Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
biyatı’ndan Seçmeler’in 2. kitabı olarak sunmuş. (İngiliz vatandaşı George Orwell bu yakıştırmayı duysa mezarında dönmez miydi?) Yaşar Kemal, Yanan Ormanlarda 500 Gün’ü, Cem’e(?) 1955’te “Göğçeli” diye imzalamış. Afif Yesari Tren Yolu’nu 1949’da, Kerime Nadir Son Hıçkırık’ı 1956’da Cevat Fehmi Başkut’a imzalamışlar. Oyun yazarı Başkut (19051970), içlerinde Cumhuriyet’in de bulunduğu etkin gazetelerde yazı işleri müdürlüğü ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yapmıştı. Yesari’nin ona kitabını, “Hürmet, Tâzim ve Hayranlıkla” diyerek imzalaması Başkut’un stratejik konumuna bağlanabilir mi? O iki kitabın sararmış sayfalarını bir zarf açacağıyla, yavaş yavaş açtım. Elli küsur yıl sonra müebbet hapisten yırtmışçasına, “Ohh!” çektiklerini duyar gibiydim. 1999 Can Bahadır Yüce, Many And Many A Year Ago için söyleşi yapmak istedi. O Amerika’daydı, Today’s Zaman’da yayımlanan söyleşi internet aracılığıyla gerçekleşti. “Ne zaman dönüyorsun?” dedim. Virginia Üniversitesi’nde (V.Ü.) mastır yapıyormuş; irkildim. Anılan romanın gizemli karakteri Suat, “E.A.Poe’nun okulu” diye V.Ü.’ne gitmişti. İlk iki romanımın anlatıcısı da aynı okul mezunudur. Kızım Elvin orada öğrenciyken (19992003), her yıl en az iki kez kampusunun havasını solurdum. Ve bu satırları yazarken üzerimde, lacivertturuncu bir V.Ü. tişörtü vardı. Strange! 2000 Bir Ara (D)eğerlendirme: KİTAP İÇİN’i beş yıl önce ve haftada bir yazmaya, Cumhuriyet Kitap Yayın Yönetmeni sevgili Turhan Günay’ın önerisiyle başladım. Başlığı ve formatı bana aitti; 1000. maddede seriden bir kitap kotarıp bitirecektim. Günay devam etmemi istedi, “ayda bir” koşuluyla devam ettim. KİTAP İÇİN giderek birikimli okurun benimsediği bir köşe oldu. Güven Turan, başta kendisi olmak üzere onun tutkunlarının türediğini iddia ediyor. Edebiyatistan’da değil eleştirmek, kendini savunmak bile bir tuhaf suçtur. Gocundurduğum kimilerinin, Günay’a baskı yapmaya çalıştığının farkındayım. Bazı dengeleri bozuyorsam 2000. maddede bitirmeyi önerince o, “Sakın ha!” deyip bana KİTAP İÇİN’in, Cumhuriyet Kitap için önemini özetlemişti. Ben KİTAP İÇİN’in önemsendiğine nasıl mı ikna oldum? Edebiyatıstan hazımsızlarının meyhane köşelerinde, yazdıklarımı “hezeyan” diye geçiştirmeye debelendiğini duyunca. Onları KİTAP İÇİN’den anımsarsınız, adları yerine bazı sıfatlarını saymakla yetineceğim; İşine gelince eleştirmen, gelmeyince saldırman/Maddi çıkarı varsa eylemiyle söylemi çatışan/Edebiyat(?) ödüllerinde jüri üyesiyse başta şike olmak üzere nice etik dışı olguya teşne/Okumadığı kitapları kötüleme yeteneğiyle de mücehhez… Kitaplarımdan tüm kazandıklarım bir edebiyat fakültesinde burs olarak dağıtılır, KİTAP İÇİN’i de para karşılığında yazmam. Edebiyata katkı için yazarım ve benim senin ilginden başka bir ödüle gereksinmem yok Sevgili Okurum. Seninle ülkenin sürpriz köşelerinde, zamanın aykırı dilimlerinde karşılaşmasak da olur. Ben seni iyi tanırım! Sen edebiyatın ve tüm diğer güzelliklerin dostusun. Sen çağdaş Türkiye’nin umudu ve güvencesisin. Sen KİTAP İÇİN’in içindesin, sen bensin. *** (Dipnot: KİTAP İÇİN kervanı 3000. maddeye doğru, yeni safarisine hazır…) ? SAYFA 11 Tarihçi Steven Runciman 1995 Ben “minare” izlemeyi severim. Ulvi ve şiirseldirler. Mimari açıdan çirkinliklere karşı sanki şerbetlidirler. Onları süngüye benzetenlere, “Van minit” bile demem. 1996 Yıl 1942. T.C. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü İstanbul’da gezerken dikkatini çeken bir tarihi yapıt hakkında bilgi ister. “Onun galiba Bizanslılardan kalma olduğunun” ötesinde bir yanıt alamayınca, üniversitelerde Bizans tarihinin de öğretilmesini buyurur. Konstantinopol Düştü’nün yazarı Steven Runciman Bizans Tarihi öğretmek üzere İstanbul’a davet edilir ve orada 3.5 yıl kalır. Kent ve kentlilerle derhal kaynaşır, sonra her fırsatta İstanbul’a döner. Yalnız Boğaziçi Köprüsü’ne itirazı vardır. “Tanrı’nın ikiye ayırdığı kıtaları insanoğlu birleştirmeye çalışmamalıydı” kanısındadır. (Kaynak: A Traveller’s Alphabet, Partial Memoirs – Steven Runciman) 1997 Peter Hristoff (doğ.1958) İstanbul’da doğdu, beş yaşındayken ailesiyle birlikte A.B.D.’ye göç etti. O, iki ülkenin güzelliklerini sanki bir süzgeçten geçirip kuşandı ve bu symbiosisi yapıtlarına ustalıkla taşıdı. Bu örnek insan New York âleminin önemli bir ressamı ve butik sanat üniversitesi, School of Visual Arts’da akademisyen. Peter’in babası Dimitar Hristoff da ressam, dedesi Peter de ressamdı. Bu üç kuşak yetenekli sanatçılar için 1990’larda Yapı Kredi’de bir ortak sergi düzenlendiğinde YKY’nin Genel Müdürü Özalp Birol’du. Son İstanbul beyefendilerinden Özalp Birol şimdi Pera Müzesi’nin genel müdürü ve 12.08.09’dan itibaren Peter’in, akademisyen arkadaşları ve öğrencileriyle birlikte Pera’da, OCTET başlıklı kapsamlı bir sergisi açıldı. İlk sekiz ay boyunca kentte izlediğim en doyurucu sergiydi demekle yetineceğim. Etkinliğin önemli işlerinden biri de, Peter’in gözde öğrencilerinden Elif Uras’a (doğ.1972) aitti. 1998 Pera’daki sergi kokteylinden sonra Tepebaşı’nda indirimli kitap ve sahafiye pınarı KİTAP İÇİN’e uğradım. Orada nihayet Murat Uncu’yu buldum; bu delikanlı kitabistanın gizli kahramanıdır. İndirimli kitaplar kısmından, Sunahan Develioğlu’nun Nâzım’ın Macar Toprağı’nı alırken, sahafiye kısmından dört kitap seçtim: Halide Edip Adıvar’ın çevirisiyle Hayvan Çiftliği’ni, Maarif Basımevi Amerikan Ede ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1024