Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K “Naciye Tuna’nın Anısına” The Guardian gazetesi, İn1976giltere’nin Cumhuriyet’i sayılır. Aksatmadan izlemeye çalışırım. Onlar benden edebiyat web sitelerinde yayımlamak üzere, bir “İngilizceye çevrilmiş En İyi On Türkçe Kitap” listesi yapmamı istediler. İçsel tepkim, “Ama benim henüz iki kitabım İngilizceye çevrildi” şiddetindeydi. (Yüzünüzü lütfen ekşitmeyin, bu espriyi Oscar Wilde’dan ödünç aldım.) Önce aklıma sanırım beş yıl önce Prof. Dr. Saliha Paker tarafından yayımlanan vurucu inceleme geldi. O güne dek ancak iki yüz dolayında Türkçeden İngilizceye edebi kitap çevrilmişti ve büyük çoğunluğunun ikinci baskısı yapılmamıştı. Listemi merak edenlere; 1. Beyond The Walls – Nâzım Hikmet (Seçme Şiirler) / 2. The Poems of Oktay Rifat (Seçme Şiirler) / 3. Memed, My Hawk – Yaşar Kemal (İnce Memed) / 4. Yaşar Kemal: On His Life And Art (Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor, Alain Bosquet ile Görüşmeler) / 5. My Name Is Red – Orhan Pamuk (Benim Adım Kırmızı) / 6. İstanbul, Memories Of A City – Orhan Pamuk (İstanbul, Hatıralar ve Şehir) / 7. Sleeping In The Forest – Sait Faik (Seçme Öykü ve Şiirler) / 8. Night – Bilge Karasu (Gece) / 9. A Mind At Peace – Ahmet H. Tanpınar (Huzur) / 10. Mrs.Valley’s War: The Shelter Stories – Feyyaz Kayacan Fergar (Sığınak Hikâyeleri). 1977 02.07.09! Boğaziçi kıyısında, bir akşam yemeğinde iki küresel yazarı ağırladım. İştahla, “Bana önereceğiniz yeni bir yazar var mı?” diye sordum. Daha küresel olanı beş saniye düşünüp dedi ki, “Tanrı’ya şükürler olsun ki yok!” 1978 Bir röportajda “küresel yazarı” şöyle tanımladım: Yapıtları en az beş temel dilde (İngilizce, İspanyolca, Almanca, Fransızca ve İtalyanca) yayımlanan ve kitaplarının yeniden baskısı yapılan nitelikte yazar. (Nazım Hikmet, Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk küresel yazarlardır. – Küresel sahne adıyla – Elif Shafak değildir.) 1979 Paul Theroux’nun (doğ.1941) 1975 ürünü The Great Railway Bazaar’ı, Londra’dan Vladivostok’a trenle uzanan eğlenceli bir gezi kitabıydı. Bu kitabı Türkiye bölümü için almış sonra bir Theroux müptelası olmuştum. O, sonra The Pillars Of Hercules için bu kez batı ve güney kıyılarımızda dolaşmış ve kendi deyimiyle, “hafif sıklet Türk dostu” olmuştu. Batılı edebiyatçılar da nice Batılı kuruluş gibi Türkiye’yi bir sis perdesinin arkasından izleyip yetersiz ve yanlış teşhisler üretirler. Bu bağlamda Theroux’nun Elif ShaSAYFA 10 itap İçin... SELÇUK ALTUN LXXX mektedir.” Edgar Degas (18341917) 1988 Sayıların Büyüdükçe Ürkütücüleştikleri, Anlamsızlaştıklarına Dair: Güneş Sistemi’nin 4.5 milyar önce oluştuğu tahmin ediliyor. Yeryüzünde mikroskobik yaşam 3.7 milyar yıl önce başladı. Hayvanat denizde 600 milyon, karada 400 milyon yıl önce görüldü. Buzul Çağı 40 milyon yıl önce başladı. Maymunlar 7 milyon yıl önce ağaçtan indi. Tarih öncesi insanatın tarihi (Habilis) 2.5 milyon yıl öncesine gider. Modern insanın gelişimi 130 bin yıl önce Afrika’da başladı. Dünya nüfusu 180 yıl önce 1 milyarı, 10 yıl önce 6 milyarı aştı… 1989 Nobelist John Steinbeck’in (19021968) başyapıtı Fareler ve İnsanlar’ın ilk şeklinin tekstini yazarın köpeği parçalar. Onu yeniden yazan Steinbeck hayvanın eleştiri gücünden övgüyle bahsedecektir. 1990 01.08.09! Alt komşum Dr. Yalçın Yavuzer bir Cumhuriyet okurudur ve sanırım bir zamanlar Beşiktaş’ın spor hekimiydi. “Bir süredir görüşemiyoruz, nerelerdeydin” diye sordum. “Datça’da Aktur’u bilir misiniz?” dedi. “Ben Fenerbahçe’de şampiyonluk turunu bilirim” demişim. 1991Ağustos sarı sıcağından kitap önerileri: İstanbullu – Metin Eloğlu, YKY / Anılar Akın Akın – İsmet Kabaağaçlı Noonan, Bilgi / 3Selçuk Erdem, Boyner Yayınları… 1992 Sabahattin Kudret Aksal’ın (19201993) son şiirlerinden: YAZ GECESİ BALKONDA OTURANLAR Dün gece ağustosböceği Öttü. İlk Ağustosböceği Öttü. Hiç de ummadığımız Bir yasa büründü ev. Baka Kaldık, ne ses ne soluk. Neydi Birdenbire bizi ürperten Ağzı dili yok koyan orda Bilemedik. 1993 “Geçenlerde birlikte bir lokantada yemek yerken Adnan Veli, garsona, İnsan Hakları Günü dolayısıyla yapılan kutlama töreni üstüne ne düşündüğünü sordu; delikanlı hiç şaşırmadan: ‘Patrona bir sorayım,’ dedi.” Halkın Sevdiği Kişi – Melih C. Anday (Cumhuriyet, 29.12.62) 1994 İstanbul’da 3000 cami vardır. Gizemli ışıklandırmalarıyla padişah camileri, kentin gecelerini varsıllaştırır. İstanbul’un en kartpostalsal camii, Ermeni mimar Nigoğos Balyan’a yaptırılan neoBarok Ortaköy Camii’dir (doğ.1853). Peki, Kasımpaşa’daki 6 kubbeli, Mimar Sinan ürünü Piyale Paşa Camii’ne dikkat ettiniz mi? Bizans tarihçilerinin Shakespeare’i Sir Steven Runciman’ın (19032000) gözdesi, aykırı bir Mimar Sinan ürünü olan Sokullu Paşa Camii’ydi. İslam mimarisi uzmanı Godfrey Goodwin’e göre İslam âleminin en önemli mimari yapıtı, Edirne’deki Selimiye Camii’dir. Mimar Sinan onun bittiğini gördüğünde 80’inindeydi; “Ustalık işimdir” dediği ¥ iddia edilir. “Atatürk’ün bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük” fak’a, onun kendisini yargılatma sürecinde, destek vermesi kaçınılmazdı. Romanlarından birisinin kapağında Theroux’nun bir blurp’ünü (destek paragrafını) görmüştüm. Orada, yazdıklarıyla değil de yaptıklarıyla Türkiye’nin Bayan Orhan Pamuk’u olmaya çalışan Shafak’ın yazarlığını değil de cesaretini (?) övüyor gibiydi. Paul Theroux, The Great Railway Bazaar güzergâhında 30 yıl sonra yeniden yolculuğa çıktı. İzlenimleri, 2008 ürünü Ghost Train To The Eastern Star’da yayımlandı. İstanbul’dayken bazı Türk yazarlarıyla yemekte buluşurken, Elif Shafak ile Çırağan Palas’ta baş başa görüştü. İzlenimleri: “O kadar güzeldi ki kitaplarını unuttum, yazı gündemden düştü, büyülenmiştim… Güzelliğiyle beni öylesine şaşırtmıştı ki söylediklerine konsantre olmakta güçlük çekiyordum.” Shafak’ın fiziki özelliklerinin verdiği yapay ve abartılı demeçlerin kabul görmesindeki etkisini irdeleyecek değilim. Ama anılan kitapta ona atfedilen üç cümlesini aynen aktarıyorum, “The Kemalists and the reformers changed the culture. They threw away old words, they got rid of foreign words. But these words are part of who we are.” (Kemalistler ve reformcular kültürü değiştirdiler. Eski sözcükleri attılar, yabancı sözcükleri tasfiye ettiler. Ama bu sözcükler bizim bir parçamızdı.) Yapaylık ve abartı bundan daha iyi bir şekilde üç cümleye sığdırılabilir mi? Kemalistleri, Onlar kimlerse reformistleri adeta küçümseyen Shafak’a, “Peki, sen nesin?” demeye gerek var mıdır? 1980 Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesi’nden (Türk milletini, T.C. Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama yüzünden yargılananların cezalandırılması) daha düşündürücüsü, bu kanundan reklâm yoluyla faydalanmaya çalışan yazarların varlığıdır. 1981 Pera Palas’ın henüz restorasyona alınmadığı günlerdi. Orada yabancı bir yazarla buluştum. Onu alıp Çengelköy’de levrek yemeye götürdüm. Arap ülkelerinden birinden araştırma gezisinden dönüyordu. Bir ara, “Sence Atatürk’ün ülkenize yaptığı en büyük kötülük nedir?” deyiverdi. Ağzımdan çıkacak hazırlıksız bir yanıtı ilerde kullanabilirdi. İçimden beşe kadar sayıp yanıtladım, “Erken ölmek!” 1982 Kemalist misin? Sormak veya olmak moda veya eleştiri konusu oldu. (Mustafa Kemalistim, Yaşar Kemalistim, Orhan Kemalistim!) 1983 Mustafa Kemal Atatürk’ün putlaştırılmasına, onun haksız eleştirilerle yıpratılmasına, sözde Atatürkçü derneklere ama en çok havaalanlarında ve alışveriş merkezlerinde onunla ilgili –rüküş anı eşyası satılmasına karşıyım. 1984 Sürekli doğruları yapmaya çalıştığı için yaşamsal yanlış yapanlardan mısınız? 1985 Temmuz’da Dünya Yüzme, Ağustos’ta Atletizm Yarışmaları vardı. Televizyonda finalleri izlemeye çalıştım; dünya rekorları ardı ardına kırılıyordu. İnsan bedeninden yansıyan inanılmaz ivmeler bana bir durağanlaşmayı anımsattı. Pablo Picasso’dan (18811973) beri hiçbir ressam, Auguste Rodin’den (18401917) beri bir heykeltıraş tüm dünyaya hitap edemiyor… 1986 Senelerce Senelerce Evveldi’nin İngilizcesinin (Many and Many a Year Ago) piyasaya sunulması arifesinde Londra’da, Türkiye’yi bilen bir gazeteciyle röportaj yaptım. Bana, “Bir zamanlar bankacıymışsınız. Eski arkadaşlarınız yeni uğraşınız hakkında ne düşünüyordur?” şiddetinde bir soru yöneltti. Ağzımdan, “Benimle utanç duyuyorlardır” sözcükleri dökülüverdi. 1987 “Yirmibeşinde herkes yeteneklidir. Sorun ona ellisinde de sahip olabil OCTET sergisindeki Peter Hristoff yapıtları. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1024