24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D yaşlı ile Kiracıları” 1934 yılında “Vakit Neşriyatı” olarak okurların ilgisine sunuldu. Demek 75 yıl geçmiş aradan. Cumhuriyet Ankara’sının kuruluş yıllarını anlatan Memduh Şevket Esendal’ın bu romanı ilk basımında “Ayaşlı ve Kiracıları” adıyla çıkmıştı. Bir apartmanın 9 odalı bölümünü anlatırken; bir kentin oluşumundaki insan ilişkilerinden yola çıkmak, yeni kurulan bir toplumun yozlaşan yönlerini göstermek, romanın dokusunu oluşturan özelliklerdir. eğinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN ‘Ayaşlı ile Kiracıları’ 75 yaşında savlarıyla hapislere düşen bir adam. Fabrikatör İskender, değirmen bozması bir yerde ortaklarıyla “afyon hülasası” hazırladığı için içeri atılan biri. Turan Hanım bu 9 odalı yerden ayrılacak, bir başka yerde yüksek kumar oynatacaktır. İffet Hanım o işi Ayaşlı’nın yerinde yapmak isteyecektir. Ayaşlı’nın kiracısı olmasa da, romanda ağırlığı olan, bankacının çocukluk arkadaşı Dr. Fahri banka müdürünün kızı Melek’le evlenecektir. Ayaşlı İbrahim Efendi’nin kira sözleşmesi sona ermektedir. Artık o yeri tutmayacaktır. Ayaşlı’nın bu dokuz odalı yerinde gelişi güzel toplanmış olan bu insanların kimi ölümle, kimi yaşama serüvenini bir başka yerde sürdürmekle dağılıp gitmişlerdir. Selime’yle yeni bir dünya kuracak olan Bankacı, bu boşalmış dokuz odalı bölüme üzgünlükle bakar: Duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler... Ayaşlı bu duvarın kenarında yemek pişirirdi. Parmak izleri Ayaşlı’nın oğlunun parmak izleri. Bankacının odasındaki ikinci cam çatlaktır. Turan Hanım’ın dirseği vurup çatlatmıştı. Bu odada Cavide’den nasıl bir iz kalmıştı? Faika’nın odasında eski bir çorap bağı, yarısı buruşmuş eski bir kadın korsası, atılmış pis mendiller, tek bir çocuk patiği, boş pudra kutuları, kopuk lastik boruları, kağıt parçaları, ilaç şişeleri...Banyo odasının tam ortasında Şefik Bey’den kalmış kopuk bir kasık bağı. Mutfak masasının bir köşesinde Ziynet’in fal baktığı, yağlı iskambil kâğıtları... Bütün bu nesneler bırakılmışlığın üzgünlüğü içinde geçen zamana dalmış gibidir. YATAY UYGARLIK Bankacı, Dr. Fahri’nin düğününde istasyon memurunun nişanlısı bir hanımla söyleşir: “Yalnızlık içinde bir istasyon, sanki yeryüzünde ikiniz yalnız kalmışsınız, gece sabaha karşı kalkıp tereyağlı ekmekle çay içmek!.. Dışarda da kar! Çaylıkta kaynayan suyun dumanları çıkar. Yaz günü, ikindi üstü yerlere bir hüzün çöker. İnsan dalgınlaşır, gözleri dalar... Bir kuru kengelin dikenli başını salladığına bakar kalırsınız. Ne iyidir!” Necati Cumalı “Küçük İstasyonlar”a bakarken “Ayaşlı ile Kiracıları” romanından esinlenmiş midir? “Tren küçük bir istasyonda Durduğu zaman Memurun karısı ya da baldızı Bana bütün kadınlardan güzel görünür.” Yalnızlıkta sevilen kadınlar vardır. Bankacı, sözlerin eskimediği, birlikte yaşamanın insanı çoğalttığı yalnızlıklardan yanadır. Memduh Şevket Esendal, topluma yol gösteren bir yazarın “Yatay Uygarlık” diye nitelenecek toprak uygarlığını benimsemesini ister. “Dikey Uygarlık”a inanmaz, sakıncalı bulur. Sunullah Arısoy’la söyleşisinde diyor ki: “ ‘Amudi Medeniyet’ yoktur beyefendi, ayakta duramaz, yaşıyamaz... Bugün gördüğünüz şeyler var ya, şu atomlar falan, yeni silahlar icatlar ve siyasi krizler, buhranlar, bunların hepsi bir medeniyetin, ‘Amudi Medeniyet’in çökmekte olduğunun delilidir. Ben, er geç, ‘Ufki Medeniyet’in, yani ‘Toprak Medeniyeti’nin galebe çalacağına inanıyorum” (EDEBİYATÇILARIMIZ KONUŞUYOR, Varlık Yayınları, 1953). Doğanın sessizliğinde birbirine kenetlenen bahçeli evler, yakınlıkları korumasını bilen iyi evlilikler, yarınların sorumluluğunu taşıyan anlayışlı çocuklar... Ayaşlı’nın dokuz odalı çürümüş dünyasından böyle aydınlık bir dünyaya çıkılabilir mi? Uygarlık anlayışları Esendal’ı haklı çıkaracak mı? Yenilgiler içinden geçerken kendimizden kurtulabilecek miyiz? DÜZELTMELER Fethi Naci, “Ayaşlı ile Kiracıları”nı değerlendirirken Tahir Alangu’nun romandan kimi bölümlerin çıkarıldığını yazdığını anımsatır: “Tahir Alangu ‘Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman” adlı eserinde (Birinci cilt, s. 132) Ayaşlı ve Kiracıları’ndan söz ederken, ‘Üç forma kadar tutan bir bölümü o günlerin şartlarına uymak endişesiyle kırpılmış’ diyor. O bölümleri merak etmemek mümkün değil. Belki de romanın asıl ‘bildiri’si o bölümlerdeydi. Çünkü, bu haliyle, roman toplumsal kurtuluşu neredeyse mutlu evliliklere bağlıyor” (YÜZYILIN YÜZ ROMANI, Ayaşlı ve Kiracıları, Adam Yayınları, 2000). Fethi Naci gibi ayrıntıları görmesini bilen usta bir eleştirmen Tahir Alangu’nun boş sözlerinin etkisinde kalmamalıydı. Evet, “Ayaşlı ile Kiracıları”nın 1934’te Vakit Neşriyatı olarak çıkan ilk baskısında 2 bölüm yok gibi görünür. Oysa bölüm başlığı olarak görünen numaraların ikisi düşmüş, bu bölümler birbirine karışmıştır. Yıllar önce bu karışan bölümleri saptamış, Bilgi Yayınları’nda romanın en doğru biçimde çıkmasını sağlamıştım. Esendal iri sözler söylemeyi sevmezdi. Kadınların yaramazlıklarına, erkeklerin kaçamaklarına hoşgörüyle baksa bile, iyi evliliklerin “Yatay Uygarlık”ı gerçekleştireceğine, yurdu kurtaracağına inanırdı. Aslında iyi evlilikler birer simgedir; yarınlara umutla bakmayı kolaylaştıracak birer simge. Kimi zaman gerçeğin küçük bir ayrıntıda olduğunu görmezden geliyoruz. Behçet Necatigil “Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü”nde, “mütareke İstanbulu”ndaki ittihatçı avında Esendal’ın da tutuklandığını, kovuşturmaya uğradığını yazmıştı. Oysa Memduh Şevket’in oğlu Ahmet Esendal tıbbiyede yakınlık kurduğum hocam olmuştu.Bana babasının Tadla adlı bir vapurla İtalya’ya kaçtığını, tutuklanmadığını anlatmıştı. Behçet Necatigil, uyarım üzerine, sözlüğünün daha sonraki baskılarında bu yanlışını düzeltti. Memduh Şevket Esendal’ın terekesindeki yazıları inceleyen rahmetli Muzaffer Uyguner “Bütün Eserleri”nin derlenmesine emek vermiş, “Bilgi Yayınevi” eksiksiz olarak onları okurların ilgisine sunmuştur. “Ayaşlı İle Kiracıları”nın 75. yılında onu tat alınarak, su gibi okunur kılan özellik dilinin duruluğudur. Esendal 75 yıl önce böyle bir dilin gücüne nasıl varmış, bu dilin özellikleri nelerdir? Türkçenin gücünü gösteren bu özellikler ayrı bir yazı konusu olabilir. ? “A Memduh Şevket Esendal’ın romanını 75 yıl sonra yeniden okurken o duru dili nasıl yaşattığına şaşıyorum. Dil devriminin ilk yıllarındaki zorlamayla öne sürülen yapay bir dil değil, yaşanmışlığın içtenliğini taşıyan doğal bir dil. Esendal özöğrenimli bir yazar. İçinde bulunduğu yaşama koşullarında insanı tanıyan sağlam bir gözlemci. Davranışlarından, konuşmalarından insanın ruh yapısına bakmasını bilen bir öykücü. “Ayaşlı ile Kiracıları”, bir olay örgüsünü anlatmanın ötesinde, gevşek ilişkilerin arkasındaki ruh derinliğini gösterdiği için, etkisini sürdüren, kendini yenilemeyen bir roman. Bu 9 odalı apartman bölümü, yeni topluma tutulan bir ayna gibidir. Osmanlı Devleti’nin ümmetçi toplumundan cumhuriyetin laik toplumuna geçerken yaşama koşullarında nasıl bir değişim oluyor? Nasıl bir çıkış yolu bulunabilir? Önce konuyu anımsamaya çalışalım. ESENDAL’IN KADINLARI Romanı birinci kişi ağzıyla anlatan önemli bir banka memuru. Dokuz odalı bölümdeki insanlara sevecen bir yaklaşımla bakıyor. İlgisiz gibi görünen konuşmalar olay örgüsünün oluşmasını sağlıyor, kişilerin ruh yeteneğini gösteriyor. Dokuz odalı bir apartman bölümündeki insanların yaşama serüveninden, yeni kuSAYFA 22 rulan bir kentin, değişen toplumun yaşama koşullarına bakmak olanağı var mı? Görmesini bilen için bir damladan denizi bulmak nasıl olanaksız değilse, sıradan insanların yaşama serüveninden bir toplumun geleceğine bakmak da zor değildir. Ayaşlı İbrahim Efendi Osmanlının son dönemlerinde eşkıyalık bile yapmış, aftan yararlanmış, her boyaya girip çıkmış, kazanırken acımasız, yedirirken hoşgörülü bir adam. Köyde bir karısı var. Kentte ev işleten bir başka karısı. Kiracılardan biri, Faika, bu kadının şoför Fuat’la evli olan kızı. Haki Bey, bir ara yurt dışı göreve gönderilmiş, orada unutulmuş, sonra işine dönmüş, karısı Turan Hanım’ın gönül ilişkilerini görmezden gelen, katlanmayı alışkanlık edinmiş bir adam. Bir başka kiracı, Abdülkerim ile karısı İffet Hanım, bir de bunların hep ağlayan çocukları. İffet Hanım da kocasına aldırmayan, başkasıyla ilişkisinden hastalık kapan bir kadın. Cavide, iş bulma umuduyla bankacıya yakınlaşan bir başka genç kadın. Bu dokuz odalı bölümün temizlik işleriyle uğraşan Halide dört aylık gebe, başından oldukça serüven geçmiş, solgun bir kadın. Kendini gebe bırakan adamın izinde, başının çaresine bakmak için bölümden ayrılır. Yerine aldıkları Raife kadın iş için kızlarını bankacıya yamamak ister. O da ayrılınca bölümün temizliğine Giritli Ziynet adında oynak bir kadın gelir. Bu kadınların hepsi yaramazlık sayılacak ufak tefek gönül ilişkilerinden başlayıp kendilerini zora sokan, hastalık kapan, gebe kalan bir dağınıklık içinde Esendal’ın romanında yerlerini alırlar. Bankacıyla Turan Hanım’ın sevi ilişkisi alışkanlık olarak nitelendirilebilir. Cavide’nin yakınlaşmasında daha duyarlı incelikler olabilir. Bankacı bu ilişkileri iz bırakmayan, acı vermeyen dokunmalar diye yorumlamak ister. Temizlikçi kadınlar, Halide ile Ziynet, nice sevi yenilgilerinden geçmelerine karşın, yaşamaya direnmeye çalışan yoksul kadınlardır. Esendal, sevi ilişkilerinde öncelikli davranışın kadınlarda olduğunu anımsatır. Esendal’ın kadınları, sevgi gücüyle erkeğe egemen olmasını bilen kadınlardır. Değişen toplum koşulları, kadınlardaki bu üstün yeteneği daha mı belirgin duruma getirmiştir? Esandal’ın kadınları, “bu evin biraz çürük olan havası”nda toplumu kurtaracak olan kadınlar mıdır? Yarının düzeyli toplumuna yaraşan kadınlar arasında Banka Müdürünün kızı Melek ile Hasan Bey’in kızı Selime vardır. ÖTEKİ KİRACILAR Hasan Bey, Rumeli yakasında, Karaçimenli dolaylarından bankacının hemşerisidir. Kızını bir sarhoş adamla evlendirmiş, üç hafta sonra boşamak zorunda kalmıştır. “Mübadele” dolayısıyla verilmesi gereken toprakları elde edemeyişin yorgunluğu içindedir. Bir yürek inmesiyle bu dünyadan göçecektir. Kızı Selime babasının son günlerine zor yetişecektir. Konsolos emelisi Şefik Bey kendine bile bakamayan, yakınlık duyduğu gençlere parasını kaptıran, başı kesilerek öldürülen zavallı bir yaşlı adamdır. Hüseyin Bey, Doğu’da tarlaları olan, hakkını alamayan, üstelik ayaklanmaya kışkırtıcı, adam öldürtmeye yönlendirici CUMHURİYET KİTAP SAYI 1007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle