27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O ngeborg Bachmann günümüzün çağdaş klasiklerinden. Bireyin yalnızlığını olabildiğince duyarlı bir dille yansıtan eserleriyle dünyada ve özellikle 80’li yıllardan başlayarak da Türkiye’de okurların en sevdiği yazarlar arasında yer aldı. Başta Otuzuncu Yaş ve Malina olmak üzere birçok eseri Türkçeye çevrildi. Eserlerinden bize yansıyan imgede hep trajik aşklar, kırık kalpler olduğundan olsa gerek Paul Celan’la yaşadığı ilişkinin mektuplarından oluşan Kalp Zamanı (Ekim 2009, Çev. İlknur Özdemir, Turkuvaz Kitap) ilginç bir sürpriz oldu. kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Kalp Zamanı I Mektuplara dökülen bu aşkın diğer kahramanının Paul Celan gibi “II. Dünya Savaşı sonrası Alman edebiyatının güçlü ve çağdaş seslerinden” diye tanıtılan dünya şiirinin çağdaş klasiklerinden bir adın olması işi daha da ilginçleştiriyor. Celan, Türkiye’de de kitapları yayımlanmış, tanınan, sevilen bir şair. Annebabasını Nazi toplama kamplarında yitiren Celan’ın kendisinin de savaşın bitimine dek on sekiz ay toplama kampında tutulmuş olması ve hayatını Seiné nehrinde noktalaması biyografisiyle de ilgimizi çekmesine neden oluyor. Bachmann’ın ateşle sonlanan hayatı ile Celan’ın suya atlayıp intihar etmesi simgesel olarak ateşle suyun birlikteliği gibi görülse de ilgi alanları, hayata bakışları birçok yerde kesişiyor. Araya giren uzaklığa, zamana ve hayatta yaşanan gelişmelere rağmen uzun yıllar mektuplarla da olsa bağlarını kopartmıyorlar. 16 Mayıs 1948’de Viyana’da tanıştıktan hemen sonra aşkları başlıyor. Bir ay sonra, Celan’ın Paris’e gitmesiyle mektuplaşmaya başlıyorlar. 1967 sonbaharına kadar mektuplaşıyorlar. Biri tanınmış ama edebiyat çevrelerinden dışlandığını düşünen bir şair (Celan), diğeri henüz yazarlık serüveninin başlarında başarılara koşan bir yazar (Bachmann). İlişkilerinde bu konumlarının yansımalarını da görüyoruz. Celan yol gösteriyor, Bachmann, sevdiğinin eserlerinin yayımlanması için gizli – açık destek oluyor. Yaklaşık yirmi yıl süren ilişkilerinde kaçınılmaz olarak, kopmalar, kesintiler oluyor. Başlarda hep yapıcı olan, aşkı kalıcılaştırmaya çalışan Bachmann. Ama Celan’dan beklediği karşılığı bulamıyor. Hatta Celan, Bachmann’la ilişkisi sürerken, başka bir kadınla, Gisele ile 1952’de evleniyor, çocuğu oluyor. Bu gelişme ilk kopmayı yaratıyor. 1957’de bu kez Celan, Bachmann’la yeniden ilişki kurmaya çalışıyor. Tekrar mektuplaşmaya başlıyorlar. Bu sırada Bachmann’ın hayatına bir başka yazar, Max Frisch giriyor. Hayatlarında başkalarının olması mektuplaşmalarını engellemiyor. 1967’ye dek mektuplaşmayı sürdürüyorlar. Mektuplarla birlikte şiirler de paylaşılıyor. Sonuçta okuduğumuz mektuplar olduğu için Bachmann’la Celan’ın ilişkisindeki tüm aşamaları, sevgililerin ruh halleri bir yana günlük hayatta tam olarak neler yaşadıklarını bilebilmek olası değil. Bunları satır aralarında keşfetmeye çalışmakla yetinmeyelim diye kitabın Almanca baskısını hazırlayanlar arkaya hemen her mektup için açıklayıcı notlar eklemişler ki bu da okuduklarımızı daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Ayrıca Bachmann’la Celan’ın karşılıklı akan birer kronolojileri de var. Bu da iki hayatın nerede buluşup nerede ayrıldığını görmek açısından önemli bir yardımcı. GAZZE BLUES Bir arada yaşayan, aynı toprakları paylaşmak durumunda olan, birbirine çok yakın ama bir o kadar da uzak, yabancı iki halkın öyküleri var Gazze Blues’da (Ekim 2009, Çev. Avi Pardo, Siren yay.). İsrailli Etgar Keret ve Filistinli Samir ElYoussef’un ortak kitabı Gazze Blues Samir El Youssef’un uzun öyküsü Canavarın Susadığı Gün ile Etgar Keret’in on beş kısa öyküsünden oluşuyor. Etgar Keret, İsrail’in genç kuşak yazarlarının en başarılılarından. Eserleri 14 dile çevrilmiş, Türkçede de bir kitabı yayımlanmış bir yazar. Sinema ve çizgi filmle de ilgileniyor. Kolay okunan, rahat bir anlatımı var. İsrail’deki gündelik hayatı, özellikle gençlerin yaşadıklarını mizahi ve gerçeküstü bir bakış açısıyla, zaman zaman fantastikleştirerek eleştirel bir dille öykülerinde yansıtıyor. Bukowski’nin kısa öykülerinin tadını aldığımı söyleyebilirim. Çok yakınlarında onlarca yıldır süren bir savaş var ve her genç askere gidip bu savaşın bir parçası oluyor ama diğer yandan da gündelik hayat modern bir ülkedeki gibi sürüyor. Gençlerin kendi aralarındaki sorunlar, aileleriyle ilişkileri gelişmiş ülkelerde yaşananlardan pek farklı değil ve Keret bu bireysel sorunlara gençlerin gözüyle bakıyor. Keret’in bu denli çok dile çevrilmesinde kuşkusuz bu durumun payı var. Filistin’in İsrail’le benzerlikleri olsa da onlar savaşın yakınında değil içindeler. Her an tepelerinde bir bombanın patlayabileceğinin, yoluna girmekte olduğunu sandıkları hayatlarının mahvolabileceğinin bilincindeler. İlk kez bir eserini Türkçede okuduğum Samir El Youssef bir Filistin mülteci kampında büyümüş, halen İngiltere’de yaşayan ve tüm Arap ülkelerinde hem eserleriyle hem de gazetelerde yayınlanan yazılarıyla tanınan bir yazarmış. Samir El Youssef, Gazze Blues’da yer alan uzun öyküsünde savaş koşullarında Filistin’de yaşayan ve ilk fırsatta yurtdışına çıkmak için girişimlerde bulunan genç bir entelektüelin öyküsünü anlatıyor. Bitecek gibi görünmeyen savaş bir yandan umutsuzluğu iyice arttırırken diğer yandan da insanlara o koşullarda yaşamayı öğretmiş. Samir El Youssef, kaybedenlerden olmaya aday kahramanın ve onun arkadaşlarının yaşamlarını aktarırken Filistin’deki gündelik hayatı Keret’e benzer bir üslupla eleştiriyor. İsrail’deki yarına umutla baktığı umulan gençle Filistin’deki gelecekten pek umutlu olmayan, tek çıkar yolu yurtdışına kaçmakta gören gençi arasında bireysel olarak pek fark olmadığını görüyoruz. Bitmeyen bir savaşla ayrılmış, düşman olmuş iki toplumun diyalog yolunu bulduklarında çok kolay anlaşabileceğini, dost olabileceğini hissediyoruz. SÖZLERİN SOYAĞACI Türkçenin etimolojisi, sözcüklerin nereden geldikleri, nasıl değişime uğradıkları üzerine pek çalışma yoktur. Sözlük düzeyine ulaşabilmiş olanların sayısı ise çok azdır. Sevan Nişanyan’ın Sözlerin Sevan Nişanyan Ingeburg Bachmann Gazze Blues, İsrailli Etgar Keret ile Filistinli Samir El Youssef’in (altta, sağda) ortak kitabı. Soyağacı (4. Baskı, Ekim 2009, Everest yay.), çağdaş Türkçenin etimolojisi konusunda yapılmış bu az sayıda çalışmadan. “Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü” alt başlığını taşıyan kitapta günümüz Türkçesinde kullanılan 13.000’den fazla kelimenin kökeni araştırılmış. Her kelimenin Türkçe metinlerde kayda geçtiği en erken tarih, yıl veya yüzyıl olarak belgelenmiş. Yabancı dillerden alınmış olan kelimelerin o dildeki kökleri en eski yazılı kaynaklara dek izlenmiş. Sözlüğü inceleyince yabancı dillerden alınan birçok sözcüğün Türkçede asıllarından farklı anlamlar kazandıklarını görüyoruz. İlk baskısı 2002’de yapılan sözlüğün dördüncü baskısına, çoğu son yıllarda kullanıma giren yeni kelimeler olmak üzere 550 dolayında yeni madde başlığı eklenmiş. Sözlüğü inceledikçe Türkçenin ne kadar çok dille etkileşim içinde olduğunu görüyoruz. Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca gibi bildiğimiz dillerin yanında Güney Afrikalıların Afrikaans’ından başlayıp Avustralya yerli dillerinden Slav dillerine, oradan Güney Amerika’nın Tupi diline dek uzanan ve neredeyse tüm eski ve yeni Dünya dillerini kapsayan bir liste var. Bu listeyi görünce Türkçenin ne kadar dilin etimolojisine katkıda bulunduğunu merak etmemek elde değil. Sevan Nişanyan’ın etimoloji çalışmasının ürünü yeni bir kitabı daha var; Kelimebaz 1 (Ekim 2009, Everest yay.). Kelimebaz’da sözcüklerin Türkçeye geçerken nasıl yeni anlamlar kazandıklarının, kaynak dilde hangi anlama geliyorken hangi aşamalardan geçip Türkçedeki anlamlarına kavuştuklarının neşeli öyküleri anlatılıyor. “Kullandığımız her kelimede, adeta arkeolojik katmanlar gibi, dünya tarihinin izleri var...” diyerek tarihe, siyasete ve gündelik yaşama uzanıyor. Bu kısa yazılar bir anlamda fıkra da sayılabilir. O tatta okunuyorlar. Nişanyan, Sözlerin Soyağacı’nda sözlük hazırladığının bilinciyle bilimsel bir yöntem uygulamış, sözcüklerin anlamlarını, kökenlerini o yöntemle yazmış. Kelimebaz’ı okuyunca, Sözlerin Soyağacı’nda maddeleri bu biçimde yazsa ne kadar okunaklı olurdu diye düşünmeden edemiyorsunuz. Belki de Kelimebaz’lar birike birike böyle neşeli yeni bir sözlük oluşturur. ? SAYFA 12 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1036
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle