22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

...KISA KISA... Ë Yusuf ÇOPUR azı kitaplar vardır, bitirmeye cesaret edemez, hep onunla kalmayı yeğlersiniz. Kahramanlar, anlababaanne, aile üzerinde büyük bir etkiye görmez. Şevkiye Hatılanlar o kadar canlı ve etkileyicisahiptir. Tutucu, otoriter, inatçı bir kadın nım yüzünü peçeyle dir ki sizi içine alan o büyülü dünyadan olan babaanne karşısında; müşfik, sevimörtmek istemez. Bu bir an olsun çıkmak istemezsiniz. Hayali, ılımlı bir gelin vardır. (Şevkiye) Olaynedenle kaynanasıytın her rengini yaşarsınız bu kitaplarda; lar, bu iki zıt karekter ararsındaki “iktila aralarında bir tarhüzün, umut, heyecan, tebessüm, acı. İrdar mücadelesi” yle birlikte anlatılır. Getışma çıkar. fan Orga’nın Bir Türk Ailesinin Öyküsü rek savaş döneminin anlatıldığı bölümler“Annem yüzünadlı anıromanı böyle bir eser. de anlatıcının çocuk olması, gerekse kadeki peçeyi sinirli bir biçimde kaldırıp İlk basımı 1994 2003’te Ana Yayınladın kahramanların ağırlıkta olması romarı’nca basılan kitap, 12. basım olarak 6 yıl kenara koydu. nı daha duygusal hale getirmiştir. Bu Babaannemin elleri göğe açılmıştı biraradan sonra Everest Yayınları tarafınduygusallık anlatıcının büyüyüp çocuk denbire. dan yayımlanarak okurla yeniden buluşgözlüklerini çıkarmasıyla azalsa da baba‘Bunları da mı görecektim?’ tu. Bir Türk Ailesinin Öyküsü, aynı zaanneanne, genç bir subayhasta bir anne ‘Zaman değişiyor.’ manda Osmanlı`nın son dönemlerindeki ilişkisiyle devam eder. ‘... Sana sokak kadını diyecekler.’” –halkı derinden etkileyen siyasal ve sosŞevkiye Hanım, yüzündeki peçeyi inİrfan, Kuleli Askeri Okulu’na yazılır. yal değişimlerin sarsıntılarıyla geçen bir dirdiği gün Beyazıt’tan geçerken mahalle Uzun süren eğitimden sonra genç bir sudevrin öyküsüdür... Yazar, kendi ailesindeki çocuklarca taşlanır. Ve bundan sonbay olarak Eskişehir’e atanır. Babasının den yola çıkarak aslında, 1. Dünya Savara dışarıya tek çıkmaz. acısına ve yokluğuna dayanamayan anneşı’nın İstanbul’da algılanmasını, savaşın Kitapta kadın kahramanların ön plansi aklını yitirir. Umutla başlayan roman getirdiği yokluğun ve yoksulluğun insanda olması dikkat çekmektedir. Özellikle hüzünle biter. ların günlük yaşamına etkisini birinci ağızdan anlatıyor. İrfan (yazar), varlıklı bir ailenin en büyük çocuğudur. Büyükanne ve dedesiyle birlikte yaşadıkları evde, sevgi dolu bir ortamda büyür... Bir çocuğun sahip olmak istediği her şeye sahip olmanın ne bakarak karar alıp (böylesine heyË Vildan Ç. TURA mutluluğuyla geçer günleri. Ta ki betli bir adam ancak müfettişler mütakvimler savaşı gösterene kadar. fettişi olabilir onlara göre), küçük rhan Kemal’in insan sevgisini, Yıl 1914’tür. Osmanlı Almanoyunlarını devreye sokarlar hemen. iyi niyetini bu hikâyede dolandıya’nın yanında savaşa girer. Müfettişe yaranmak, alırsa üç beş rana da dolandırılana da eşit bakuruşu eline sıkıştırıp kendisine bukışında görürüz. Yazarın anlatıSAVAŞLA DEĞİŞİR laşmamasını sağlamak için lokantacımında, kandıran karakterin istemeden o poHER ŞEY... nın giriştiği oyun hikâyede kısmen şöyle gezisyona geldiğini, hatta aldatılan tarafın daha “Değişen Düzen” bölümüyle çer: “Kodaman”ın masası donatılmış, ancak edepsiz olduğuna ironik yaklaşımıdır, okubirlikte okur, 6 yaşında bir çocuçekinilen ya da çok hatırlı müşteriler için ğun gözünden savaşın bir ailenin, yucunun hak verme dengesini tersine çeviren. Hikâyede olayların başlamasından sonu kullanılan yeni, gıcır gıcır örtü, peçete, tamahallenin, halkın hayatını nasıl bak, çatallar ikram edilmiş, küçük bir Yeni na dek yer alan Arabacı Kel Mıstık tiplemedeğiştirdiğini görüp, savaşın acı Rakı açılmıştı. Arabacıya göre, helal olsundu yüzünü en derininden hissediyor. sinin roman içerisindeki önemi, bulunduğu herife. Doğrusu masaya yakışıyordu. Yalnız topluluğu başarıyla temsilidir. Kel Mıstık’ın Güzel, neşeli günler, hareketli, masaya mı? Örtülere, peçete, çatal bıçak, kırolü, kendince istihbarat toplayarak, bunları ziyafetli akşamlar geride kalmışyıları yaldızlı tabaklara da. Hele üzeri kıllı üst makamlara iletmeyi üstüne vazife edinetır. Haberciler davullarını savaşı tombul eliyle sulandırılmış rakı kadehini alırek kendine denk topluluk arasında bir statü duyurmak için çalar. “1880 ile şı, kadehi ağzına götürüşü, yudumlayışı, sonkazandığını düşünmesidir. Böylece özel ol1885 arasında doğanlar 48 saat ra kadehi yerine bırakışı, ekmeği koparış, içinde askerlik dairesine başvura duğunu, diğerlerinden bir farkı olduğunu önce dudaklarına bastırış, daha sonra da çacaklar.” Savaşın haberi bile haya hisseder, bunu hissetmeye de ihtiyacı vardır. talına takışı...” ta dair umutları, heyecanları sön Çünkü ne evinde, ne arkadaş çevresinde sevHikâyedeki topluluğun statüsü ne olursa gi görmez çoğu gibi. Onun bu tür çıkışlarıdürmeye yetmiştir. Artık ekmek olsun “devlet adamı” gördüğünde üzerlerinnın hikâyedeki hemen her karakter üzerinde bulmak bir şans, o ekmeği eve de yarattığı etki aynıdır, korku ve panik!. Bu farklı versiyonları görülür. Otelcinin kapatgetirebilmek de bir mucizedir. korku ve panik sebebiyle hepsi benzer yönması olan cıvıl cıvıl ama biraz hafif hanımın Sıra 18861892 arasında dotemler kullanarak kendilerini koruyacak bir da pek fazla seçeneği yoktur hayatta. Gördüğanlara gelir. Amcasından sonra kalkan ve savunma şekli oluştururlar. Korkababasını da savaşa yollayan İrfan, ğü, beğendiği, yaşamak istediği hayata bir cak pek bir şeyleri olmamasına, prosedür getür basamaktır yaşadıkları. O an için istedikboynunu yakan gözyaşları eşlireği kendilerine bir uyarı yapılmadan illerine leri yerine geliyorsa, bu aynı zamanda umutğinde herkesin söylediği türküyü müfettiş geldiğine ihtimal vermemelerine larının da teminatıdır. Oysa diğer taraftan mırıldanır. rağmen, valinin, emniyet müdürünün, beleonu koruyup, kollayacağına inandığı –ya da “Ey gaziler yol göründü/ Yine diye reisinin çıkan söylentileri gerçek sayarak inanmak istediği bir adamı henüz dakikalar garip serime/ Dağlar, taşlar daönce tanımasına rağmen, tüm birikimini eliyanmaz/ Benim ahu zarıma...” Orhan ne de verir. İstanbul’daki komşu kadının, Hemen her kapıdan bu türküKemal müfettişin kızı ve oğullarının ve daha nicesinün nağmeleri yükselir. Savaş en nin toplumdaki çarpık konumlarının sevgiçok da çocukları incitir. Onların sizlik, ilgisizlik nedeniyle olduğunu gözler nazenin dünyası savaşın acımaönüne serer Orhan Kemal. sızlığıyla paramparça oluverir. Savaş, bir babanın yüzünü unutSOSYAL KALIPLAR turabilecek kadar vahşidir. “Öyle İnsanının üzerinde, toplumun gelenek, göki bir zaman geldi babamın yürenekleriyle geçirdiği evreler, zamanla sabit zünü dahi zorlukla hatırlar olkalıplar oluşturur, ki bu kalıplar o insanların duk. Eskiden tanıyıp sevdiğimiz, davranış şekillerini de belirler. Aynı zamanama şimdi sık görmediğimiz için da hangi sıfatların kimlere verileceği de zaunutmakta olduğumuz bir akraman içinde belli olduğundan, hikâyedeki baydı sanki o.” Yazar, binlerce ‘devlet adamı’ sıfatının kimlere verileceği de yetim kalmış çocuğun haykırışını kendilerince bellidir. Kafalarında yarattıkları derin bir yaşanmışlıkla sunuyor. devlet büyüğü resmine, boylu postlu, eli yü“MAHALLE BASKISI” zü düzgün, giyim kuşamı yerinde, elinde evGüncel bir tartışma olan “marak çantası, başında şapkasıyla küçük illerine halle baskısı”nın tarihi izdüşüm gece yarısı gelen Kudret Yanardağ tıpatıp lerini de görmek mümkün bu ki uyar. Bu adama kim olduğunu sormaya çetapta. Sarıyer’den Beyazıt’a taşıkindiklerinden, aynı zamanda yanlış yapnan Orga ailesi bu mahallenin sa maktan da korktuklarından, fiziki görünüşükinleri tarafından kolay kabul B Bir Türk Ailesinin Öyküsü Kitabı okurken zihnimde Ayşe Kulin’in Umut’u canlandı. Aynı dönemleri farklı açılardan anlatan bu iki kitap arka arkaya okunduğunda döneme ait tüm parçalar bir bir oturuyor yerine. Anlatılan dönem, okurun zihninde bir resim gibi canlanıyor. Gerçekliğe bağlı kurgusallık, canlı ve sürükleyici bir üslupla bütünlük sağladığı için insan büyük bir heyecanla sayfaları çeviriyor. Kitabı bitirdiğimde zihnimde Osmanlı’nın son dönemlerine dair hayatın tüm renklerini yansıtan bir albüm oluştu. Hayata dair her şeyi anlatan bu roman unutulmayacaklar arasında çoktan aldı yerini. ? Bir Türk Ailesinin Öyküsü/ İrfan Orga/ Çeviren: Arın Bayraktaroğlu/ Everest Yayınları/ 398 s. hareket etmeleri de lokantacının korkusundan farklı değildir. Tarihe baktığımızda Osmanlı’dan bu yana, bir devlet adamı Anadolu’da köye ya da kasabaya ancak birkaç nedenle gelmiş, o da ya asker olması için erkekleri toplamak ya da vergi adına para istemek gibi durumlar için. Devlet genelde vermeyip hep aldığından, yani pek hayırlı işler için yanlarına uğramadığından, bu insanların zamanla –devletten biri geldiğinde nasıl davranmalıadına oluşturduğu kalıp içgüdüsel olarak devreye giriyor hikâyede de. Devlet adamına karşı kendisini korumacı tavrında, benden daha fazlasını almadan ben ona biraz vereyim ki beni rahat bıraksın diye düşünüyor. Hikâyede sözü edilen küçük ildeki topluluğun valisinden arabacısına, emniyet müdüründen otelcisine, tüm esnafın, memurun bu olay karşısında gerilip topluca organize olarak giriştikleri müfettişi uzaklaştırma oyununu, mizahi bir anlatımla sunar Orhan Kemal. ‘OTORİTE’ DÜŞÜNCESİ Öte taraftan, oyunun tıpkı böyle işlemesini isteyen Kudret Yanardağ karakteri ise Anadolu insanının beynindeki ‘otoriteye karşı davranış’ haritasını yıllardır çok iyi analiz ettiğinden fazla zorlanmadan istek ve arzularına ulaşır. Asıl ilginç olan, Kudret Yanardağ’ın dolandırıcılığı meslek haline getirip geçimini sağlamasına yol açanın o topluluğun ta kendisi olmasıdır. Dürüst yaşadığı zamanlarda, fiziki özelliklerinden dolayı gördüğü itibar şimdiki hallerine zemin hazırlamıştır. Kudret Yanardağ figürünün tek hedefi annesiyle beraber, tüm bu pis işlerden uzak bir yerde yaşama hayalidir. Adım attığı her ortamda, karşı karşıya geldiği her toplulukta itibar gören Kudret Yanardağ evinde aynı ilgiyi görmez. Aksine kendisine para getiren bir makine gibi bakılır, aşağılanır. Yazar mizahi anlatımıyla, bir yerde ezilen diğer yanda itibar gören bu karaktere okurun sempatiyle bakmasını işte bu kurguyla sağlar. Orhan Kemal’in, hem Anadolu’da, hem büyük kentteki küçük insanları, tüm sevecenliğiyle kurguladığı Müfettişler Müfettişi’ni okura sevdiren, içinde yer alan karakterlere benzeyen en az birkaç tanıdığı varmış gibi düşündürmesi olabilir. Hayatın içinden seçtiği karakterlere bürüdüğü rolleri mizahi anlatımıyla birleştirince keyifle okumak kalıyor bizlere. ? Müfettişler Müfettişi/ Orhan Kemal/ Everest Yayınları/ 306 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 997 Müfettişler Müfettişi O SAYFA 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle