28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yasin Kayış Demokrat Parti dönemindeki siyasetkarikatür etkileşimini inceliyor Dur, çizme kardeşim! “Dur, çizme kardeşim...” İktidarların karikatüre yaklaşımında zaman zaman egemen olan dürtünün özetidir bu cümle... “Yassah kardeşim”den uyarladığımız bu tehditkâr seslenişte çizilen kimi iktidar sahiplerinin karizmalarıdır çünkü. Yeter ki çiçek çiz, böcek çiz, beni çizme anlayışının yansımasıdır. Özgüveni eksik olanların nefsi müdafa deyip balyozu ilk indirdikleri alandır mizah. Bu bağlamda Demokrat Parti döneminde sansürün gazabından paylarını alan sanatçıların yaşadıkları Yasin Kayış imzalı “Demokrat Parti Döneminde Siyasi Karikatür” adlı incelemede gözler önüne seriliyor. Yasin Kayış ile kitabını konuştuk. Ë Gamze AKDEMİR zleğinizi sormak istiyorum ilk soruda. Nasıl bir duruşu tercih ettiniz? Kitapta genel olarak, karikatürlerin “tarihsel birer belge” olduğuna vurgu yapmak istedim. Çünkü üzerine saatlerce konuşulabilecek ya da sayfalarca yazılabilecek bir konuyu birkaç çizgiyle, yalın ve vurucu olarak ifade eden karikatürlerin, bu alandaki zengin mirasımızın, tarih yazımında yeterince kullanıldığını düşünmüyordum. Özelde ise karikatürleri merkeze alarak tarihsel bir dönemi aydınlatmaya çalıştım. Bu aynı zamanda karikatür tarihine de bir yolculuktu. Kitap daha çok “Demokrat Parti dönemindeki siyasetkarikatür etkileşimini aydınlatmak” üzerine yoğunlaştı. Bu nedenle siyasal olayların sebep ve sonuçlarından çok; olay ve olguların karikatür sanatına nasıl yansıdığı ile karikatürcülerin olay/olguları nasıl değerlendirdiği üzerinde duruldu. Siyasi karikatürlerin siyasal yaşamla hangi noktalarda çakıştığı, ayrıştığı ya da çatıştığı, çalışmanın ana temasını oluşturdu. Bu süreçte, birer belge olarak gördüğüm karikatürlerin tek tek analizini yapmam gerekiyordu. Çünkü her belgenin olduğu gibi onların da birer arka planı vardı. Bir karikatür hangi şartlarda çizilmişti, iletisi, kodları nelerdi? Karikatürleri analiz ederken göz önünde bulundurmam gereken bir başka nokta da karikatürcülerin de her insan gibi birer dünya görüşüne sahip olduklarıydı. Onların da yaşadıkları evrenle ilgili teşhisleri, yorumları, yargıları vardı ve tüm bunları çizgilerine yansıtıyorlardı. Siyasal iktidara karşı birer duruşa sahiptiler. Siyasal aktörleri eleştiriyorlardı. Ben ise hem eleştirenlere hem de eleştirilenlere eleştirel gözle bakmak zorundaydım. Özellikle 50’lerden sonra hayli dalgalı bir siyaset yaşamının süregeldiği ülkemizde karikatürün stresli, üretken ama bir o kadar da tehlikeli gelişimi satır satır kitabınızda gözüküyor. Türkiye’de iktidarların söz konusu dönemde karikatüre yaklaşımında temel dürtü ne olarak nitelebilir? Korku! Temel dürtü korku... Ama bu korku sadece karikatüre yönelik değil. Eleştirilmekten korkmak! Tabii en sert eleştiren sanatların başında da karikatür geliyor. Dolayısıyla eleştiriye yönelik korku da karikatüre baskı olarak su yüzüne çıkıyor. “ÇİZMEYİN BEYEFENDİ’Yİ” Söz konusu dönemde muhalif mizah yayınları ve karikatürcülerin önüne çıkarılan engeller nelerdi? 41 Buçuk ve Tef dergilerinin “müstehcenlik” gerekçesiyle toplatılması, yine Tef ve Dolmuş dergilerinin kâğıt bulamayıp karaborsadan kâğıt almak zorunda bırakılmaları, pek çok karikatür ve karikatürcü hakkında soruşturma ve davalar açılması, iki karikatürcünün cezaevine girmeleri bu bağlamda akla ilk gelen örnekler. Tabii bunlar yasal engelleme çabaları. Bir de yasadışı yollarla ve yaratılan havayla engellemeler vardı. Örneğin, başbakanın sinirlendiği bir karikatür sebebiyle gazete ya da dergi telefonla uyarılıyor, “gereği neyse” yapılıyordu. Ünlü savcı Hicabi Dinç de “Beyefendi’nin karikatürlerini çizmeyin” diyerek baskılarda bulunuyordu. İktidarın hışmından çekinen pek çok gazete yöneticisi de çizgilerini yumuşatmaları konusunda karikatürcüleri uyarıyordu. Tek parti dönemindeki karikatür ile hak olarak görülebilmektedir. Çok partili yaşamın bu açıdan Türk karikatür sanatına yeni bir soluk getirdiği söylenebilir. Ne var ki umulan hemen gerçekleşememiş, demokrasi bir günde gökten zembille inememiştir. Yeni iktidar sahipleri çok partili yaşamın kurallarına uyum sağlamakta zorlanmış, kendilerinden beklenenin aksine tek parti otoriterliğini özlemişlerdir. Bu atmosferde ise karikatürcülerin büyük çoğunluğu çoksesli bir demokrasinin savunuculuğunu üstlenerek, tek parti döneminin aksine iktidarı eleştirmeye koyulmuşlardır. BURAK VE SELÇUK DAMGASI Kitabınız iktidar yanlısı olan ve olmayan karikatüristlerin saflarına da yakın plandan bakıyor. Bu bağlamda öne çıkan başlıca isimler kimlerdi? Tavırları, yapıtlarındaki ana temaları nelerdi? Söz konusu dönemde iktidara eleştirel gözle bakan karikatürcülerin sayısal bir çoğunluk oluşturduklarını söylemek mümkün. Özellikle Ratip Tahir Burak ve Turhan Selçuk kendilerine has özellikleriyle dikkat çekiyor. Tabii, dikkat çeken pek çok karikatürcü var. Ama bu iki sanatçıyı karşılaştırmalı olarak incelemek, o yıllardaki siyasi karikatür anlayışını değerlendirebilmek açısından somut ipuçları veriyor. Burak’la Selçuk arasında yaklaşık on sekiz yaş var. Bu yaş farkı çok olmasa da farklı kuşakları temsil ediyorlar. Siyasi karikatüre yükledikleri anlam son derece farklı. Burak, muhalefetteki CHP’nin kaybedilmiş iktidarını geri getirmeye çalışıyor. Bu amaçla iktidardaki partiye partizanca saldırıyor. Yapıtları bir bakışta anlaşılabilecek kadar net olsa da kelebek kadar kısa ömürlü. Selçuk ise kalıcı ve evrensel siyasi karikatürü ön plana çıkarmaya çalışıyor. Bununla birlikte ulusal gündemden asla kopuk değil. Yerel kalmayı da başarabiliyor. İktidarda kim olursa olsun eleştirmeye hazır. Çizgilerindeki iletiyi, kodları çözmek için ise biraz göz alışkanlığı ve felsefi bakış gerekiyor. İktidara yakın çizerlerden ise ilk akla gelenler Ramiz Gökçe, Necmi Rıza Ayça ve Kozma Togo. Hepsi de Ratip Tahir’le aynı kuşaktan. Ama onlar Burak’ın aksine iktidarın yanında saf tutmayı seçmişler. Özellikle Togo ile Burak arasında sert bir çatışma söz konusu. Türk karikatürünün ve karikatüristinin temel nitelikleri DP döneminde İ erozyona mı uğramıştır yoksa dönemsel görece verimli bir yaratı izleğine mi kavuşmuştur? VE KARİKATÜR COŞTU! Çok partili yaşama geçiş ve ardından yaşanan Demokrat Parti dönemi bir bütün olarak değerlendirildiğinde oldukça çalkantılı bir süreç. Tek parti dönemindeki durgunluğun ardından; bu dönemde pek çok coşku, çalkantı, sevinç, haykırış, kavga, umut, hayal kırıklığı bir arada yaşanmış. Böyle bir ortamda bir de yeni kuşak karikatürcüler palazlanmaya başlayınca Türk karikatür sanatı oldukça verimli bir döneme girmiş. Her ne kadar karikatüre yönelik baskı ve yıldırma çabaları olduysa da ben Demokrat Parti dönemini karikatür sanatı açısından verimli buluyorum. Ancak bu verimlilikte iktidarın olumlu yaklaşımından çok baskıcı tutumunun dolaylı katkısından söz edebiliriz. Çok partili yaşama geçiş, gördüğü çelişkileri çizgiye yansıtabilmeyi hak kabul eden bir karikatürcü tipi doğurmuştur. Demokrat Parti iktidarı ise eleştirel bakan karikatürcüleri sınırlamaya çalıştıkça onların yaratıcılıklarını arttırmıştır. Karikatürcüler kendilerini korumak için yeni tipler geliştirmişler, anlatılamayanı anlatmak için yaratıcılıklarının sınırlarını zorlamışlardır. “Türk karikatür sanatı, başlangıcından beri basına bağımlı olarak gelişmiş ve bu özelliğini 50’li yıllarda da sürdürmüştür. Günlük gazeteler alternatif bir alan oluştursa bile, karikatürcülerin kendilerini en yoğun olarak ifade edebildiği yayın grubu hâlâ mizah dergileridir” tespitinizi belli başlı dergilerden örnekler vererek açar mısınız? 1950’lerin başındaki özgür hava dağıldıkça, çizerler kendilerini gazetelerde özgür hissetmemeye başlamışlar, hükümetle aralarını iyi tutmak isteyen gazete ve dergi yönetimleriyle karşı karşıya gelmişlerdir. Çizerlerin sahip ya da ortak oldukları dergilerde ise durum farklıdır. 41 Buçuk, Tef, Dolmuş, Taş, Karikatür ve TaşKarikatür dergileri bu bağlamda karikatürcülerin yayın politikalarında doğrudan söz sahibi oldukları dergilerdir. Bu dergilerde, Akbaba dergisi sahibi Yusuf Ziya Ortaç gibi bir “demir yumruk” yoktur. Ortak akıl daha ön plandadır. Buna bağlı olarak daha demokratik bir ortam söz konusudur. Çizerlerin “hükümetle arayı iyi tutmak”tan farklı kaygıları vardır. Bu kaygılarla, karikatürün muhalif özelliğini ön plana çıkarabilmişler ve hükümeti eleştirebilmişlerdir. ? Demokrat Parti Döneminde Siyasi Karikatür / Yasin Kayış / Libra Kitap / 284 s. Yasin Kayış, kitapta genel olarak, karikatürlerin “tarihsel birer belge” olduğunu vurgu luyor. çok parti dönemindeki karikatür karşılaştırıldığında hem karikatüristin hem de yapıtlarının biçemlenmesinde başlıca ne gibi farklar ortaya koymuştur? Tek parti döneminde gerek yönetimin otoriter tavrından gerekse de karikatürcülerin aydınlanmacı iktidara desteğinden dolayı eleştirel karikatürler pek görülmez. Yapılan eleştiriler son derece kısıtlıdır. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ise sadece karikatürcülerde değil hemen hemen tüm toplum kesimlerinde “demokrasinin artık geldiği, hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağı” izlenimini doğurmuştur. Buna bağlı olarak karikatürün muhalif özelliği ön plana çıkmaya başlar. İktidarı eleştirebilmek artık bir SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1024
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle