Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ lumdasın, karşılaşmamız an meselesi,” diye ekliyor. Serdar Kızık “Yolcu”da adamına göre değişen yol ve yolculuk hikâyelerini anlatıyor. Savrulan Otlar Arasında/ Boris Vian/ Çev.: İsmail Yerguz/ İmge Kit./ 126 s. “Kırk yaşımı beklemeyeceğim” diyen ve otuz dokuz yaşında ölen, neredeyse mucizevi bir gençlik yaşayan, her telden çalmış olan, trompet sanatçısı, aktör, şarkıcı, yazar Boris Vian’ın ilk romanı ‘Savrulan Otlar Arasında’ gülünç bir macera; tuhaf bir polis soruşturması ve ilginç bir casusluk öyküsü. 19421943 yıllarında tasarladığı ve 1966’da yayımladığı bu roman öteki yapıtlarından birinin taslağı ya da ilk versiyonu değildir kesinlikle. Bütünüyle özgün, eksiksiz, keyif veren, gelişmesi sözcüklerin dinamiğine dayandığından hiçbir şeyin bastırıp engellemediği bir yapıt. Boris Vian’ın dil evreninin en yetkin örneği. Dehşet, polis soruşturması ve casusluk. Gerçekten de bu yapıtı sözcükler oluşturuyor ve sürüklüyor, aynı zamanda karıştırıyor ve çözüyor. Bu sözcükler yerinde duramıyor; zıplıyor, sıçrıyor, bizi güldürüyor ve titretiyor. Yerlilerin Gözyaşları/ Bartoloméo de las Casas/ Çev.: Oktay Etiman/ İmge Kitabevi/ 142 s. Latin Amerika’da sömürgeciliğe karşı direnen ilk gerilla önderi Kasik Hatuey, adaya çıkışlarından itibaren İspanyolların eline geçmemeye çalıştı. Çünkü onları tanıyordu ve neler yapabileceklerini iyi biliyordu. Ama sonunda yakalandı ve diri diri yakıldı. Yakılma nedeni, zalim Hıristiyanların eline geçerek işkence ile öldürülmekten kurtulmak için kaçması ve kendisini savunmuş olmasıydı. Kazığa bağlandıktan sonra, yanına yaklaşan Aziz Francisco tarikatından bir keşiş, Tanrı’dan ve Hıristiyan inancından bahsettikten sonra, celladın kendisine tanıdığı bu kısa zaman süresi içinde eğer Hıristiyanlığı kabul ederse günahlarından kurtulacağını ve öldükten sonra cennete gidebileceğini söyledi. Hatuey, keşişin söylediklerini dinledikten sonra bir an düşündü ve bütün İspanyolların cennete gidip gitmediğini sordu. Keşiş, “Evet, cennetin kapıları iyi İspanyollara açıktır,” dedi. Kasik Hatuey keşişe şu cevabı verdi: “O zaman ben cehenneme gideyim, çünkü cennette İspanyollarla karşılaşmak istemiyorum.” Bartoloméo de las Casas “Yerlilerin Gözyaşları”nda, yerlilerin yok edilişinin kısa bir tarihini okuyucuya sunuyor. Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen ve Cemaat/ Nedim Şenel/ Güncel Yay./ 256 s. “Devlet”in Fethullah Gülen ve Gülen cemaatine bakışını ortaya koyan belgeler, adeta bir külliyat gibi Ergenekon davasının eklerinde çıkıyor karşımıza. Fethullah Gülen ve cemaati hakkında, en eskisi 1990’lı yılların başına, sonuncusu Genelkurmay’ın 2004, Emniyet genel müdür yardımcılarından birinin imzasıyla savcılığa giden 2006 tarihli “Poliste F Tipi yapılanma” iddialarını gündeme getiren belge, tüm tartışmalara rağmen, en azından “resmi gözle” Fethullah Gülen ve cemaatinin ne olduğunu, cemaatin polis içindeki elemanlarını, destekçilerini, amaçlarını ve büyüklüğünü okuma fırsatı veriyor. Değişik tarihlerde hazırlanan raporlar, asıl olarak cemaatin bürokrasi ve özellikle asker ve Emniyet teşkilatındaki örgütlenmesine dikkat çekiyor. Raporlarda “resmi gözle” Fethullah Gülen cemaatinin sivil hayattaki çalışma ve halen şeffaf olmadığı için tam olarak bilinmeyen organizasyon yapısı ortaya konuyor. Mağlubu Anlatmak/ İslam Çupi/ Yayıma Haz.: Barış Karacasu, Yavuz Yıldırım/ İletişim Yay./ 296 s. İslam Çupi’nin 1957’den 1981’de başlayan Milliyet dönemine dek yazdığı yazılardan leziz bir güldeste... Her biri drama tadındaki maç hikâyeleri, dönemin spor yıldızlarının ve parlayan takımlarının portreleri, dünya futboluna dair gözlemler... Futbol ve spor ortamı hakkında taşlamalar... Ve tabii eski İstanbul sahneleri. “Mağlubu Anlatmak”, İslam Çupi’nin yazılarının bir araya toplandığı bir kitap olma özelliği taşıyor. Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev/ J. J. Rousseau/ Çev.: İsmail Yerguz/ Say Yay./ 164 s. “(...)Eski devlet adamları durmaksızın ahlaktan ve erdemden söz ederlerdi; bizimkiler sadece ticaretten ve paradan söz ediyorlar (...) İnsanlara bilgi veren bu bilginlerin halkın mutluluğu için çalışmaları onlara yaraşan tek ödül olsun; işte o zaman erdemin, bilimin ve iktidarın soylu ¥ SAYFA 27 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1024