Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş ngiltere’de, Ilford, Essex’te doğan şair, 1948’ de ABD’ye yerleşti ve sonraki üç on yıl boyunca kendini ‘Amerika’nın en önde gelen çağdaş kadın şairi’ (Library Journal) olarak kabul ettirdi. Ayrıca, Vietnam Savaşı ve atom bombasına karşı sivil haklar için savaşım vererek önemli bir siyasal eylemci oldu. 1967’de ‘tüm hayatımızı acil bir durum’da geçiriyoruz’ diye yazdı. Kitapları Amerika’da New Directions ve İngiltere’de Bloodaxe tarafından yayımlandı. Buradaki ürünler, okuru halk sorunlarından en kişisel, tinsel kaygılara geri götüren şiirleri kadar, onun klasik siyasal şiirlerini de içerir. iir Atlası CEVAT ÇAPAN Denise Levertov/ Şiirler/ Çeviren: Nice Damar Denise Levertov ‘Hayat ardından hayat geçip gider şiirsiz, tatsız, sevgisiz’ tatsız, sevgisiz.’ YAŞAM Yaprak ve çimendeki dirim öyle yeşil görünür her yaz son yaz. Esen yel, yapraklar güneşte titreşen her gün son gün. Kırmızı bir semender öyle sakin ve öyle yakalaması kolay, uykulu oynatır zarif ayaklarını ve uzun kuyruğunu. Alırım açık avucuma durması için. Her dakika son dakika. EVLİLİĞİN SANCISI Evliliğin sancısı: kalça ve dil, sevgili, dolu onunla, küt küt atar dişlerde Paylaşmayı ararız ve geri çevriliriz, sevgili, her birimiz, her birimiz O, su canavarı ve biz onun karnındayız mutluluk arıyoruz, biraz mutluluk onun dışında bilinmeyen ikişer ikişer içinde korunağının onun sancısının. İ Belki de her ikisi de. Böyle erkekler çok sıkça laf atarlar tek yapabilecekleri şey gibi yine de bir kadın, kendine karşın, bilir bunun bir övgü olduğunu: eğer kendisi yoksunsa tüm incelikten erkekler onu sessizce geçip giderler: yani bu yalnızca söylemek değildir onun ılık bir boşluk olduğunu. Bir sözcüktür bu hüzün dilinde, ilintisi yoktur ilkellikle, ilkel bir dil değildir; yaralı bir dildir, sayrılaşmış, üzen düşkünlükle. Kadın ister övgüyü atmayı, iğrenmiştir, ama yapamaz, o, durmadan vızıldadığında kadının kulağında, arttırır hızını yürüyüşünün, yırtık posterler yankılanan koridorlarda heceler övgüyü, o titreşir ve gıcırdar tren giderken. Küskün nabzı kadının başlar hızlanmaya, ama vagonlar yavaşlar ve zangırdar zınk diye durmak için, çeviri yapmayı sürdürürken: ‘hayat ardından hayat ardından hayat geçip gider şiirsiz, DİLSİZLER Erkeklerin işidir laf atmak, bir kadın geçerken sokaktan ya da metronun basamaklarından duyumsatmak için ona bir kadın olduğunu ve bunu bilir bedeni onların, bunlar bir tür ezgi mi, çok çirkin bir şarkı mı, söylediği çatal dilli bir kuşun müzik için ancak? Ya da onlar boğuk gürlemesi mi tuzağa düşürülmüş hem sağır hem dilsiz olanların, bir yapının içinde yavaştan dumanla dolan? KARANLIKTA KONUŞMA Tarihte yaşarız, der biri. Su canavarının derisindeki sinekleriz, der başka biri. Her yol, der biri, korkular ve yitimlerdir. Ve arasında yitimlerin, der başka biri, özel yerlere kendi yolumuz götürecekti. Ölümlerimize, der biri. Bu doğru, der başka biri, şimdi yığınsal bir ölüm olacak. Toplu mezarlar, der biri, hiç de yeni değil. Hayır, der başka biri, ama bu kez hiç mezar olmayacak, tüm ölüler yatacak düştükleri yerde. Dışında, der biri, yanıp kül olanların. Ve üflenmişlerin sert rüzgârla, der başka biri. Nasıl yaşayabiliriz bu korkuyla? der biri. Gün be gün, der başka biri. Hâlâ görmek isterim, der biri, nereye gittiğini kendi yolumun. Yaşamak isterim, der başka biri, ama nerede yaşayabilirim dünya tükenmişse? ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1003 SAYFA 23