25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapital Manga Türkçede Çizgi roman Kapital Yordam Kitap’tan çıkan, Türkçeye Can Erkin tarafından Japonca aslından çevrilmiş Kapital Manga. Marx’ın Das Kapital’inin birinci cildinden uyarlanan bir hikâye. malarına benziyor. İnsan, sahipleniyor. Ve objektif olmak yerine, darılıyor. Tabii keşke ortada Yüzüklerin Efendisi filmiyle kıyaslanacak (böyle bir şey mümkün değil ama…) eserler olsaydı. Yine de, fantaziye burun kıvırırlar, bu böyledir. Çizgiromana da burun kıvırırlar ve bu tam da onları kült yapan, “sizin eleştirileriniz benim için iltifattır” cümlesini kurduran şeydir. Evet, şimdilerde bu dengeler bozuluyor. Çizgiroman tutkunları, herkesin elindeki çok satan edebiyat uyarlamalarına bozuluyor, çünkü artık ‘özel’ olmadıklarını düşünüyorlar. Oysa bu uyarlamaların bazılarına ciddi bir emek harcanıyor ve bu yüzden, yazarlarıyla, çizerleriyle, gerçekçi bir biçimde değerlendirilmeyi hak ediyor. Bunlar yine küçük bir çevrede tartışılmaya devam ederken, “orta yolcu” olmaya çalışanlar da var. Bu furya ya da rüzgâr ya da her neyse, çizgiromanın geleceği düşünüldüğünde, faydalı olabilir, deniyor. Çizgiroman senaryosuyla uğraşan, çizgiroman okuyan biri olarak, bunun gerçekten de böyle olacağını ummaya çalışıyorum. Uyarlanacak kitaplar bittiğinde, yayınevlerinin Türkiye’deki yetenekli çizerlerin elinden tutacağına, özgün hikâyeleri destekleyeceğine inanmak istiyorum. Yordam Kitap’tan çıkan, Türkçeye Can Erkin tarafından Japonca aslından çevrilmiş Kapital Manga. Marx’ın Das Kapital’inin birinci cildinden uyarlanan bir hikâye. Hazır bir metni kısaltıp, sadeleştirip kullanmak yerine, ondan özgün bir hikâye çıkarma yolunu seçmişler. Eserin orjinali ŞihonRon, artık tuvalet kâğıtlarının üzerine bile manga basan, tam bir manga çılgınlığının yaşandığı Japonya’da, East Press tarafından yayımlanmış. Japon çizerler tarafından mangalaştırılmış olması da ayrıca önemli, manga Batı’da popülerleştikçe, Japon tarzının genelde İtalyan çizerler tarafından ‘yumuşatılmaya’ başlandığına şahit olmaya başladık çünkü. Marx’ın sözünü ettiği ‘izm’ler, Kapital Manga’da çizgilerle, özgün, basit ve insancıl bir hikâyeyle ifade ediliyor, örneklerle açıklanıyor. Daha da önemlisi, eski Türk filmlerindeki kötü kalpli ‘fabrikatör’ ve ‘namuslu emekçi’ gibi siyahbeyaz tiplemeler yerine, patronların da, işçilerin de insani yönleri ortaya çıkarılmış. İnsani derken, tamamen insana özgü. Zaaflarıyla da, hırslarıyla da, çelişkileriyle de. Bu yüzden, bu karakterlerle empati kurmak da kolaylaşıyor. Kapital’in peynir fabrikasında geçen hikâyesi, Marx’ın Kapital’inin aksine basit ve bir çırpıda okunuyor. Hikâyenin politik içeriği ve Marx’tan alıntılarla desteklenmesi, bilgilendirici bir nitelik taşıyor. Çizgiroman illa da bir eğitim aracı olacaksa, politikaya ‘bulaşması’ faydalı olabilir. Bazı ülkelerde çizgiromanların derslerde okutulduğunu biliyoruz. Kapital Manga ve yine Yordam Kitap’tan çıkan Komünist Manifesto (bu sonuncusunu henüz okumadım ama ilginç bir deney olduğu kesin), ‘sol’u, dolayısıyla hepimizi bir şekilde ilgilendiren tüm bu kavramları genç okurlara, ‘apolitik’ oldukları için büyüklerin umudu kestiği bir kuşağa öğretmenin en hızlı ve etkili yollarından biri olabilir. ? Kapital Manga/ Yayımlayan: East Press/ Japoncadan Çeviren: H. Can Erkin/ Yordam Kitap/ 192 s. SAYFA 19 Ë Zeynep ALPASLAN ürkiye’deki çizgiroman tutkunlarından bahsediliyor: Onlar, çok satan edebiyat uyarlamalarını değil, sahaflardaki Dylan Dog, Zagor, Julia, Örümcek Adam serilerini kovalıyor. Manga tutkunlarından bahsediliyor: Onlar, genelde orijinal dilinde orijinal mangalar okuyan küçük bir topluluk. Sırf manga okuyabilmek için Japonca kurslarına gidenler var. Önyargılarını üzerlerinden atsalar kendilerine özgü tek bir fikir bile geliştiremeyecek sığ entelektüeller ve ‘ciddi’ yazarlarotoritereler bu kişilere yıllarca burun kıvırdı. Çok ‘ciddi’ kitaplarından başlarını kaldırmadan, çizgiroman dünyasına çocukken belki biraz haşır neşir oldukları Tommiks haricinde tamamen yabancı oldukları halde, “Koca koca adamlar, kadınlar, oturmuş ne okuyor…” dedi. Çocuk dediğimiz varlık kültürde nasıl aşağılanan, küçük görülen ve bazen de hoşgörülen bir şeyse, çizgiroman da öyleydi. ‘İçimizdeki çocuk’a methiyeler düzenler, çizgiroman okumak gibi ‘çocuksu’ bir davranışı kimselere yakıştıramadı. Türkçeye çevrilemeyecek kadar ‘hardcore’ (sert) olan, karanlık ve ciddi meseleleri konu edinen, yazarı ve çizerleri ile anılan (uyarlandığı klasik romanlarla değil), edebiyat ödüllerine aday olan ve gerçek bir sanat eseri olan grafik novel’lerden zaten haberleri bile yoktu, muhtemelen hâlâ da yok. Şimdilerde, televizyonda reklamları dönen, çok satanlar listesinin başına yerleşen edebiyat uyarlamaları konuşuluyor. Bu yeni bir şeymiş, seksenli yıllarda hiç yapılmamış gibi. Yayıncılar arasında “ilk benim aklıma geldi, sen beni taklit ettin” gibilerinden bir rekabet bile oluşmuş olabilir. Çizgiromana yıllarca burun kıvırmış olanlar ise, “eh, çizgiler edebiyatın yerini tutmaz tabii ama…” demeye başladı. Burada bir kafa karışıklığı söz konusu sanırım. Çizgiler, ‘ciddi’ bir edebi eserin kolay okunmasını sağlamak gibi bir amaca hizmet ediyor olmamalı. Çizgiroman hâlâ başlı başına bir senaryosu olan, sinematografik bir anlatım dili olan bir popüler kültür ya da zaman zaman yeraltı ‘ürünü’ olarak, bir sanat dalı olarak değil; bir basitleştirme aracı olarak görülüyor. Çok satan edebiyat uyarlamalarının yazarı ve çizeri bir türlü öne çıkamıyor. Onlar sadece bir eğitim aracı. Sadece çocuklar için değil, bu ‘ciddi’ kitapları anlayamayacak, hayali bir okuyucu kitlesi için. Her iki tarafa da haksızlık. Öte yandan, gerçek çizgiroman tutkunları bu duruma bozuluyorlar. Bu biraz da Yüzüklerin Efendisi hayranlarının filmin bir anda popülerleşmesine bozul T CUMHURİYET KİTAP SAYI 1036
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle