danısma” yine de bir tuhaf! Fazile Hanım patlıyor artık: “Sahi siz bu ürünün kolisini hangi dil ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER de, hangi alfabede, hangi millete, hangi ülkede satılmak için hazırladınız?” Yan yüzlerde, üzerine ‘ (kesme) işareti konmuş U’lar ve I’larla yazılmış bir “VANTILATÖR” sözcüğü görünce iyice çileden çıkıyor. Ama daha bitmedi. Şimdi sıkı durun. Asıl bomba geliyor: “Koli Eboot:460x185x508MM” “Birçok dilde aradım; ama ‘eboot’ kelimesine rastlamadım.” diyor Fazile Sümter ve ekliyor: “Ayrıca gezegen yüzeyinde (en ilkel kabilelerden en gelişmiş uygarlıklara kadar) bir araştırma yapma şansımız olsaydı kendi dilindeki A harfini yabancılara yaranabilmek için OO olarak yazan başka bir zihniyet bulabileceğimizi sanmıyorum.” Kutunun üzerinde bunlar varsa kullanma kılavuzunda kim bilir neler vardır, değil mi? Varmış. “önlemlerinide içermektedir.” “kitapçıığınızı bulundurunuz.” “Sessiz ve güvenli bir çalışacak şekilde dizayn edilmiştir.” “Bütün düğmeleri OFF (kapalı) duruma getirin” (Ürünün üzerinde ‘Off’ değil, ‘Kapalı’ yazdığı halde yapılmış bu uyarı. ‘Kapalı’ sözcüğünü anlamayan Türkler için ‘Off’!) “Parmağınızı yada herhangi bir maddeyi kazalar sebebiyet vermemek adına kafesin içine sokmayınız.” (‘yada’ değil, ‘ya da’… ‘adına’ değil, ‘için’) “Önce düğmeyi OFF haline getirin.” “….kapatma düğmesini OFF konumuna …” “Yaralanmaları engellemek adına…” (Yine ‘adına’! Niye? “İçin” demek dururken…) “CE CERTİFİKASINI VEREN FİRMA” (‘SERTİFİKA’nın ‘CERTİFİKA’ olarak yazıldığı bir dünya dili var mı?) Geldik öykünün sonuna… Fazile Sümter aktardığım yanlışları bir bir sıraladığı mektubunda, “Tümünden çok rahatsız oldum. Hatta öfkelendim. Kime, neye, niçin, ‘ne adına’ yaranmaya çalışıyorsunuz? Yalnızca ithalatçı şirkette değil, kolinin hazırlandığı, dağıtıldığı, satışa sunulduğu işyerlerinde anadili Türkçe olan bir kişi çalışmıyor mu?” dedikten sonra son sözünü söylemiş: “Ürünü bugün gidip iade edeceğim. Bu davranışımın sorunun çözümüne katkı sağlamayacağını biliyorum. Zaten sizi değiştirsin diye de yapmıyorum. Ama anadilimin bu denli tahrif edildiği bir ürünü hiç fark etmeden almış olmaktan dolayı çok utandım. Siz satarken nasıl duygular içindesiniz, merak ediyorum doğrusu.” Fazile Hanım’ın gösterdiği bilinci on kişi, yirmi kişi gösterse bu adamlar bu kadar özgürce saçmalamaya cesaret edemeyecekler. Bu soytarıların ayıplarını yüzlerine vurmadığımız sürece onları durdurmamız mümkün olamayacak. Bu konuda da birbirimizden cesaret almak zorundayız. Şehmus Güzel’in “Virgülüne Dokunmadan” adlı söyleşiler kitabını İstanbulAyvalık, AyvalıkİstanM. bul arasında mekik dokuduğum günlerde, haziran sonutemmuz başında yaptığım gündüz yolculuklarında zevkle okumuştum. Söz etme fırsatını bir türlü bulamadım. Şimdi kitabı yeniden karıştırdığımda en çok Elias Petropulos söyleşisinde satırların altını çizdiğimi görüyorum. Yunanistan’ın en cesur yazarlarından olan Elias Petropulos’la yirmi yıl önce 1989’da konuşmuş M. Ş. Güzel. Petropulos da 2003’te ölmüş; ama söyledikleri hâlâ bizi çok yakından ilgilendiriyor. Yunan paralarının üzerinde Eski Yunan’ın ünlü düşünürlerinin, yazarlarının resmi vardır hep. Bu konuda Petropulos’un söyledikleri ilginç: “Yunanlılar aptalca bir gururla antik Yunan isimlerini Hıristiyanlığın aziz isimlerine tercih ediyorlar. (Antik Yunan’ın bugünkü Yunanistanlılara değil, Antik Çağ Yunanlılarına, yani Helenlere ait olduğunu burada belirtmek isterim.) Papazlar ise özellikle bu Antik Yunan’a ait isimlerden nefret ediyorlar. Çünkü onlara göre Sokrat, Aristo vb. isimler dine yabancı bir dönemin simgeleridir. İşin daha ilginç yanı milliyetçi nedenlerle Yunan devletinin bu tür isimleri ünlü ‘Yunan ırkına’, ünlü ‘Yunan tarihine’ itibar kazandırması nedeniyle tercih etmesidir.” Kitaptan yapacağım birkaç alıntı daha var; bir de alıntıda geçtiği için Yunan Yunanlı sözcüklerine değinmeye çalışacağım. ? www.feyzahepcilingirler.com / [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. 1 AĞUSTOS CUMARTESİ 5 AĞUSTOS ÇARŞAMBA B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Halil İbrahim Özcan’ın Kırık Zar adlı kitabının çıktığı yayınevinin adını ve yapıtının türünü oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı kitaptan bir altıntı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “K/70”, “M/41”, “N/25”, “N/61”, “P/3” VE “U/55” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. 1 A 2 E 3 10 C 11 C 12 D 13 Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU P 4 C 5 C 6 A 9 A 8 F 9 A F. Orhan Koloğlu’nun İslamla ilgili bir yapıtı. H 14 C 15 D 16 H 17 F 18 F 19 G 78 72 54 64 75 18 8 20 B 21 D 22 D 23 B 24 A 25 30 D 31 G 32 H 33 F 34 A N 26 A 27 E 28 F 29 A 42 17 65 71 39 33 28 35 D 36 D 37 D 38 G 39 F G. Nâzım Hikmet’in bir oyunu. 40 A 41 50 E 51 M 42 F 43 A 44 A 45 A 46 B 47 A 48 A 49 H 31 59 19 38 52 A 53 H 54 F 55 A 61 N 62 H 63 C 64 F 65 F 66 U 56 E 57 H 58 A 59 G 60 A H. Gizli anlamları olan. D 67 A 68 E 69 A 70 72 F 73 B 74 E 75 F 76 B 77 A 78 F 79 B K 71 F 16 53 57 62 49 32 13 I. Diyalektik. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Rıfat Ilgaz’ın bir yapıtı. B. Gılgamış’ın en yakın dostu. D. “Deli denilen bu zatın pek ... ... edibane sözleri vardı.” (İbnülemin M.K. İnal). 30 43 23 65 9 82 68 1016. sayının çözümü: A. HANGİ BATI, B. AĞLA SEVGİLİ, C. REDD, D. FLASH, E. DÖNÜŞÜ OLMAYAN HİKAYELER, F. İSM, G. VAKUM, H. AYŞEM, I. NAMIK KEMAL, J. IŞITIM. Şiir: “İlham ve keşf / hal ve mana / vahiyle kalbimi yoklayan dağ / sırtımı yasladım / güneşi gördüm Mesut Aşkın” 73 79 20 76 23 46 C. Çek Cumhuriyeti’nde, Prag’ın 9 km batısındaki hava limanı. 47 29 52 58 26 40 6 21 12 66 22 37 35 36 30 15 7 51 67 48 9 60 E. Franz Lehar’ın tanınmış opereti. 45 69 77 34 24 44 1 43 4 10 63 11 14 5 56 2 74 68 27 50 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1017 SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle