23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Değinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN ‘Eğitime Dinci Çember’ C umhuriyet devrimleri ümmetçi toplumu laik topluma dönüştürebildi mi? Ümmet, bir peygambere inanan insanlar topluluğu olduğuna, cumhuriyet devrimleri inançlara saygı gösterdiğine göre, “ümmeti anlayışı” kaldırmak kolay değildir. Hiç olmazsa laik düşünceyi ümmetçi anlayışla uzlaştırmak gerekir. Tekkelerle zaviyeler kapatıldıktan sonra alaylı din adamları İslamcı anlayışı yozlaştırdılar. Tekkelerden gelen değişik tarikat görüşleri İslamcı inanışı kendilerince yorumlamak istiyordu. Cumhuriyet devrimlerinden sonra bu alandaki boşluğun doldurulması için kırklı yılların ikinci yarısında imam hatip okulları kuruldu. Tanrı’ya uzanan yollar tek olmadığına, tarikat anlayışı kendi yoluna öncelik tanıdığına göre; imam hatip okulları bu ikilemi kaldıran bir İslam kültürüne öncelik tanımalıydı. İmam hatip okulları din kültürünü kavramayı kolaylaştıran bir anlayışa göre gelişme gösteremedi. Gereğinden çok imam hatip yetiştirilerek, başkaca amaçlarla, başka alanlarda değerlendirilmek yoluna gidildi. Böylece, elli yılı aşkın bir zamandan bu yana, ülkeyi imam hatipli bir düşünce dizgesine göre yönetmek anlayışı benimsendi. Mülki idarede, adliyede, sağlıkta, asıl önemlisi milli eğitimde imam hatipli düşünce dizgesinin geçerli olması istendi. Cumhuriyet devrimleri 15 yıl uygulama alanı bulurken (19231938), imam hatipli anlayış 50 yıldan bu yana, ivme kazanarak Türkiye Cumhuriyeti yönetiminde yer almaya başladı. Karşı çıkarak değil, överek, devrimlere önem veriyor görünerek, Atatürk’ün eserleri yıpratılmaya, etkisizleştirilmeye çalışıldı. DİNSEL EĞİTİME DOĞRU Mustafa Gazalcı bu oluşumu eğitimin dinselleştirilmesi bağlamında ele alıyor, başlangıçtan günümüze geçirdiği evreleri inceliyor (EĞİTİME DİNCİ ÇEMBER, Bilgi Yayınevi, 2008). Laik eğitimin gücüne inanan Mustafa Gazalcı, 3. kuşak Köy Enstitülü bir siyasetçi . Köy Enstitüleri kırklı yıllarda büyük bir coşkuyla kuruldu. O coşku 6 yıl sürdü. Sonra sindirilmek istendi. Bir süre enstitü olarak varlığını sürdürdü, sonra öğretmen okulu adını aldı. Ama devrimci anlayışın ışığı kısılsa da sönmedi. Mustafa Gazalcı da 1963’te Isparta Gönen Öğretmen Okulu’nu, 1966’da Balıkesir Necati Bey Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirirken Köy Enstitülü olma özlemini içinde canlı tuttu. Demek ki, Köy Enstitülerinin ışığı ne kadar karartılmak istense söndürülemiyor. İmam hatiplerin ışığı da ne kadar parlatılmak istense sönük kalıyor. Mustafa Gazalcı’ın çalışması, o sönük ışıkla ülkenin aydınlanamayacağını gösteriyor. Mustafa Gazalcı, İslama laik anlayışla SAYFA 22 bakılırsa eğitimin dinsellikten kurtulabileceğini umuyor. Geniş anlamıyla laikliği şöyle tanımlıyor: “Laiklik en geniş anlamıyla ‘din ile devlet işlerinin ayrıldığı, devletin dinsel kurallara dayanmaması kişiye din konusunda inanmama özgürlüğü de içinde özgürlüğün tanınması ve bunun korunması’dır.” Laiklik anlayışında en çok tartışılan konu kişilerin laik olup olamayacağıdır. “İnanmama özgürlüğü” laik kişelere “dinsiz” gözüyle bakmaya yol açmaktadır. Her ne kadar İslamın katı kurallarını en koyu Müslüman bile kendince yorumlarsa, inanmayanlar inanıyor görüntüsü içinde “takıyye” yaparsa, böylelerini özde Müslüman sayabilir miyiz? Yunus Emre, “Bir karınca götürür Hakk’a beni” diyordu. Kaç inanmış Müslüman bu gerçeğin ayrımına varır? “Ümmi” olsa bile, gönül gözüyle görmesini bilen inanmış insanlar var. Ama bilimin içinden geçen insanın İslamı yorumlaması daha gerçekçidir. Böyle bir laik görüş, İslamın hurafelerden temizlenmesini, yaygınlık kazanmasını kolaylaştırır. Mustafa Gazalcı bu nedenle laik eğitime önem veriyor: “Laik eğitim de, eğitimin dinsel etkilerden uzak, bilimsel olarak yapılmasıdır.” Eleştirel akıl laik eğitimle gelişme gösterir. Eğitimin dinselleşmesi “biat” anlayışına götürür. İnsanın uysallığında “cemal sahibi” bir kişilik yerine, kişiliksiz bir yapı gelişir. O kişiliksiz yapıda insan kendinin ayrımına varamaz. Evrenin özü olduğunu bilemez. Oysa dinin özü, gerçeği bilimde aramayı kolaylaştıran bir ruh yeteneği kazandırır insana. Dine laiklik anlayışından bakılmazsa bu gerçek kavranamaz. Anayasaya 1937’de “laiklik” ilkesi konuncaya kadar eğitimde bilim ile felsefeye verilen ağırlık aydınlanmanın yolunu açmaya çalışıyordu. İnsanın kurtuluşu, dine dayalı değil, bilime dayalı ahlak anlayışında aranmıştı. Mustafa Gazalcı, cumhuriyet devriminin yürekli eğitimcileri Mustafa Necati, Saffet Arıkan ile Hasan Âli Yücel’i özellikle anıyor. Ancak çok partili düzene geçildikten (1946), demokrasi halka ödün verme anlayışına dönüştükten sonra, “Türkİslam Sentezi” uygulamaları başladığı için, karşıdevrim girişimleri kırklı yılların ikinci yarısında başlar. Bu nedenle de kırklı yıllara “kırk karanlığı” denilmiştir. Mustafa Gazalcı’nın altını çizdiği gerçeği yeniden anımsayalım: “Çağdaşlaşmanın, aydınlanmanın, hoşgörünün kaynağı laik eğitimdir.” Oysa kırklı yıllardan günümüze doğru ilköğretimde din dersleri zorunlu olmuş, imam hatip liseleri, ilahiyat fakülteleri, ilahiyat meslek yüksekokullarında din öğre timi ivme kazanmıştır. Gene de bu din eğitiminin denetlenebilir bir özelliği vardır. Ama denetlenemeyen din eğitimleri de var. Mustafa Gazalcı’nın açıklamasına göre: “19941995 döneminde 5 bin 483 Kuran kursunda 193 bin 528 öğrenci din eğitimi almaktadır. 3 Mart 2000 tarihinde yapılan yönetmelik değişikliği ile Kuran kurslarında haftada üç günlük öğretim süresi beş güne çıkarılmıştır. Sayısı her gün artan 80 binin üzerindeki camide, resmi ve özel yurtlarda, tarikatlara bağlı ev, dershane ve okullarda din eğitimi yapılmaktadır. Özellikle 12 Eylül 1980 darbesinden sonra devlet dairelerinde, kimi okullarda mescitler açılmıştır.” EĞİTİMDE DİNSEL ANLAYIŞ 2007 Bütçe Tasarısı Kitabı’nda Milli Eğitim Bakanlğı 446 imam hatip lisesi bulunduğunu belirtirken, insanın kurtuluşunu din eğitimine bağlamaktadır. Bütçe Tasarısı Kitabı’nda yer alan görüşler şöyledir: “Sağlıklı bir din anlayışı, eğitimin temel araçları olarak karşımıza çıkan ‘insanın kendini tanıması ve anlaması, doğru düşünmesi, bilinçli davranışlar geliştirmesi Kaldı ki Milli Eğitim okullarında “Kutlu Doğum Haftası” ele alınarak “Hz. Muhammed’e Mektup” yazışmaları düzenlenmesi, başarılı öğrencilerin “umre” ile ödüllendirilmesi hangi laiklik anlayışıyla bağdaşır? Çığ gibi büyüyen Kuran kurslarında çocuklara nasıl bir din eğitimi verilir? Kuran’ı anlamadan okumak, yalanyanlış ezberlemek insana ne kazandırır? Ünlü bir Türk hafız Hacca gitmiş, çekildiği köşede içli sesiyle Kuran okuyormuş. Ağlayan çocuğunu azarlayan Mekkeli bir anne; “Şu hafızın ağzını yanşattığı gibi söylenip durma, tokatı yersin ha!” demiş. Kuran’ı anlamak da kolay değil. 1500 yıl önceki Arapça günümüz Arapçasından öylesine uzak ki, bir zamanlar olumsuz anlamı olan sözcük olumlu bir anlam kazanmış olabilir. Sözcüklerin anlam yükü öylesine değişir ki, Kuran’ı günümüz Arapçasıyla yorumlamak, en iyi yorumcuyu bile yanıltabilir. Mehmet Âkif Türkçeye çevirdiği Kuran’ı arkadaşı İhsan Hoca’ya emanet ederken: “İyileşip Mısır’a dönersem bu kitabı senden isterim. İyileşmeyip ölürsem bu kitabı yak!” demişti. Demek ki Kuran’ın gizlerine Mehmet Âkif bile varamamıştı. İslam, insanlığın kurtuluşuna yol açan büyük bir din. Yeter ki, onu siyasete alet edip yönetim çıkarları için, inanç sömürüsü haline getirerek kullanmayı alışkanlık edinmeyelim. SORU ÖNERGELERİ Mustafa Gazalcı son 60 yılın dinsel uygulamasında inanç sömürüsüne yol açan olayları saptamakla yetinmemiş, verdiği soru önergeleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tartışılmasını sağlamış. Okullarda mescit mi açılıyor? Anadolu liseleri imam hatip liselerine mi dönüştürülüyor? Beden sağlığı ile ruh sağlığının gelişmesine yarayan kültür dersleri azaltılıyor mu? Okullarda Atatürk resimlerine saygısızlık mı yapılıyor? Ramazana göre ders saatleri değiştiriliyor mu? Laik devlette türban sorunu din ulemasına mı sorulmalı? Evrim kuramını savunan öğretmen cezalandırılmalı mı? Daha nice küçük, önemsiz gibi görünen soru biriktiği zaman, anayasanın değiştirilemez ilkesi laikliğe karşın, sessiz bir değişimin yürürlükte olduğu görülüyor. Özellikle 2006 yaz döneminde açılan Kuran kursları sayısının 58 bin 500 olduğu düşünülürse, bunların nasıl denetleneceği de ayrı bir sorundur. Bu kurslarda okuyan 1 milyon 436 bin 168 öğrenciyi nasıl bir gelecek bekliyor? Mustafa Gazalcı diyor ki: “Bunlar bilinen, kayıtlı olanlar. Ya yurtlarda, kurslarda, evlerde gizli, kaçak çalışanlar?.. Sayısını tam bilen yok. Nerede kaldı Öğretim Birliği? Onu öngören anayasanın 174. maddesi, hür, bilimsel eğitimi emreden 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası?” Ama yaşamanın akışına bakılırsa değişen bir şey yok sanılır. İçten içe işleyen bu uğultunun ayrımında değiliz. Belki herkes inandığı sıkıdüzen içinde yaşamıyor da, siyaset oyununun bir parçası oluyor. Ne demişti Yahya Kemal Beyatlı? “Zâhid de olsa, âkili kâmil de olsa bir Bir gün o kâinata giren mutlaka içer.” “Zâhid”, din kurallarına koşulsuz bağlı, inanmış insandır. Yahya Kemal’in “o kâinat” dediği nasıl bir gerçektir? Orada kendiyle yüzleşen insan “içmek” gerektiğine mi inanacaktır? Biz kendimizi aldatmakla uğraşıp dururken, başkalarını aldatmanın anlamı var mı? Ama bu sakıncalı oyun Tanrı’yı aldatmaya dek uzanırsa kendimize saygımız kalır mı? Mustafa Gazalcı EĞİTİME DİNCİ ÇEMBER kitabıyla, bizi kendimizle ödeşmeye çağırıyor... ? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Mustafa Gazalcı son 60 yılın dinsel uygulamasında inanç sömürüsüne yol açan olayları saptamakla yetinmemiş, verdiği soru önergeleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tartışılmasını sağlamış. ve etkin kılınması, üretkenliğinin arttırılması, insanın sosyalleştirilmesi, geçmişin birikiminin en iyi şekilde yeni nesillere aktarılması, demokrasi kültürünün oluşturulması, istikrar ve barışın korunması’ gibi hususlarda etkin olunmasını sağlamaktadır.” Bu görüşler anayasanın laiklik ilkesiyle bağdaşır mı? Denetlenemeyen din eğitiminde topluma nasıl bir insan kazandıracağız? Hazır yargılarla yetinen insandan bilinçli davranışların geliştirilmesi beklenir mi? MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11 236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 979
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle