Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Namık Kuyumcu’dan denemeler ‘Aşkın Rengi Siyahtır’ Değişip dönüşmek için Ë Asuman SUSAM eneme dendiğinde hemen herkesin aklına gelen ilk isim Montaigne olur. Montaigne’in yaşadığı çağ düşünüldüğünde bizi Denemeler adlı yapıtıyla buluşturması bir rastlantı değildi. Rönesansın bitip Klasisizm çağının başladığının ışıltılı habercisi olmuş bir yapıttı Denemeler. Merkezinde ‘insan’ın olduğu, insanın aklıyla değer kazandığı, insan doğasına ait her şeyin merakla irdelenip ona ait her şeyin gün ışığına çıkartılma çabasının önem kazandığı bir çağ için Montaigne edebiyatın en eşsiz türlerinden birini bize büyük bir alçakgönüllülükle sunar. Alçakgönüllüdür; çünkü deneme de denemeci de bize bir şey dayatmaz; sadece anlatır. Ama denemeye gönül düşürenler bilirler ki anlatılan hayattır, insandır, ben’dir. Deneme o nedenle ‘insana ait hiçbir şeye yabancı’ değildir. O nedenle denemelerinin ilkelerinden söz ederken Montaigne: “Herkes önüne bakar, ben içime bakarım; benim işim yalnız kendimledir. Hep kendimi gözden geçiririm, kendimi yoklarım, kendimi tadarım... Bir şey öğretmem, sadece anlatırım” der. Benzer bir şeyi bizden biri, bizde deneme denince akla ilk gelen kişi Nurullah Ataç da söyler: “Deneme ben’in ülkesidir. ‘Ben’ demekten çekinen, her görgüsüne, her görevine ister istemez benliğinden bir parça kattığını kabul etmeyen kişi denemeciliğe özenmesin.” Başka bir denemeci Pascal: “ Denemeler’de gördüğüm her şeyi Montaigne’de değil kendimde buluyorum” der. D keye bırakın /siyah bir lekede / kalayım Kitap adından da anlaşılacağı gibi yazar, bir paradoksa işaret ediyor. Beyaz bir dünyada siyah bir leke olmayı isteyen yazarın söyledikleri, masumiyetini çoktan kaybetmiş dünyaya bir meydan okuma olarak da okunabilir. Israrla aşktan yola çıkan yazarın aşkı yedeğine alarak serüvenine devam etmesinin nedeni, hayatın oyununu bozan tek ve en güçlü anarşist duygunun aşk olmasıdır. Ve aşk yenilgileri onaran ve bizi hep yenileyen tek duygudur. Bu duygunun tazeliği ile yazılmış denemelerin başında okuruna şöyle seslenir yazar: “Sevemediğimiz, sevmeyi beceremediğimiz, sevip de erken yorulduğumuz için, daima alacaklı duruyordur aşk ve ihtilalci duygular. Gidemediğimiz, gitmeleri beceremediğimiz için, derin hatıralarımıza, buğulu camlara, kapı eşiklerine, öpüşürken çektirdiğimiz fotoğraflarımıza güceniktir ayrılıklar. ‘Ayrılıkların da bir sonu olmalı’ sesi gelir derinliklerden... Aşk çağırmaz mı, ayrıldıkları halde duygularını filizkıran fırtınalarına karşı koruyanları? Aşkı, ayrılıklardan uzak yaşamak mümkün değildir; budur belki de aşkı daha anlamlı kılan tuhaf kamaşma. Ayrılıkları, aşkla yaşamayı bir başka türlü paylaşmalı belki de... Ruhumuzu, bedenlerimizi ve içimizi burgaçlayan, karın boşluklarımızda tarifsiz hançerler dolaştıran ağrıları nasıl hafifletebiliriz? Nasıl söz geçirebiliriz, içimizde durmadan dağılan ve bozulan harflere, işaretlere? Belki de hepsini yakmalı! Kokusunu yitirmiş iğde ağaçlarıyla...” FARKLI BİR SERÜVEN Sözü edilmeden geçilemeyecek başka bir yerde denemelerin dili. Yukarıda da değindiğimiz gibi bu denemelerin sahibi bir şair. Namık Kuyumcu’nun dilini şiirden bilenler için de farklı bir serüven olacak bu denemelerin okuru olmak. Yeni tanışanlar için de şaşırtıcı belki de... Şiirin simgesel diliyle boğuşanlar ve oradan bir dil edinenler için düzyazıya geçmek zordur. Hele de orada bir üslup edinmek daha da zor. Bu denemelerde kendine has bir üslup oluşturma iddiasını da hissettiriyor bize Namık Kuyumcu. Yer yer imgesel ya da simgeli anlatıma başvurulan bölümler, yinelemeli pasajlar, aliterasyon, asonans gibi ses yinelemeleriyle ritmik bir metin oluşturma çabası, sözcük deformasyonlarıyla gerçekleştirilen çokanlamlılık denemeleri... Tüm bunlar bize Namık Kuyumcu’nun şiirde olduğu gibi düzyazıda da üslupçu bir sanatçı olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak hem dil ve anlatımıyla hem seçtiği konularıyla hem bunlara yönelik yaklaşımıyla farklılık taşıyan Namık Kuyumcu’nun denemeleri Aşkın Rengi Siyahtır tüm deneme severleri okumaya çağırıyor. Ama illa ki cesur olmak kaydıyla, ezberleri bozmaya, değişip dönüşmeye hevesli olmak kaydıyla... ? Aşkın Rengi Siyahtır / Namık Kuyumcu / İlya Yayınları / 2008 / 236 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 977 EZBER BOZMAK... Görüldüğü gibi türün en önemli özelliği denemenin ben’den çıkıp üreyip tüm insanlığı kucaklamasıdır. O nedenle Adorno’nun da sözünü ettiği gibi spekülatif bir türdür deneme. Yani dayatmaz, benin gözünden izler, anlamlandırmaya çalışır dünyayı. Dünyayı yeniden bir okuma ve anlamlandırma çabasıdır o nedenle denemeler. Temelinde düşünce dünyasının zenginliği, sağduyu, önsezi, uzak görü, özgür bir tin gibi zenginlikleri ister deneme. Azla yetinmez, zorlayıcıdır. O nedenle midir ki bizde çok geç fark edilmiş, zor okunmuş; edebiyatın diğer ana türleri gibi uzun yıllar pek iltifat görmemiş bir tür olmuştur . Yüzyıllar içinde ilerleme adına çok yol kat eden insan, bu yollardan geçerken ne yazık ki kendiyle olan mesafesini de epey açtı. Yabancılaşma yakın dönemlerin ve şimdinin en temel felsefi, ideolojik, sosyolojik ve psikolojik sorunu olarak hâlâ gündemde. Neyse ki olguyu yaratan, ister istemez onu fark da ettiğinden, olguyu bütün bütün yok edemese de onu iyileştirmeye çalışıyor. İçine bakarak, insanı yeniden yeniliğin içinde keşfetmeye çalışarak... Edebiyat alanında bu çabanın yansımalarını en çok deneme türüne yönelik yaratılarda görüyoruz. İnsanın yeniden keşfi, dünyanın yeniden okunması, yorumlanması çabasını ben’den yola çıkarak yapmaya SAYFA 20 Çoğumuzun şiirlerinden bildiği bir isim Namık Kuyumcu. İlya yayınlarından çıkan Aşkın Rengi Siyahtır otuz sekiz denemeden oluşuyor. Kitap, aşkın ve itirazın delişmen çocuklarına ithafla başlıyor... çalışıyor denemeciler. Edebiyatımızda kendini denemeci olarak tanımlayan çok az insan var; ama denemeye de gönül veren sanatçıların sayısı her geçen gün artıyor. Tür adına sevindirici olan bu durum okur profilinin değiştiğini de imliyor. Edebiyat dünyamıza yeni doğan deneme kitaplarından biri de Aşkın Rengi Siyah’ tır. Kitabın yazarı çoğumuzun şiirden bildiği bir isim Namık Kuyumcu. İlya yayınlarından çıkan kitap 236 sayfa ve 38 denemeden oluşuyor. Kitap aşkın ve itirazın delişmen çocuklarına ithafla başlıyor. İthaftan da anlaşılacağı gibi yazar, okumalarıyla ezber bozmaya yönelik bir çaba içindedir. Cesur, radikal ve ezberinden çıkmaya gönüllü okur aramaktadır; bu denemeler en çok onlar içindir. Kitapta yer alan her deneme bir önceki denemenin söylemine dair bir devamlılık içeriyor. Hem birbirini tamamlayan hem birbirinin içine geçerek çokanlamlılığını kendi içinden ören metinler bunlar. TEMEL İZLEKLER Kitabın temel izlekleri aslında hepimizin içini sıcak tutmaya yaran kavramlar. Dostluk, vefa, aşk, ayrılık, ihanet, aldatma, ölüm... hepimizin hayatında olan ve bu nedenle de belki hızla aynılaştırdığımız, kanıksadığımız, ezberden yaşadığımız kavramlar. Ama yazar bizi bu kavramlara yeniden bakmaya zorluyor; bildiğimiz her şeyi silerek yeniden anlamlar aramaya çağırıyor. Zihnimizde tehlikeli yarıklar açmaya çalışıyor. En önemlisi kendimizle, ötekimizle, dünyayla yüzleşmeye çağırıyor; hayır çağırmıyor zorluyor. Evet, özellikle denemenin dili ve anlatımda seçilen yol ve yöntemler; pasif ve cılız bir okumayı reddediyor. Cesareti olanın sonuna kadar gidebileceği bir yapı sergiliyor kitap. şairler ve anlam siyah bir lekedir beyaz ve yalan dünyada /beni siyah bir le