07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 20 MAYIS ÇARŞAMBA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER ürriyet Yaşar’ın yeni öykü kitabının adı: “Önce Ben Onu ÖlH dürdüm” (Can Yayınları). Kitabın adı, ilk üç sözcüğün yerlerini değiştirmenin anlamı nasıl farklılaştıracağını düşündürdü bana. “Önce ben onu öldürdüm.” ( O beni öldürmeden önce) “Ben önce onu öldürdüm.” (Başkalarını öldürmeden önce) “Onu önce ben öldürdüm.” (Başkaları onu öldürmeden önce) “Onu ben önce öldürdüm.” (Sonra başka şeyler yaptım.) “Önce onu ben öldürdüm.” (Sonra başkaları öldürdü.) Söylerken hangi sözcüğün vurgulandığına göre de anlam değişebilir. “Önce ben onu öldürdüm.” tümcesinde “ben” değil de “onu” sözcüğü vurgulu söylenirse “önce onu, sonra başkalarını” anlamı da çıkar. Yükleme en yakın sözcüğün vurgulanması, Türkçenin bir özelliği. Emir tümceleri devrik yapıldığında bu özellik daha belirginleşir: “Buraya gel.” “Gel buraya.” “Şuraya geç.” “Geç şuraya.” “Önüme düş.” “Düş önüme.” Hiç de aynı anlamda tümceler değil bunlar. Türkçenin bu özelliği, aynı zamanda bir üstünlüğü olarak da sayılmalı. dı üzerinde bu kadar durduğum kitabın yazarı Hürriyet YaA şar’ı bu sayfanın okurları 12 Eylül öykülerini topladığı “Bir Tersine Yürüyüş” ve 12 Mart öykülerini topladığı “Yiğit İken Ölenlere” adlı antolojilerden (Her ikisi de Can Yayınları arasında çıktı.) tanıyorlar. İlk öykü kitabı “Anlatmaya Biri Gerek”ten sonra yayımlanan “Önce Ben Onu Öldürdüm”, yazarın ikinci öykü kitabı; ama usta bir öykücünün kaleminin izi hemen her satırda kendisini belli ediyor. Sözü öyküye getirmişken sıranın kendilerine gelmesini sabırla bekleyen üç öykü kitabına da değineyim. Ali Atalar, Gaziantepli bir yazar. İkinci öykü kitabı “Baklava Dürümü”nün (Ata Kitaplar) başında Anadolu’da yazar olmanın zorluklarından söz ediyor. Öyküleri ise yöresel söyleyişlerle, Anadolu’nun sahiciliğini ve içtenliğini duyurmakla yazarının iyi ki Gaziantepli olduğunu düşündürmekte. “Kedisiz Sevda Zamanları” (Bengü Öykü) ve “Sözcüklerin Dili Tutulunca” (Bumerang Yayınları) Mustafa Aslan’ın iki öykü kitabı. Aslan’ın kitapla vukat İskender Azatoğlu, kendini göstermek gibi bir çabaya A hiç girmeden köşesinde sessizce kozasını ören çalışkan mı çalışkan bir insandır. Arı gibidir; araştırmalar yapar, kitaplar yazar. Ne ün ne de para içindir bu çabalar. Bilgiyi herkesle paylaşmak içindir. “Türkiye” sözcüğünün sonundaki “iye” eki ile ilgili olarak bana gönderdiği bilgi de paylaşılmayı hak eden önemdedir. Bir türlü kesip biçemediğim, bu köşeye sığacak boyuta getiremediğim için yer veremediğim uzun mektubu bölmeyi yeni akıl edebildim. Neyse ki geciktirmem bir işe yaradı, bana İdaköy’ü anımsatma fırsatı verdi. Bu yaz yolu Ege kıyılarına düşenlerin, Ören, Altınoluk ve çevresinde tatil yapacak olanların gitmesi, görmesi gereken bir yer İdaköy. Alplerden sonra dünyanın en çok oksijen üreten Kaz Dağlarının (Mitolojideki adı: İda Dağı) Edremit Körfezi’ni gören güney yamacında, Çamlıbel ile Tahtakuşlar köyleri arasında bulunan İDAKÖY Çiftlik Evi’nde İskender Azatoğlu ve eşi, konuklarına yaz kış yalnız tertemiz yiyecek ve içecekler, gönül ferahlatıcı bir konaklama sunmuyor; rehberlik ediyor, dia gösterisinden piyano dinletisine, tarih ve mitoloji söyleşilerine kadar insanı zenginleştiren ne varsa hepsini sunuyorlar. (www.idaköy.com, [email protected] – 0266 387 34 02). Benim gibi, pek çok Türkoloğun düştüğü bir hata var. Türkçenin geçmişini incelemek için geriye baktığımızda önce Arapçayı ve Farsçayı görürüz; Türkçenin en eski dönemlerine gider, Orta Asya’ya kadar uzanırız. İskender Bey haklı olarak bu durumu yadırgamakta ve eleştirmekte. “Türkiye” sözcüğünün sonundaki “iye” için de ben, “yer adı yapan Arapça bir ek” deyip geçmişim. Azatoğlu’nun –aslında bildiğim– savı ise, “Anadolu Türkçesi’nin köklerinin binlerce yıldır bu topraklarda konuşulmuş Eski Anadolu dillerine dayandığı”dır. Hitit çağından beri bu topraklarda “iye” ekinin bulunduğunu söyledikten sonra, örnek olarak, Alman ile Türk Kültür bakanlıklarının hazırladığı “Hititler ve Hitit İmparatorluğu” adlı eserde yer alan haritalardaki 3500 yıllık bazı kentlerin adlarını veriyor: Adaniya (Adana), Malidiya (Malatya), İkkuvaniya (İkonion / Konya). “Bunlar salt üç örnektir ve böylesi onlarca ad vardır.” diyor İskender Azatoğlu. 26 MAYIS SALI 22 MAYIS CUMA www.feyzahepcilingirler.com [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. B U L M A C A 1 L 2 F 3 A 4 B 5 B 6 F 7 C 8 L 9 I Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU B. Gümüşhane’nin bir ilçesi. 10 H 11 K 12 E 13 E 14 A 15 F 16 C 17 A 18 A 65 72 56 4 5 37 C. Prensip. 74 70 40 29 67 10 47 I. Tediye etmek. 19 E 20 E 21 E 22 I 23 E 24 G 25 G 26 A 27 I 28 L 41 22 9 66 33 27 J. Flurya kuşunun diğer adı. 29 H 30 J 31 L 32 L 33 I 34 D 35 L 36 L 37 B 38 J 39 L 51 74 16 7 D. Bir portakal türü (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 40 H 41 I 42 A 43 J 44 H 45 R 46 L 47 H 48 A 49 L 68 54 38 59 30 K. “Döğüşen yiğitler de boyanır kana / ... mi çeker seni doğuran ana” (Halk türküsü). 50 L 51 C 52 K 53 L 54 J 55 F 56 B 57 F 58 A 59 J 61 34 E. Vurun Kahpeye adlı romanın yazarının soyadı. 60 K 61 D 62 L 67 K 64 K 65 B 66 I 67 H 68 J 69 K 11 52 63 64 69 60 45 L. Muzaffer İzgü’nün bir mizah kitabı. 70 H 71 F 72 B 73 A 74 C 75 G 76 L 77 G 78 G 20 13 23 19 12 21 F. “... Şen” (Hızlı Gazeteci adlı çizgi romanıyla tanınan ünlü çizer). Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru “sahici aşklar külliyatı” adlı kitabın çıktığı yayınevinin adını ve kitabın türünün adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı kitaptan bir alıntı ve yazarın adı ortaya çıkacaktır. 43 49 8 62 50 35 36 15 57 71 6 2 55 G. Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan şey. 53 28 31 76 39 1 46 32 1006. sayının çözümü: A. KOHEN, Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Bütün ...” (Arthur Miller’in bir oyunu) 78 77 75 24 25 H. “Anna ...” (Yedinci Şafak ve Transit adlı yapıtları da yaratan yazar). 18 42 48 3 26 17 58 14 73 B. ABBAS SAYAR, C. NEDİD, D. IMMANUEL KANT, E. NECİB, F. KOD, G. AĞABEY, H. YUNUS KORAY, I. NİGARİ, J. AZİYADE, K. ĞĞĞ, L. IRIPLARIN. Şiir: “yoksa tanrı’m, yoksa kaybolup gideceğim bu birbirine değmeyen hayatlar arasında, sızan kanın kaynağına doğru.” SAYFA 31 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1007 Hürriyet Yaşar rında simgesel ve epey kapalı öykülerin dışında deyimleriyle ve çeşitli durumların eşlikçisi olarak Gaziantep de var. En iyisi, sözün bundan sonrasını ona bırakmak: “Bu özellik sonra gelen çağlarda tüm dünya dillerine mal olmuş ve MÖ.500’lere gelindiğinde kentler / yöreler her dilde Troia (Troya / Troiya), Lydia (Ludiya / Ludia), Karia (Kayra / Kariya) şeklinde yer almıştır. “İya / ija” sonekinin tarihi Hitit’ten eskiye dayanıyor olabilir. Bunun için Sumer yazılarına bakmak zorunludur. Bunlar ise, yazılı belgelere dayalı bilgilerdir ve 6 bin yıl öncesinden beriye tarihlenen Sumer Tabletleri ile yine tabletlere kazınmış ve MÖ. 2000 1200 yıllarına tarihlenen Hitit, Hatti, Luvi, Kaşka, Pala gibi Anadolu dilleri, günümüz dillerine çevrilerek kütüphane dolusu yayına / sözlüğe konu olmuşlardır. Etimoloji ile ilgilenen dilbilim insanlarının bu kaynaklara bakması gerekir düşüncesindeyim. Çünkü, insanlar yaşadıkları coğrafyanın misafiridirler ve tüm birikimlerini bu topraklara bırakarak ebediyete göçerler. Böylelikle aynı topraklarda bir değerler katmanı oluşur ve her yeni gelen eskinin mirasçısı olur. Bu kural evrenseldir ve dünyanın her noktasında olan biten aynıdır.” “Bilimsel mantık, ‘Türkçe UralAltay dilidir, bu nedenle HintAvrupa sayılan Eski Anadolu dilleri ile bağı yoktur.’ savına karşıdır. Nitekim Meydan Larousse bile bu konuda bilim insanlarının ayrıldığını yazmaktadır. Öyleyse bilimin gereği yapılmalı, ‘Etimoloji’ ile ilgilenen dilcilerin Eski Anadolu Dilleri ile barışması sağlanmalıdır.” Meydan Larousse’un “Etimoloji” maddesinde yazdıklarını da alıntılamış İskender Bey: “Bir dildeki kelimelerin kökenlerini incelemeyi amaç edinen bilim. Etimolojinin başlıca amacı, ele alınan kelimenin ilk biçimini belirlemektir. Etimoloji, dilbilim ve diğer bütün bilimlerden aynı zamanda yardım gören karmaşık bir bilimdir. Fonetik yasaları, semantik, coğrafi dilbilimden yararlanmak kaçınılmazdır.” Azatoğlu’nun “coğrafi dilbilim” için verdiği örnekleri önümüzdeki haftaya erteliyorum. ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle