19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ veremeyen, başkasına sevdalı o aynı kadında, aşkı görmüştür. Bile bile, acısı kadar büyük sorumluluk duygusuyla, karşılıksız aşkını yaşar. Bütün romantikliğiyle, özverisiyle kadının çöküşünü durdurmak için elinden gelen her şeyi yapar. Çabasının boşa çıkmasından yılgınlık duymayarak, iç titremesiyle ve aşkın olduğu yerde başka her şeyi iten özverisiyle sevdasının biricikliğini kanıtlayacaktır... Bedeni küçücük, dev yürekli tutkulu kadın, yaşamının merkezidir. Bu hikâye kişide, tutkunun ölümcül dansı izlenimini yaratıyor. Yüreği yakalayan, hüzünlü, ama abartılmamış bir gerçekliğin hikâyesi. Erendiz Atasü’nün birçok güzel hikâyesi vardır. Bitirdiğiniz anda bulunduğunuz yerde çivilenmiş gibi sabitleştirir sizi. Ne düşüneceğinizi, bundan sonra ne yapmanız gerektiğini unutturan hikâyelerdir onlar. Örneğin, Taş Üstüne Gül Oyması. Bu hikâye de bence, hem İncir Ağacının Ölümü kitabının hem de, Atasü’nün başyapıtlarından biri . Operada Bir Gece de çok katmanlı, önemli bir hikâye. Bir yazarın ölümü anlatılıyor. Ünlü yazar, yaşamının kışında olduğunun bilincindedir. O yüzden, sürekli bir hesaplaşma içindedir. Sona yaklaşmanın hüznünün güzel bir metaforla güçlendiğini görürüz hikâyenin başlarında: Zaman, yılın son ayının ilk günleridir. O günden önce, yazar kendisine onur verilecek gecenin ön hazırlıkları içindedir. Hikâyenin yazarı da böylece okurun konuya katılmasının hazırlıklarını yapar. Bunu anlatıya katıldığımızda hissederiz: Okur sanki hikâyenin bir anlatıcısı yokmuş da kendisi kahramanı izleyerek öğreniyormuş gibi yaşananların içinde bulur kendini. Ödül gecesidir. Opera ışıklarının yanmadığını görmektesiniz. Kahramanın her adımı, her duygusu, bir sonraki adımın atılacağı yeri aydınlatır gibidir. Hayal kırıklığını, hüznünü, yaşlanmanın ve eski ünü yitirmiş olmanın bilincini kendi kendine çözümlerken, ruhunun karanlık kalan yerlerini de, yalan bir dünya olan, insanların roller oynadığı görünüşte öylelik dünyasının labirentlerinde geçiriyorsunuz. Opera sahnesinin ardındaki karanlık, karmaşık, dolaşık koridorlarda yürürken, duygularına, düş kırıklıklarına, pişmanlıklarına hem ortaksınız, hem de onunla birlikte içsel dünyasının daha, daha derinlerine çekiliyorsunuz... Buruk Hikâyeler bölümünün yaratıcı yazarlık yanı çok güçlü. İki ayrı yöntem kullanarak bir sanatçıyı dışardan diğerini içerden izletme yöntemini uygulamış yazar. Beyaz Fil’in bencil, rahatına düşkün, özel yaşam ilişkilerinde despot; beklentisi yüksek, hatta atak birinin dışa dönük görüntüsünü anlatmakta ne kadar başarılıysa, Operada Bir Gece’de, okuru hikâyenin içine çekerek kendi kendine izleme ortamını yaratması da o kadar başarılı. Bu hikâyelere, buruk diyebilir miyiz? Bence daha ötesi… Karanlık bunlar da. Erendiz okura yalnızca bir şeyler anlatmıyor bu bölümde. İnsan denen zengin evrenin derinlerine çekildiğini hissettirerek zor, değişik, ve başarılı bir iş yapıyor. Yazıyla atmosfer yaratma yönteminin sınırlarının çizilemez olduğunu kendi adıma bir kazanım olarak söyleyebilirim. geçirmez yalnızlığında yaşamak, bir okur için ne büyük bir deneyim sayılır... Yazarın, pişmanlıklarla beslenen, gitgide çoğalıp bütün içini ve sonra çevresini kaplayan üzüntüsü ile ölmekte olan bir kadını karşılıksız seven erkeğin, İkinci Dünya Savaşı’nın karla kaplı bir karartılmış İstanbul’unda, yapılabilecek son şeyi yapmak için uğraş vermesinin taş gibi ağırlığını yüreğin ortasında duymak da öyle. Her şeyi, hatta sanatı bile tüketmek için kendinde hak gören kaygısızların fark edebileceği incelikler değil bunlar. Karanlık teninize, soğuk içinize yapışıyor. Operada Bir Gece’de, yaşamın son anını yaşıyor gibisiniz. Bir büyü bu, bir sihir. Nasıl yapılmışsa yapılmış; içteki ve kalemin gücündeki duyarlılıklarla kotarılmış. Bu kitaptaki hikâyelerin üçü dışında diğerleri, zaten insanın içinden dışarı bakılarak yazılmış. Erendiz’in derin, anlamlı, yaratıcı bir iç dünyası vardır. Başsız sonsuz bir dünyadır onun yaratıcı dünyası. Akıl da, duyarlılık da çok güçlüdür ve bu güçler eşittir, diyebilirim. O yüzden edebiyat yazarlığı kadar fikir yazıları hem kurgu hem de bilgi yönünden özgün ve güçlüdürler. Erendiz’in yazarlığına bir düzlem diyemeyiz. Onun aklı ve yüreği birlikte çalışır ve yazarlığı bir çevren çizer. Sınırları da boyutları da bir yerde durmayan, kolay deyimiyle belli olmayan… Erendiz yarın bir matematik yahut tarih kitabı yazsa, şaşırmam… KARANLIK ÖYKÜLER Üçüncü bölüm Karanlık Öyküler adı altında Sır, Hayat Bir Rüyadır, Özlemek, Torun, Kayma ve Yeryüzü Mutluluğu öykülerinden oluşuyor. Bunlardan beni diğerlerine göre daha çok etkileyenler, Özlemek, Torun ve Yeryüzü Mutluluğu. Bunlar kadın hikâyeleri… Kadınlara özgü, duyarlılıklar, acılar, saplantılar, tutsaklıklar; yine onlara özgü çıkışlar, çözümler… Hikâyelerdeki duygu yoğun yapı yanında, yaşamın zorunlu kıldığı özveriler de, inanılmasa da, istenmese de pratik vazgeçişler; kısaca toplumlarda kadınlardan beklenen her şey… var. Özlemek, bu kitabın bir başka önemli hikâyesi. Aile sorumluluklarından kaçarak kendine yeni bir birliktelik kuran erkeğin arkasında bıraktığı isyan bilmeyen kadının yaşadıkları anlatılıyor. Kadına yüklenecek hiçbir hatanın, yanlışın olmaması hiçbir şeye yaramıyor. Ona, içinde yaşadığı toplumun değer yargılarına uygun olarak izleyebileceği tek yol çiziliyor, çocuklarını yetiştirmek ve onların babalarına düşmanlık duymalarına engel olmak… Toplumun adaletsiz değerlerine eksiksiz uyan kadının içinde zaman zaman duygusal, cinsel kıvılcımlar parlayabilir, bir başkasına yakınlık duyabilir. Ama öylesi, duyarlılığı yoğun olan yenileyici eğilimler, bütün gereksinmeleri göz ardı edilmiş terk edilmiş o kadına bile, özlediği eylemlere geçecek, hiç değilse doğal gereksinmelerini karşılayacak davranışları yapabilme hakkını vermez. Yaşamı renklendiren gövde istekleri, çeşitli baskılarla yahut talihsizliklerin etkisiyle kuruyacaktır. Belki de duygusal coşku, bu hikâyedeki gibi, bir yakınlık, cinsel çekim yanılgısının habercisi olacak, kadına silkinip, ka dınlığını unutmaktan başka bir yol bırakmayacaktır. Hikâyede anlatılan, uzun bir yaşam dönemidir. Bilinen şeylerden farklı hiçbir şey olmaz. Yazar yine de insanı bir yandan isyan ettiren, bir yandan da ince bir sızıyla yüreğini eriten ayrıntıları hikâyenin dokusuna yedirebildiği muhteşem bir ikili trajediyi ortaya koyar. Terk eden erkeğin her zaman korunma altına alınan sonu, birinci acıklı durumdur. Bırakıldığı için, yaşamın maddesel ve duygusal bütün zorluklarına yalnız katlanan kadının bitmeyen sorumluluğu… Bu da ikinci acıklı durum… Sessizce, sıradan ve isyansız başlayıp, öyle biten bir hikâye, yaşam ırmağının düzgün debisi gibi akıp gider… Gider mi? Kadının ruhunda, bireysel yaşamında sezemediği, doğal bulduğu davranışların, hikâyeyle insanın gözüne ayna tutulması gibi kamaşma yaratarak okuru bilinçlendirmesi sanki kendiliğinden oluyor. Yansız sözcüklerle ve soğuk edayla anlatıyormuş gibi, hiçbir büyük, sert, hırçın söz kullanmadan, isyancı davranışlar aktarmadan… Hikâye, hikâyedeki kadının yaşadıklarına yaptığı tanıklık yüzünden değil, toplumsal değerlerin eşitsiz baskısını fark ettirdiği için kadın hikâyesi kanımca… Sevgi ile onur, yalnızca aşkta mı çatışır? İnsanları birbirine bağlayan o kadar çok şey varken… Yaşlı bir insanın uğradığı saygısız davranışa dayanamayarak kapısını vurarak çıktığı, kendi evi olmayan bir eve dönebilecek gücü yaratabilmesi için… Torun, harika bir deneyimin hikâyesi. Duyarlılık, alınganlık, saygısızlık, uykusuzluk, sorumsuzluğa dayanamama, kendi ayakları üstünde durma alışkanlığının verdiği özgüven… Ne denirse denebilir. Bir küçük kıyamet kopmuştur hayatın ortasını karıştırmıştır. İnsanın değer verdiği, yaşamını anlamlı ve onurlu kıldığından kuşku duymadığı her şeye ön kazanan, bir küçük varlığa güzellemedir aslında bu hikâye. Kahramanın çektiği acı, torunuyla geleceğe bağlayacaktır onu. Onur hesaplarına, diğer ilişkilerin karmaşıklığına boş verebilecektir. Az önce yaşayıp kendisini dışarı uğratan olayların önemini tartacak, boşluğa akan duygu selinde tutunacak canlı ve dayanıklı bir fidan gibi torununa tutunduğunda yaşamanın ve insan olmanın gücünü bulacaktır. “Yüzler birbirinde eriyor, hepsinin yerinde torunun minik varlığı beliriyordu.”(s. 119) YENİ GÜÇ KAYNAĞI Yaşını başını almış bütün insanlar için yepyeni bir güç kaynağı… Değişik ve çok hoş bir hikâye olarak okurun belleğinde yer tutuyor. Mustafa Şerif Onaran bu kitap hakkında yazdığı yazıda “Yorum Öyküleri” değerlendirmesini yapmış. Doğru bir saptama bence. Yaşam gerçeklerinin doğru yorumlanmasıdır bu kitaptaki edebiyat tadını yaşar kılan ana nitelik. Yazarı sürekli izleyenler onun yorumlarının akılcı yapısını ve anlatılarının özgün tadını çok yakından bilirler. Yazar, İncir Ağacının Ölümü içindeki 12. hikâyesiyle (Yeryüzü Mutluluğu) özlemin ve özlenen günlerin güzelliğinin anlamını vermeye yönelmiş. Nostaljinin doruğunda bir hikâye. Tepede duran tek şey. Kuşakların birbirine bağlandığı o benzersiz özlem! Bu hikâyede çözümlenmesi gereken bir şey yok. Yazar bunu düşünmemiş bile. Gerek olmadığını baştan kabullenmiş. Zor anlatılır, ancak yaşandığında bir kez daha hissedilir duyguların gücünü azaltacak bir anlatımı denemiyor bile. Yalnızca kullanıyor. Ne hoş; biraz kokuya, biraz renge, biraz masala, biraz anne sesiyle canlanan ninniye benzeyen eski, yıpranmış bir bez yığını... bir ortam oluşturuyor böylece. Bambaşka bir ortam. Acılı, zor bir ölümün başlangıcında bir vaha gibi. Ölüm galiba o vahadan çıktıktan sonra değil, oradan geçilen bir bahçenin asudeliği gibi kendiliğinden gelecektir. Tek sözcükle: Bravo Erendiz… Sen gerçek bir ustasın! ? İncir Ağacının Ölümü/ Erendiz Atasü/Everest Yayınları/ 156 s. Ne yapıyor: Beyaz Fil’deki soğuk, karanlık bir İkinci Dünya Savaşı kış günü, Operada Bir Gece’de karanlık bir Ankara aralık ayına dönüştüğünde, iyi giyimli, özenli ve gün görmüş bir yazarın operanın dolambaçlı karanlık koridorlarındaki ses CUMHURİYET KİTAP SAYI 977 Edebiyat ortamına parlak bir giriş yapan Erendiz Atasü, Akademi Kitabevi’nin yarışmasında parladıktan sonra kazanılan o yazarlardan biridir. Kadınlar da Vardır okuma dünyamıza önce heyecan, ardından da zenginlik katan bir ilk kitaptır. SAYFA 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle