Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yerlere varılamayacağı görülmüştür. Avrupalılar da karşılarında Osmanlı Devleti gibi çöküşün eşiğinde bir Türkiye görmek istiyorlar. Böylece tüm beklentilerini güçsüz ve kendilerine bağımlı yöneticiler eliyle gerçekleştirmeyi tasarlıyorlar. Bu nedenlerledir ki son yüzyıl boyunca laik kimliğini açıkça ortaya koyan Türkiye Cumhuriyeti’ni, alacalı bulacalı bir “İslam Devleti” olarak niteliyorlar. Çağdaş değerleri paylaşan, bu yolda uğraş veren laik bir ülkeyi din devleti olarak tanıtmaları, elbette boşuna değildir. Savaşmak isteyen ‘haç’ın karşısı boş bırakılmamalı, oraya gerektiği zaman, gerektiği kadar ‘hilal’ yerleştirilmelidir. Kolaycılığın batağına düşen Avrupalının durgun kafalarını fazla yormamak için, Türkiye de, günü geldiğinde dışlanacak sanal düşmanlar arasındaki yerini almalıdır. Niyetleri budur? İstanbul’da koleraAyasofya’da hastalar.” “Doğu sorunu” anlayışı¥ nümündeydi. Ancak kan ve acılarla nın Avrupa’daki Osmanlı toprakları ile yüklü bir dağılma sürecini yaşıyordu. sınırlı kalmadığı, Anadolu’yu da parçaOnca ülkeyi halkları ile birlikte egelamayı amaçladığı, daha Balkan Savaşlamenliği altında tutmanın olanaksızlığını rı sırasındaki söylemlerle açıkça ortaya kavramaktan yoksun bulunan Osmanlı konulmuştu. Güncel gelişmeler karşıyöneticileri, devletin ve sorunların büsında bu olgu gözden uzak tutulamaz. tününü görmekten yoksundular. Bütün İnsanlığın yazgısı, uluslararası tekellerin yaptıkları Avrupa’nın büyüklerinden alçizdiği yörüngede halkların birbirlerini dıkları borçlarla ayakta durmaya çalışboğazlaması değildir. Doğanın değişmemaktı. Dış borçlar karşılanamayınca, yeyen yasası, değişimdir. Küreselleşme uyniden borçlanmak için ülke toprakları gulamaları, yeryüzünün ele geçirdiği birer birer elden çıkarılıyordu. Eğitimbölgelerinde, kendisini yok edecek karsiz padişahlarla, el etek öpen bakanları şıt güçleri de geliştirmektedir. Deneile, değişen dünyayı görmekten yoksun yimli Avrupa, bu gerçeği çok iyi biliyor. yöneticilerle başarı sağlanamazdı. TeBu süreç, korunma içgüdüsü ile Avrupa meldeki asıl büyük sorun ise, devletin devletlerini hızla ulusalcı politikalara yönetim biçimiydi. Halka dayanmayan yönlendirmektedir. Küreselleşen ekobir siyasal iktidarın geleceği olamazdı. nomi atağa geçip yeryüzünün her köşeİlginçtir ki, bu yapıyı değiştirecek bir iç sine yayılırken, Avrupa Birliği kalkanlagüç de bulunmuyordu. rının küreselleşmenin gereği olan karşı Osmanlı Devleti’nin hâlâ ayakta durakımlardan yaşlı kıtayı korumakta ne masının tek nedeni, paylaşım sorunlaölçüde başarılı olabileceğini zaman gösrıydı. Büyük devletler, birbirlerine düşterecektir. mekten çekindikleri için işi ağırdan alıÇÖZÜM BARIŞTA... yorlardı. Osmanlı egemenliği altındaki toprakların, hangi ülkeler arasında nasıl İnsanlığın yazgısı, uluslararası tekelpaylaşılacağını kararlaştırmak için yürülerin istediği gibi halkların birbirlerini tülen tartışmalar, giderek “Doğu Soruboğazlaması değilse evrensel barışa ne nu” adıyla anılmaya başlamıştı. Avrupa kadar yakınız ya da uzak? devletleri arasındaki dengeler değiştik Mehmet Nail Bey’in derlediği kartçe, paylaşım oranları üzerinde güçlülepostallar, genç – yaşlı, nice insanın göz rin etkinliğinde yeni pazarlıklar yapılıgöre göre ölüme gönderildiklerini belyordu. Doğu Sorunu’nun değişmeyen gelemekle kalmıyor, saldırı savaşlarının konusu ise, Osmanlı Devleti’nin Avruçirkin yüzünü de ortaya koyuyor. Güpa’daki siyasal ve nesnel varlığını sonnümüzde de, sırtını yeni emperyalizmin landırmak oluyordu. tetikçilerine dayayarak veya ezilen halkların üzerine basarak özgürlükler koruKOLAYCILIĞIN BATAĞI namaz. Bana göre ne kadar güç olursa Peki, bugün yaşadığımız sorunlar ve olsun, son çözüm barıştadır. Savaşlar güncel politikalar açısından bir koşutluk, son bulmalıdır. İnsanlık, karşılaşılan sobenzerlik söz konusu sanırım… runları aşmak için, öldürmenin, sakat Osmanlı’ya ve Osmanlılığa özenenbırakmanın, kentleri yakıp yıkmanın ler hiç durmasınlar, imparatorluğun son ötesinde barışçı yöntemler üretmeyi baiki yüz yılını doğru kaynaklardan ayrınşarabilmelidir. Barış, mutlak silahsızlantılı olarak araştırsınlar. Osmanlı Devleti, ma demektir. Büyüğü küçüğü, devletledönemini bir daha yenilenmemek üzere rin hepsi, silah üretmeyi ve silah kullankapatmıştır. Ancak güncel olaylara hâlâ mayı birlikte bırakmalıdır. Osmanlı kafası ile yaklaşanlar bulunBarış beklentisi bir düş değildir. Barış maktadır. 21. yüzyılın sorunlarına, iki her zaman, savaşlardan iyidir. ? kimlikli Osmanlı bürokratının alışkanlıkları ile çözüm üretilemeyeceği gibi, Mehmet Nail Bey’in Derlediği Avrupalı bağnazların dillerine doladıkKartpostallarla Balkan Savaşı/ Güney ları “Doğu sorunu” tekerlemesi ile bir Dinç/ YKY/ 278 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 961 SAYFA 5