Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Orhan Kemal’in ‘Gurbet Kuşları’ Değişmeyen yazgı olmasıdır. Namusunu, olmayan anne babasının yerine koyar. Kendisine idol seçtiği, iki urbet Kuşlaçocuklu, emekçi kocasının rı’nın kahramaher akşam işten dönmesini nında, kısa zabekleyen, çalışkan Hatice Abmanda kişi olma, lası gibi bir evlilik yapıp, bir kendi başına karar verme giaile kurabilmesi için namusubi yetiler ortaya çıkar. Eşini na sarılır, onu korur, onunla kendi seçmesi, babasına karkendini emniyette hisseder, şı eşinin yanında tavır alması bu gelecekteki umutları için gibi Anadolu insanına yabir dayanaktır çünkü. Aybancı olan özellikleri birey şe’nin kafasında yarattığı koolmadaki değişimine örnek ca tiplemesi, eli ekmek tutan, gösterebiliriz. Diğer yandan karısına bağlı olan bir erkekgöç ve onun vermiş olduğu tir. Utangaç, hırslı, azimli hızlı değişim dinamizmini olan İflahsızın Memed’in tam anlamada zorluk çeken ve kendine göre olduğunu hissekarısından yana tavır alan dince onu kazanmak için guoğlunun bu hareketi karşırurunu boş verip peşinsında şaşkına dönen, ihanete de koşması, aslında Meuğradığını sanan baba figümed için de kendisinin Orhan Kemal, Gurbet Kuşları’nda, rü vardır. Yazar dilindeki en münasip eş olduğunu sadelik ve okuyucuya diretAnadolu insanı için sosyal, kültüdüşünmesindendir. Atameden, dolandırmadan yaprel ve en önemlisi ekonomik açıerkil toplumda erkeğin tığı anlatımla, toplumdaki dan çekim merkezi haline gelen ezici rolünü doğuştan kahızlı ve amansız dönüşümün İstanbul’a göçü konu eder. Robul etmiş Ayşe’nin, yagirdabındaki baba ve oğul man, bir yandan kişisel değişim nında çalıştığı Hüseyin çatışmasında aslında her ikive tavırları irdelerken, diğer yanBey’i kendince hep eleşsinin de haklı olduklarını dan zamanın önemli toplumsal tirmesi de Hüseyin Bey’in gösterir. İşin tabiatı gereği değişimleri hakkında okuyucuya karısı karşısında ezik bir yeniliğe ayak uydurmayı, profil çizmesindendir. gerçekçi bir bakış açısı sunar. şehre, yeni yaşama entegre Hüseyin Efendi’nin yıllar olmayı, değişimi oğul temsil Romanda, kişisel değişimi İflahsızın Meevvel tıpkı Memed, Hamal ederken, gelenek göreneklemed’de, toplumsal değişimi de çok partili Veli ya da Gafur gibiyken, tere bağlı kalıp yeni hayata sisteme geçişte görürüz. sadüflerle zengin olup şimdi ayak uyduramamayı da baba iktidar partisinde aktif rol temsil eder. tir, Gafur yapıyorsa o da yapabilir. Baüstlenmesi karısının eseridir. Hüseyin İstanbul’a göç eden İflahsızın Meşaracağına bu hisleriyle ikna olur. MeEfendi bulunduğu konumun karısının med’in, kendinden önce gelenlerin bamed’i para kazanmasına, ortama tutunsayesinde olduğunu bildiğinden ve zenzılarından farkı, daha evvel babasının, masına güç veren bu etkenlerin yanında ginliğe sırt çeviremediğinden sözü geçondan evvel emmisinin gurbete gitmeleşehre gün geçtikçe artan hayranlığı da mez karısına. Ancak hayallerini süsleyen ri, gurbet hikâyeleriyle büyümesi, hikâsebeptir. tek şey köyünde, dere kenarındaki ceviz yelerden çıkarılacak dersleri yıllardır ağacının gölgesinde yatıp, uzanmaktır. zihninde tekrar etmesi ve buna istinaROMANIN SOSYAL YÖNÜ Dünya onun olsa n’olur?! den daha temkinli davranmasıdır. İstanRomanda ağırlıkla adı geçen ama bul’a “kuşluk treni”yle kendi gibi onlarMemed kendine ilk yardım elini uzaolayların içinde sıklıkla bire bir buluncasıyla vardığı ilk dakikadan itibaren, tan Hamal Veli’ye güvenip güvemekte mayan Gafur, hikâyenin başından sonubabasının öğütlerini tekrarlar. Büyük kararsızdır. Öyle ya köyünde kaç yana dek en etkili karakterdir. Memed’in şehir karşısında şaşkınlığı, onu hor göbancı tanımıştır, üstelik babasının, baGafur’dan hep birkaç adım önde olmaren insanları görmesini engeller, zaten basına da emmisinin ilk öğüdü, “Şehir sı, Gafur’un Memed’e öfkesini arttırmahor görüldüğünün farkında da değildir. adamı bir cin, güvenmeyeceksin!”desına sebep olur. Patronun gözdesi olan Onu o sıra meşgul eden, ömründe ilk mesidir. Şehir insanı cinse, şehirde bu Gafur kendinin başaramadıklarını Mekez gördüğü deniz, hep anlatılan vapur kadar yaşamış yabancı da bu özelliğe samed de gördükçe hırslanır. İntikam alve kendini üç yıl evvel bir mektupla çahip olabilir, bu yüzden güvenecek birini mak için fırsat kollar. ğıran Gafur Ağa’sına ulaşmaktır… bulmaya ne kadar ihtiyacı olsa da, kenMemed, Ayşe, Hüseyin Efendi, Gadini koruma ihtiyacı ağır basar. Öyle ki “Kendine geldi. Vapur iskeleye ağır fur, Hamal Veli... sayılan tüm bu karakçevresindekilere bir türlü güvenmez, ağır yanaşmıştı. İskeledeki demir babaterlerin hepsi farklı zamanlarda İstangüvenmek de istemez. İnsanların harelara geçirilen halatlar... Bu vapur dedikbul’un çekimine kapılan, kendi ortamketlerinden samimi olup olmadığını anleri de beygir gibi, canlı. Beygiri nasıl larında belirledikleri hedefler doğrultulayamayınca onlara güvenmemek için fiyularından bağlarlarsa, vapuru da bağlısunda savrulan tiplemelerdir. Ortak ziki kusurlar bulur ya da renkli gözlü yorlardı.” özellikleri göçmen olmaları ve zengin olmalarını bahane eder. Daha ilk akİlk haksızlığa ve terk edilişe Gafur tade olsa yoksul da olsa asıl istedikleri şamdan ırgatların, hamalların kendi gibi rafından uğraması, bulunduğu ortama hayatları yaşayamamalarıdır. gurbetçilerin yaşam koşulları ve işleyen tutunmasına daha hızlı bir ivme kazandüzen hakkında fikir sahibi olur. dırır, daha sıkı sarılır umutlarına. Bir ROMANIN SİYASİ YÖNÜ Memed’in kendi gibi emekçi olan Ayyandan insanlara güvenmezken, hiçbir Politik açıdan, çok partili sisteme geşe’yle tanışıp evlenmesi, feodal bağın şeyini bilememenin, kocaman bir şehirçişteki demokrasiye karşı olan inançsıztam kırılamadığı ama bunun panzehiri de ne yapacağının çaresizliğine düşmüşlık, ilkesizlik ve ona ait olmama durumu olan kapitalist sistemde, az bir para kaken, onun için kesin olan tek şey buraroman kahramanlarının tutumlarından zansa bile bir birey olduğunu hissedip dan geri dönüşün olmadığıdır. Çünkü hemen fark edilir. Yazar, çok partili sisbabasına karşı çıkmasıyla olur. Öksüz geri dönmesi, hem kendi için hem de temi demokrasi olarak algılayan çıkar ve ve yetim olan Ayşe yıllar evvel İstanyıllarca gurbette çalışıp başarı kazanmış menfaat gruplarının aslında ne demokbul’a gelip namusuyla çalışıp ayakta kalbabası için bir utanç kaynağı olacağını rasi ve çoğulcu sistemi kabul etmeye, ne mıştır. Çevresinde kendi gibi ev işlerindüşünmesidir. Yine babası gurbetteyde sistemin gelişmesi için çaba harcade çalışan çok kız vardır. Ayşe’yi onlarken kaybettiği anasının uzaktan da olsa maya niyetlerinin olmadığını gözler dan ayıran özelliği dürüst ve namuslu hısmı Gafur’a yenildiğini göstermemek Ë Vildan Ç. TURA G önüne serer. Ayrıca, bu grupların çıkarları söz konusu olduğunda dine, imana sarılıp gerektiğinde bunları kalkan gibi kullandığı açıkça görülür. Demokrasi bu toplumun ve onun aydın geçinen kesimlerinin yarattığı bir değer olmadığı için veya toplumda köklü bir yer edinmediği için, sürekli olarak yozlaşmaya, çarptırılmaya maruz kaldığı görülür. Demokrasi kavramının sadece adı kullanılır, böylece tanıdıkları despot, kişiye hürmet ve tapınma rituallerini devreye sokarak, kendilerine çıkar sağlamanın yollarını açarlar . İktidardan düşen partiye sırt çevirip, yeni iktidar partisine olan yaklaşımındaki tutumuyla Hüseyin Bey’in karısı bu duruma en iyi örnektir. Orhan Kemal, toplumumuzdaki demokrasi anlayışının yerleşmesinin kolay olmayacağını, bunun zaman alacağının ipuçlarını vermektedir. Toplumsal değişimlerin yüzyıllar aldığını düşünecek olursak genç Cumhuriyetin halka sunduğu okumayazma, aydınlanma, sosyal güvence, refaha kavuşma gibi ideal ve eylemlerin hemen sonuç vermemesi çok şaşırtıcı değildir. Ayrıca tarihten de bilinmektedir ki her devrim peşinden karşı devrimini getirir. Bunu da 1950’den sonra başlayan ve hatta günümüzde zirve yapan harekette açıkça görmekteyiz. “Beyefendiler beyefendisi, Atatürk’ten daha büyük Türk, karısının da bulunduğu bir mecliste bir gece kafayı çekip çekip, “Arkadaşlar, her ne pahasına olursa olsun, iktidardan düşmeyeceğiz. Hak, hukuk, adalet, demokrasi boş laflar. Muhalefetin ak dediğine kara, kara dediğine ak diyeceğiz. Muhalefet bâtıl mı dedi? İrtica mı dedi? Biz onların burunladığı her şey gibi bunlara da dört elle sarılıp, halkın hoşuna gitmekten çekinmeyeceğiz. Bizi biz yapan halktır, muhalefet değil. İktidar onların eline yeniden geçse, vallahi tozumuzu attırır. ........” “Halkımızın Allah’ı, dini, imanı ve ibadetlerine hiç kimse engel olamayacaktır. Biz, bu millete dinini nasıl iade ettikse, komünistlerle CHP’lilerin işbirliğini de gerekirse kanla ortadan kaldıracağız. Bu, namusuna sımsıkı bağlı millet din istiyor, iman istiyor. Tekrar ediyorum: Demokrasi halk çoğunluğunun arzularını yerine getirmektir. Bir muhtarlık, beş muhtarlıkla yıkılmayız biz. Gerekirse o seçimleri iptal eder, yeniden seçim yapar ve kaybettiklerimizi kazanırız!” “...Müsterih ol, müsterih olun. Bu memleket bundan sonra CHP’nin eski bozuk devrine dönmeyecektir. Radyolarda mevlüt okunacaktır. İcap ederse yirmi dört saatin yirmi dördünü mevlüt ve Kur’an’a ayıracağız. Ne sanıyorlar? 19 Mayıs günlerinde, memleketin namusu demek olan kız evlatlarını yabancılara hayasızca baldır bacak teşhir ettikleri gibi mi yapalım?” “Din, iman ve elbette ki namus için yaşıyoruz namuus!!!“ Gurbet Kuşları’nı ‘iyi’ yapan, göçü, şehirliyi, köylüyü, zengini, fakiri, romanda dinamik olarak yerli yerine oturtması ve her karaktere insanısever gözlerle bakması, algılaması ve yansıtmasıdır Orhan Kemal’in. Sosyal, ekonomik ve politik açıdan, Türkiye’nin yakın geçmişine tanıklık eden bu kitap, tarih niteliğinde olup mutlaka okunmalıdır.? okurgezer@yahoo.com.tr Gurbet Kuşları/ Orhan Kemal/ Everest Yayınları/372 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 954 SAYFA 6