Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? muştum, Rusça bilmiyordum henüzbeğenmiştim fakat çok kızmıştım Dostoyevski'ye. Şematik buldum. Kurgulama didaktikti: Cinayeti işletti ve sürgüne gönderdi. Sonraki yıllarda, Ankara'da üniversite ikinci sınıf öğrencisiyken, en eski Rusça çevirmenlerimizden Gaffar Güney'in Fikret Hakan'ın babası milli kütüphaneye armağan ettiği kitaplardan okudum Dostoyevski'yi. Eski Rus alfabesiyle basılmış kitaplardı bunlar. Özellikle “Karamazov Kardeşler”i okurken çok büyük heyecan duydum. Söylediğim gibi, Dostoyevski'den yaptığım ilk çeviri bu. Ses tonunu dinledim ve yer yer de biraz güldüm; fazla heyecanlı, fazla genç buldum. O büyük yazar, amatörleşmiş biraz. Özellikle şuna dikkat ettim: Dostoyevski'nin niteliklerinden biri de halkın konuşma dilinin, argo demeyeyim ama, deyimlerini çok iyi kullanabilen bir yazar olması. Bu metinde de buna rastlamak mümkün. Dostoyevski'den bir çeviri daha yapacak olsanız, öncelikle neye özen gösterirsiniz? İş çeviriye geldiğinde, yazarların çeviriyi kolaylaştıran ve hiç değişmeyen 'kodları' var mıdır? Ben teknik anlamıyla, profesyonel anlamıyla bir çevirmen değilim. Daha çok şiir çevirmeni olarak kabul ederim kendimi. Sevdiğim şairlerin çevirisini yapmışımdır. Bu arada da bana şiir tadı veren yapıtları Puşkin'in anlatı türündeki yapıtları gibi, Gorki'nin hikâyeleri gibi, Çehov'un oyunları gibi çevirdim. Dolayısıyla Dostoyevski çevirmeyi düşünmem. Tolstoy'u bile düşünmem ki daha fazla severim Dostoyevski'den. Tam olarak kendi yazarım gibi algılayamadım Dostoyevski'yi. Kendi yazarın gibi algılamak önemlidir. Ben önemserim. Ama profesyonel çevirmenlik diye bir kavram da var; bir çevirmen her yazarı çevirebilir. Açıkçası şu da var ki göze alamam Dostoyevski çevirmeyi, büyük yapıtlar çünkü. Ancak Dostoyevski'nin metinleri üzerinde çeviri egzersizleri yaptırmayı severim öğrencilerime. Çünkü ayrıntılar çok önemlidir Dostoyevski'nin nesrinde. Örneğin, “Suç ve Ceza”nın girişi çok klasiktir. Raskolnikov'un odadan çıkışını tarif eder. Bir kat aşağıdaki ev sahibesine görünmemek için oradan nasıl geçtiğini anlatır. O apartman boşluğunu, tavan arası odasını görürsünüz. Sonra psikolojisine ait birkaç söz söyler: Aslında korkak bir delikanlı değildi o ama son zamanlarda böyle olmuştu, diyerek bir ipucu verir yaşanacak gelişmeler için. Ardından sokağa çıkar ve sokağı betimler; o yılların Petersburg'unu izlersiniz: Yerlere yıkılan sarhoşlar, inşaatlar… Böyle bir metin üzerinde çalışma yapmak keyifli olacaktır. Tabii bir çevirmenin bu kadar ayrıntılı bir metni çevirmesi büyük özveri gerektirir. Ben şahsen, bunu göze alamam. Söz konusu çeviri yapmak olduğunda, Rus edebiyatını diğer dillerden ayıran bir husus var mıdır? Rus dili, Hint Avrupa dil grubuna dahil diller gibi, bir söz dizimine sahiptir: Özne, fiil ve tümleçler. Bu açıdan Türkçeye çevirmede, tıpkı Fransızcadan ya da İngilizceden çevirmenin zorlukları gibi, cümleyi adeta tersinden çevirmeniz gerekiyor. Bilgisayarın büyük bir olanak getirdiğini söylemek gerek. Bilgisayarın başına oturup aynen gördüğünüz gibi çevirdikten sonra kesip yapıştırarak paragrafı düzenleyebiliyorsunuz. Rusça öğrenme kolaylığı olan bir dil. Çünkü tek bir sözcük bilirseniz o sözcüğün türevlerine de ulaşabilirsiniz CUMHURİYET KİTAP SAYI aynı kökten, tıpkı Arapçadaki gibi. Önekler çok önemlidir Rusçada; fakat aynı derecede birer tuzaktırlar: İçerdiği anlamla birebir örtüşmeyebilirler. Süslemesi olmayan, yalın bir dil Rusça. Dostoyevski'nin Türk edebiyatı üzerindeki etkisini nasıl özetlersiniz? Bahtin'in kitaplarında 'polifonik roman' dediği bir tür vardır: Birçok kahraman, birçok konu, diyaloglar ve sonunda ortaya çıkan çoksesli bir yapıt. Dostoyevski'nin Türk edebiyatına etkisi hususunda bir araştırma yapmadım. O yüzden fikirlerimi açıklamanın çok da manası olmaz. Fakat şunu belirtmek isterim ki üstünkörü, “falan yazarın falan romanı Dostoyevski'nin falan romanıyla...” gibi sözler söyleyen de palavra atmış olur. Bu işler o kadar kolay değil. Bir yazardan etkilenmek de ciddi bir konudur. PUŞKİN: BİR MUCİZE Dostoyevski'nin bu konuşmada sözünü ettiği, Puşkin'in Rus halk duyarlılığını açığa çıkarması nasıl gerçekleşmiş? Bu bir anlamda mucize olarak görülebilir. Sanıyorum ki bunun özel yaşamla, çocukluğuyla bir ilgisi var ve bir de yetenekle. Dadısından ve ninesinden dinlediği halk masallarından çok etkilenmiş. Rus halk masalları da pek tatlıdır bu arada. Rusça o masallarla iyiden iyiye tatlanır. Puşkin ayrıca gençlik yıllarında, çarşı pazar dolaşıp konuşmaları dinlermiş; dilencilerin türkülerini, pazarcıların diyaloglarını… Dilin kaynağının halk dili, konuşma dili olduğunu çok erken yaşlarda kavramış bir yazar. Bu çok önemli bir unsur ve bu unsur onu halk imajına götürmüş. Toplumculuğun üstünde bir durum bu; toplumculuk tek başına bunu ifade etmeye yetmez. Puşkin'in şiirlerinden bir seçme olan Türkiye İş Bankası Yayınları'nın yayımladığı “Seviyorum Sizi”nin çevirisi de size aitti. Şiir çevirmek zaten zordur da Puşkin çevirmenin en zor yanı nedir? Puşkin'in şiirlerindeki güzelliğin kaynağı olan anadilindeki yalınlığı, ses öğesiyle birlikte başka bir dilde verebilmek en çok zorlandığım nokta. Beni en çok yoran şiirlerden biridir “Seviyorum Sizi”. Bu şiirdeki “kâh” sözcüğü beni çok rahatsız ediyor; ama yok yerine konabilecek bir sözcük. Rusçada “to” sözcüğüdür karşılığı ve söylemeseniz de olur. “To” sözcüğünün verdiği kısa ve yalın ifadeyi Türkçedeki “kâh” sözcüğü karşılamıyor; fakat başka çare yok ya da ben bulamadım. Dolayısıyla orada şiir hep aksar biraz. Puşkin'in bu şiir başka bir Slav diline çok daha rahat çevrilir; ses yapıları aynı. Ama İngilizcede, Fransızcada neye benzer, okumak bile istemem; Almancada nasıl olur, hiç bilemem. Yine de en yatkın dillerden birinin Türkçe olduğunu düşünüyorum Puşkin çevirisi için; çünkü yalın bir dil. Türkiye İş Bankası Yayınları'ndan çıkan kitapta da Puşkin'in şiirleri Rusçalarıyla birlikte yayımlandı. Bu, okuru şu açıdan yanıltmasın: Dostoyevski'yi Rusça ve Türkçe karşılıklı metinden okurken birebir karşılaştırma imkânı vardır; fakat şiir öyle değil. Şiirde yorum da giriyor işin içine ve uyarlama yapmak kaçınılmaz oluyor. ? Puşkin Üzerine Konuşma/Dostoyevski/ Çev: Ataol Behramoğlu/ TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları/ 72 s. Seviyorum Sizi/ Puşkin/ Çev: Ataol Behramoğlu/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 110 s. 912 SAYFA 11