Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA Roland Barthes’dan ‘Yazının Sıfır Derecesi’ Selçuk Altun, dergimizin en çok okunan yazarlarından. Altun beş yıl önce başlamıştı ‘Kitap İçin’i yazmaya. Önceleri her hafta yayımlamaya başladık ‘Kitap İçin’leri. İlk hedefimiz 1000 maddelik bir bütün oluşturmaktı. Zaman su gibi akıp geçti ve bin maddelik ilk etap tamamlandı. Yorucu bir sayfa hazırlıyordu Selçuk Altun. Hem yerli hem yabancı edebiyat, düşün ve sanat dergilerini izliyor hem de Türk ve dünya edebiyatının önemli yazarlarının yapıtlarını izliyordu. Bu arada kendi yapıtlarını yazmayı da sürdürüyordu. İlk 1000 maddeyi içeren ‘Kitap İçin’ aynı adla Sel Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı ve kısa sürede üç baskı yaptı. İkinci 1000 maddelik bölümü aynı hızla değil ama ‘ayda bir’ koşuluyla yazmayı sürdürebileceğini belirtti Sevgili Selçuk Altun. Kıyamet de bundan sonra koptu. Sonraki hafta ‘Kitap İçin’i dergi sayfalarında göremeyen okurlarımızın hışmına uğradık neredeyse. “Neden yayımlamıyorduk Selçuk Altun’un yazılarını?”, “Yoksa başka bir dergiye mi transfer olmuştu?”. “Gazete yönetimi mi engellemişti yazılarını?” Mail ya da telefonla bize ulaşan okurlarımıza Altun’un yazılarını bundan böyle ayda bir yayımlayacağımızı, çünkü yazarımızın kendi yapıtlarını ortaya çıkarmasını engellediğimizi düşündüğümüzü söyledik. Bu sayımızda ‘Kitap İçin’in 2000. maddesi de tamamlandı. Artık dergimizin vazgeçemeyeceğimiz yazarlarından biri Altun. Okurlarımız arasında büyük bir okunurluk oranına sahip. Bunu okurlarımızın tepkilerinden anlıyoruz. Edebiyat dünyamızda ise her şeye burun kıvıranların çok ötesine geçti ‘Kitap İçin’. Teşekkürler Selçuk Altun, teşekkürler Cumhuriyet Kitap okurları. eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr Yazı yalnızlıktır Yazının Sıfır Derecesi için yazının tarihinin bir incelemesi demek yeterli bir ifade olmaz. Roland Barthes, Yazının Sıfır Derecesi’nde, yazıyla ilgili tüm evreleri didik didik ediyor. Ë Aysel SAĞIR ykırılık, alışılmışlık, tiksinti, hoşnutluk, öldürme duyguları. Böylece, yüz yıldan beri her yazı yazarın kaçınılmaz bir biçimde yolunun üstünde bulduğu şu nesnebiçim karşısında bir evcilleştirme ya da geri itme çabasıdır, onu görmesi, göğüslemesi, üstlenmesi gerekmekte, bir yazar olarak kendini yok etmedikçe onu yok edememektedir. Biçim bir nesne gibi asılı durur gözlerin önünde; ne yapılırsa yapılsın, bir aykırılıktır: Görkemlidir, gününü doldurmuş görünür; düzensizdir, toplumdışı kalır, zamana ya da insanlara göre özeldir, hangi biçimde olursa olsun yalnızlıktır.” Yazının Sıfır Derecesi için yazının tarihinin bir incelemesi demek yeterli bir ifade olmaz. Roland Barthes, Yazının Sıfır Derecesi’nde, yazıyla ilgili tüm evreleri didik didik ediyor. Her şeyden önemlisi de, yazı kavramıyla yeniden tanıştırıyor okuyucusunu. Yazıyla birlikte, biçem ve dil kavramını da inceleyen Barthes, Fransız yazınının yanı sıra, Batı yazınının temel noktalarından hareket ediyor. Bu anlamda, Yazının Sıfır Derecesi, yazı kavramıyla ilgili önemli bir boyut getiriyor. İncelemesinde, toplumsal sınıflar, kapitalizm, 1789 Devrimi ve klasik yazının ilkeleri, düşünsel iktidar, siyasal iktidar gibi olgulardan hareket ederek yazınsal olgulara bağlantı yapsa da, yazının evreleriyle ilgili analizleri daha çok ön planda tutuyor Barthes. Bunlara bağlantılı olarak, Balzac ve Flaubert arasında kurduğu karşıtlık da dikkat çekiyor. Ama asıl önemlisi, yazıyı “sıfır derece”lere kadar indirdiği aşamalardaki anlatım zenginliğinde öne çıkıyor. “Yazı Nedir?”, “Siyasal Yazılar”, “Roman Yazısı”, “Şiirsel Bir Yazı Var mıdır?”, “Burjuva Yazısının Utkusu ve Kopması”, “Biçem İşçiliği”, “Yazı ve Devrim”, “Yazı ve Sessizlik”, “Yazı ve Söz”, “Dil Ütoyası”, “La Rochefoucauld: ‘Düşünceler ya da Sağsöz ve Özdeyişler”, “Encylopedie’nin Resimli Sayfaları”, “Chataubriand: ‘Rance’nin Yaşamı”, “Proust ve Adlar”, “Flaubert ve Tümce”, “Nereden Başlamalı?”, “Fromentin: ‘Dominique”, “Pierre Loti: ‘Aziyade” gibi bölüm ve başlıklardan oluşan Yazının Sıfır Derecesi’ni, yazı tarihine bir giriş olarak okumak gerekiyor. Yazının uzunca bir tarifini yaparak, söz konusu tarife bir çerçeve çizen Barthes, yazının ne olduğuna yönelik bilinen anlamları genişletiyor. Barthes, yazıyı, “bir eylemin alanı, bir olasılığın tanımı ve beklentisi” olması ve yazarların yanı sıra insanların “bölünmez bir mülkü” olarak görüyor. Öncelikle Fransız yazınından yola çıkan Barthes, “bir Balzac’ın ‘düşünce’sini bir Flaubert’inkinden ayıran şey bir okul değişimidir; yazılarını karşılaştıran şeyse, iki ekonomik yapının eklemlenimlerine kesin anlayış ve bilinç değişiklikleri getirerek daha kesiştikleri anda gerçekleşmiş, temel bir kopmadır” diyerek iki yazarı karşılaştırıyor. Yazıyla ilgili tanımları yaparken, benzeri türden karşılaştırmalara bağlantılı olarak toplumsal olgutarihle ve yazı arasındaki ilintilendirmelere rastlanıyor. “A Barthes, yazıyı, “bir eylemin alanı, bir olasılığın tanımı ve beklentisi” olması ve yazarların yanı sıra insanların “bölünmez bir mülkü” olarak görüyor. cak bir suç ortaklığına ya da bir güçsüzlüğe, yani, ne olursa olsun, bir yabancılaşmaya” gönderme yapıyor. Daha çok saptamalar göze çarpıyor Barthes’ın incelemesinde. İncelediği evreleri kesinlikli sonuçlara götürüyor. “Roman Yazısı”, aynı zamanda romanın ne olduğuyla ilgili de bir çerçeve çiziyor. “Bir Ölüm” olan roman; “yaşam; yazgıyı, anıyı yararlı bir edime, süreyi de yönlendirilmiş ve anlamlı bir zamana” dönüştürüyor. “Yalancı göstergeler”in özellikle üstünde durarak, “içtenliğin sürebilmek ve tüketilmek için” yazarının, söz konusu göstergelere olan ihtiyacını ortaya çıkarıyor. “Kullanımı yazara şanlı ama denetim altında bir işlev veren bu özel dil, başlangıçta görünmeyen bir tutsaklık yaratır, bu da her türlü sorumluluğun tutsaklığıdır; başlangıçta özgür olan yazı sonuçta yazarı kendisi de zincirlenmiş olan bir Tarih’e bağlayan bağdır: Onu kendi yabancılaşmasına daha kesin bir biçimde sürükleyebilmek için toplum yazarı sanatın en açık göstergeleriyle damgalar.” Barthes’ın romana yönelik yaptığı değerlendirmenin özellikle üstünde durmak gerekiyor. Yaşanmışlığın zemininden hareket eden roman, Barthes’ın bakış açısından hareket ettiğimizde öyle anlaşılıyor ki, gerçekliği zayıflatıyor. Gerçekliği “imleyen ve benimseten” roman, “en karanlık gerçekliğe giriştiği zaman bile” o gerçekliği “yatıştırıyor.” Peki, bunu nasıl başarıyor? “Çünkü onun yardımıyla eylem kapanık, tanımlanmış, adlaştırılmış bir eylemi dile getirir.” Tabii burada felsefi alanları da açtığını unutmayalım Barthes’ın. Gerçekliğin ne olduğu ve nasıl olması gerektiğiyle ilgili türetilmiş sorular gelebilir akla. Bir de, gerçekliğin algılanış farklılıkları var. En önemlisi de, “Tanımlanan gerçekliğin gücünü daha da arttırması söz konusu olamaz mı?” diye düşünebilir insan. Tekrar yazına dönecek olursak, gerçeklikle ilişkisinde yazın, “Tükettiği şeyin anlamı konusunda sözcüklerin biçimiyle bilgilendirilmiş bir toplumun kullanım değeri olarak kalır.” YALNIZCA BİÇEMLER... Şiirsel yazıya gelince, “indirgenmez ve kalıtımsız bir niteliktir” diyor Barthes, tabii şiirsel yazının dinamiklerini araştırıp, kavramaya devam ederek. Çağdaş ve klasik şiirin arasındaki fark göze çarpar burada. “Klasik dilde, sözcükleri bağıntılar yönlendirir, bağıntılılar her zaman tasarlanmış bir anlama doğru götürür hemen; çağdaş şiirde, bağıntılar yalnızca sözcüğün bir yayılması” olarak görülür. “Şiirsel yazı var mıdır?” sorusunun irdelemesinde, “Şiirsel dil, yalnızca yapısının etkisiyle, söylemin içeriğine başvurmadan, bir düşüngü durağında da durmadan, köktenci bir biçimde Doğa’yı tartışma konusu yaptığı zaman, yazı yoktur artık” diyecektir. Yazıysa yerini, “yalnızca biçemlere” bırakacaktır. “İnsan bunlar arasından tümüyle başka yana döner ve Tarih’in ya da toplumculluğun betilerinin hiçbirinden geçmeden nesnel dünyayı karşısına alır.” Fransız sosyalist gerçekçiliğiyle ilgili bir hayli dikkate değer saptamalar yapmış Barthes. Fransız sosyalist gerçekçiliğinin burjuva gerçekçiliğinin yazısını ve sanatını “mekanikleştirerek” alması konusunda verdiği örnekler aslında sanatın nasıl bir yaratım gerektirdiği ve ne türden koşulları varsaydığı anlamının yanı sıra, her toplumsal yapılanmanın kendi sanatını oluşturması yönünde de uyarıcı bilgiyi besliyor. “Burjuva yazısının kendi yöntemleri kadar tehlikeli olmadığı yargısına varılmıştır. Bu nedenle, burjuva yazarların çoktandır kendi düşüngülerinin aldatmacaları içinde kuşkulu duruma geldiğini sezdikleri günden, yani Marksçılığın doğrulandığı günden beri yadsıdıkları burjuva yazısını şaşmaz bir biçimde sürdürenler yalnızca komünist yazarlardır.” Tabii burada Barthes’in, Maupassant, Zola, Daudet gibi dönemin yazarlarını süzgeçten geçirdiğini de belirtelim. ? Yazının Sıfır Derecesi/ Roland Barthes/ Çeviren: Tahsin Yücel/ Yapı Kredi Yayınları/ 170 s. ROMAN BİR ÖLÜM’DÜR Yazıyı bir “açık yol” olarak görmüyor Barthes. Aksine, “tüm yazılar konuşma diline yabancı bir kapanım özelliği sunar” diyor. Tabii burada, yazıyla sözün karşıtlaşması özelliği göze çarpıyor. Yazıyla sözün karşıtlığı ise, “birincisinin her zaman simgesel, kendine dönük, açıktan açığa dilin gizli bir yamacına çevrilmiş görünmesi, ikincininse yalnızca devinimi anlamlı olan bir boş göstergeler süresi olması”na dayanıyor. “Siyasal Yazı”yla ilgili bir kavramla karşılaştığımız bu noktada ilginç betimleme ve değerlendirmelerine rastlıyoruz Barthes’ın. Bu anlamda “Siyasal Yazı”, “tarih bugünkü durumunda, her türlü siyasal yazının ancak bir polis evrenini kesinleyebileceği gibi, her türlü düşünsel yazı da olsa olsa artık adını söylemeyi göze alamayan bir yan yazın kurabilirler. Öyleyse bu yazılar tam bir çıkmazdadır, an TURHAN GÜNAY İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1024 SAYFA 3