02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Titos Patrikios/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan Dağlar Önce deniz vardı. Adalarda doğmuştum ben. Bir adaydım kendim de. Bir an başımı çıkardım sulardan ışığı görmek için yalnızca bir kaya gibi. Sonra battım yeniden. Sonra ortaya çıktı dağlarBen seçtim onları. Nasılsa benim de taşımam gerek yüzyıllardır yurdumun taşıdığı bu yükü. *** Güney Yunanistan’da Bir Şehir Bu şehir sakatladı beni, tıpkı çok eskiden bir şehrin beni sakatlayabileceği gibi, kışlaları, boş fabrikaları, üzeri kırık camlı siyah duvarları, dar sokakları, ağaçsız, kuru esmer, tuzlu, oynak, yerinde duramayan, kömür gözleri, zeytin rengi, hafifçe terleyen tenleriyle, çakıllı, katran kokulu, paslı, dikenli, karanlık, yarı terk edilmiş deniz kıyılarında. sadece geçici aşklar için elverişli kadınlarıyla. Bu şehir geceleriyle iyileştiriyor beni, yurdumun hiç değişmeyen geceleriyle *** Gene Sözcükler Sözlükleri açar açmaz, binlerce sözcük dökülüyor içlerinden bir karınca yuvasına bastığında ortaya çıkan siyah, kırmızı, beyaz karıncalar gibi. Nasıl bulur, nasıl seçersin aynı sözcüklerin değişik anlamlıları arasından en uygun olanını? Nasıl kurtulabilirsin Varlıklarını koruyabilmek için sürüyle gövdene yapışan ötekilerden? Oysa dilin altındaki o söylenmemiş, ağızdan çıkmamış o sözcükler de içini kemirir ve iş işten geçtikten sonra konuşmaya çalışmış insanların çürümüş cesetlerini bırakırlar. İki sözcüğü yan yana getirmeyi başarabildiğim sürece ben de varım. *** Şiirler, 2 Haykıran şiirler, süngü gibi saldıran, kurulu düzene gözdağı veren şiirler ve bir iki dizesiyle devrimi başlatan ve bitiren şiirlerboş, yapay, övüngeççünkü artık hiçbir şiir düzeni yıkmıyor, hiçbir şiir yığınları harekete geçirmiyor. Hangi yığınlar? –laf aramızdayığınları düşünen kim? En kabadayısı kişisel bir hesap, (bir ödül değilse eğer). Bu yüzden kâğıttan silahlar, kurusıkı tüfekler yerine geçecek boş sözler yazmıyorum artık. Yalnızca gerçeğin bir ucunu göstermek sahte hayatımıza biraz ışık tutmak için yazıyorum dilim döndüğünce, dayanabildiğim sürece. *** Onları Kurşuna Dizdiler Onları şehrin ortasında kurşuna dizdiler, onları derin yankı sesleri duyulan taş ocaklarında kurşuna dizdiler, terkedilmiş kahvelerin ve anıtların önünde. Çıldıran kadınlar onların kanlı giysilerini bulmak için koştular. Onları sokakta öldürdüler, evlerinin önünde, kırılan camlar, boş konserve kutuları arasında. Onları sokakta, evlerinin kapıları önünde öldürdüler, binlerce kampın atış yerlerinde, kalabalık tarlaların, sessiz yalnızlığında. Durmamacasına öldürdüler onları her gün sizin ellerinizde, seslerinizde, yeni giysilerinizin astarlarında... Ve siz, siz unuttunuz onları. ? SAYFA 23 ‘İki sözcüğü yan yana getirmeyi başarabildiğim sürece ben de varım’ itos Patrikios 1928’de Atina’da doğdu. 1943’te, daha on beş yaşındayken direniş hareketine, ertesi yıl da komünist çetecilere katıldı. 19511953 yılları arasında toplama kamplarına gönderildi. 1955 yılında Atina Üniversitesi’nden hukuk diplomasını aldı. Epitheorisi Tehnis adlı solcu edebiyat dergisinin kurucuları arasında yer alan Patrikios beş yıl o derginin yazı kurulunda çalıştı. 19591964 yılları arasında Paris’te Sorbonne’da ve Ecole Pratique des hautes etudes’de sosyoloji ve felsefe dallarında lisansüstü çalışmalar yaptı. 1961’de Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi’nde genç Marx üstüne yazdığı bir çalışma 1968’de Fransa’da yayımlandı. 1964’te Atina’ya dönen Patrikios 1967 Albaylar Darbesinden sonra bir süre yeniden Paris’te ve bir süre de İtalya’da yaşadı ve diktatörlüğün 1974’te sona ermesinden sonra yeniden Atina’ya döndü. On beş şiir kitabı olan şairin toplu şiirleri son yıllarda üç ciltte toplanarak yayımlandı. Stendhal, Valery, Lukacs ve daha birçok yazardan çeviriler de yapan Patrikios Ulusal Şiir Ödülü de aldı. Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Ödülü Seçiciler Kurulu üyesi olarak İstanbul’a da gelen şair Anagnostakis, Livatidis, Liontaris ve Katsaros gibi solcu şairlerle birlikte anılır. T Günler Benim şu askerlik günlerim senin paslı dikenli tellerin nasıl deliyor sözcüklerimi art arda ayrıntılarla üst üste yığılı binalar, asker dolu vagonlar evlerin ve meydanların düşsel mekânları deniz, yakında ama ulaşılamayan, kabaraların altında yakan kum... Yüzlerin, düşüncelerin işkencesiyle dolu günler oparlörlerin, emirlerin peşine düştüğü birlikte ve tek tek yoksunluk çekilen günler sonra yalnızca kişisel, isteyerek, bile bile yoksunluğun o buruk tadıyla dolu kendime uyguladığım ve bana bir özgürlük alanı açan günler... Ağlamak isteyip bunu uygun bulmadığım, uygun bulup da ağlayamadığım askeri hapisanelerde, hastane koridorlarında çadırlarda, çamurda, tehditler altında, geri gelmez yarınsız gecelerle sonumun gelmesini istediğim sonsuz günler... Korent’te çıplak günler, çılgın umutlarla dolu Tripoli günleri Atina’da sorulara karşılık verilmeyen dilsiz yirmi dört saat nedeni bilinen Lorion günleri, sonu gelmeyen Makronissos günleri, binlerce kez yaşamak zorunda kaldım CUMHURİYET KİTAP SAYI 961 o taştan kanseri ve gece yarısı vücudumdan bir parçayla kopardım seni kendimden... Sonunda işte kendi günlerim, zamanla gerisin geri dönen. Ve şimdi bambaşka biri olarak görüyorsun beni ütülü gömleğim, kravatımla, öyle donuk gözlerle bakma bana, değiştiğimi sanma, ama sana bile açıklayamam her şeyi. Gene de kollarına al ve öp beni. Sert, çökmüş yanaklarının anlaması gerek bunu. *** Dilim Kolay değildi dilimi korumak onu yutmaya çalışan diller arasında, ama ara vermedim ben kendi dilimle saymaya, dilimle insan bedeninin boyutlarına indirgedim zamanı; dilimle çoğalttım her şeyden hoşlanmayı sonsuza kadar, onunla hatırladım bir çocuğun kırkılmış başında atılan bir taşın bıraktığı beyaz yara izini. Bir tek sözcüğünü bile yitirmemeye çalışıyorum bu dilin, çünkü bu dille konuştular ölüler benimle. ***
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle