27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ bir dönemin ülküsünü, sanat anlayışını aksettirmesi yönünden bir hayli ilgi çekicidir. Yazar bu konuda şunları tespit eder: “Sinemaya karşı duyulan geniş ilginin başka belirtisi ‘20’li yıllarda yayınlanan sinema dergileri satılan yabancı sinema yayınları oluyor, ister sürekli ister süreksiz. Bu dönemde Sinema Âlemi (1921), Sinema Postası (1923), Sinema Yıldız (1924), Film Mecmuası (1925), Sinema Mihveri (1926), Artistik Sinema (1926), Musavver Türk Sineması (1927), Ekran (1928), Türk Sineması (1929), Sinema Gazetesi (1929) ve benzer yayınlar çıkıyor. Bunların bazıları iki dilde Türkçe ve Fransızca yayınlanıyor.” BİR ŞÖLENDİ SİNEMA Scognamillo bir izleyici kitlesinin, özellikle sinema seyircisinin varlığından söz açar. Yana yakıla anıların sisli ve hisli gölgeliğinde insan manzaraları, anıları depreştiren sepya fotoğraflarında eski günlerin hüzün verici portreleri geçmişi ne güzel anlatır. Yazar hislenir, biteviye dudaklarından şu sözcükler çıkar: “Televizyon, video, CD ve DVD’lerden önce ki bu adeta bir tarih öncesi dönem oluyor bir tören ve şölendi sinema, herkesin katılmak istediği, paylaşmak istediği bir tören… beyaz perdenin ve o perdeden yansıyan ve yayılan duyguların, aşkların, nefret ve heyecanların, şaşkınlık ve mutlulukların girdaplarına çeken. Bir düş perdesi, bir hayal perdesi karşısında benzer ama başka ve başkalaşan çerçevelerle burun buruna gelmekti, bir arada onları paylaşmaktı, sanki. Tek bir ağızdan çıkan bir kahkaha, tek bir gözden akan yaşlar gibi.” İşte tek bir ağızdan çıkan kahkaha, gözlerden akan yaşlara sahne olan “sinemalar salon iken” bu mekânları bir bir hatırlamaya çalışır yazar: “…Bugün, sık sık kullandığımız bir güzergâhı izleyerek, İstiklâl Caddesi’ni Tünel meydanından Taksim meydanına kadar arşınladığımızda bir dizi sinema salonunu saptayabiliriz: Atlas, Beyoğlu, Pera, Rüya, Emek, Sine Pop, Alkazar, Lale, Dünya, Fitaş çeşitli salonları ve kompleksleri ile…” Giovanni Scognamillo, Türk sineması üzerine yazdığı makalelerle, kitaplarla sinemamıza düşünsel yönden büyük katkılar sağlamıştır. O aynı zamanda araştırmacı özelliği ile de dünkü ve bugünkü Türk sineması konusunda kaynak eserler bırakmıştır. Çeşitli sinema dergilerinde Türk sineması üzerine yazdığı araştırma/inceleme yazıları, genç kuşak sinema eleştirmenleri için yol gösterici, kaynak kişi olma niteliğine sahiptir. Onun bir diğer özelliği de arşivci olması, bilgi kaynaklarını araştırarak (sözlü ve yazılı) ulaşması onun en büyük özelliklerinden biridir. Nijat Özön, Agâh Özgüç’le birlikte, yaşayan birkaç önemli sinema tarihçisi olma özelliğini üstlenmektedir. Kaynak bir kişi, sinemaya gönül veren bir düşünür, dahası, Türk sinemasına katkıda bulunan bir araştırmacıdır. Bu alandaki değerli kaynak eserlere ve yaşına göre hâlâ süregelen yorulmak bilmeyen çabaları nedeniyle sinemayla her dem yaşayan, ufuk veren ender bir sinemaseverdir. “Caddei Kebir”de bir sinema tutkunu olarak yaşadıklarını o kadar güzel anlatıyor ki, dünle bugün arasında bir köprü kuruyor: Beyoğlu’nda doğan ve halen ağırlığını Beyoğlu’nda sürdüren, orayı “Aynı günde aynı sinemada aynı koltuklarda aynı insanların” aşk derecesinde film seyretmeleri… Filmin beyazperdede seyredileceğini, “sinemalar salon iken” haftada iki gün kadınlara matineler yapıldığını anlatır. SİNEMANIN TARİHİ... Aynalı Sinema’ya Enver Paşa ve devrin ricali film seyretmeye gittiklerini; 23 Şubat 1932’de, Atatürk’ün yeniden Elhamra’da film izlediğini, seçtiği filmin ise, Erich Charel’in yönettiği Kongre Eğleniyor olduğunu, aynı yıl içinde Türkiye’deki toplam 129 sinema salonunun 35’inin İstanbul’da olduğunu; 1960’lı yıllarda Beyoğlu sinemalarının altın çağ yaşadığını; 1967 yılında 320 sinemanın olduğunu, seyirci sayısında büyük artış olduğunu ve izleyen yıllarda Hollywood’tan yıldız oyuncuların geldiğini, film çekimi yapıldığını notlar. Scognamillo, aynı zamanda yabancı film çekimlerinde yönetmen yardımcısı olarak da görev alır. Özetleyecek olursak, sinema galerisinde yer alan ünlü, ünsüz insan portreleri, ve onların öyküleri uzun ve kaçınılmaz olacak ve nostaljik bir dizi oluşturacaktır. Unutulmaya yüz tutmuş yaşanmışlıkları gün ışığına çıkarıyor Scognamillo. Dönemin panoramasını oluşturuyor, değilse “Caddei Kebir’de Sinema”nın bir küçük tarihini sinemaseverlere sunuyor. ? Caddei Kebir’de Sinema/ Giovanni Scognamillo/ Agora Kitaplığı, İstanbul 2008/ 211 s. Giovanni Scognamillo, kaynak bir kişi, sinemaya gönül veren bir düşünür, dahası, Türk sinemasına katkıda bulunan bir araştırmacıdır. “sinema merkezi” haline getirenler hakkında Türk ve Levanten kişi ve işletmecileri, temsilcileri, perde arkasında yaşananları, bu töreni veya şöleni yaşayanları/yaşatanları/seyircileri (sinemaseverleri), bu büyünün nabzı ve kalbi olan sinemaları… Sinemaya gitmenin, toplu halde film izlemenin bir görgüsü olduğunu, CUMHURİYET KİTAP SAYI 965 SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle