06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? da elinizdeki belgelerin yanı sıra canlandırma yöntemine de başvurdunuz. Bu uzmanlık gerektiren ayrı bu alan. İşin bu yanını nasıl çözdünüz? Biz sadece çalıştığımız profesyonel ekibin bizden istediklerini yaptık. Oyuncuları, askeri giysileri ve silahları temin ettik. Daha doğrusu silahlar gerçek değildi, tüfekler tahtadan yapılmıştı. Senaryoya göre çekilecek sahneler önceden belirlenmişti zaten. Kısıtlı olanaklara rağmen Serdal çok iyi bir yönetmen olduğundan sonuç beklediğimizden de iyi oldu. SARIKAMIŞ GÖNÜLLÜSÜ GENÇ İDEALİSTLER Nasıl bir ekiple çalıştınız. Bu ekibi siz mi seçtiniz? Belgesel projemizi CNN TÜRK’te çalışan iki deneyimli televizyoncuyla Serdal Taşkın ve Reyhan Yıldız hazırladı. Bu teklifi Serdal’a biz götürmüştük, o da bizi Reyhan’la tanıştırdı. Kitabı Reyhan’la birlikte yazdık. Gördüğünüz gibi ne belgeselin ne de kitabın arkasında hiç de öyle sandığınız kadar kalabalık bir kadro yok. Sadece Sarıkamış gönüllüsü genç, idealist insanlar var. Özellikle DVD’nin hazırlanmasında o gençlerin emeği çok. Yaptığınız araştırmanın çok kapsamlı olduğunu “Ateşe Dönen Dünya: Sarıkamış” kitabının yanında verdiğiniz, 80 sayfalık ayrı bir kitap olarak hazırlanmış kaynakçadan da anlıyoruz. Bu kadar kaynakçaya nasıl ulaştınız? Kitapla birlikte satışa çıkan kaynakçayı deneyimli bir arşivci hazırladı, Bülent Ağaoğlu. Yıldız’la kitabı yazarken Ağaoğlu bana böyle bir çalışma hazırladığını iletti. Yayınevlerinin belki de tek başına yayımlamaya yanaşmayacağı bu kaynakça Türkiye’de ve sanırım dünyada Sarıkamış konusunda hazırlanan ilk kaynakça. Bugüne kadar Türkiye’de ve dünyada Sarıkamış konusunda yayımlanmış kitap, makale, tez, anı, köşe yazısı vs... binden fazla referans içeriyor. Araştırmacıların çok ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Son halini alıncaya kadar benim de bazı küçük katkılarım oldu. Kitapla birlikte satılması için Bülent Ağaoğlu’nun onayını aldık. Bülent Beyin tek isteği bir üniversitenin bu çalışmayı devam ettirmesi, daha da ileriye götürmesi. Özellikle belgesel önemli maddi kaynak gerektiren bir çalışma. Kültür Bakanlığı’nın ya da herhangi bir kuruluşun bu konuda desteğini gördünüz mü? Hayır. Böyle bir başvurumuz da olmadı zaten. Bu belgesel benim ve SDG’yi birlikte kurduğumuz çocukluk arkadaşım işadamı Ahmet Günay’ın sponsorluğunda hazırlandı. Ancak CNN TÜRK’ün sağladığı teknik olanaklar sayesinde düşük bir maliyeti oldu. Konuyla ilgili birçok anonim halk türküsü ve şiir belgesel kitaba başka bir katkı olmuş. Bunların seçimini neye göre yaptınız? Seçerken hangi kaynaklardan yararlandınız? Aslında bu seçimleri tamamıyla Reyhan Yıldız yaptı. Sarıkamışla ilgili yaptığım çalışmalar bilindiğinden yurtiçi ve dışından konuyla ilgili kitap, tez, fotoğraf vs... birçok kaynak geliyor. Ben elimdeki bütün kaynakları onunla paylaştım. Ama o da bu konulara çok CUMHURİYET KİTAP SAYI Siyasi dersler de çok, demokrasiniz sözde değil özde olacak. Meclis siyasi ve askeri liderlere hesap sorabilecek, parti üyeleriniz de parti liderine. Basını özgür olmayan, siyaseti 23 kişinin eline bırakan, ekonomik anlamda bağımlı olan her toplum başka bir Sarıkamış yaşayacaktır. PROJEYİ DUYAN ELİNDEKİNİ VERDİ Belgesel kitapta ve belgeselde toplam ne kadar fotoğraf ve belge kullandınız? Bunları nereden edindiniz? Açıkçası kesin bir sayı veremem. Kitapta 70’den fazla fotoğraf ve belge kullandık. Belgeselde çok daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Bir saate yakın bir belgesel ve ekip sadece bizim arşivimizden değil, başka görsel ve yazılı kaynaklardan da yararlandı. Belgesel ekibinin bunları nasıl temin ettiğini bilemem ama ben yıllardır bu konuda yazılmış kitapları satın alıyorum. Ellerine ilginç bir malzeme gelen sahaflar da beni arar. Yeni bir haber, bilgi, belge mi yayımlanmış, merakımı bilen birileri mutlak arar, mail atar, haber verir. Yurtdışında yazıştığım akademisyenler, araştırmacılar var, onlar da aynı şekilde. Üniversitelerde yazılmış tezler için de aynı durum sözkonusu. Rus arşivlerinden ya da sahaflarından çok malzeme satın aldım. Türkiye’deki sahaflardan da. Bu konudaki çabalarımı takdir edenlerin hediye ettikleri belgelerin yanı sıra Sarıkamış’ta bir müze açma projemizi duyan aileler ellerindeki dede yadigârı objeleri müze için bağışlamaya başladı. En sevindirici yanı bu. Toplum olarak hep birlikte bir müze kuruyoruz, daha ne olsun? Bunun meşakkatli bir iş olduğunu biliyoruz. Bu alandaki çalışmalarınız devam edecek mi? Elbette, ömrümü buna adadım ben. Daha yapılacak çok işimiz var. Yıllar önce yayımlandığı için bugün kitapçılarda bulunmayan ya da insanların kişisel olanaklarıyla bastırıp eşine dostuna dağıttığı anı kitaplarının yeniden bastırılması gerekiyor. Türkiye’de bu konuda yazılmış ne kadar yüksek lisans, doktora tezi varsa temin etmeye uğraşıyoruz. Önemli olduğuna inandıklarımızın kitap olarak basılmasına aracı oluyoruz. Hiç bilinmeyen günlükler, anılar var. Bunların Osmanlıcadan günümüz Türkçesine çevrilmesi ve yayımlanması gerekiyor, yurtdışında yazılmış kitaplar için de aynı şey geçerli. Çok ünlü bir televizyon programcısı 10 bölümlük bir belgesel projesi üzerinde çalışıyor. Henüz kesinleşmedi ama olursa, Sibirya’daki esir kamplarına kadar gidilecek. Önümüzdeki yıl bir sürpriz yapıp bir tiyatro duayenini ve çok yetenekli bir genç oyuncuyu Sarıkamış konulu bir oyunda karşınıza getirebiliriz. Yurtdışında yayımlanacak İngilizce bir kitap projesini geliştirmeye çalışıyoruz. Sarıkamış Müzesi için sponsor arayışımız da sürüyor. Bütün bunları, yani SDG’nin hedeflerini kitapta da sıraladık. En büyük hayalim Sarıkamış’ta bir enstitü kurup Türk, Rus, Alman bilim adamlarının yapacakları ortak çalışmaları halkımıza, genç bilim adamalarına sunmak. ? Ateşe Dönen Dünya: Sarıkamış/ Bingür SönmezReyhan Yıldız/ 296 s. SAYFA 5 “Sarıkamışlıyım, çocukluğum Sarıkamış şehitlerinin anılarını, ağıtlarını dinleyerek geçti. Çocukluğumda her yıl anma törenleri yapılırdı onlar için. Yıllar sonra doktor oldum, yurtdışında çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Bu konuyu Türkiye’nin gündemine getirecek çalışmalar yapmak üzere bir sivil yapılanmanın mümkün olduğuna inanıyorum” diyor Bingür Sönmez. meraklı, arkadaş çevresi ve dolaştığı sahaflar sayesinde yeni yeni kaynaklara ulaştı. Özellikle kitapta araştırmaanı kitapları, makaleler, yüksek lisans ve doktora tezlerinin yanı sıra, yurtdışında yayımlanmış kitaplardan ve henüz yayımlanmamış anılardan alıntılar yaparak geniş bir kaynakça kullandık. Rus arşivlerinden satın alınan görsel malzemenin yanında benim ve bazı tanıdıklarımın kişisel arşivlerinden alınmış, birçoğu Türkiye’de ilk kez yayımlanan fotoğraflar var. Bütün bunların bu konuda sonraki yıllarda yazılacak kitaplar, yapılacak araştırmalar için iyi bir kaynak olacağını düşünüyorum. “KARAYILAN’IN ÜZERİNE YATMIŞIM” Kitabı okurken yürek burkan dramlarla karşılaşıyor insan. Bunların içinde sizi en çok etkileyen hangisi oldu? Esaret anılarını yazan askerlerimizin birinin kitabında Nargin Adası’ndaki karayılanlardan bahsediliyordu. ‘İşte, akşam yattık, gece sırtımda hareket eden bir şey uyandırdı beni, bir baktım bir karayılanın üzerine yatmışım’ diye anlatıyordu. Birkaç ay önce Nargin Adası’na gittim, Azerbaycan’a. Ada askeri bölgede olduğu için özel izin almak gerekiyor, neyse adaya gittim ve orada bir karayılan gördüğümde hissettiklerimi anlatmama imkân yok. Fotoğrafı da var o yılanın. Türkiye’ye döndüğümde bir hafta sonu çalışmak için bir araya gelmiştik, 937 Reyhan’a söyledim heyecanla. Reyhan hatırlıyor musun kitaplardan birinde Nargin Adası’ndaki karayılan vardı, o yılan hâlâ orada, demişim. Çok güldü bana, torunlarıdır hocam, dedi. Aslında anı kitaplarında çok etkileyici olaylar var, hangisini anlatayım. Mesela Rizeli İrfanoğlu İsmail Efendinin anılarında anlatılıyor. Esir kampında bir grup Türk askerinin haftada biriki kez düzenledikleri, bir çeşit oyun haline getirdikleri bir ‘ritüel’. İçlerindeki en narin, en hassas, en ana kuzusu gördükleri askere başlıyorlar, ulan Mustafa şimdi anan burada olsaydı saçlarını okşardı, bitlerini ayıklardı, sana mis gibi bir çorba pişirirdi, şöyle yapardı, böyle yapardı diye anlatmaya. Mustafa bir süre sonra başlıyor dudaklarını büzüp ağlamaya. O ağladıkça başlıyor bizimkiler de ağlamaya. Koca koca adamlar hep birlikte sesli sesli ağlıyor. Ama dramatik olan ağlayabilmek için böyle bir oyun icat etmiş olmaları. Bir asker olmadığınızı biliyoruz ama, yine de bunca incelemeden sonra Sarıkamış Harekâtı’ndan çıkarılacak en önemli askeri ve siyasi ders nedir sizce? Askeri dersler çok, ordunuzu başka ülkelerin subaylarına teslim etmeyeceksiniz. Kendi silahınızı yapabilecek, kendi askerinizi besleyecek güçte olacaksınız. Askerinizi çok iyi eğitecek, başkalarının fikirlerini, özellikle de sizden deneyimli kişilerin önerilerini dinleyeceksiniz. Zekânızı ve gücünüzü değerlendirirken gerçekçi olacaksınız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle