05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş OLUŞUM Uzak bütün kan: Kayalıkları soyar, Saklı köklerin arasından akan, Rüzgârın gömülü kanatlarını kanatır, Titreyişinden kurtlar ulur Akıntısının üstünde, Yüzlerin üstüne düşer karanlık Zehirli salkımlarla, Çarşılar çığlık çığlığa Yıldızlar yağmış. Uzak bütün parıltı: İki kokunun iniltisini açar, Minareleri örter bakışlardaki Gözyaşları, Binaların amaçlarını vuruyor, İmha ederek gövdesiyle maskeleri eritir, Köprülerin eklemlerini bağlar, Çocukların savaşmasını sağlar Hüzün Okulların arzusu olur. Uzak bütün toprak: Güzelliğini ıslatır, Güllerin bağışlayıcı köklerini kusar, Duvar asmasına dilekler tutturur Şarap olacak, Kuşların gagasından nefretle ağlar, Ateşler yayılır onurlu düşlerle, Gece yayılır Emekleyerek Gündoğumunun sütüne Çayıra batarak. Uzak bütün gündoğumu: Kuyuyla asmaları sonsuzlaştırır, Çıplak iki oluşumu yaratır İki anımsananı Ağlarken otlar, Sevenlerin Sevgiden Uykusuzluktan, Elleri titrer, Şarkılar söner dumanları dudakları kurutur, Herkes dağılırsuskunBütün duvarlarla, Bizi bırakır: Arzunun sıcaklığı, Karanlığın yavaşlılığına, Örtülü zamanı söker İki delinin atan nabzıyla. iir Atlası CEVAT ÇAPAN Ahmet Hafez/ Şiirler/ Çeviren: Metin Fındıkçı ‘Sonsuzluğun Yuvaları’ 1963 Suriye (Rakka) doğumlu. Suriye’de doktorluk yapan Hafez, aynı zamanda “Düşünce” adlı kültür ve edebiyat dergisinin sahibi ve yayın yönetmenliğini yapmaktadır. Bu şiirler “Sonsuzluğun Yuvaları” adlı kitabından seçilmiştir. Birlikte dağa çıkalım: (Sen: yüksekliğin zemherinde çıplak, Ben: akan kanatlara uyan) İkimiz aynı esintide. Yünden Ayakkabılarımı giymeliyim, Ve yürümeliyim Sabah sisi gibi Bu zemherinin bedeninde. KAYA 2 Ben salıncağın ince ipten yatağı, Rüzgârın defteri, Kesmeden arzu. Dalgaların valizini açarsın bana, Ateşlerin filizleri içimde, Kayıplar tökezler etrafımda. Gizli nidaları biriktiririm, Kanlı ilk ağacı, İpeğin kör ve asi hüznünü açığa çıkarırım. AĞAÇLARDAN AKAN SÜT Betül için Taif ağaçları gibi turşusu kuruldu Kuyunun kırağındaÇığlık attım boyunları kesilenler için: Kökleri uzanıp yarıklara dolan Ufkun ipeğiyle, Kanlı köprülere asılır dalları Yaralara konan tamponlara uygun: Kuş yuvaları toplanır, Taneler tomurcuklanır. Nabzın hızıyla Tünelde koşar amcam Üstümüze doğru, biz iki çıplak, Kömürleşen kayalıkların tırnaklarından uzaklaşırız eriyerek. Vurulan iki ömürle uyuruz Sarhoş gençliğimizle, Dağılmış iki gül gibi ayıkırız Yıldızlara bakarak. Ve yürürüz: Çocuk bitkiler gibi, Rüzgâr gibi deli. Duman köpükle Kapanır Bolluğa… Öylece kalırım. Güneşin tünellerini görür adımlarım, Soluklarına dayanmaz duvarlar. KAYA 3 İçimdeki suskunluk: Gündoğumunun karanlık yuvasıdır, Kanlı karda asma kökü, İlk yolculukta alev alan ufuk. Hangi şiir Kafatasımın yuvasında şimşeği dağılır? Hangi renkler Çatlayan ellerime benzer? Hangi yanlış Ağzımı etkileyerek inandırır şimdi Esintiler arasında, Kolayca Eğilen? YETİM Ey duvarın kirecinden sızan güz küfü! Salkım saçak dalların verimiydi Kanlı elmalar Ve suyun yatağı Yakar şişmiş eklemleri, Top çam ağaçları altında atlar Tepinir Kişner… Kırık pencerede fesleğen tohumu savrulur. Çocuk defterini düşürür Ve geçmiş Mavi mezarı sular, İçinde yedi inilti gizli, Aydınlatan yıldızları tersyüz ederek… Cennetin mutluluğunu bilir, Narların çatlamasını beklerken. MEŞE AĞACI Vardığım kışla yüzleşirim Uzaklaşan yüksek ateşlerle: Şimşeklerin yatağında koşan yarıklar, Pencereler açar –soruları tıkamak içinköklerim, Titreyişim ricayla başlar: Fışkıran köklerimle, Tomurcuk siste, Hafif bir iniltiyle. Bu maske altında gövdemi toplarım Işık yuvalarına Nisan köprüde tökezler Kanı durdurarak. İki yara arasında: Hançerlerin tuzağı, Ve rüzgârın kahkahası, Şimdi öylece duruyorum… Ne karanlıkta açığa çıkarım, Ne susuzluk duyarım, Ne… ne de sonbaharın külleri beni çıplak bırakır. KAYA 4 Kanayan alnımı bulutlar durduramaz, Gençliğim gün ağarırken uğuldar, Sarhoş dalgalarla gecelerim Dizlerim yatağım olur. Daha bir bardak şarap içmeden, Parlaklığı kanıma batar, Halimden şehvetim eser: Nar rüzgârın tırnaklarıyla çatlar, Kilise kapısında akşam yuvaları, Ateşli adımlarıyla ufuk aynı yol olur, Bir bardak, Bir gömlek, Tutuşur, Güvercin ailesi Islak kiremitten zehirli. DOĞUM Yağı eritince Evin bütün tuğlası is olur Ateşin üstündeki tavaya eklersin doğradığın malzemeleri. Yalnız Gecenin kefeni içinde Ürkek Ay duyduğu acıya benzer Kadın susuzluğu yaprak yaprak açar Ne zamandır Küllenmiş dudaklarından dökülen, Ve akar A K A R … … Gemilere yakın Çığlık Ondan uzaklaşır Çocuklar Ve kan şelalesi. SAYFA 23 KAYA 1 Bu hışırtı inletince beni Ateş yuvalarından kaçırıyorum yüzümü Bulutlarını toplayarak Gecenin çöken soğuğundan. Beni birleştir Önünü temizleyerek Kordan Kordan Ve uzak uğultudan, Yıldızların yanıp sönmesinden, Aralıksız ısıt kanatarak soymadan Kes beni AYILMAK Kandiller kara gömülmüş: Aç kurt gözlerini dikmiş bakıyor, Ondan önce Harekete geçmeliyim, Kaynağım Sarhoşluğum: Aramızdaki uzaklığı önlerine sermeliyim. HASAN’IN ANNESİ Nefretler içinde suskun: Göç eden güvercin, Günle gece arasında: Bu kan kuruduğunda… Tavandaki kanlar, Ölünün sarı gömleğine yayılır, CUMHURİYET KİTAP SAYI 1026
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle