05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Murat Gülsoy’dan ‘602. Gece’ ‘Yazarlığı sanatsal bir eylem olarak görüyorum’ Murat Gülsoy, romanlar yazsa da Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık adlı deneysel çalışmasının ardından şimdi de 602. Gece’yle okurlarıyla buluşuyor. Borges bir çalışmasında Binbir Gece Masalları’ndaki Şehrazat’ın içinde bulunduğu 602. geceyi anlatmasının ki o gece muammadır ardından Gülsoy’un da o gecenin peşine düşüşüyle başlıyor hikâye. Sonra da Gülsoy’un yazarlık sürecinde edebiyatının köklerini arayışına tanık oluyoruz. Tanıklıkta ise karşımıza Oğuz Atay, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Orhan Pamuk çıkıyor ve modernist akımın güçlü temsilcilerinden olan bu üç yazarın Gülsoy’un kaleminden metinlerinin çözümlemelerini okuyoruz. Murat Gülsoy’la 602. Gece üzerine söyleştik. Ë Erdem ÖZTOP eni kitabınız 602. Gece bir inceleme kitabı. Yeni bir roman beklerken sizden, yazarlık sürecinizin/edebiyatınızın köklerini aramaya koyuluyorsunuz… Neden? Ben ilk kurmaca yazmaya başladığımda da, neden bilmiyorum, hep kendi üzerine düşünen, yazılma sürecinin kendisini mesele edinen hikâyelerden heyecan duyuyordum. İlk yazdığım öykü örneğin… Hatta çok da önemlidir benim için o öykü. Çünkü Yunus Nadi Öykü Yarışmasında üçüncü olmuştu, ben hiç beklemiyordum okunup sevileceğini bu öykünün. Akla Ziyan Hikâye adını verdiğim bir buçuk sayfalık çok kısa bir öyküydü. Şehirlerarası bir otobüste yolculuk eden ve hayatında hiçbir olağan dışı özellik olmayan sıradan bir adam, birden bire bir öykü kahramanı olduğunu fark eder. Şaşırır, inkâr etmeye çalışır ama ne yaparsa yapsın kurmaca bir karakter olduğu düşüncesini kafasından atamaz. O zaman da şu soruyu sorar: Neden ben? O zamana kadar okuduğum öyküler arasında özellikle bizim edebiyatımızda böyle bir konuya ya da yaklaşıma rastlamamıştım. Ama işte Yunus Nadi jürisi bu öyküyü ödüllendirmişti. Ben de bu yolda devam etme kararını ödül töreninde Cumhuriyet gazetesinin merdivenlerini çıkarken vermiştim. Evet, yazmaya devam edecektim, üstelik bunu içimden geldiği gibi, özgürce yapacaktım. O tarihten bu yana birçok öykü ve roman yazdım. Yazmaya da devam ediyorum. Farklı kurgular, kendi üzerine kapanan yapılar, şaşırtmacalar, roman kahramanı olduğundan kuşkulanan karakterler… Bunlar beni heyecanlandırmaya sürdürüyor. Bir ara acaba hep aynı konuların çevresinde dolaşmak yanlış bir şey mi diye düşündüm… Daha kuramsal okumalara giriştim. Bu okumalarımın ilk ürünü Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık kitabı oldu. Sonra şunu fark ettim: Ben yazarlığı bir meslek olarak görmüyorum, planlanmış SAYFA 16 Y bir kariyer peşinde hiç olmadım, sadece beni heyecanlandıran, okumaktan zevk aldığım türde şeyler yazdım. Ben yazarlığı sanatsal bir eylem olarak görüyorum. Sanatçının da takıntılarının, saplantılarının, korkularının, fikri sabitlerinin peşinden gitmesi kadar doğal bir tutum olamaz. Çünkü sanat yapma süreci insanın kendi bilinçdışına açılan bir yoldur. O yüzden de mademki metakurmaca beni heyecanlandırıyor o halde sonuna kadar gideyim dedim. Bunun son derece kişisel bir tarafı var, ben ‘doğru sanat anlayışı’ budur diyerek yazmıyorum, bu takıntıların bana dair bir bilgi içerdiğini düşündüğüm için bu yöndeki arayışlarımı derinleştiriyorum. Hem kurmaca olarak hem de düşün yazıları yazarak… 602. Gece’de metakurmacaya ilişkin düşünsel çalışmalarımın sonuçlarının bir kısmı yer alıyor ve aynı zamanda şu anda yazmakta olduğum romanda da yine metakurmacasal bir yaklaşım var. Ama bu bir kuramın pratiğe uyarlanması şeklinde olmuyor. Daha çok bir saplantının deneyimlenmesi şeklinde kendini ortaya çıkarıyor. Her yazar bir noktadan sonra bu arayışa girmeli mi? Benim sevdiğim yazarların çoğu yazdıkları üzerine düşünmüş, edebiyat hakkında yazmış kişiler. Ama herkes bunu yapacak diye bir genel yargıda bulunamam. “MODERNİZMLE BİRLİKTE SANAT KENDİ ÜZERİNE DÜŞÜNMEYE BAŞLADI” Neden 602. Gece? Aslında kitabın yazılma süreci sırasında tesadüfen karşıma çıktı Borges’in 602. Gece muamması. Metakurmacanın modernizmle postmodernizm tartışmalarında iyi bir geçiş unsuru, açıklayıcı bir kavram olacağını düşünüyordum. Bu yönde kuramsal yazılar okurken dinlenmek için de sevdiğim yazarları tekrar okuyordum. Bunların başında da Borges geliyor. Borges Binbir Gece Masalları’nın 602. gecesinde Şehrazat’ın içinde bulundukları hikâyeyi anlatmaya başladığını, bu yüzden de o ‘büyülü gece’de Binbir Gece Masalları’nın kendi üzerine kapanarak sonsuz bir döngü yarattığından söz ediyordu. Hemen Binbir Gece Masalları’nı açtım 602. geceyi bulup okumaya başladım ama hayal kırıklığına uğradım, o gecenin diğer gecelerden farkı yoktu. Borges’e geri döndüm, acaba kurmaca bir metin miydi okuduğum diye, ama hayır Binbir Gece’yle birlikte Hamlet’ten, Don Kişot’tan söz ediyordu ve söylediği ayrıntılar doğruydu. Peki, o halde neden böyle bir şey söylüyordu? Böylece kitabımda okuduğunuz araştırma süreci başlamış oldu. Daha önceden yaptığım okumalarla birleşerek bir sanat ve edebiyatta bir modernizm tartışmasına dönüştü. Bu kök arayışında yazarlarınız çıkıyor karşımıza: Borges, Tanpınar, Oğuz Atay ve Orhan Pamuk. Bu dört yazar modernizmin temsilcileri olarak karşımıza çıkıyor metinlerinizde. Bu hallerinden yola çıkarak, sizin de yazarlık serüveninizin modernizmin sacayaklarından beslendiğini söyleyebilir miyiz? Edebiyat ve sanat önceden belirlenmiş bir eğitim programının gereklerine göre şekillenmiyor. İnsan öncelikle zevk aldığı metinleri okuyor, bazı yazarları diğerlerinden daha çok seviyor, onları daha fazla okuyor, daha çok etkileniyor ve bir gün yazmaya başladığında da tüm bu okuduklarıyla da konuşmaya devam ediyor. Yani her yazılan metin yazarının okuduklarının bir tür yankısı oluyor. Bu yankı bazen belirli bir yaklaşımın derinleştirilmesi şeklinde ortaya çıkarken bazen de tersi oluyor. Yani antitezler ortaya çıkmaya başlıyor. Kuşkusuz bu da verimli bir süreçtir. Sonra gün gelip de insan yazdıkları ve okudukları üzerine düşününce farkına varıyor hangi kaynaklardan nasıl beslenmiş olabileceğini. Kitapta ‘modernist’ yazarların tarihsel süreçte metinlerinde yaptıkları oyunları ve deneyleri de kapsamlı olarak ele alıyorsunuz… Bir taraftan da ressamlar üzerinden konuya yaklaşıyorsunuz. Zaten, modernist akımda sadece edebiyat alanının değil tüm sanat dallarının incelenmesiyle doğru yaklaşımlara varılabilir gibi geliyor bana, ne dersiniz? Modernizmle birlikte sanat kendi üzerine düşünmeye başladı. Her türden sorgulamalar, reddiyeler, manifestolar ortaya çıktı. Elbette hızla tasnif edilip bir hükme bağlanması kolay değil tüm bu sürecin. Ama bence temel mesele realizm ile kopuştur. Bu kopuşun da arkasında temsil meselesi yer alıyor. Yani realist sanatta olduğu gibi sanatsal nesnelerin dünyayı yansıtan doğrudan temsiller olduğu yargısı modernizmle birlikte yıkılıp gitti. Daha sonraki ayrımların ben daha sosyolojik yaftalamalar olduğunu düşünüyorum… Modernist terimin dönemsel şartlar neticesinde kullanılamadığını dile getiriyorsunuz ve böylelikle benzer yöntemleri kullanan yazarların direkt postmodernist akımın temsilcisi olarak adfetildiğini imliyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? Örneğin, kimilerince ‘postmodern’ edebiyatın manifestosu kabul edilen The Literature of Exhaustion makalesinin yazarı John Barth bu durumun kendi eserlerinin başına geldiğinden yakınır: 1960’lı yıllarda yazmış olduğu ve bugün postmodern olarak nitelenen romanları sırasıyla ‘Taşra Amerikan Varoluşculuğu’, ardından ‘Fabulizm’ ve son olarak da ‘Kara Mizah’ olarak sınıflandırıldığını söyler. Yapıt aynı yapıttır ama dün modern denilene aradan zaman geçince postmodern deniyor. Sanat yapıtının kendi üzerine düşünmenin bir ortamı olarak şekillendirilmesi realist yaklaşımdan kopuşun en önemli sonuçlarından biridir. Üstelik bu daha ‘gerçekçi’ bir sanat adına yapılır. Yani temelde yine bir öz arayışı vardır. Modernistler bilimin araştırıcı ruhunu ödünç aldılar ve sanat yoluyla sanatsal süreci sorgulamaya açtılar. Sanatçının zihninin bir ürünü olan sanat yapıtı o zihinsel duruma son derece ba ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1026
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle