07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y O eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER [email protected] Oktay Rifat’ın düşünsel yolculuğu: ‘Şiir Konuşması’ Ozanın kendine varışı ktay Rifat’ın, kısa bir süre önce Yapı Kredi Yayınları’nca yayımlanan Şiir Konuşması adlı kitabı, daha önce Adam Yayınları’nca 1992’de hazırlanan aynı adlı kitabın yeni basımı. YKY’nin 1999’da çıkardığı Oktay Rifat İçin adlı kitapta yer alan yedi yazıyı da içeren bu yeni basım, Oktay Rifat’ın 1940’lardan 1980’lere uzanan dönemde dergiler ve gazetelerde yayımlanmış yazıları ve konuşmalarını, bir de “Alain ve Halk Şairlerimiz” başlıklı bir konferansını kapsıyor. Şiir Konuşması’nın yeni basım olduğunu söyledim ama, Oktay Rifat gibi, 1940’ların hemen başında Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday’la birlikte yeni Türk şiirinin kurucuları arasında yer almış, 1960’larda İkinci Yeni’ye yönelmiş, giderek şiirini durmadan yenilemiş, şiirimize yeni kapılar açmış bir şairin düşünsel yolculuğunu gözler önüne sermesi bakımından önemsenmesi, üstünde yeniden düşünülüp konuşulması gereken bir kitap bu. Oktay Rifat’ın, kitabın hemen başında karşımıza çıkan kısacık özyaşamöyküsel metnini es geçmemeli. Ozanca bir tutumlulukla kaleme alınmış bu sekizon tümcelik “özyaşamöyküsü”nde bile, yalnızca günümüzün genç şairleri için değil, her şiirsever, giderek her edebiyat tutkunu için onsuz edilemez dersler saklı. “Ozanlık dışında her iş bana ikinci derecede bir uğraş göründü,” diyor Oktay Rifat. “Avukatlık yaparak geçinirim. Parayı pulu sevmem.” Bu sözler, Oktay Rifat’ın Garip’daşı Melih Cevdet’in, biraz da aşağılayıcı bir gülümseyişle anlattığı bir diyalogu anımsattı bana. Sanırım, bir yazısında da değinmişti. Yeni tanıştığı biri, “Ne iş yaparsınız?” diye sormuş. Melih Cevdet, “Şairim,” deyince, adam diretmiş: “Tamam da, asıl ne iş yaparsınız?” Oktay Rifat, kimseyi böylesi bir soru sorma gülünçlüğüne düşürmemek için belki de, asıl uğraşının ozanlık olduğunu söyledikten sonra kestirmeden ekliyor: “Avukatlık yaparak geçinirim.” Ardından, parayı pulu sevmediğini de ekleyerek hiçbir açık kapı bırakmıyor. Zenginlik, onun düş ve düşün gücünde, sözleri, imgeleri, dizelerinde. “Ozan, başka ozanlardan kendine, kendinden başka ozanlara gide gele pişer ve olgunlaşır. Ozanın kendine varışı kolay olmaz. Uzun bir yoldur bu.” Demek, “şiir” yazmakla şair olunmuyor. Şairin kendine varması, başka bir deyişle kendi biçemini, kendi şiirini oluşturabilmesi için, tüm bir şiir sanatının dolambaçlarında uzun bir yolculuğa çıkması gerekiyor. Oktay Rifat’ın bu kısacık sözlerinin bile, kimileri için artık çok geç olsa da, genç ozanların önünde kapılar açacağını düşünüyorum. 1980’de Bir Cigara İçimi adlı kitabıyla Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü aldığında, Doğan Hızlan’ın sorularını yanıtlamış Oktay Rifat. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan konuşmada, “Şiir nedir?” so Oktay Rifat Cahit Kayra’nın ‘İstanbulun Yokuşu ve Merdivenleri’ adlı kitabından Solgun Söğüt sokağı yanda, Hardal Sokak altta görülüyor. rusunu yanıtlarken, ilkin Nurullah Ataç’ın bir sözünü aktarıyor: “Nurullah Ataç bir gün bana şöyle demişti: ‘Otobüs bekledik durakta sözü şiir değildir. Ama otobüsler bekledik duraklarda deyince birdenbire şiir oluverir.’ İnsanın insana kulluğu yok edilmelidir, bu çağrı bizdendir sözü şiir değildir. Buna karşılık, Yok edin insanın insana kulluğunu / Bu davet bizim sözü şiirdir. (…) İnsanın içyapısına bakılırsa bir akıl vardır başta, kavramlar arasında ilişkiler kurulan yer, soğuk ve heyecansız ülke, düzyazının diyarı. Düzyazı aklın dilidir. Doğrular bu dille aranıp bulunur, tartışmalar bu dille yapılır. Akıldan yüreğe doğru inmeye başladınız mı, diyeceğim, kavramlar ülkesinden çıktınız mı, dil susar, canın en üst perdeden en alt perdeye dek uzanan titreşimleri, öfkeleri, sevgileri tutkuları dışa vurmak için sanatın dilini bekler…” Demek, şiir ya da tümüyle sanat, akıldan yüreğe giden yolda. Bu noktada, “ruh”tan söz ediyor Oktay Rifat: “Yontuda mermer oluyor ruh, müzikte ses, mimarlıkta uyum ve ölçü, şiirde söz…” Oktay Rifat, düzyazının aklın dili olduğunu söylüyor ama, söyleşide Hızlan’ın da vurguladığı gibi, Bir Cigara İçimi’ndeki, Elifli’deki düzyazı şiirleri ayrı bir ustalık taşıyor. O yüzden, düzyazı ve şiir ayrımının yalnızca bir ölçü ve uyak işi olmadığını belirtiyor Oktay Rifat: “Şiir bir özdür, düzyazıyla da verilebilir. İçeriktir önemli olan. İçerik derken kavramsal içeriği, başka bir deyimle, anlamı değil duyarlılık yükünü anlatmak istiyorum…” Oktay Rifat’ın şiirden yola çıkarak sanat için söyledikleri, belki, yirminci yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte gelişen kavramsal sanat, giderek günümüz sanatı ya da çağdaş sanat açısından da tartışılabilir. Akıl ile yürek, duygu arasına kesin bir çizgi çekilebilir mi? Diyeceğim, Şiir Konuşması’nda bir araya getirilen yazılar ve söyleşiler, yalnızca bir şiir ustasının kırk yıllık düşünsel güzergâhını adım adım izlemek açısından değil, sanatın tümü üstüne düşünmek, çağdaş sanatta olup bitenleri tartışmak açısından da okunabilir. ? Cahit Kayra’dan “İstanbul’un Yokuş ve Merdivenleri” Bir kentin ruh gizleri er kentin bir mantığı vardır. Ben İstanbul’un dağınık, ilkel ve sevecen mantığını severim. Bu sıradan değil, bana göre anlamlı bir ilkelliktir. Batının cetvelle çizilmiş, simetrik yolları bana güçten, zenginlikten başka bir şey anlatmaz. O ruhsuz düzen içinde, yalnız, tek başına vahşi bir ortamda yolunu arayan ve bulamayan bir insan gibi duyumsarım kendimi. Hayal kuramam oralarda. İstanbul’da ise şairin dediği gibi bir eski zaman mahallesinde, taş toprak harap bir merdivenden yokuş yukarı ağır ağır çıkarken dalıp gittiğim düşler dünyası yaşamın ta kendisidir benim için. Yaşam, gerçek yaşam sanki yalnız o yollardadır…” İstanbul’un Yokuş ve Merdivenleri’ni, Cahit Kayra’nın bu sözleriyle çıkmaya başlıyoruz… Kayra, inişli yokuşlu yollarıyla, bir büyük caddeden bir başkası uzanan yokuşları ya da bir yolun başladığı yerden yamaçlara tırmanan merdivenleriyle İstanbul’u bir “bahçe halısı”na benzetiyor. Batı’nın bir ucundan öbür ucu görülen geniş caddeleri ona korku veriyor. SAYFA 6 “H Yokuşsuz merdivensiz bir dünyada, her yanı düzenle oluşturulmuş bir kentte, kendini oraya hapsedilmiş gibi duyumsuyor. İstanbul’da ise özgür… “Cihangir’in, Ayazpaşa’nın ya da Sarıyer’in yokuşlarından, o yokuşlar arasında karşınıza çıkan merdivenlerden çıkarken o günkü ruhsal durumunuza göre, hüzünlerin ya da sevinçlerin havası yaşamınıza girer. Gürültülü caddelerin üstünüze doğru gelirmişçesine büyük taş yapıların, kızgın, aceleci ve koşuşan insanların dünyasından sonra bu yokuşlar ve merdivenler sizin için bir hayal âlemi gibidir. Boş, sessiz bir yolda, bir sonbahar akşamının hüznü kadar insanı günlük dünyasından çekip hayal âlemlerine götürecek daha güçlü ne olabilir?..” Cahit Kayra’yı, Osmanlı’da Fetvalar ve Günlük Yaşam ve Sevr Dosyası gibi araştırmalarıyla, Bodrum ve Mavi Yolculuk kitaplarıyla tanıdığımız kadar, belki daha çok, bir İstanbul yazarı olarak da tanıyoruz. Örneğin, Eski İstanbul’un Eski Haritaları ya da İstanbul: Zamanlar ve Mekânlar ya da Kadıköy Rüzgârları. İstanbul’un Yokuş ve Merdivenleri ise, yanılmıyor sam ilk kez 1990’ların başında yayımlanmıştı. Şimdi Sel Yayıncılık’ın “Tarihe Tanıklık” kitapları arasında. Eminönü, Fatih, Beyoğlu, Beşiktaş, Sarıyer’i, sonra Anadolu yakasına geçip, Beykoz’u, Üsküdar’ı Kayra’nın gözüyle geziyoruz bu kitabın sayfalarında. Bir kentin insanları ile yokuşları, merdivenleri, evlerin arasına sıkışmış sokakları arasında yaşamsal ilişkiler kurabilen bir yazarın gözüyle… Kitapta sunulan fotoğrafları da es geçmemeli. Gündüz Kayra, Mehmet Mutaf ve Sıtkı Kösemen’in çekmiş olduğu fotoğraflar, kitabın sonundaki dizinde de hemen görebileceğiniz gibi, İstanbul’un pek çok caddesi ve sokağını bir bir gözümüzün önünden geçiriyor. İstanbul’un Yokuş ve Merdivenleri, yalnızca “İstanbullu olmak” kavramının baş döndürücü bir hızla değiştiği bir dönemde bu kenti “içeriden” tanımak açısından değil, “kent” ve “kentlilik” kavramları üstüne düşünmek açısından da okunması gereken bir kitap. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle