06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ lenir ve merkezde yer alır. Bizim gibi sürgün ve göç hayatını yaşayan bir aile için babanın önemi daha da çoktur. Babamın “kül kalesi” öğesi olan Babilvari kütüphanesi, Balkan vahşetinden kurtuluşunu simgeler. Annem ise onun gölgesinden yürüyen değil, tam tersi, bu hayat mücadelesini sevgiyle aydınlatan, yönlendiren ve ısıtan bir unsur olarak orada durur. Kül Kalesi romanından sonra işte annemi konu alan bir roman yazdım, bunun adı da Erheve’dir. Umarım Makedonya’da yılın romanı seçilen bu romanım da diğerleri gibi Türkçede yayımlanır. ÇATIŞMALAR KAVŞAĞI Osmanlı mahkeme sicillerinin ortaya çıkması ve bunun aile içinde, özellikle de baba üzerindeki etkisini konu alır Kül Kalesi. Balkan ülkeleri için önemli bir konu bu!.. Balkan halkları özellikle Osmanlı devletinin sona ermesi, ulus devlet ve milletlerin ortaya çıkmasıyla maalesef Osmanlı’yı çağrıştıran ve andıran her şeye düşman kesildiler. Türk medeniyetlerinin pozitif yönlerine bile tahammülsüzlük gösteren bu topraklar çatışmalar kavşağı haline geldi. Bu o kadar etki yaptı ki çağdaş dünyamıza yansıyarak Bosna ve Kosova savaşlarının ana kaynağı oldu. “İslamın yayılması” safsataları ve kaygıları sayesinde yüzlerce insan bu nefretin kurbanı oldu. Ancak Türkiye’ye baktığınız zaman, Türkiye bu sularda kendisini yüzdürmeyerek, Balkan ülkelerinin takıntıların kapılmayarak belki de, gerçek ekonomik kalkınma ile uğraşarak kendini yüceltti, bunun en büyük delili dünya turizminin Türkiye’ye yönelmesiydi. Maalesef çok azı hariç, çok önemli Balkan yazarlarında Osmanlı’nın geçmişi ve Osmanlı dönemi bütün bu problemlerin sebebi ve kaynağı olarak kabul ediliyor. Örnek olarak yeniçeriliği ve dönmeliği Batı ile Doğu’nun tahammülsüzlüğünün sebebi olarak veriliyor. Nerdeyse hiçbiri o dönemin hoşgörüsünü, halkların birlik ve beraberiğinin asırlar boyu birlikte yaşama gerçeğini yazmadı ve yazamadılar. Çok defa gerçek kahraman bulamayarak efsaneler ve hayal kahramanları oluşturarak Osmanlı’nın geçmişini küçümsemeye çalışıyorlar. Bunlara ilaveten geri kalmışlığını göstererek adil olamayan karşılaştırmayı Avrupa rönesansı, düşüncesi, Fransız Devrimi ile yapıyorlardı, kıyaslıyorlardı. Çok nadir bile olsa o dönemin Osmanlı değerleri, medeniyet unsurları ve asırlar boyu hâkimiyet kültürü üzerine kitap bulamıyorsunuz. Kimsenin gizleyemediği, itiraf da etmediği bu kültür sayesinde halklar birlikte yaşama düşüncesini ve kanaatini oluşturmuştu. Halkları yaklaştıran bu unsurlar, Balkan halklarının ortak dilinde, yaşamında, inançlarında o kadar iç içe girmiş ki, yemek alışkanlıklarında bile görebilirsiniz bunu... Onun için Balkan edebiyatında, yazarlarında bu konun araştırılması ve de ortak yanların, yakınlaştırıcı unsurların vurgulanması ve öne çıkması gerekmektedir. İsmail Kadare şöyle diyordu: “Nerede ise bütün büyük yazarlar Osmanlı İmparatorluğu’nun yazarlarıdır.” Bana göre onlar daha fazla o dönemin kara ve olumsuz yönlerinin yazarlarıdır, aydın ve olumlu tarafların yazarı değiller. Samimiyetle şunu söylüyorum: Orhan Pamuk, kendi edebi dehasıyla edebi dünyadaki problemlerin içinde OsCUMHURİYET KİTAP SAYI 979 manlı dünya hazinesinin sonsuz boyutlarını ortaya koyma başarısını sağladı. Ben de aynı şekilde samimi ve mütevazı bir tutumla aynı yolun izcisiyim. O dönemin aydın tarafı peşindeyim. Bu aydınlık sayesinde Balkan aileleri içinde ailem varlığını sürdürdü. Bu kuvveti bana babamın keşfettiği siciller vermektedir. Bunlar geçmişin, tarihin genlerinin kodlarıdır ki, maalesef bunlar hâlâ bazı yeni millet ve devletler tarafından gizlenmektedir ve yanlış okunmaktadır. Bu sicillerin ortaya çıkarılması babanın geçmiş dünyasına yeniden gitmesine yol açar, hesaplaşmalar yapar… Öte yandan romanın bir yerinde şöyle der baba: “Sicilleri keşfetmemden önceki yıllar çok ağır yıllardı. En muhtaç olduğumuz zaman ekmeğimiz de, umudumuz da oldular.” Sicillerin kaderi belirleyen temel unsur olduğuna inanır baba, hatta kurtarıcı misyonu da katar, ama anlar ki asıl belirleyen, kocaman bir hayattır, değil mi? Kitapta varlığımızın bütün kutsiyeti yer almaktadır. Kutsal kitaplar kendi varlığı ile kurtuluş dünyasını aydınlatmaktadır. Onlarda soyut olanın ve kut duğu hissini taşıyorum. Bunlar kendi döneminin en büyük kanıtları ve delilleridir. Siciller her dönemin gerçeğini kurtarmaktadır, aydınlatmaktadır. Kendi varlığını babamın kuratardığı gibi diğer milletlerin de varlığına delildirler. Babam bu işe kutsiyet addederek onları çalışırken kutsal bir görev yaptığını söylemekteydi ve onları hiçbir zaman çıkar ve maddi vesilesi yapmadı. Kendi kül kalesini yükseltiyordu. O gerçek kalenin alternatifiydi, gönüllere hükmeden kale değil gönülleri ısıtan ve gönüllere sahip olan bir kale metaforuydu. Ne zaman ki sicilleri tercüme hakkı elinden o zamanki rejim tarafından alındı, o zaman bile hep vakur bir tutum sergilemiştir. Kül Kalesi belki kadere bir cevaptır ki ben bunu babama borçluyum. ‘BABAMIN YAŞADIKLARI...’ Bu romanınız yabancı dilde de yayımlandı, nasıl tepkiler aldınız? Babamın Kitapları romanımda sicillerin varlığının gerçekleri işlenmişti, Kül Kalesi ise onun baharatını oluşturmaktadır ve tamamlamaktadır. Kitapla ilgili çok şeyler söylendi. Ben burada sadece edebiyat tarihçisi Fransız Leon Somvil’in sözlerini size arz edeceğim: “Umberto Eco’nun Gülün Adı kitabında olduğu gibi, Luan Starova kendi romanında izlere muhteşem bir sürpriz paketi sunmaktadır. O da kutsal değeri olan Manastır kadılık yazmalarını içeren sicillerdir.” Aynı şekilde Jak Lakariyer’in açıklamalarını bu konuda sunmak da yerinde olacaktır. O hem Babamın Kitaplarında hem de Kül Kalesi’nde tarih ve insanlar arasında oluşmuş hudutların arasından sıyrılmış kütüphanenin ve kitaplığın gerçeğini anlatan mucizevi bir kitap olarak görmektedir: “İnanırım ki Balkanlar destanı bu kitaplarda ki, bunlar kendi ülkelerinde ve çeşitli dünya ülkelerindeki dillerde tercüme edilmektedir (Fransa, Avusturya, Arnavutluk, Türkiye). Özellikle Keçiler Dönemi romanı nerdeyse on dört dilde tercüme edildi, okuyucular Balkan’ı anlatan bir bütün bulmaktadırlar. Bunu da Balkan vahşetinden kurtulmayı arayan bir ailenin dramını anlatarak sunmaktadır.” Yakınlarda Fransız bir okuyucu ile karşılıklı ilişkiyi konu eden Elen Leypoviç Peşinde adlı romanım çıktı. Fayar tarafından basılan destanımın bir halkasını teşkil etmektedir bu roman da. Beni bu yazılara ve destan yazmama teşvik eden şey hep babamın yaşadıklarından Balkan’ı tanımak, Balkan üzerindeki kanaatlerini okuyuculara bir nebze olsa daha fazla tanıtmak ve de bu konuda bilgi sunmaktır. Bundan sonra neler yazacaksınız? Dört kitabımın Türkiye’de basılmasından sonra destanın sıradaki kitabı Ervehe var. Bu bir anneyi konu alan bir roman, Türk okuyucusuyla diğerler gibi buluşmalıdır. Ondan sonra Yılan Balığının Yolu, Sürgünün Sahili, Generalin Aşkı… Babamın dayısı Fethi Okyar’ın Makedonya, Atatürk ve Fransa ile ilişkileri ve düşünceleri benim ilgimi hep çekmiştir. Bu değerli şahsiyetin dünyasını da aydınlatmak istiyorum. Oğlu Profesör Osman Okyar ile yirmi yıla yakın bu konuda görüştük. Kendisi benim Türk tarihi üzerindeki görüşlerimi ve bilgilerimi aydınlattı. Özellikle Fethi Okyar’ın Atatürk ile Manastır’da, Sofya’da ve Fransa’da ve tabii Türkiye’deki ilişkileri konusunda bana çok aydınlatıcı bilgiler verdi. Şimdi bu konu üzerine çalışıyorum. ? [email protected] SAYFA 17 “Hayat her şeyi yazıyor, bizim gerçek anavatanımız hayatımızdır. Özellikle ailemizin hayatı ile o gerçeklerin anavatanına daha yakınız, özellikle Balkanlar’da yaşayan ailelerin hayatları…” diyor Starova. salın da yolu çizilmektedir. Bizim aile sürgünümüzde annemiz kutsal kitapları hep korudu. Bunu da onlardan bir şeyler umarak değil tam tersine onların kutsiyetine karşı sevgisinin ve ilgisinin tezahürüydü. Hep bu düşüncedeydi, kitap kitabı koruyor ve kurtarıyor. Babam kadılık hukuk diplomasıyla Stalin döneminde sosyalizmin kadısı olmak zorunda kaldı. Ancak bunu uzun zaman sürdüremedi, çünkü o tek partinin üyesi olmak istemiyordu ve üyesi de değildi. Böylece kader onu tekrar sicillere çevirdi ki bunlar her kadının ana kaynağıydı. Balkan savaşlarından yara almayarak kurtulmayı başaran sicilleri Manastır’daki bir camide buldu. Bugün onlar devlet arşivinde bulunmaktadır. Onların bazılarında sanki babamın ruhu ol
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle