19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKUMA! Masalını Sahiplen Yokoko! ÇOCUKGENÇLİK Ë Mavisel YENER R oland Bathes diyor ki; “Sanat gürültüyü bilmez.” Sıradanlaşmadan, kolaycılığa teslim olmadan yazılmış, gürültü etmeyi sevmeyen bir yazarın çocuklar için yazdığı bir ilk kitaptan söz edeceğim. Cemal Süreya Şiir Ödü Özlem Sezer lü’nü alarak adını duyuran Özlem Sezer’in ilk çocuk kitabı Yokoko. TRT Ankara Radyosu için masal bölümleri hazırlayan, Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde öğretim görevlisi olan Sezer, Çocuk ve Gençlik Edebiyatı yan alan dersi olarak “Masalın Tarihsel Gelişimi” dersini veriyor. Yokoko, Türkiye’den önce Almanya’da çocuklarla buluştu. Ursula Lektorat’ın Almanca çevirisini yaptığı, Monica Carbe’nin Türkçe/ Almanca redaksiyonunu yaptığı Yokoko Eine Wundersame Reise, Almanya’da çift dilli ve yalnızca Türkçe olarak iki biçimde yayımlandı. Pek yakında Fransızca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Rusça, Lehçe, Farsça, Arapça, Sırpça, Yunanca ve Hırvatça basılacak. Kitaptaki ithaf kitabın yazılış öyküsünün ipucunu da veriyor bize: “Derin Deniz’e adanmıştır. Kuşkusuz, oyun arkadaşlarını çağırmasaydı, Canavarlar bu kitaba gelip öykülerini anlatmayacaktı…” Özlem Sezer yeğeni Derin Deniz’e geceleri masal anlatırken ortaya çıkmış bu canavarlar. Ama öyle bildiğimiz canavarlardan değil bunlar. “İçinde çocuk ve canavarlar olan bir masal” ısmarlamış teyzesine yeğeni. Özlem Sezer de “yanımıza alabileceğimiz kadar küçük canavarlar olsun,” demiş. “Rüzgâr, kestane ağaçlarının arasında dolaştı: Huu huu huuuuvv! İçerde teyze ve çocuk, nefeslerini cama vuruyordu: Puh puh puh. Kestaneler koptu rüzgârda, vurdu çatıya: Çat çat çat. Çocuk pek sevdi bunu, çırptı ellerini: Şak şak şak. Teyze koştu kozalak topladı bahçeden, attı torbaya: Pıt, pıt, pıt. Şömineyi yaktılar, geçip karşısına oturdular. Kozalaklar alev aldıkça, aman ne de tatlı şarkı söyledi öyle: Çıt çıt çıt. Rüzgâr çanı da eşlik etti onlara: Çin çin çin. Alevin gölgeleri tavana vurunca, gölgeler de dans etti: Trinim trinim tim! (s, 7)” Derin, ses oyunlarına bayılıyormuş, teyzesi masalı anlattıkça o da ses kısımlarını, elini eşyalara, ayağını dolaba çarparak, bir şeyleri şıngırdatarak, ağzının içine tuhaf tuhaf ses oyunları alarak veriyormuş. Böylece uyku bir tören haline geliyor, teyze ve yeğeni sevgi sarmalında, masalın kucağında mutlu oluyorlarmış. “Şibidim şibidim şipti. Uyku misafir geldi. Haydi, hazırlayın yerini…Hiç böyle tatlı misafir bekletilir mi? Yer yatağını taşıdılar şöminenin yanına, uzandılar sarıla sarıla. Teyze ona bir masal anlattı, mış mış mış. Çocuk da uyudu mışıl mışıl. (s,8)” Kitabın Almanca çevirisi sırasında bir sorun yaşanmış. Masalda verilmek istenen, “yarenlik eden teyze”nin tam karşılığı bulunamamış ve teyze yerine “nine” yapabilir miyiz, diye sorulmuş. Derin isyan etmiş, masalını sahiplenmiş; “olmaz!” demiş. Yazılış öyküsünden sonra, Yokoko’nun sürükleyici kurgusuyla ilgili ipuçları vereyim. Çocuğun avucunda küçük, yuvarlak kartonların üzerinde pek sevdiği canavar resimleri vardır. Hepsi başka renkte, biçimde; kiminin ağzı korkunçtur, kiminin saçları, ama hepsi de miniciktir. Çocuk her gün bu küçük kartonlarla oynar, topaç gibi çevirir bir parmak darbesiyle. Her gün çocuğun ya cebinde, ya avucunun içinde, dolaşır dururlar onunla birlikte. Öyle ki okşana okşana kimi yerleri silinmiştir resimlerin. İşte o gece, çocukla teyze uykuya dalınca, ortalık bir anda sessiz kalır. Derken gülümseyerek uyuyan çocu ğun avuçları açılıverir, bu küçücük resimler de yuvarlanıverir aşağı : Patta, patta da patta, haydi hoop ba! Böylece başlar masal. Canavarlar yalnızca çizildikleri kartonları değil, evlerini de bırakmaya karar verip heyecanlı bir yolculuğa yelken açar. Yaşamla ilgili yepyeni keşifler onları beklemektedir. “Minik canavarlar çatının kenarına dizilmiş, heyecanla şehri seyrediyordu. Aman ne de güzel bir yerdi burası böyle! Her yer ışıl ışıl, evler, dükkânlar, uzakta liman, sonra dağılan pazaryeri, hele sokaktan geçen pamuk helvacı, hele hele onun pembe bulutlar gibi pamuk helvaları! Canavar çatının kenarını dört dolanıyor, çığlık çığlığa birbirlerine gördükleri şeyleri anlatıyordu. O kadar gürültülüydü ki, hiç bir şey duyulmuyordu. Ateş Ejderhası da kulakları silinen Yanika’ya el kol hareketleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Minik canavarlar hiç durmadan yeni şeyler keşfediyorlardı. (S.35)” Minik canavarlar gezer, dolaşır, maceradan maceraya koşar ve sonunda Yokoko Ülkesi’ni bulurlar. Yokoko gizemli bir yerdir. Yokoko’da onlar gibi kartonlarından kaçmış bir halk yoktur. Ama bizim minik canavarlar, yine de başka minik canavarların da bir gün kartonlarından kaçıp Yokoko’ya geleceğinden kuşku duymazlar. “İçi boş kütüğü, kışın yuvaları yapmışlardı. Yazınsa, serin lale yapraklarının içinde uyumak gibisi yoktu. Artık aradıkları her şeyi bulmuşlardı. Sonunda altı kafadar kendilerine yeni bir yurt edinmişlerdi. Eğer başka bir serüvene çıkmamışlarsa bugün hâlâ küçük Yokoko adasında yaşamaktadırlar. Ancak bunu başka bir zaman anlatayım, ne dersiniz? (s, 66)” Kitabın son tümcesi, minik canavarların masalının Yokoko Ülkesi’nde devam edeceği haberini de veriyor, değil mi? Özlem Sezer’in şiir birikimi masalına sinmiş. Tekerlemeler, ses yansımalı anlatımlar, uyaklı sözcükler masala damgasını vurmuş. “Ham ham hup hupu/ Bardağın kırılmış kulpu/Kulpu olsa kim içecek/ Sudan astar biçecek”. Masalın iç dinamikleri, estetik sağlamlığı yanında, Ozan Küçükusta’nın başarılı çizgilerinin ve özenli basımın da kitaba kattıkları yadsınamaz. Okurun düş gücünü enginlere sürükleyen, coğrafyayı sonsuzlaştıran, gözlem alanımızı genişleten Yokoko, Türk çocuk edebiyatının yurtdışında tanıtılması açısından da iyi bir seçim. Masalını sahiplenmeyi küçük yaşta öğrenenler için! ? * Yokoko Maceralı Bir Yolculuk/ Yokoko Eine Wundersame Reise/ Özlem Sezer/ Illustrasyon: Ozan Küçükusta, Edition Lingua Mundi/ 2008 / 66s / 6+ www.maviselyener.com itapları bilimkurgu klasikleri arasına giren, ülkemizde Günışığı Kitaplığı’nın yayımladığı Yürüyen Kentler ve İhanet Altını adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınan İngiliz yazar, illüstratör Philip Reeve, 2007’de yayımlanan son kitabı Here Lies Arthur’la (Arthur Burada Yatıyor) 2008 Carnegie Ödülü’ne değer görüldü. Kral Arthur efsanesini özgün bir uyarlamayla kaleme alan yazar, Carnegie altın madalyası yanı sıra istediği kütüphaneye bağışlayabileceği 500 İngiliz sterlini değerinde kitabın da sahibi oldu. Dünyanın en saygın edebiyat ödülleri arasında kabul edilen Carnegie Ödülü, her yıl, İngiltere’deki İmtiyazlı Kütüphane ve Bilgi Uzmanları Enstitüsü (Chartered Institute of Library and Information Professionals – CILIP) tarafından bir çocuk ya da gençlik kitabına veriliyor. Adını 19. yüzyılın sanayi devlerinden, eğitim alanında önemli atılımlara imza atmış ve üç bine yakın kütüphanenin kurulmasını sağlamış ABD’li hayırsever Andrew Carnegie’den (18351919) alan ödül, ilk kez 1936’da Arthur Ransome’a, Pigeon Post (Güvercin Postası) adlı romanı için verilmişti. Bugüne kadar bu ödüle değer görülen yazarlar arasında C. S. Lewis, David Almond, Anne Fine ve Philip Pullman da bulunuyor. ? SİHİRLİ HABER K Philip Reeve Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 965
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle