Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ met Culum “Kalenin Gölgesinde Çeşme”yle, Çeşme’nin yakın tarihine ışık tutarken, yöre halkı tarafından anlatılan yaşanmış ya da söylence olayları hikâye ediyor; TürkYunan dostluğu ve nefretinin tanıklığını okuyucuya aktarıyor. Kirlenmiş Ağıtlar/ Sennur Sezer/ Evrensel Basım Yayın/ 48 s. “Bilir misin bekleme salonlarını küçük istasyonların?/ akşam saatleri, uzak İstanbul’a, Ankara’ya, Dünya’ya birden iner karanlık/ ve üstüne sinmiş is kokusuyla hep geç kalırsın artık/ uykusunu alamamış beden, acımış yağ ve tanımadığın bir koku ortalıkta/ belli ki çoktan geçip gitmiş posta/ ve ışık ışık geçen hızlı tren durmaz bu aralıkta/ geç geldin.” Sennur Sezer, 2000’de Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü kazandığı kitabı “Kirlenmiş Ağıtlar”la şiirseverlerin karşısına çıkıyor. İstanbul’dan Sayfalar/ İlber Ortaylı/ Turkuvaz Kitap/ 230 s. İstanbul: Dersaadet ya da Byzantion; ya da yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan, İmparatorluğun fermanlarında geçen adıyla: Be makamı Konstantiniyye el mahmiyye. Hangi adla anılırsa anılsın, muhteşem bir şehir, kültürlerin, dillerin ve dinlerin kaynaştığı büyülü bir dünya. Unutulmuş ya da unutulmaz semtleriyle; camileri, kiliseleri, çeşmeleriyle; çeşitli etnik toplulukları, halkları, gelenek ve görenekleriyle; konakları, yalıları, Boğaz’ıyla; baştan sona tarih kokan sokakları, mahalleleri, ulema semtleriyle; Bâbıâli’si, Beyoğlu’su, Doğu ile Batı’yı kaynaştıran yaşam tarzıyla, 3000 yıla yaklaşan geçmişi olan İstanbul. İlber Ortaylı’nın kaleminden “İstanbul’dan Sayfalar”, tramvaylarıyla, vapurlarıyla, Levantenleriyle, dilencileriyle, iskeleleri, meyhaneleriyle bu kentin ruhunu, geçmişini ve bugününü bilmek isteyenler için bir rehber olma özelliği taşıyor. Kadın Severse/ Ayfer Kırım/ Etki Yay./ 400 s. Bartınlı uçarı genç adam, Ankara’dan gelen genç, güzel ve hayat dolu bir kızla tanışır. Arkadaşlıkları tatlı bir macerayla başlar, aşkın en güzel taraflarını yakalar ve evlenirler. Renkli, fırtınalı hayatlarında aşklarının hiç bitmeyeceğini ömür boyu süreceğini kendileri gibi dostları da bilir. Beklenmeyen bir kaza sonucu genç kadın tekerlekli sandalyeye bağımlı kalır. Ayfer Kırım, 1960’ta Bartın’da yaşadıkları ve tanık olup gözlediği her şeyi 2008 yılında bir romana dönüştürdü. İkinci romanı “Kadın Severse”de yalın bir dille hayatını anlatıyor. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu/ Edward J. Ericson/ Çeviren: Kerim Bağrıaçık/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 342 s. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na girerken Avrupa’nın “hasta adamı”ydı. En azından, 19. yüzyılda bu benzetmeyi yapan Rus Çarı I. Nikola’dan beri, Batı kamuoyundaki SAYFA 28 genel kanı bu yöndeydi. Ama aradan dört yıl geçip Büyük Savaş’ın sonuna gelindiğinde, dönemin sanayi ve teknoloji devi olan Britanya İmparatorluğu’nun ordusuna Çanakkale ve Kutü’lAmare’de yaşatılmış ciddi mağlubiyetler, İran ve Kafkasya seferlerinde kazanılmış başarılar Osmanlı ordusunun artılar hanesine kaydedilmişti. Hâkim tarihçilik anlayışının aksine, başarının nedenlerini teşkilat yapısı, muharip lider kadrosu gibi iç unsurlarda arayan Edward J. Erickson’ın “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu” isimli çalışması, Birinci Dünya Savaşı’na ve genel olarak askeri tarihe ilgi duyanlara yönelik bir başvuru kaynağı olmayı amaçlıyor. Bozkır Çiçekleri/ Selçuk Baran/ Yapı Kredi Yayınları/ 210 s. “İşinde, bodrumdaki odasında, üzerinde yükselen bütün katların ağırlığını duyuyor, boğulacağını sanıyordu. Üst katlarda odası olmayacaktı hiçbir zaman. Hayri Bey emekliye ayrıldıktan sonra onun yerine geçebilirdi, o kadar. Belki de ömrü boyunca bodrum katından çıkamayacaktı.” Selçuk Baran “Bozkır Çiçekleri”nde, yalnızlığı seçmediği halde umarsızca yalnız kalan kahramanlarıyla 70’li yılların Ankarası’nı adımlıyor: Yolları bozkırın ortasında kesişen Seyfi’nin, Nurten’in ve Müfit’in gözünden, yer yer umutlu, yer yer coşkulu ama çokça hüzünlü bir resim çiziyor. Melankoli/ Héléne Prigent/ Çeviren: Orçun Türkay/ Yapı Kredi Yayınları/ 160 s. Melankoli tüm Batı kültürü tarihini istila etmiştir. Hippokrates onu insan bedenindeki suyuklardan biri olarak görmüş, Aristoteles melankoliyle deha arasındaki ilişkiyi sorgulamış, günümüz psikanalizi de başka yorumlar ortaya atmıştır. Antikçağ’la XXI. yüzyılın başlangıcı arasında, melankoli, sözcüğün kökeninde tanımladığı “kara safra”dan başlayarak, birçok adla varlığını sürdürmüştür: acedia, spleen, nevrasteni, bunalım. Çok ünlü kişiler tutulmuştur bu “kutsal hastalığa”. İzleğin sürekliliği melankoliyle ilgili zengin ikonografiye yansımıştır, bu ikonografinin merkezinde de Dürer’in ünlü gravürü, Melencolia bulunmaktadır. Nedir bu sürekliliğin anlamı? Neye işaret eder? Melankoli neden yaratıcılıkla ve onun da ötesinde imgelemle ilişkilendirilir? Héléne Prigent imzasını taşıyan “Melankoli”, antik mezar taşlarından Dürer’in, Valentin’in, Goya’nın, Delacroix’nın, Friedrich’in, Munch’un, Redon’un, Hopper’in, Kiefer’in vb. yapıtlarına uzanıp, melankoli tarihine ve onunla ilişkilendirilen simgelere ışık tutmayı hedefliyor. Muazzez İlmiye Çığ’a Armağan Kitap/ Kaynak Yayınları/ 200 s. “Muazzez İlmiye Çığ’a Armağan Kitap”, Muazzez İlmiye Çığ’ın 70 yıllık meslek hayatına bir saygının ifadesidir. Kitap, Türkiye’nin seçkin şahsiyetlerinin mektuplarından, yazılarından ve makalelerinden oluşmaktadır. Yazarlar, siyasetçiler, bilim adamları, basın mensupları, öğrenciler ve meslektaşlar... Ayrıca kendisiyle yapılan söyleşiler de kitapta yer almaktadır. Bir Sümer atasözü der ki, “Biliyorsun neden öğretmiyorsun, boş vakit geçirdin, neye yaradı?” İşte Çığ bunu uygulamaktadır. Bir Eski Kocanın Öğleden Sonrası/ Hamdi Koç/ Dğan Kitap/ 308 s. “Karımı sokakta bir adamın kolunda gördüğüm zaman ilk hissettiğim şey korku oldu. Ölüm korkusu. Ölüyorum sandım. Çok korktum. Oysa ölmesi gereken karımdı. Ölmesi gereken karımın yanındaki adamdı. Ama ben ölüyordum.” Bir eski koca birkaç yıl önce boşandığı karısını bir başka adamın kolunda görünce ne yapar? Kıskançlık krizine mi girer, durumu olduğu gibi kabullenerek yanlarına gidip “merhaba” mı der, görmezden mi gelir yoksa “hayır canım o benim karım değil, benzetiyorum” mu der? Hamdi Koç, “Bir Eski Kocanın Öğleden Sonrası”nda bir kocanın bu ruh hallerine değiniyor. Kupa Ası/ Doğan Uluç/ Doğan Kitap/ 336 s. Elia Kazan’dan Prenses Süreyya’ya, The Beatles’tan Muhammed Ali’ye, ünlü Rum armatör Onassis’ten Nubar Gülbenkyan’a, Zsa Zsa Gabor’dan Sultan Murad’ın torunu Prens Osman’a, Ermeni terörünü başlatan Gourgen Yanıkyan’dan “tüp bebek” öncüsü Dr. Landrum B. Shettles’a, Geceyarısı Ekspresi’nin kahramanı İmralı kaçağı Hayes’ten Ecevit’e suikast girişiminde bulunan Stavros’a kadar pek çok ünlü isimle röportajlar yapan; Turgut Özal’ın ABD’deki ameliyatı, Diktatör Noriega’nın Amerikalılar tarafından tutuklanması, Efe Özal’ın “hayalici” tarafından ağırlanması, Başbakan Çiller’in ABD’deki gayrimenkulleri gibi ses getiren haberlere imza atan gazeteci Doğan Uluç, “Kupa Ası”nda meslek anılarını okuyuuyla paylaşıyor. İşçi Sınıfı ve Sendika Sorunlarına Ulusalcı Çözüm/ Yıldırım Koç/ Kaynak Yayınları/ 86 s. Bugün Türkiye’nin bütünlüğü ve bağımsızlığı, ulusun bütünlüğü, ulusal egemenlik, demokrasi ve işçi hak ve özgürlükleri tehdit altındadır. İşçi sınıfı, kendi sorunlarını çözebilmek için vatanına sahip çıkmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü savunmak zorundadır. Yıldırım Koç’un “İşçi Sınıfı ve Sendika Sorunlarına Ulusalcı Çözüm” başlıklı kitabı, Türkiye işçi sınıfı ve sendikacılık hareketinin giderek yoğunlaşan sorunlarına çözüm arama çabasının parçası olma amacı taşıyor. Koç’un yine Kaynak Yayınları’nca yayımlanan “Emperyalizm ve Türkiye Sendikacılığı’na Etkileri” isimli bir çalışması daha bulunuyor. Ay Işığı Ninnileri/ Ali Özdemir/ Cevahir Yay./144 s. “Sözlerini, sır gibi saklarım/ gri duvarlara söyleme, ne olur/ bin yaralısın/ ağlama duvarının kızı/ ey, ömründe bir acı dersem/ sunduğum, gözyaşı şişem/ antik mezarlar küflü/ bizi, hangi acılarda gizlediler?/ sancı bir ipek şal, üstümüzde/ saklanır, gözümüzde, öfke/ öğleden sonra, sanki acılar/ korkar güneşten/ sararır, üşümekten.” Ali Özdemir, “Ay Işığı Ninnileri” ve yine Cevahir Yayınları’ndan çıkan “Saklı Zaman Ayinleri”yle şiirseverlerle buluşuyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1008