29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mehmet Anıl’dan ‘Forbes Cinayetleri’ ‘Düşler umutlarla hayat bulur’ Bir önceki romanıyla Yunus Nadi Roman Ödülü’nü alan Mehmet Anıl, bugünlerde yeni romanıyla gündemde. Forbes Cinayetleri adını verdiği bu yeni kitabında Anıl, aşk ve bireysellik arasında kalmış Ferit Özerdem’in hikâyesini anlatıyor. Özerdem’in İzmir’de Forbes Caddesi üzerindeki Güneş Apartmanı’nında işlediği altı cinayetin çözülmelerine tanık oluruz. Hali vakti yerinde, İzmir’e bağlı Tepehisar’da doktorluk yapan Özerdem, kadınlarla tanışıklığının peşi sıra, düş ile gerçek arasında mutlu bir hayatın ardına düşer. Özerdem, tam da düş âlemine dalıp fantezilerinin dehlizlerinde yuvarlanırken, düşlediği kadınlardan biri karşısına çıkar, işin rengi değişir ve bir karar verme eşiğine gelir. Anıl’la yeni romanı üzerine konuştuk. Ë Erdem ÖZTOP olması, daha aydınlık ve mutlu bir gelebuyruk yaşamak da. Ama ikisi bir arada öbek devasa siteler dikiliyor. Bilimkurceği işaret etmiyor. Tersine orta vadede olmuyor işte. Hangisi daha iyi? Bir fikri gu filmleri gibi. İnsanlar sabahları o kumaalesef açlık, çevresel bozulma ve soolan var mı? tuların içinden çıkıyorlar, insan elinden nucunda büyük bir yıkım olmasından Bundan önceki romanlarınızdan, çıkmış yapay arabalarda, yollarda, fabrikorkarım. Geri Gelmemek Üzere ve Bitik’te de bir kalarda, plazalarda, telaş içinde devinip, Peki, sizce Türkiye’de hangi sebepaşk hikâyesinin trajedilerinden örnekler tekrardan kutularına dönüp bireysel havardı! Bu defa, tamamen bir aşk hastalıler, bu türden cinayetlerin yaşanmasına yatlar yaşıyorlar. Aynı ailenin fertleri biğına kapılıyoruz, ne dersiniz? (en kötü örneğiyle, Münevver Karabule birbirinden habersiz. Doğadan uzak Daha önce de dediğim gibi adam lut cinayeti) sebep oldu ve haliyle üçünlaştıkça, insanlıktan da uzaklaşıyoruz. aşk ve bireysellik arasında kararsız kalcü sayfa haberleri boyut değiştirdi? Çünkü Doğa, (Tanrı da diyebiliriz) inmıştır. Biri onulmaz bir hastalık (yani Bir önceki soruyla bağlantılı bunun sandan daha daha akıllı, daha sağduyuaşk), diğeri de başına buyruk bir özgürda yanıtı. Önü alınmaz bir yozlaşma sülu ve daha becerikli. lük. Üstelik özgürlük, doktorun olağanrecinden geçiyoruz. Geçiyoruz da, buAĞIR ŞEHİR YAŞANTISI üstü düş gücüyle iyiden iyiye hesapsız nun sonunda iyi mi olacak, kötü mü, İNSANIN DA DNA’SINI BOZUYOR hale gelmiştir. O hayatı sıkıntısız yaşavallahi ben çok karamsarım. Yani aslınmak istemektedir. Dünyanın derdini da iyimser bir insanım ama gördüğüm Örneğin, insanların (özellikle de gençlerin) sanal yaşantılarla hayatlarınçekmek zorunda hissetmez kendini. şeyler beni karamsar olmaya zorluyor. da mutluluğu bulmaya çalışması ve buKendine özel bir dünya yaratır kafasınBir kere dünya nüfusunun önce durmana benzer pek çok hastalıklı hal?.. da ve orada yaşamayı sever. Bu dünya sı, sonra da geriye gitmesi şart. Ama Biz çocukluğumuzda çok mutluykendi dünyası olduğu için hiç sıkıntısı tam tersi oluyor ve sürekli artıyoruz. duk. Ne televizyon vardı, ne bilgisayar, da yoktur. Deyim yerindeyse çöpsüz Dünya bu kadar yükü tartmaz. Yaşadıne cep telefonu, ne ipod, play station, üzüm. Romanın bir yerinde şöyle der: ğımız bütün sorunların (ekonomik, sosne vesaire. Ama çok mutluyduk, çünkü “Düş ya da gerçek, önemli olan yal) temel nedeni kalabalıklık şehirdeyken bile doğadan henüz kopmutlu bir hayat yaşamak değil bence. Kitapta da doktor bu mamıştık. iphone bir milyon şarkı saklami?” Kendisi mutluluğu gerkolektivizmden yakınıyor. İnyıp, kamerası yüz bin mpixel olsa, daha çekten hayallerinde bulmuştur, sanın kendini geliştirmesi için mı mutlu olacağız? Arabalarda kontak bir sıkıntısı yoktur. Ama işte kendine ait zaman ve mekânıanahtarı kalmadı, düğmeye basınca çalıhayat her zaman insanın istedinın olması gerek. Bu şartlarda şıyor. Eee? Ne oldu şimdi? Teknolojiye ği gibi gitmiyor. Karşısına tam mümkün mü? Görsel bir örkarşı değilim elbet. Ama demek istedidüşlediği gibi bir kadın çıkınca nek vermek gerekirse, şu TOğim salt elektronik ve iletişimsel yaşantı işin rengi değişir ve bir karar Kİ (ve benzeri) apartmanlarına bizi daha mutlu kılamaz. Aklı başında vermek zorunda kalır, ama vebir bakın. Her vilayette öbek olan çoğu insan günün birinremez. Ondan sonra olan olur de taşraya yerleşip toprakta zaten. Doktor öylesine düş âledomates, zeytin yetiştirip mine alışmıştır ki, işlediği cimutlu olmanın hayallerini kunayeti bile başka türlü ‘düşsel’ ruyor. 14 yaşındaki kızım bile hayal eder. Doktorumuzu ci‘Baba sizin yaşadığınız zaman nayetlere kesif bir kararsızlığın ne kadar güzelmiş’ diyebilimecbur ettiğini görüyoruz yor. Dolayısıyla ağır şehir yaama sonuçta cinayet işlediğine şantısı sırf domatesin, bibegöre düş dünyasını yeğlediğini rin, mısırın DNA’sını değil, görüyoruz. insanınkini de bozuyor. SoSonuç olarak kahramanımız nuç malum... Ferit, bir hasta ve siz de ülkede son dönemde çeşitli sebep Aklıma gelmişken, romalerden ortaya çıkan bu rahatnın yazılışında psikiyatr dessızlıklardan birini konu editeği aldınız mı, karakter yarayorsunuz, değil mi? tımında özellikle? Bu soru için teşekkür ede Sonuçta evet, Ferit normal rim. Demek ki, yeterince biri değil. Dış dünyayı böylesiinandırıcı olabilmişim. Hayır, ne olumsuzlaştırmasından, profesyonel destek almadım. evet, dünyanın ve tabii TürkiPsikolojinin bütün halleri her ye’nin hiçbir bakımdan iyiye bireyin içinde az ya da çok gitmediğini söyleyebiliriz. İnmevcut. Her bireyin içinde sanlar geçmişe göre daha mutazıcık şizofreni, biraz paranosuz ve sıkıntılı. Geçim derdi, ya, üçbeş fobi, bol miktarda büyük şehirlerdeki yalnızlaşnevroz ve psikoz vs. bulunuma, nüfus artışı ve küresel bouzaklaştıkça, insanlıktan da uzaklaşıyoruz. Çünkü Doğa, (tanrı yor bence. Benim yaptızulmanın adım adım dünyayı “Doğadan da diyebiliriz) insandan daha daha akıllı, daha sağduyulu ve daha bece¥ ğım yalnızca işime yarabüyük bir kaosa sürüklüyor rikli” diyor Mehmet Anıl. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1035 ne diyorsunuz? İsim meselesi her yazarın özenip kafa yorduğu bir konudur. Çocuğuna isim koymak gibi bir şey. Yazarken olası isimleri bir kenara not ederim. Forbes Cinayetleri bu isimler arasında en içime sineni oldu ve kendim de yazarken kitabı bu isimle anmaya başladım. Kitapta bir gazete haberi klişesi olarak geçiyor. Kesik Baş Cinayeti, Otoyol Cinayeti vs. gibi. Sonradan kitaba ad olabileceğini düşündüm. Psikolojik gerilim türünde bir roman kalıbına sokmalı mıyız peki kitabınızı? Bence evet. Psikolojik derinliği olmayan bir edebiyatın eksik kalacağını düşünüyorum. Gerilim ise bir kitabı okunabilir kılan en önemli özellik bence. Roman denince benim aklıma rahat bir koltuk; bir fincan çay ya da bir kadeh içki ve roman dünyasında kendini kaybetmek gelir. Ben de kendi okuruma bunu sağlamak istiyorum. Roman ilk olarak kişiye okuma hazzı vermelidir. Dolayısıyla gerilim unsuru, okurun kitaba zevkle ve merakla bağlanmasını sağlar. Bunu derken çok satan sığ romancılıktan söz etmediğimi söylemeye gerek yok herhalde. “GÖRDÜĞÜM ŞEYLER BENİ KARAMSAR OLMAYA ZORLUYOR” Bir de şunu merak ediyorum en nihayetinde tabii, bu romanı (konuyu) yazma düşüncesi nasıl ortaya çıktı, meselesi nedir hikâyenin? Konu insanın aklına pat diye gelmiyor. Minik minik bileşenler zaman içinde bütünleşip konuyu oluşturuyorlar. Öncelikle konu tamamıyla bir kurgu. Yazarken yaşadıklarımdan, tecrübelerimden vs. esinleniyorum elbet ama bunlar kurgu içinde çok önemli yer tutmuyor. Ama tabii başlarken bir ana fikirden yola çıkılıyor. Her şey yolunda giderken cinayet işleyen bir adam fikri bana hep ilginç gelmiştir. Üstelik bu adam bir sapık falan da değil. Aşk (ve izdivaç) insanın ister istemez bireyselliğini ve özgürlüğünü kısıtlar. Öte yandan aşk da baş döndürücüdür, başına SAYFA 4 Y eni romanınız Forbes Cinayetleri, ilk anda, adıyla okuru sarsıyor,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle