Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K “M. Sabri Koz için” Bazı kitapları çok sattığı için 1876kendini iyi sanan ama sığ bir erkek yazar sorarsanız, aklıma önce Tuna Kiremitçi (T.K.) gelir. Ben sanırım geçen yıl KİTAP İÇİN’de, “T.K. için edebiyat arenasının Hüsnü Şenlendirici’si desem hangisine haksızlık etmiş olurum?” demiştim. Bu konuda daha fazla gecikmeden bir saptama yapmalıyım; benim yakıştırmam onların magazin basınına sürekli malzeme oluşturan özel yaşamları üzerineydi. Aksi takdirde Bay Şenlendirici’nin hiç olmazsa iyi yaptığı bir iş var; ortak kanıya göre klarnetini iyi üflüyor. 1877 Kitabistanın Paris Hilton’u kimdir derseniz aklıma yine önce T.K. gelir. 1878 YKY kitabevi önünden geçerken vitri itap İçin... SELÇUK ALTUN LXXVI ‘Ne zaman Galata Kulesi’ni görsem, bir külah kaymaklı dondurma yiyesim gelir...’ ninde bir iğreti ilan gördüm. Semih Gümüş’ün (S.G.) “Türkiye’de Modernlik ve Modernizm” konusunda söyleşisi varmış… Birden aklıma Enis Batur’un Ada Defterleri’ndeki saptaması geldi, “Semih, canı yanmış, büyük sermayeye yükleniyor durmadan. Tekrarlamaktan bıktım: iyi sermaye, temiz para yoktur, oysa iyi iş için sermaye şart. Bana kimse küçük ve orta ölçekli yayınevlerini göstermesin. Yıllardır, yazar olarak, onlarla çalışan benim. Semih, Doğan’la anlaştı, ben geri çevirdim – bunu söyleyecek yüreği var mı?” 1879 S.G. bir ara “yayıncılığın dışından gelen sermayenin” kurduğu bir şirkette çalışıyordu. Oradaki işinden de olunca bakın 25.08.06 tarihli Radikal Kitap’taki yazısında ne buyurmuş: “…Sonra piyasanın düzeneklerine uyumlu ve yayıncılığın dışından gelen sermayenin dünyamızın orta yerinde kurduğu dergâha gide gele eski alışkanlıklarını yitirmiş yazarların güven vermeyen tutumlarını ve yeni edebiyat yıldızlarının pırıltılarını okuyup dinlemek ve seyretmek zorunda kalıyoruz ki, boşuna…” 1880 Psikolog Dr. ve yazar Kaan Arslanoğlu’na göre S.G., Orhan Pamuk’u eleştirirken Nobelist olduktan sonra alkışlayan eleştirmenlerden. YKY Yönetim Kurulu Başkanlığım sırasında bu zat YKY’nin iç işlerine karışmaya da kalkışmıştı. YKY’nin aklı başında genel müdürü Tülay Güngen’in gerekenleri yapacağına inanıyorum. 1881 Nisan’ın ilk haftasında 45. Kütüphanecilik Haftası kutlandı. TRT’nin teletext’inden aldığım notlardan: a) Türkiye’de kitap vatandaşların ihtiyaç listesinde 235. sırada yer alıyor. (Ne? Televizyon kanallarındaki dizi sayısı 234’e ulaştı mı?) b) İngiltere’de ve Fransa’da toplumun yüzde 21’i, Japonya’da yüzde14, A.B.D.’de yüzde12’si düzenli kitap okurken bu oran ülkemizde onbinde bir. (One minute… one minute! Sonuçta bir Türk dünyaya bedeldir.) c) Günde ortalama 5 saat televizyon izleyen Türk insanı, kitap okumaya yılda sadece 6 saat ayırıyor. (“100 Temel Eser” yerine “100 Tem(b)el Eser” uygulamasına geçilse?) 1882 23.03.09! Altunizade Kavşağı’ndan Boğaz Köprüsü’ne çıkıştaki her duruşumuzda, 34 TT 873? plakalı otomobildeki beyefendi kucağındaki Cumhuriyet gazetesine odaklanıyordu. (Yaban bir ülkede bir vatandaşımı görmüşçesine duygulandım.) 1883 Ne zaman Galata Kulesi’ni görsem, bir külah kaymaklı dondurma yiyesim gelir… 1884 26.03.09! Tepebaşı’nda, İngiliz Başkonsolosluğu’nun karşısındaki KİTAP İÇİN nam kitabevine uğradım. (Bu kitabeviyle kan bağımız yoktur, gönül bağımız vardır.) KİTAP İÇİN’de “çok” indirimli fiyattan “nitelikli” onbinlerce kitap ve dergi var. Arka kısmında da bir sahafiye tomurcuklanmış. KİTAP İÇİN (Meşrutiyet Caddesi, No.19) bir Serendipity havzasına dönüşmüş. Aferin Murat Uncu! 1885 Şair Sylvia Plath (19321963), kocası şair Ted Hughes’un (19301998) onu ortak dostları Assia Wevill’le aldattığını öğrenince intihar etti. Assia Wevill (19271969) Ted Hughes’un kendisini aldattığını öğrenince ondan olma kızı Shura’yla birlikte intihar etti. Sylvia Plath intihar ettiğinde oğlu Nicholas bir yaşındaydı. Prof. Nicholas Hughes ise 16.03.09 günü Alaska’da intihar etti. Şair Nilgün Marmara’nın (19581987) mezuniyet tezinin konusu “Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” idi. Marmara da intihar etti. 1886 2003 itibarıyla, Amerikan Ulusal Kütüphanesinin (Library of Congress) kitap raflaSAYFA 10 Tuval üzerinekarışık teknik, 2008 (Bahar Kocaman). rının toplam uzunluğu 530 mildi (885 km.). Bu istatistik 2009 sonu itibarıyla güncelleştirilirse, Selçuk Altun’a da 3cm. ayırmak gerekecek. (Amerika Amerika Duy Santimetremizi…) 1887 İki Evhamzade: a) Marcel Proust (18711922) mikrop kaparım korkusuyla yere düşen kalemine bir daha elini sürmezmiş. b) Hans Christian Andersen’in (18051875) en büyük korkusu yanarak ölmekmiş. Eğer yatak odası zeminde değilse, uyku zamanı oraya bir urganla girermiş, yangın sırasında pencereden salimen aşağıya süzülmek için. 1888 BİR KİTAP PROJESİ: 2011 Beş Şehir’in yayımlanmasının 65. yılıdır. O tarihe dek yetiştirilmek üzere “Beş Şehir, Beş Yazara” havale edilecek. Örneğin: İstanbul (Orhan Pamuk), Ankara (Enis Batur), Bursa (Şavkar Altınel), Konya (Uğur Kökden) ve Erzurum (İbrahim Yıldırım). 1889 Kırk küsur yıldır ülkedeki seçim süreçlerini –ibretle izlerim. En ama en düzeysizi son yerel seçimlerdi. Siyasi parti liderleri seçmenleri hizmet vaadiyle ikna etmek yerine birbirlerine saldırmayı yeğlediler. Başbakan muhalefet parti genel başkanlarına, onlar başbakana verdi veriştirdi; sanki kim daha fazla karşı tarafı aşağılarsa, seçmeni o denli etkileyecekti. Hakaret düellosunun tansiyonunun artması utanç vericiydi. Sanki AB yerine Sığlıkistan sürecindeydik. Değerlendirmelere göre seçimlerin kaybedeni yoktu; AKP uzak ara birinci parti konumunu korurken, CHP, MHP ve DTP belediye başkanlıkları sayısını artırmışlardı. Bence bu seçimin kaybedeni “seçmenlerdi.” 1890 24.04.09 tarihli AKŞAM’ın “Akıl ver Hocam” başlıklı manşetine göre AKP’nin Siyaset Akademisi, liberal (?) sayılan bazı gazetecilerle ortak etkinlik yapacakmış. O kimi aykırı geçinen ama yapay adların arasında fırdöndü bellenenler yok değil. Kendilerine bir değerlendirme önerisi; (AKP’nin son yerel seçimlerde aldığı yaklaşık oy oranı) yüzde 40 + (Karşı cenahın ikonlarından Aziz Nesin’in gözlemine göre bu ülkenin aptallık oranı) yüzde 60 = Etti mi yüzde 100! (Ülke rayına oturtulmuştur Sayın…) 1891 23.04.09 tarihli Cumhuriyet’teki Ahmet Cemal’in yazısının başlığı “Türk Toplumunda Cehaletin Yükselişi (12)” idi. Birikimli yazar yazısını, “On iki hafta boyunca sürdürdüğüm bu konuya gençlerden çok olumlu tepkiler ve sorular geldi. Ama, yazarlar ve köşe yazarları da dahil, hemen hiçbir kalem sahibinden bir atıf gelmedi. Anlaşılan o ki, ülkemizde, tıpkı faşizm gibi, cehalet de yok sayılarak ve önemsenmeyerek yükselmekte!” diyerek bitirmiş. Ben aslında deneyimli yazarın bu duruma şaşırmasına şaşırdım. Ciddi konuları, o zevattan kiminin irdeleme yeteneği veya ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1007