28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYET ÇOCUKLARINDAN MEKTUPLAR Mavisel YENER dırdığın için teşekkür ederim. Fulya Samur, Bursa, 4C Benim en sevdiğim kitap ‘’Felaket Henry’nin Donu’’ adlı kitaptır. Aslında ben Felaket Henry serisinin tüm kitaplarını çok seviyorum.Yazarı Franceska Simon. Henry çok yaramaz bir çocuk. Mükemmel Peter ise tam tersi bir kişiliğe sahip. Çok duygusal bir yapısı var. İkisi sürekli kavga ediyorlar. Ama ben Henry’i daha çok seviyorum. Çünkü daha hareketli ve canlı olması çok hoşuma gidiyor. Bu kitabı bütün arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Çünkü okurken çok eğlenecekler. Yiğit Atacan, Bursa, 4/B Greg’in Günlüğü isimli kitapta en çok Greg’i sevdim. Çünkü çok komik bir çocuk. Aklıma yatmayan bir bölüm yok. Çünkü kitapta bir çocuğun okul hayatı anlatılıyor. Kitapta beni çok düşündüren bir bölüm de vardı. Cadılar bayramında gördükleri çocukların, onları iki ay sonra tekrar bulup işkence yapması. Çünkü nereye gittiğini bilmediğin birisini 60 gün sonra kim bulabilir? Helin Su Aslan Elif Sarışık, 8. Sınıf Biz iki arkadaş size İpek Ongun’un “Bir Genç Kızın Gizli Defteri” serisini öneriyoruz. Serra’yla tanıştığımızda o daha on dört yaşındaydı. O her sayfada büyürken biz de onunla birlikte büyüdük. Onun ağladık, onunla güldük, onun aşklarını paylaştık, onun merakları bizim de meraklarımız oldu, onun hataları bizim tecrübelerimiz oldu. İlk kitapta onunla aynı yaştaydık. Sonra “Arkadaşlar Arasında” geldi. Üçüncü kitap olan “Kendi Ayakları Üstünde” de en güzel anların bile bir anı olabileceğini öğrendik. “Adım Adım Hayat” ve ardından “İşte Hayat” dedik gür bir sesle. Sonra “Düğün Zamanı” dedik. Sona geldiğimizi düşünürken “Hayat Devam Ediyor” dedi bize. O “Günler Akıp Giderken” dediğinde biz de çok hızlı bir tempodaydık. “Hayatımın En Kara Günü” dediği zaman birini kaybederken birini kazandı hayatına. Biz onunla özdeşleştik. Umarız Serra bundan sonra da hayat dersleri vermeye devam eder. İpek Ongun’a bizi Serra ile tanıştırdığı için teşekkür ediyoruz. ? Çocuklar ve gençler, siz de bize yazar mısınız? · Okuduğunuz kitapta en çok hangi karakteri sevdiniz? Neden? · Öyküde sizi en çok düşündüren bölüm neresiydi? Neden? · Öyküde size alışılmadık gelen, aklınıza yatmayan yerler var mı? Neden? Mektup yazarak bize ulaşmak isteyenler için mektup adresimiz: Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No: 1 D:1 Balçova, İzmir Elektronik posta göndererek bize ulaşmak isteyenler için: sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com Anımsatma: * Mektubunuzda adresinizi, yaşınızı, okuduğunuz kitabın adını, yazarını ve yayınevini belirtmeyi unutmayın. Size bir sürprizimiz olacak! * Mektubunuzda kitabın özetini yazmayın, olur mu? Biz, anlatılanlar hakkında sizin ne düşündüğünüzü çok merak ediyoruz. B ahçeşehir Koleji’nin kitap kurtlarına teşekkür ediyor, bu hafta köşemizi onların mektuplarına ayırıyoruz. Armağanları okul kütüphanelerine gönderilecek. Pelin Bingöl, 6.sınıf Aslı Der’in yazmış olduğu “Büyük Tuzak” adlı kitabı büyük bir zevkle okudum. Bu kitapta çeşitli duygularla karşılaştım. Mesela pişmanlık, sevinç, üzüntü ve daha bir sürü duygu… Bu kitapta öyle heyecanlı yerler vardı ki kitabı bırakmak istemedim. Bana sözcüklerin çok önemli olduğunu ve masalların değerlerinin çok büyük olduğunu anlattı. Burada ülkesini korumaya ve kurtarmaya çalışan çok iyi bir çocuk vardı. O da Cadı Şeroks’tu. Bir sürü zorlukla karşılaştı ama bunun üstesinden geleceğini biliyordu. Bu kitap heyecanlarla, zorluklarla dolu, eğlenceli bir kitap. Benim böyle bir kitabı okumamı sağladığı için, Aslı Der’e bu konuda çok teşekkür ederim. Saygılarımla… Cemre Türegün, Bursa, Yaş: 12 Sevgili Arkadaşlar, size bir kitap önereceğim. Adı “Ablamı Nereye Kaçırdılar?”. Bu Yayınevi’ne ait olan ve 2006’da basılan kitapta ablası kaçırılan bir çocuğun maceraları ve ablasını bulmak için harcadığı çabaları anlatılıyor. Bu kitabın ana karakteri Engin adındaki çocuk. Ama benim en sevdiğim karakter abla oldu. Benim en çok dikkatimi çeken bölüm, ablasının kaçırıldığı zaman Engin’in yaşadığı olaylar oldu. Çünkü yabancıların eline düştüğünde hem Engin’in hem de ablasının ipucu ve kurtuluş yolları arayışı gerçekten çok güzeldi. Ben bu kitapta hoşuma gitmeyen bir yer olduğunu düşünmüyorum. Gülsevin Kıral, gerçekten iyi bir yazar olmakla birlikte çok güzel ve geniş bir hayal dünyasına sahip. Sizin de hoşunuza gideceğini düşünerek bu kitabı sizlere tavsiye ediyorum. Umarım seversiniz. Hoşçakalın... Berfin Kama, Kocaeli, 5/A Sevgili Ahmet Ümit, sizin “ Masal Masal İçinde” adlı kitabınızı okudum. Çok beğendim. Çocukların hayal güçlerini geliştirecek çok güzel bir kitap yazmışsınız. Bu kitabı sınıfça okuduk. Hepimiz çok beğendik. Kitabınızın içindeki hikâyeler çok üzücüydü ama ders aldık. Performans ödevi olarak sizin kitabınızın senaryosunu yazdık. Kostümler hazırladık ve sınıfta tiyatro olarak oynadık. Kitap okumayı çok seviyorum. Fakat her zaman benim yaşıma uygun kitaplar bulamıyorum. Bu nedenle büyüyünce bir yazar olmayı planlıyorum. Sizin gibi çocuk kitapları yazmak istiyorum. Yeni kitaplarınızı merakla bekliyoruz. Saygılarımı sunuyorum. Hoşça kalın. Berfin Sevinç, Diyarbakır, 5/A Merhaba arkadaşlar. Bu hafta, okuduğum bir kitabı size tanıtmak istedim. Çok çok beğendiğim bir kitap oldu. Adı Ağrı Dağı Efsanesi. Yaşar Kemal yazmış, YKY basmış. Ahmet’in ve Gülbahar’ın aşklarını Mahmut Han’a karşı sa vunmasını anlatıyor. Bu kitabı yazan Yaşar Kemal’e teşekkür ediyorum. Çünkü Ağrı’nın bazı geleneklerini ve en ufak bir şeyin bile neler doğurabileceğini öğrendim ama mutlu sonla bitmedi bence sonu ölüm olmamalıydı. En beğendiğim kahraman Gülbahar oldu çünkü o hem aşkını savundu hem de kardeşleri gibi kibirli değildi. Hep halkla iç içeydi. Bunu yazan Yaşar Kemal’e tekrar tekrar teşekkür ediyorum ve Mavisel Yener’e teşekkür ediyorum çocukların yorumuna yer verdiği için. Irmak Ulay, Kocaeli, 7/B Sevgili Stephenie Meyer, Yazdığınız Alacakaranlık kitabını büyük bir zevkle okuyorum. Hiç aralıksız okuyabildiğim nadir kitaplardan biri oldu kitabınız. Konusu, karakterleri ve her şeyi o kadar güzel ki… Benim en çok sevdiğim karakter: Edward Cullen. Çok gizemli bir yanı var. Bu da benim çok hoşuma gitti. Edward bir vampir olmasına rağmen normal bir kıza âşık oluyor ancak ona zarar vermemek için çok soğukkanlı davranıyor, kendini ondan uzak tutmaya çalışıyor. İşte ben Edward’da en çok bunu seviyorum. Aslında Edward ile ilgili bu hoşnutluğum kitapta ilgimi en çok çeken bölümün Edward’ın Bella’ya vampir olduğunu söylediği bölüm olmasını sağladı. Bu bölüm beni çok düşündürdü çünkü. Okurken “Acaba Edward, Bella’ya bir şey yapacak mı?” düşündüm. Kesinlikle çok güzel bir andı bu itiraf anı. Ve o anı yaşıyor gibi oldum. Kitapta Edward ile Bella’nın sonsuz aşklarına, birbirlerini bırakmamak için verdikleri mücadeleye kitlenerek okudum. Bella ölmeye hazırdı aşkı için. Ne güzel! Birbirlerine duydukları güven, sevgi ve inanılmaz aşk beni adeta büyüledi. Sanki bir elmanın iki yarısı gibiydiler. Yani kitap her şeyiyle çok güzel ve etkileyiciydi. Bu serinin devamını okumak için sabırsızlanıyorum. Epsilon Yayınevi’ne duyurun lütfen. Sevgilerle … Güleycan Güneş, Bursa, 4/C Arkadaşlar ben “Atlantis’in Çocukları”nı okuduğumda keşke Tekin’in yerinde olsaydım, beni seçselerdi dedim. Kitabı okurken hep kendimi Tekin’in yerine koydum. Bence harika bir kitap. Bilgin Adalı çok güzel, eğlenceli bir kitap yazmış. Kendisini yürekten tebrik ederim ve bu kitabı tüm arkadaşlarımın okumasını isterim. Kitap Beyaz Balina Yayınevi’nden çıkmış. Ahmet Saçma, Kocaeli, 6/B Yazarı: Aziz Nesin, Yayınevi: Nesin Vakfı Yayınları. Sevgili Zeynep, sakın karıştırma ki ben en iyi arkadaşın olan Ahmet değilim. Ben sadece bir okurunum. İçinde senin de bulunduğun, hatta ana karakter olduğun kitap olan “Şimdiki Çocuklar Harika” kitabını okudum. Okuduğum bu kitaptanan yola çıkacağım. Kitabı okurken hem çok eğlendim, hem de çok düşündüm. Ben de senin gibi bir okuldan başka bir okula geçmiştim. Çevrem hiç tanıdık değildi. Yaşıtlarım beni “yeni çocuk” ola rak hiç ama hiç umursamıyorlar, dalga geçiyorlardı. Fakat zamanla alıştım. Tıpkı senin gibi… Onlar da bana alıştılar. Şimdi sınıfımı çok seviyorum. Kitabındaki Hikmet’in durumuna çok üzüldüm. O zalim babasına ise çok kızdım. İnsanlar ne olursa olsun yasalar önünde eşittir fakat o bunu bilmiyor. Oysa onu da dünyaya getiren bir kız değil miydi? Bu ayırımcılığa çok üzülüyorum. Benim ailemde bu tür sorunlar yok; ama bu benim üzülmemi engellemiyor. Çünkü biz çağdaş bir ülkeyiz ve çağdaş bir ülkede bunları yaşamak çok kötü. Kitabın en sonunda yazdığınız bu mektupları kitaplaştırma fikri benim de hoşuma gitti. Bu fikri gerçekleştirmek için büyüklerden korkmanıza gerek yok. Onlar kendi yanlışları yüzünden size kızacak değiller ya. Hem sonra unutmayın biz arkanızdayız. Sevgiler… İrem Öner, Bursa, 12 yaş Sevgili Okurlar, Günışığı Yayınları’ndan çıkan “Büyük Tuzak”, “Küçük Cadı Şerkos”un devamıyım. Bence en güzel karakterim Şeroks. Çünkü olaylar onun başından geçiyor. Ama benim iyi yanım düşündüren, alışılmadık bölümlerim var; birkaç bölümde büyü yapılıyor. Tüm bunlar sizin kafanızı karıştırmaz herhalde. Bence herkes beni okumalı. Güzel ve eğlenceli bölümleri olan bir kitabım. İmza: Büyük Tuzak Ece Aydemir, Bursa, 4A Ben şubat ayında okuduğum, Çınar Yayınları’ndan çıkan, Rıfat Ilgaz’ın ‘’Cankurtaran Yılmaz’’ adlı kitabını çok beğendim. Bu kitapta baş karakter olan Yılmaz’ı çok sevdim. Yılmaz, Karadeniz’de yaşayan eğlenceli, dürüst, yardımsever bir çocuktur. Yaz tatilinde babasının baskısıyla çay bahçesinde çalışır. Büyük şehirden kasabalarına gelen, kendinden oldukça farklı bir çocuk ile tanışır. Bu çocuğun ismi Tural’dır. Yılmaz sevecenliği ve yardımseverliği ile kendisini Tural’ın ailesine sevdirir. Kitapta bana değişik gelen bir konu da Yılmaz’ın yaz tatilinde eğlenmek yerine kafede, barda, dükkânda çalışıyor olması. Bu kitabı okuduğumda yardımlaşmanın, dayanışmanın her şeyden çok daha önemli olduğunun farkına vardım. Buket Altıparmak, Bursa, 4/A Sevgili ‘En Yaramaz Kız Okulda’ kitabım, seni çok sevdim. Hayatımda hiç senin kadar etkileyici bir kitap okumadım. Sen de diğer kitaplar gibi bilgi dolusun. Hikâyende en çok Elizabeth adlı kızı sevdim. Çünkü o aslında okuldan ayrılmak için yaramaz bi kız gibi gözükmeye çalışıyor. Eğer içine bakarsan çok büyük bir sevgiye sahip olduğunu göreceksin. En çok yaptığı fedakârlık hoşuma gitti. Annesi Joan ile ilgilenmiyor fakat birkaç olay yaşandıktan sonra ilgilenmeye başlıyor. Bu hikâyede Elizabeth’in bu güzel okuldan çıkmaya çalışması beni çok düşündürdü ve aklımın yatmamasına neden oldu. Çünkü kim bu güzel okuldan ayrılmak isterdi... Ancak sonunda kalmaya karar verdi. Ne olgun bir kız değil mi? İçinde bu güzel öyküyü barın ¥ parçası haline getirmişlerdir. Öyle ki, kimileri için Küçük Prens’le ilgili yapılacak her yeni değerlendirme abesle iştigal, her olumsuz yorum küfre eşdeğerdir. Bu şartlar altında Küçük Prens’e yönelik, içinde soru işareti taşıyan tümceleri sarf eden ya da kahramanı ve evrenini “kendi algısına göre” yorumlayan herkes Küçük Prens Cemaati’nin şimşeklerini üzerini çekebilir. Joann Sfar, Küçük Prens’i kendi algısına göre yorumlamış, okurların zihninde klasikleşmiş her olguyu yeniden yaratmayı denemiştir. Exupéry’nin çizimlerinde boncuk gözlü bir yakışıklı olan Küçük Prens’in gözlerinin “abartılı” çizilmesi gerçekten radikal bir değişim ve bu denli yadırganmasını anlayabiliyorum ancak bir de “çizer yorumu” diye bir şey var ki, onu ne yapacağız? Sfar kendi üslubuyla Küçük Prens’e yeni bir soluk getirmeyi denemek yerine Exupéry’nin çizimlerini bire bir kopyalayarak hazırlasaydı eserini, çok daha iyi bir şey mi yapacaktı? Belki. Ama böyle bir seçim çocuk okurlardan çok, Küçük Prens’ini zihninde yaşattığı gibi görmek isteyen biz yetişkin okurları mutlu edecekti. Küçük Prens’in bu çizgi roman uygulaması (tüm yazı boyunca söylediklerime karşın) beni tatmin etmedi. Hayır hayır, kendi tuzağıma düşmüyorum. Bu çalışmanın son derece güçlü çizgilere sahip, derdini adam akıllı anlatan, (Küçük Prens’i zihninde “zaten” hacimlendirmiş olan okurları bir kenara ayırırsak) çocuk ve genç okurunu memnun edecek bir bütünlüğe sahip olduğu iddiasındayım hâlâ. Ama tüm bu artı değerler bu kitaptaki Küçük Prens’in “benim Küçük Prens’im“ olmasını sağlamıyor. Ümit Kireççi (Yazar): Küçük Prens’in çizgi roman uyarlamasının eski çizgilerle uyuşmayan yorumu alışkanlıkları sarsmış gibidir. Metinden çok çizginin konuşulması da bu sarsılmayı gösteriyor. Oysa bugün Pokemon gibi Uzakdoğu çizgi film ve çizgi romanlarıyla büyümüş bir nesil için metnin özünün bu yeni çizgilerden de anlaşılacağı bir gerçektir. Yeni neslin çizgileri hızlı çizgilerdir. Exupery’nin orijinal çizimi ve kapağına bakarsak Küçük Prens hakkında: Zor okunur bir eser olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Çocuk kitaplarının büyük çoğunluğunda kapaktaki tasarımlar okuyucuyu sağ yana bakmaya zorlar çünkü bir sonraki hamlesi sayfayı çevirmek olacaktır. Grafikteki tasarım okuyucuyu okumaya, sayfayı çevirmeye teşvik eder. Bunu yaparken de “soldan sağa” okuma alışkanlığımızı kullanır. Buna karşın Küçük Prens hareketi sola vermektedir. Kapağın cildine. Okuyucu hareket edeceği yönünün tersine bakar resim kompozisyonunu anlamak için ve soldaki boşlukta asılı kalır. İçinde bir iki yıldızsı nokta olan koca beyaz bir boşluk ve sert cilt kapağı vardır bakış yönünde. Joann Sfar’ın çizgi roman uyarlamasında ise kapak “hareketli” bir okuma vaat ediyor en baştan: Kapakta ilk bakılan yer Küçük Prens’in gözleri. Bu Prens de sırtını dönmüş okuma yönüne ama gözlerini takip ederek neye baktığını merak ediyor solda pilotun kemik rengi gömleğiyle karşılaşıyoruz ve oradan da sırasıyla uçağın kanadındaki yazıya ve uçağın tepesine. Uçağın sivri kısmına doğru yumuşak bir kayma yaşıyor gözler ve uçağın pervanesiyle burnu bizi Küçük Prens’in yüzünesaçlarına yönlendiriyor. Saçlar okuma yönüne, sağa dikleşmiş, bakışlarımız hareketle kapakta sayfadan çıkıyor ve sayfayı çevirme ihtiyacı duyuyoruz. Gene de bu eylem gerçekleşmezse bakışlar atkı ve öncesinde pilotun kravatının soldan geldiği anlaşılan ama görünmeyen bir esintiyle sağ yana uçmasıyla tekrar yönlendiriliyorlar. Okuyucuyu sayfayı çeviriyor ve kapaktaki “eliptik” hız yönlendirmesi de onu vaat ettiği “hızlı” macerasıyla metne bağlıyor. İçerideki çizgiler de sivri, köseli ve hızlı. Vaat yerine gelmiş oluyor. Metinden istenen sonuçsa, yeni neslin çizgileriyle ve bir çizgi romanın kendi dramatik unsurlarıyla aktarabileceği oranda anlaşılır oluyor. Biray Üstüner (Bilgi Yayınevi Editörü): Küçük Prens’in çizgi romana ihtiyacı yok ki! Bu ihtiyaç yalnızca para ihtiyacı olabilir. Küçük Prens okurunun da böyle bir çalışmaya ihtiyacı yok! Bundan sonraki nesillerin Küçük Prens’i bu biçimde hatırlayacak olmalarına üzüldüm. O bir imajdır, sadece kahraman değil. Kitabın kapağında “yazar” olarak Joann Sfar’ın olmasını yadırgadım. Bu kitabın yazarı kimdir? Sfar mı, Exupery mi? Sfar’ın ismi daha büyük puntolarla yazılmış, yazık! Eğer bir uyarlamaysa “uyarlayan” diye yazma nezaketinin gösterilmesi gerekmiyor muydu? Küçük PrensAntoine de Saint Exupery’nin Eserinden, Joann Sfar, Türkçeleştiren: Saadet Özen, Genç Turkuvaz, 2009, 110 sayfa www.maviselyener.com Nilay Yılmaz İstanbul Bilgi Üniversitesi İnönü Cad. No: 28 Kuştepe/ İstanbul Tel: 0216 381 17 50 www.nilayyilmaz.com sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com CUMHURİYET KİTAP SAYI 1006 SAYFA 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle