08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O ürkiye İş Bankası Yayınları bir süre Çağdaş Türk edebiyatına uzak durduktan sonra geçenlerde yeni bir diziyle bu uzaklığı gidermek için ilk adımı attı. “Kayıp Şairler” adlı dizinin ilk kitapları; Halim Şefik’in Otopsi’si ve Nevzat Üstün’ün Ak Yeşil Kavak Ağaçları. Dizinin ilk kitapları grafiğiyle, sayfa düzeniyle, kâğıdıyla kaybolmamış şairleri bile kıskandıracak güzellikte. Halim Şefik kuduğum Kitaplar METİN CELÂL haksever bir yayınevi çıkıyor ve onların kitaplarını basıyor. Şiir dışında da unutulduğu, kaybolduğu söylenen yazarların kitapları geçtiğimiz yıllarda yeniden basıldı, çoğu ilgi görmedi. Bakalım 2000’li yılların edebiyat okuru bu şairlere nasıl yaklaşacak? Onları yeniden keşfetmenin hazzıyla kitaplarını satın alıp baş tacı mı edecek, yoksa tekrar cesur bir yayıncı ve iyi niyetli bir editör tarafından tekrar keşfedilene kadar unutulmaya mı terk edecek? ÖNCESİ DE KALIR Şair ve eleştirmen Mehmet Can Doğan, Edip Cansever’in “Kitaplarına Giremeyen Şiirler”ini dergilerde yaptığı titiz bir tarama ile Öncesi de Kalır (Mart 2009, Yapı Kredi Yay.) adıyla derlemiş. Kitapta yer alan özellikle gençlik dönemi şiirleri Cansever’in bunları niye dergilerde unutulmaya terk ettiğini anlamamızı sağlıyor. Doğan, kitabın girişinde “Edip Cansever, modern Türk şiirinin önemli şairlerinden olduğu kadar şiirlerine karşı tutumunda da, seçiciliğin dikkat çekici bir örneğidir. Modern Türk şiirinde, onun gibi şeçici, ayıklayıcı, reddedici bir tutum sergileyen başka bir şair yoktur. Şiirlerine karşı geliştirdiği bu tutum, özellikle ilk üç kitabının yayımlanma sürecinde belirginleşir. Şair İkindi Üstü’ne (1947) gelen süreçte yayımladığı delikanlılık şiirlerinden yirmi üçünü bu kitaba almaz” diyor. Cansever bu tavrını daha sonra da sürdürmüş, birçok şiirini dergilerde unutulmaya terk etmiş. Üstelik Cansever kitap dışı bıraktığı şiirlerle yetinmiyor, daha sonra ilk kitabını da reddediyor. Toplu şiirlerini yayımlarken ilk kitabının adını bile anmadığını, ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’ten sadece dört şiir aldığını görüyoruz (bkz. Yeniden, Bütün Şiirleri, Cem Yay. 1981). Şair olarak ne kadar titizlenirseniz titizlenin, siz öldükten sonra arkanızdan yapılanlara müdahale etme şansınız yok. Titizlikle kurduğunuz şiiriniz iyi niyetle yapıldığına kuşku duymadığımız bir hamle ile tamamen hiç istemediğiniz farklı bir kimliğe büründürülebiliyor. Esere, şaire saygısıyla tanınan Yapı Kredi Yayınları 2005’de Edip Cansever’in bütün şiirlerini Sonrası Kalır adıyla yeniden yayımlarken bu tür bir hamle yapıp Cansever’in reddettiği ilk kitabını ve kitaplarından çıkarttığı tüm şiirleri eski yerlerine koymuş ve kitabı “bugüne dek yayımlanmış en kapsamlı Edip Cansever külliyatı! Başta, Edip Cansever’in, “gençlik hatası” değerlendirmesiyle reddettiği ilk kitabı İkindi Üstü olmak üzere, kitaplarının sonraki basımlarına girmeyen şiirleri ve dergilerde kalmış birçok şiiri de günyüzüne çıkaran “toplu şiirleri”nin bu yeni basımı, şairin tüm şiirlerini “ilk kez” bir araya getiriyor” diye sunmuştu. Yani kitabın yayıncısı da, editörü de ne yaptığının farkındaydı, hatta bununla övünüyordu. Bu yayın anlayışı şiir çevrelerinde şiddetle eleştirildi, tartışmalar yarattı ama YKY eleştirilere kulak asmadı ve 2008’de yaptığı ikinci baskıda bir düzeltme yoluna gitmedi. Öncesi de Kalır bu yanlıştan dönmek için iyi bir fırsat yaratıyor. Edip Cansever’in kendi seçimiyle oluşturduğu “Bütün Şiirleri” kendi koyduğu “Yeniden” adıyla yayınlanabilir, şairi eksileri ve artılarıyla tanımak isteyenler ve araştırmacılar için de sonradan reddedip kitaplarından çıkattığı şiirler Öncesi de Kalır’a eklenebilir. Böylelikle Edip Cansever’in şiiri arzu ettiği bütünlüğe tekrar kavuşur, şair de mezarında rahat uyur! ? Şiir Okuma Notları Kayıp Şairleri yeniden keşfetmek T Dizinin oluşturulma amacı “bir zamanlar ünlü olmalarına rağmen sonradan adları hiç anılmaz olan şairleri okuyucuyla buluşturmak”. Diziye değerli şair ve araştırmacı Ahmet Oktay danışmanlık yapıyor. “Kayıp Şairler” dizisinde yer verilmesi planlanan şairler arasında Suat Taşer, Türkan İldeniz, Ömer Bedrettin Uşaklı, Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu, Baki Süha Ediboğlu, Kenan Harun, İlhami Bekir Tez, Fethi Giray, Arif Dino, Fahri Erdinç, Emin Ülgener, Orhan Murat Arıburnu, Oben Güney gibi isimler bulunuyormuş. Dizide kitapları çıkacak şairlere baktığımızda “Kayıp Şairler” adının verdiği mesaj hakkında düşünmemek elde değil. Adları sıralanan bu şairler gerçekten “kayıp” mıdır? Gazete haberlerinde vurgulandığı gibi “bir zamanlar ünlü” müydüler? “Sonradan adları anılmaz” mı oldu? Merak etmemek elde değil. Türk edebiyatının en yaygın şehir efsanelerinden biri “hakkı yenen şairler ve yazarlar”dır. Bazı şair ve yazarların “çok iyi eserler” vermelerine rağmen, piyasa koşullarına uymadıkları için unutulmaya bırakıldıkları söylenir. Bunların kimliklerini tespit etmek için araştırmalar, edebiyat dergilerinde özel sayılar yapılır. Ama araştırmalardan, soruşturmalardan çıkan sonuç iddia kadar etkileyici değildir. Bu şair ve yazarların eserlerine baktığınızda haklarının pek de yenmediğini görürsünüz. Sorulmayan ve tabii cevabı araştırılmayan soru, bu şair ve yazarların gerçekten hakkı mı yenmiştir yoksa onlar sadece “bir zamanlar ünlü”ydü de günümüz okurları için abartılacak, benzerlerinden farklılaştıracak bir önemleri yok mu? “Kayıp Şairler” dizisinin iki kitabı bize bu soruların cevabını bulmakta örnek oluşturacak nitelikte. Halim Şefik (19131990), esas olarak “Orhan Veli`nin mahalle arkadaşı” olarak tanınıyor. “İlk şiirlerini 1943`ten itibaren yayımlamaya başlayan Şefik az sayıda şiir yazmış, tek kitap çıkarmış. Cam ve kundura işlerinden gümrük memurluğuna pek çok işte çalışmış Halim Şefik. Emeklilik yıllarında gezici kitapçılık yapmış. Sokaklarda, vapur ve trenlerde kitap satarken bir yandan yüksek sesle İstanbullulara şiirlerini okumuş. Sloganı da var: `Kırk yılda yazıldı, 40 dakikada okunur.`” Biyografisinden anladığımıza göre Halim Şefik kaybolmayı kendi tercih etmiş, çalışmaya başlayınca şiirle ilgisini kesmiş. Ancak emekli olduktan sonra şiire dönmüş. İlk şiirinin yayın tarihi 1943 (Serveti Fünun Uyanış dergisi), kendi yayını olan ilk ve tek kitabı Otopsi’nin yayın tarihi 1978 (İst. San Matbaası). Üstelik bu Halim Şefik’in ilk hatırlanması değil, Otopsi 1984’de ikinci kez, hem de dönemin en önemli edebiyat yayıncısı, Memet Fuat’ın editörlüğünü yaptığı Adam Yayınları’nca basılmış. Adam Yayınları baskısı hâlâ satışta, yani şiir okuru Halim Şefik’e 80’li yıllarda arzu edilen ilgiyi göstermemiş. Bakalım Halim Şefik 2000’li yıllarda okurca nasıl karşılanacak? Kitabın girişinde Ahmet Oktay, Halim Şefik`in şiirinin Garip şiirinin yedeğinde geliştiğini söylüyor. Halkın gündelik konuşma diline yaslanan bu şiir anlayışının ömrü kısa olunca Halim Şefik de sağlığında unutulmuş bir şair kimliği kazanmış. Ahmet Oktay, `Şiirin ömrü ya da hayatiyeti bir anlamda dönemin öteki şairlerinin ürettiği, genişlettiği, egemen kıldığı şiirle bağlantılı. O şiirin uzağında kaldığını sezemeyen şair, bir yerde unutulmaya aday oluyor.` diyor. Ahmet Oktay’ın yazdıkları bize ekleyecek söz bırakmıyor. 1940’lı 50’li yıllarda dönemin en etkili şiir akımı olan Garip’i izleyen birçok şair çıkmış. Çoğu akımın güçlü isimleri olan Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’ın etkisi altında kalmış ama Garip akımı bitince bu büyük şairler gibi kendilerini dönüştürememişler ve kaçınılmaz olarak unutulmuşlar, çünkü şiir okuru başka şiir anlayışlarının (örneğin İkinci Yeni) peşine düşmüş onlar demode olmuşlar. Dizinin ikinci kitabı Ak Yeşil Kavak Ağaçları’nın yazarı Nevzat Üstün 1924 doğumlu. 1979’da, 55 yaşındayken bir trafik kazasında ölmüş, yani ölümünün yirminci yılı. Nevzat Üstün’ün sekiz şiir kitabı yayımlanmış, bir de Beklenen Sabah adlı 1978’de yayımlanmış seçme şiirler kitabı var. Ak Yeşil Kavak Ağaçları’nın ilk yayın tarihi 1972. Atilla Özkırımlı, Nevzat Üstün’ü şöyle değerlendiriyor; “Garip’i izleyen ara kuşağın temsilcilerinden biri olarak belirir. İlk şiirlerinde Oktay Rifat’ın tavrı görülür. Giderek düşünce şiirine, kavga şiirine yönelir.” Özkırımlı’nın düşünce şiiri, kavga şiiri diye kast ettiği toplumcu gerçekçi akım olsa gerek. Erdal Alova’nın daha önce bir yazısında andığı gibi, Memet Fuat da Üstün için, “Toplum sorunlarıyla hep ilgilenen, sanatını siyasal düşüncelerini savunmak, yaymak için kullanan toplumsalcı bir şairdi. Ama serbest nazım akımından değil de, daha yeni bir şiir olduğuna inandığı Garip akımından yola çıktı.” Nevzat Üstün’ün kaybolmasında da bu yanlış tercih, Garip Akımı etkili oldu sanırım. Garip’in üç büyük şair dışında hemen hiç kimseye yararı olmadı. Ahmet Oktay, Nevzat Üstün`ün şiiriyle ilgili olarak kitabın girişinde “Birçok şairin başına gelen Nevzat Üstün`ün de başına geldi. Şiiri işlevsizleşti, ister istemez değişen okur beğenisi o şiiri de yürürlükten kaldırdı, tüketimden yoksun bıraktı” yorumunu yapıyor. Şiir okuru onları unutulmaya terk etse de vefakâr araştırmacılar onları unutmamış antolojilerde birkaç şiirleri ile yer almışlar ki bu biriki örnek onların şiirleri hakkında gerekli bilgiyi verdiği gibi neden kaybolduklarını anlamamıza da yetiyor. Şu bir gerçek, edebi değeri olan hiçbir eser kaybolmuyor, belki bir dönem unutuluyor ama sonra İş Bankası gibi Nevzat Üstün Edip Cansever SAYFA 12 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle