29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şıhça Yavuz’dan Musa Uysal anısına bir çalışma: Yokuşta Yürüyen Adam Yokuşta Yürüyen Adam Şıhça Yavuz’un Musa Uysal’la yaptığı uzun bir söyleşiyle başlıyor. Söyleşi bizi olayların içine çekerek, ülkemizin geçirdiği karanlık günlere götürüyor. Uysal hem yaşamını hem de ülkemizin hızla değişen siyasal, kültürel, sosyal, tarihsel ve ekonomik yapısını ayrıntılarıyla anlatıyor. Satır aralarında bize ülkemizin bugünlere gelmesini anlayabilmemiz için çok önemli ipuçları veriyor. Ë Erdal ATICI eçen yıl yitirdiğimiz Köy Enstitülü ÖğretmenYazar Musa Uysal’ı (Emmi) unutmak olanaklı değil. Musa Uysal, Kastamonu Gölköy Enstitüsünde aldığı üretime yönelik, aydınlanmacı, özgürleştirici eğitimi, yaşamının sonuna kadar öğrencilerine ve ulusuna öğretmek için savaşım veren yurtsever bir öğretmendi. 12 Eylül’de çekilen acılar, mahpusluk günleri... Söyleşi bizi olayların içine çekerek, ülkemizin geçirdiği karanlık günlere götürüyor. Uysal hem yaşamını hem de ülkemizin hızla değişen siyasal, kültürel, sosyal, tarihsel ve ekonomik yapısını ayrıntılarıyla anlatıyor. Satır aralarında bize ülkemizin bugünlere gelmesini anlayabilmemiz için çok önemli ipuçları veriyor. Musa Uysal, Rus asıllı yazar Kanevski’nin bir öyküsünde, “İnsan bir gün ‘virgül’ü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleler basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ‘ünlem işareti’ni kaybetti. Alçak sesle ve sesini yükseltmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu. Bir süre sonra ‘soru işareti’ni de kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne kainat, ne dünya ne de kendisi umurundaydı. Birkaç yıl sonra ‘iki nokta üst üste’ işaretini de kaybetti ve davranış sebebini başkalarına açıklamaktan vazgeçti. Ömrünün sonlarına doğru yalnız elinde ‘tırnak işareti’ kalmıştı. Kendisine has tek bir düşüncesi yoktu. Son ‘nokta’ya geldiğinde düşünmeyi ve konuşmayı unutmuş durumdaydı” dediğini anımsatıp; “Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmenler; yaratıcı, üretici, iş içinde eğitim ilkelerine göre yetiştirildiği için, virgüllü, ünlemli, soru işaretli, noktalı virgüllü ve parantez açıp kapatarak yaşadı. Asıl yaşam da budur. Yaşam noktalama işaretleri ile dolu olmalıdır. İnsan noktalama işaretleriyle yaşamalıdır. Eğitim felsefemiz de bu olmalıdır” diyor ve bugün üstüne ölü toprağı serpilmiş toplumumuza da göndermede bulunuyor. Yokuşta Yürüyen Adam’da Uysal’la yapılan uzun söyleşinin yanında; İlhan Alkan, Leyla Alkaş, Nihat Alkaş, Dr. Erol Uysal, Dr. Niyazi Altunya, Atilla Aşut, Erdal Atıcı, Aydın Aydemir, Mehmet Aydın, Mehmet Baklacı, Nazım Bayata, İsmail Hakkı Bayram, Alaittin Beyazıt, Adnan Binyazar, Ali Bozkurt, Oğuz Bozkurt, Recep bulut, M. Tuncer Caferoğlu, Fevzi Ceylan, Prof. Dr. Doğan Çağlar, Mehmet Çakmak, Halit Çelenk, Metin Demirtaş, Nusret Ertürk, Mustafa Gazalcı, Doğan Gülmez, İsmail Gümüş, Muzaffer Gündoğar, M. Tahir Hatipoğlu, Osman Bolulu, Zeliha Kanalıcı, Abdullah Kaygısız, Mehmet Kepenek, Ali Kınacı, Başak Kuş, Mustafa Onar, Ahmet Özer, A. Kadir Paksoy, Mehmet Sazak, H. Nedim Şahhüseyinoğlu, Suphi Tuncer, Alev Uysal, Prof. Dr. Meral Uysal, Necla Uysal, Hakkı Yalçın, Abdullah N. Yılmaz, Şıhça Yavuz gibi Musa Uysal’ın çoğunluğu eğitimci olan kırk altı dostunun yazıları yer alıyor. Yokuşta Yürüyen Adam başta öğretmenler, öğretmen adayları, öğrenciler, Köy Enstitülerine ilgi duyanlar olmak üzere tüm yurtsever aydınlar tarafından okunması gereken bir başyapıt olma özelliği taşıyor. ? Yokuşta Yürüyen Adam/ Şıhça Yavuz/ Karınca Yayınları/ 408 s. SAYFA 15 G ALTMIŞ BEŞİNDEN SONRA GELEN YAZARLIK Karşıdevrime, faşizme ve gericiliğe karşı örgütlü mücadeleye inanan Uysal; öğretmen örgütçülüğü içinde aktif rol alarak TÖS ve TÖB – DER yöneticiliklerinde bulunmuş, düşünce ve eylemlerinden ötürü birçok kez siyasal iktidarların hışmına uğramış, sürülmüş, açığa alınmış, 12 Eylül darbesinde, 55 yaşında cezaevine girmiş, uzun bir süre özgürlüğünden yoksun bırakılarak bir kez daha büyük bir bedel ödemişti. 65 yaşında yazarlık yaşamına başlayan Musa Uysal, birbiri ardından güzel yapıtlar üreterek yazın alanında da gençlere örnek bir öğretmen olmuştur. Ölmeden yalnızca birkaç ay önce basılan Sefure adlı yapıtını heyecanla okumuş ve abece dergisine: “Seksen beş yaşına merdiven dayayan Musa Uysal (Emmi), yeni bir yapıtla, bir kez daha okurun karşısına çıkıyor. Bu yaşta insanların daha çok hastalıkla ve ağrılarla mücadele ettiğini düşünürsek, Musa Uysal’a şapka çıkarmamız ve ellerimiz acıyıncaya kadar alkışlamamız gerekiyor. Ayrıca ilerlemiş yaşına karşın hâlâ yüreğinin tınılarını etkili bir dille yazıya dökebilen ve arka arkaya yapıtlar ortaya koyan Musa Uysal’ı gönülden kutlamak, başarılarının devamını dilemek de gerekiyor. İnsan, Uysal’ın bu başarısı karşısında Goethe’nin 90 yaşında “Biraz daha ışık” deyişini anımsıyor” diye yazmıştım. Musa Uysal’ın ilk kitabı Nereden Nereye, bir anı kitabıdır. Bu yapıtın arkasından ikinci kitabı Sokakta Sözleşmiştik yayımlanır. Sokakta Sözleşmiştik, ilk kitabın devamı gibidir ve yazar bu yapıtında cezaevi içinde ve dışında tanık olduğu olayları çok canlı ve akıcı bir şekilde okuyucuya aktarır. Uysal’ın üçüncü kitabı Üç Atlı bir romandır. Bu romanda dedelerinin ve ninelerinin anlattıklarından yola çıkarak Rus Kafkas Savaşlarını, bu savaşta yaşanan ve sonu Anadolu’da biten büyük göçü, o göç sırasında yaşananları anlatır Uysal. Dördüncü yapıtı; öğretmen örgütçülüğünün anıt isimlerinden biri olan Hamdi Konur’un yaşamını anlattığı Bir Aydınlık Ağacı’dır. Hamdi Konur 65 yaşında yazarlık yaşamına başlayan Musa Uysal, birbiri ardından güzel yapıtlar üreterek yazın alanında da gençlere örnek bir öğretmen olmuştur. Musa Uysal (sağda) Erdal Atıcı ile birlikte... yaşarken yazılmaya başlanan yapıt Konur’un ölümünden sonra tamamlanmış ve büyük bir ilgi uyandırmıştır. Sağlam, dürüst ve örnek bir insan olan Hamdi Konur’un yaşamı çok ilginç olaylar içinde geçmiştir. Yazarın beşinci yapıtı Kalemim Kaydı bir gezi – anı kitabıdır. Musa Uysal dedelerinin yurdu olan Kafkasya’ya yaptığı geziyi ve ilginç gözlemlerini anlatır. Yazar, 2002 yılında Tıkı adlı öykü kitabını yayımlar. Uysal öykülerinde sıradan insanları ele alır, insanın yaşadığı açlık, yoksulluk, ayrılık, ölüm, sömürü gibi sorunlara dikkat çeker. Musa Uysal, son yapıtı Sefure’de, toplumda aşağılanan, insan yerine konulmayan genelev kadınlarının dramını anlatır. Kitap uzun bir söyleşinin öyküleştirilmesidir. Türkiye’de konusu ve yazılış tarzıyla belki de tek kitaptır. Bu yapıt bir gün mutlaka sinemacıların ilgisini çekecektir. YAKIN TARİHE BİR YOLCULUK Musa Uysal’ın (Emmi) yakın dostu Şıhça Yavuz, uzun ve titiz bir çalışmayla arkadaşlarının, dostlarının ve yakınlarının Musa Uysal’ı anlattıkları Yokuşta Yürüyen Adam adlı yapıtı yayımladı. Yavuz, yapıtın önsözünde “Bu kitap, yakın tarihimize ve coğrafyamıza bir yolculuktur. Yaşamını toplumuna adamış yaşlı bir devrimci ile yapılan bir nehir söyleşidir. Aynı zamanda bu kitap iyi insana, iyi yurttaşa, iyi eğitimciye sunulan bir armağandır. Söyleşi sonrası sözü Emmi’nin Dostlar Meclisi’ne bıraktık. Kırk altı dostun anı, düşünce ve değerlendirme yazıları ile bir dönemin insan ilişkilerinin altını çizmek istedik” diyor. Şıhça Yavuz yapıtın nasıl ortaya çıktı ğını anlatırken; çocukluğunda Ercüment Ekrem Talu’nun ölümünden sonra çok övücü yazılar yazıldığını ve kendisinin de gazetelerde bu yazıları okuyunca, “yazar bunları okusaydı” dediğini anımsıyor. Birkaç yıl önce gerçekleşen bu anımsama Yavuz’u Musa Uysal’ın evine sürüklüyor. Uysal’a “Yaşam boyu köyün, köylünün içinde oldunuz, Köy Enstitüsünde okudunuz, uzun süren köy öğretmenliği sonrası öğretmen örgütlerinde bulundunuz. Son yarım yüzyılın çalkantılı geçen sosyal ve siyasal olaylarının içindeydiniz. Bu arada, Ankara, Antalya, Çanakkale, Sağmalcılar ve İmralı Cezaevleri’nde konakladınız. Altmış beş yaşından sonra altı kitap yazdınız. Gazete ve dergilerde okurlara, salonlarda dinleyicilere seslendiniz. Yolu yokuşa düşenlerle birlikte oldunuz. Sizinle bütün bunları uzun bir söyleşi havasında konuşalım, kayıt altına alalım. Söyleyecek sözü olanların yazılarını bir kitapta toplayalım. Bu da toplumun size bir armağanı olsun, ne dersiniz?” diye soruyor. “Daha sağken uygun düşer mi, şık olur mu?” diye soruyor Uysal. Yavuz’un kararlılığı karşısında bu fikri destekliyor; ama “Yalnız söyleşi ben merkezli olmasın, daha çok yaşadığım dönemi, yaşanmışlıkları anlatmak isterim” diye ekliyor ve çalışmalara başlanıyor. Yokuşta Yürüyen Adam, Şıhça Yavuz’un Musa Uysal’la yaptığı uzun bir söyleşiyle başlıyor. Uysal, çocukluğundan başlayarak seksen beş yaşına kadar süren uzun ve onurlu yaşamını bu nehir söyleşi içinde ayrıntılarıyla anlatıyor. Uysal’ın çocukluğu, Köy Enstitülü yılları, öğretmenlik yılları, öğretmenlikte yaşananlar, öğretmen örgütçülüğü, ülkemizde 1946 sonrası yaşananlar, 12 Mart ve CUMHURİYET KİTAP SAYI 1035
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle