25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Boğaziçi Üniversitesi Yayınları’ndan bir ‘Sözlü Tarih’ çalışması Cumhuriyet’te Çocuktular Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından kitaplaştırılan “Cumhuriyet'te Çocuktular”, çocuklukları Cumhuriyet'in ilk yıllarına rastlayan, bellek, işitme ve konuşma sorunları bulunmayan kişilerle gerçekleştirilmiş. Çocukluk ve Cumhuriyet'e ilişkin anılarını kendilerinden sonraki nesillere anlatabilmek için son demde belleklerini ellerinden geldiğince zorlayan, öngörülen soruları naiflikle, açık yüreklilikle yanıtlayanların bir kısmı bugün aramızda değil. Bizlere anı, bilgi, deneyimle dokunmuş, sayfalar dolusu acı, tatlı hikâye bırakan bu büyüklerimize hepimiz teşekkür etmeliyiz. nel ayrıntılarla zenginleşiyor. Çocukluklarını aynı zaman diliminde geçirmek dışında fazla ortak noktaları bulunmayan, mümkün olduğunca birbirinden farklı olmasına özen gösterilerek seçilmiş bu yalın hayatlar, yine de savaş ve işgalin getirdiği sıkıntı, babasızlık, yoksulluk, oyunlar ve cezalar gibi kimi konularda benzerlikler gösteriyor. Kitap, araştırmanın amaçlarının açıklandığı Giriş'in ardından dört ana bölüme ayrılıyor. Birinci bölüm Eksenler başlığı altında toplanmış. Bu bölümde görüşme yapılan kişilerin çocukluk, okul ve Cumhuriyet algılarına ilişkin anı/anlatılarından yola çıkılarak farklılıklar ve ortak noktalar değerlendiriliyor. Çocukların tarihin özneleri olduğu görüşüne dayanarak, tarih içinde nasıl konumlandıkları anlaşılmaya çalışılıyor. Tarihi oluşturmakta olduğu kadar gençleri büyük tarihsel olaylarla bağlandırmakta da önemli bir yöntem olan sözlü tarih, katılımcıların çocukluk anıları aracılığıyla geçmişimizin daha eksiksiz ve doğru olarak algılanmasını amaçlıyor. Katılımcıların okul yaşantılarına bakıldığında buradaki çeşitlilik dikkati çekiyor. Bu yaşantıları farklılaştıran kişilik, aile kökeni, çevre, öğretmenler ve ev kültürünün karmaşık etkileşimine ilişkin ipuçları, görüşme notlarında açıkça görülebiliyor. Okul konusunda birleştikleri noktanın, dönemin çocukları için en önemli erdem ve beklentinin, “itaat” olması ise şaşırtmıyor. Şaşırtıcı olan, o yıllardan bu yana baskıcı kültürümüzde aslında pek az şeyin değişmiş olduğu gerçeğiyle karşılaşmak. SAYGI VE SEVGİ... Görüşme yapılanların bazıları öğretmenlerini şefkatli ve yumuşak insanlar olarak değerlendirirken, bazıları da sertliklerini haklı görüyor, kendilerine karşı olsa da öğretmenlerin disiplini elden bırakmamış olmalarını saygı ve sevgiyle hatırlıyorlar. Ceza yöntemlerinden doğallıkla, kabullenmişlik, dahası takdirle söz ediliyor: ”Cetvel, dut çubuğu, bayrak sopası bedensel ceza uygulamalarında kullanılan gereçlerdendi. Ancak öğretmenlerin ceza uygulamalarında yaratıcılıklarına sınır yoktu.” (Bu gerçekten yaratıcı ceza uygulamalarının örneklerine görüşmecilerin anlatılarında rastlanıyor.) Bu bölüm görüşme yapılanların cumhuriyet algılarına da özelden genele ulaşmaya çalışarak, ana hatlar çerçevesinde bir bakış sunuyor. Cumhuriyet'te çocukluklarını yaşayanların, Cumhuriyet'i ve Cumhuriyet'e ilişkin kutlamaları, törenleri, o dönemde oluşan toplumsal ortamı ne şekilde yaşamış oldukları, bunları nasıl anlamlandırdıkları, “Cumhuriyet'te Çocuktular” projesinde önemli bir yer tutuyor. Kitabın ikinci bölümü seçilmiş anlatılardan oluşuyor. Bu aşamada, yapılan 115 görüşme içinde içerik açısından en zengin ve ise hepsi istisnasız bu kelimelerle hatırlıyor. Görüşmeci Öykülerinden Örnekler başlıklı üçüncü bölümde, yapılan görüşmelerin öyküleri görüşmeyi yapan öğrencilerin kaleminden aktarılmış. Bu öykülerde sözlü tarih çalışmalarının güçlükleri ve olanakları konusundaki ilk el izlenimler saklı. Her biri bu iki kuşaktan insanın her karşılaşmasının ne kadar dönüştürücü, öğretici olabileceğini de anlatıyor. Bakış açısının değişmesiyle ilginç bir okuma sunan bu bölümde, yine yapılan 115 görüşme içinden seçilmiş en ilginç 8 görüşmenin öyküsü bulunuyor. OLUŞUM SÜRECİ Kitabın Mutfak adı verilen dördüncü bölümünde araştırma projesinde görev alan öğretim üyeleri ile 30 öğrencinin yaptıkları saha çalışmaları, verilerin toplanması, değerlendirilmesi, projenin bir kitap olarak kurgulanması, kısaca kitabın oluşum süreci anlatılıyor. Bu bölüm bir anlamda hikâyelerin hikâyesi olarak da okunabilir. Kitabın sonundaki Ekler kısmından önce, okuyucuya başvuru kolaylığı sağlaması amacıyla anlatılarda geçen kimi tarih, olay ve terimlerin bulunduğu bir mini ansiklopedi/sözlük de hazırlanmış. Ekler ise “Kim kimdir?” “Sözlü Tarih Görüşmeleri İçin Yönerge”, “Görüşme Kılavuzu”, “Sözlü Tarih Veri Belgesi” ve “Sözlü Tarih Görüşmesi Değerlendirme Ölçütleri” içerikli beş parçadan oluşuyor. İlgili akademisyenler, öğrenciler, araştırmacılar için bir referans kitabı niteliği taşıyan “Cumhuriyet'te Çocuktular” aynı zamanda bir dönem hikâyeleri derlemesi olarak da okunabilir. Bunlar henüz unutulmadıysa bile unutulmaya yüz tutmakta olan bir dönemi canlı tanıkların ağzından dinlemek için son şanslarımız gibi görünüyor. Anlatılar, taş ocaktaki sönmeye yüz tutmuş ateşe var gücüyle son bir nefes üfleyip, onu canlandırmaya çalışıyor. Onlar en değerli anılarını, yaşantılarını (hatırlayabildikleri kadarıyla, belki biraz da hatırlamak istedikleri gibi) bizimle paylaşıyorlar. Kelimelerini boşluğa bırakıp çekiliyor, belki de son kez “Selâm Olsun” diyorlar. “Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan/ Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan/ Dönmeyen gemiler olduk açıktan/ Adımızı soran arayan var mı”. Aramak sormak değil belki ama günlük hayatın keşmekeşini, modern zamanların tumturaklı şimdisini yaşarken, televizyondan, gazetelerden, internetten ve oradan ve buradan üzerimize durmaksızın hikâyeler yağarken, hiç olmazsa bir an başımızı kaldırıp onların hikâyelerine de kulak verebilir, bu selâmı alabiliriz. Belki bu yazıyı da kitabın bitiş cümlesi ile sonlandırmak yerinde olur. “Seslerine ve anılarına ulaşmış olmaktan onur duyduğumuz bu değerli büyüklerimizi saygıyla ve şükranla anıyoruz.” ? Cumhuriyet'te Çocuktular/ Aksu Bora, Mine Göğüş Tan, Mustafa Sever, Özlem Şahin/Boğaziçi Üniversitesi Yayınları/ 512s. KİTAP SAYI 912 ? Feryal TİLMAÇ “Bizimle çocukluklarını, okullarını ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını paylaşan 115 büyüğümüze.” oğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından kitaplaştırılan bir sözlü tarih araştırması olan “Cumhuriyet'te Çocuktular” bu atıf cümlesiyle başlıyor. Araştırmanın temelini oluşturan görüşmelerin tamamı çocuklukları Cumhuriyet'in ilk yıllarına rastlayan, bellek, işitme ve konuşma sorunları bulunmayan kişilerle gerçekleştirilmiş. Çocukluk ve Cumhuriyet'e ilişkin anılarını kendilerinden sonraki nesillere anlatabilmek için son demde belleklerini ellerinden geldiğince zorlayan, öngörülen soruları naiflikle, açık yüreklilikle yanıtlayanların en azından bir kısmı bugün aramızda değil. Bizlere anı, bilgi, deneyimle dokunmuş, sayfalar dolusu acı, tatlı hikâye bırakan bu büyüklerimize hepimiz teşekkür etmeliyiz. Hikâyeler şaşırtıcı, hikâyeler hüzünlü… Zor hayatları, çektikleri yokluk, yoksunluk okuyanın içini burksa da, tarihe tanıklıkları imrendiriyor doğrusu. Mustafa Kemal'in elini sıkmış, uzaktan da olsa onu en az bir kere görmüş Cumhuriyet çocukları onlar. Kitap bizden gittikçe uzaklaşan bir zamana, başka bir çağa, tersinden bir teleskop tutma çabası belki. Geçmişin gölgeleriyle silikleşen, kararan görüntüler, kesik kopuk film karelerini anımsatan yaşantılar, üzerlerine düşen ışıkla belirginleşiyor, bir araya gelip anlamlı bir bütün oluşturuyor. Anlatıların okuma kolaylığı sağlayan sohbet havasına karşın, araştırma çok ciddi bir dönem kaydı tutuyor, alternatif bir tarih yorumu sunuyor. Sözlü tarih tanıklığının kaçınılmaz yanlılığı, bunun görüşme yapılan kişilerin kendileri için önemli olanı öne çıkardığı bir yorum olmasıyla da anlam kazanıyor. Metin indirgenmiş basmakalıp yaşantıların art arda sıralanmasından oluşmuyor, okuyucuyu şaşırtan öz B okunmasının en ilginç olacağı düşünülen anlatılar seçilmiş gibi görünüyor. Bunların varsıl ve yoksul kesimler kadar büyük ve küçük ailelerde, kentlerde ve köylerde, değişik yörelerde ve okullarda, farklı cinsiyetler açısından yaşananları yansıtması amaçlanmış. Böylece 115 anlatıdan 52'sinin kitapta yer almasına karar verilmiş. Hikâyeler görüşme yapılan kişinin (olduğu gibi korunarak aktarılmış) konuşma dilinde, kimi zaman gururla, coşkuyla, kimi zaman da hüzünle, hayıflanarak akıyor. Projede yer almış bu kişilerin sözlerinde, kendi hayatının başkaları için dikkate değer olabileceğini daha önce düşünmemiş, hatta ihtimal bile vermemiş olmanın şaşkınlığı seziliyor. Yine hemen hepsinin bu görüşülecek kişiler seçilirken bir şart olarak ortaya konmamış olmasına karşın hayatlarının bir döneminde Atatürk'le karşılaşmış oldukları görülüyor. Neşe! Sevinç! Özgürlük! Cumhuriyet'i SAYFA 8 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle