25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yılmaz Gruda…Tanımayanımız var mıdır? Şair, yazar, oyuncu. Yazarlık/sanat yaşamı, 1945 yılında yayımlanan şiirleriyle başladı. Seçkin dergi ve gazetelerde şiirler; tiyatro, sinema ve kitap eleştirileri yazdı. İlk şiir kitabı “Çarmıhtaki Yeni Mehmet” adıyla 1960 yılında yayımlandı. 1952'de tiyatroya geçti. 100'den fazla oyunda oynayıp, bir o kadar da oyunu yönetti. 300'ü aşkın filmde rol aldı, senaryolar yazdı. Çevirdiği oyunlar çeşitli illerin devlet ve belediye tiyatrolarında sahnelendi. Tiyatromuz hakkındaki görüşlerini de “Şu Bizim Tiyatromuz”adı altında yayımladı. TRT İstanbul ve Ankara Radyo Tiyatrolarını yönetti. 1960'ta Türkiye'de ilk kez “Çağdaş Meddah'ı” sahneye koyup oynadı. Papirus Yayınevi 20 şairi işleyen “Kuyumcular”ı; Öteki Yayınevi, “Çarmıhtaki Yeni Mehmet” in 2. baskısı ile” TTB'nin “Dr. Behçet Aysan 1999 yılı şiir ödülü”nü kazanan “ÇERÇİ Zeus”u yayımladı. Bilgi Yayınevi'nin yayımladığı “Marathon” Yunus Nadi Ödülü’nü kazandı.. Eşi Türkan Gruda ile yazdığı, televizyonları eleştiren “Camdaki Düşman” ve reklam dünyasındaki izlenimlerini aktardığı “Biraz Reklam Alır mısınız?” da diğer yayınları arasındadır. “Yabancı Damat” dizisinin baklavacı “Celayir Ustası”, Yılmaz Gruda, halen Ulusal Kanal'da Genel Sanat Yönetmeni olarak görev yapıyor, Bilim ve Ütopya dergisinde SAHAF, Aydınlık dergisinde de EdepEkran ve Kerrake köşelerini yazıp yönetiyor. Yılmaz Gruda'nın Kaynak Yayınları tarafından yayımlanan son kitabı bir oratoryo, “Bir Başka O” adını taşıyor. Kimilerince/kimilerimizce bir ikon olarak algılanagelen Atatürk'ü, en yalın haliyle dile getiren bir yapıt “Bir Başka O”. Bir Başka Atatürk'ün seslenişi.. Tepkileri, mimikleri, korkuları, öfkesi, coşkusu, gereğinde sıkılı yumruğu, taş basılı yüreğiyle algımızın daha bir gerisindeki yalın, insan Atatürk'ü anlatıyor. O'nun, devrimlerinin ardındaki kararlı duruşunu, geleceği öngörüşündeki konsantrasyonunu duyumsatıyor. Atatürk'ü konuşturuyor bizlerle.. Promete'ye benzetiyor, zaman zaman dalgalar halinde didik didik edilmeye çalışılıyor diyor. Atatürk'e kontra gelenler.. En çok da sizin dikkatinize… Okuyun ve hüzünlenin.. Devrimleri ölmeyecek.. Anlayın bunu.. Yılmaz Gruda ile Kaynak Yayınları'ndan çıkan “Bir Başka O”yu, insan Atatürk'ü konuştuk. SAYFA 14 Yılmaz Gruda ile “Bir Başka O”yu konuştuk Atatürk ve Prometeus... kileri, birdenbire parlıyor mesela, birdenbire… Atatürk'ün soyu batıya açılan kapıdan geçiyor, Toroslar'daki sarışın göçerlere dayanıyor. Tepkileri oralardan da miras. Sonra parlamalarının ardında askerlik Yılmaz Gruda ve Gamze de yatıyor elbette. Akdemir birlikte... Bir düşünceye bağlayarak parlama o, tavizsiz. Asla aman sendeci denız, perdeyi nasıl çektiniz gözünüzden? ğil, nasıl olur ki olsa başarabilir miydi Nasıl çözdünüz? devrimlerini, kurtuluş savaşını. İnanıl Kimdi bütün bu zaferleri kazanan maz bir asker yani bir sıkı düzen adaadam, nasıl öne çıktı diye sormalıydım mı. kendime? İkon olmanın dışında insan Refleksleri var.. bu adam. Gençken, birçok şeyden he Tabii sıkı disiplini var, örgütçü, tenüz haberdar değilken nasıl gelişti, gemelinde yatan en önemli unsurlardan liştirdi kendini? Arka planında ne varbiri örgütlemek. Kendinden kaynakladı? Nereden beslendi? Tüm bunları nıyor, Anadolu'ya ilk çıktığında ilk dükitaplarda yeterince görmedik. Araştırşüncesi de bu, isyanları örgütlemek. O dım, evet tahminler de yürüttüm, sosıkı düzenden geliyor o disiplinden genuçlara da vardım ama yanılmadığımı liyor. İkincisi yanı sıra gelen bir kültügörmenin ve Atatürk'ü daha iyi tanırü var. O bitmemesiye geliştirdiği külmanın hazzını yaşadım. Amacım bu türünün içeriğinde neler yok ki? Franhazzı okurlarla da paylaşmak. Şöyle sız devrimi, akımlar, Aydınlanma, yadevam edeyim, biliyorsunuz iklim insayınlar… Mesela Fethi Okyar getirmiş nın yapısı üzerinde çok önemli, etkisi çoğu kitabı ona. Ve Atatürk o kitaplamüthiş. Atatürk'te de görüyoruz o teprın etkisiyle de kültürel ve düşünsel altyapısını da güçlendirmiş. Gerek kitaplarıyla, gerek özlemleriyle, baş koyduğu davasını takibiyle dev bir birikim sağladı kendine. Sonra asker olduğu ve milleti inanılmaz saydığı, sevdiği için insanı hep olduğu gibi, hep en yalın haliyle, bütün tavırları, tepkileriyle görmüş, görebilmiş, değerlendirebilmiş. Ordusuyla birlikte ilerlediği o güzergâhta halkı kelimenin tam anlamıyla 'görmüş' ve en güzel şekliyle 'anlamış' ve altyapısına, zihnine yerleştirmiş, içselleştirmiş. Halkla beraber yürüdü hep, halkın ne istediğini hep bildi. Yani “Bir Başka O”dan kastım hani bilinen ama aslında tam bilinmeyen Atatürk'ü anlamaktı. ? Gamze AKDEMİR K itabınız Atatürk'ün kitlelere resmi tanımından farklı olarak “insan Atatürk”ü işliyor ince ince.. Kesinlikle, özlemlerin, hırsların ve korkuların da dokuduğu bir dehayı okuyoruz satır satır. İnsan Atatürk evet, hem de nasıl.. Eskilerin deyişiyle bidar, diğerkâm, serdar, semender! Ve muhteşem bir yalnız! Ağır, hurda gövdelerin oluşturduğu yok alaylarla, süngü kırıkları ve çapaklı mavzerler, filintalarla, nice düveli toprağa mıhlamış Bir Başka O! Yürek yırtan endişeleri, korkuları adım adım yaşayarak; kırarak ölümün tırpanını ve yapayalnız aşarak insan paralayan, insanın vahşetini; tacidarların balçığa gömdüğü cevherini sökerek halkın; yok olmanın dehşetini duya duya; bir an bile duraklamadan, her karışını canından kopara kopara, bu ülkenin sınırlarını örmüş Bir Başka O! Halkla birlikte çatısını çattığı Yüce Meclis'te; 'Bizler için yaşamak, bu ülke, bu halk için var olmaktır!' derken; bir manda, bir köle gibi yaşamaktan kurtardığı, o gaddar, o kahhar; o kin, haset, nifak ile yoğrulmuş, zaman ve mekân dayatıp, kendisini vatandaşlıktan atmaya kalkan hainleri, elindeki kudrete rağmen, vakarla, sükunetle karşılamış Bir Başka O!. Dünyada eşi görülmemiş Tekalifi Milliye Kanunu ile yarattığı orduları, bir sapan gibi, düşmandan 100 kilometre geriye çekip; bir tınazda savrulurken et, kemik, çelik, insan direnci ve kan boğarken toprağı; 22 gün, 22 gece; bütün yazılanları yırtarak, birden bıraktığı sapanla, halkla birlikte, bir uzun denize inmiş Bir Başka O! İnanılmaz bir insan.. İnsan Atatürk.. AYDINLANDI, AYDINLATTI... Atatürk'ün haleti ruhiyesi, hele ki karar anlarında daha da bir beliriveren şimşek çakışlarını sanki yanındaymışız hissi veren dizelerinizde duyumsuyoruz. En yalın haliyle insan Atatürk'ü nasıl kavradı ‘ATATÜRK’Ü ZİNCİRLEYİP DİDİKLEMEYE ÇALIŞIYORLAR’ Kitabınızın örgüsünde de gerçek Atatürk'ün en belirdiği anlar peşi sıra özellikle bu ivmeden sonra.. Tabii hem de nasıl dediğiniz gibi hızlanarak, devinerek akıyor sonrasında. Atatürk korkmuş istasyonda mesela, duvara dayanmış ter içinde, korkmuş, insan bu, ikon değil. Fani Atatürk'ten dolayı değil kafasına koyduğu idealden dolayı korkmuş, o idealin gerçekleşememe ihtimalinden korkmuş. Çok güzel CUMHURİYET KİTAP SAYI ? 912
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle